SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.12.2021- 09:11


Kılıçdaroğlu dün akşam bir programda söylemiş, ''İttifak kabul ederse aday olmayı isterim'' demiş. İçinden Cumhurbaşkanı olmayı geçirdiği belliydi ve ilk kez bu kadar net bir yanıt verdi, kendisine sorulan soruya. Bir başka program izliyrdum, bir yorumcu, seçim tarihinin açıklanmasına kadar kendini tartıştıracak ve sonra karar verecek yorumunda bulunmuştu. Çok mantıklı. Kılıçdaroğlu'nun adaylığına ittifaktan veya ttifak dostlarından bir tepki gelmeyecektir ama anketlerde kendisinden önde görülen Mansur yavaş ve Ekrem Kılıçdaroğlu'nun isimleri de sıkça telaffuz edilecektir. Seçim tarihi açıklandığında anketler Kılıçdaropu'nun Erdoğan'a fark attığı netleşirse bence Kılıçdaroğlu 13. Cumhurbaşkanı olacaktır. Bu oyunu, bu ittifak konusunu gündeme getirip, beş benzemez partiyi bir potada buluşturabildiği de düşünülürse bence hakkı.Bir sosyal demokrat parti iddiası taşıyan koca bir örgüte genel başkan/lider olmaktan çok daha fazla yakışacaktır o makama. Hem sonra CHP'nin başına daha farklı bir profilde bir genel başkan seçilir ve parlamenter sisteme geçilmesiyle birlikte hemen her şey olmasa bile pek çok şey bir rayına oturur. Yirmi yıldır bir rahat nefes alamadı bu toplum. Dahası sosyalizmin toplumsal alandaki etkisini arttıracak koşullar da ortadan kaldırıldı. Bir ölçüde de olsa normalleşme, demokratik bir iklimin yerleşmesi solun da etkisini arttıracak bir özelliğin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Türkiye gibi burjuva demokrasisiyle geç tanışmış ülkelerde koşulların ağırlaşması değil, sola yönelişi değil, siyasi yelpazenin sağında ve uçlarda olanların şiddet dozu yüksek milliyetçi ve dinci söylemlerin prim yapmasına yol açıyor. Parlamenter sisteme dönüş çabasını bu açıdan da önemsemek gerek.

Kılıçdarolu Erdoğan karşısında ne yapabilir sorusu da tartışmaya değer. Kişisel özellikleri, hatipliği Erdoğan'ı öne çıkartmasına rağmen söylediklerinin çeriksizliği ve yıllardır aynı vaazları aynı vurgularla söylemeye çalışması bence bir rahatsızlık da yaratmıştır. ( Ben bu tavra yıllardır dayanamaz oldum. Hangi kanalda karşıma çıksa kumandayı elime alıyorum.)

Bu ülkenin ve sosyalistlerin de demokrasiye ihtiyacı var. Bu saray rejimine muhalif olmak ve gereğini yerine getirmek sanırım her şeyden önce bir cumhuriyet yurttaşı olmanın sorumluluğudur. Eğer Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun yarışacakları bir seçim önümüze gelirse hiç duraksamadan oyum Kılıçdarolğu'nun olacaktır. Aynı tarihte yapılacak meclis seçimlernde TKP'ye oy vermem Cuhurbaşkanlığı seçimindeki bu tavrımı (sanırım) değiştirmeyecktir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 15.12.2021- 23:30


Alıntı Çizelgesi: Alıntı yazmış
Dahası sosyalizmin toplumsal alandaki etkisini arttıracak koşullar da ortadan kaldırıldı. Bir ölçüde de olsa normalleşme, demokratik bir iklimin yerleşmesi solun da etkisini arttıracak bir özelliğin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Türkiye gibi burjuva demokrasisiyle geç tanışmış ülkelerde koşulların ağırlaşması değil, sola yönelişi değil, siyasi yelpazenin sağında ve uçlarda olanların şiddet dozu yüksek milliyetçi ve dinci söylemlerin prim yapmasına yol açıyor. Parlamenter sisteme dönüş çabasını bu açıdan da önemsemek gerek.



Sayın Melnur,
Daha öncede söylediğim gibi Komunist Sol, burjuva demokratik düzenin görece istikrar kazandığı dönemlerde değil, bu sistemin yaşadığı kriz ve istikrarsızlık ortamlarında güç kazanabilir. Öyle ya, eğer Kemal Kılıçdaroğlu, bir mütteahit olan Ekrem İmamoğlu veya daha da trajik olarak bir ülkücü olan Mansur Yavaş'ın Başkan seçilmesi ile halk sizin deyiminizle ''rahat nefes'' alabiliyorsa, Komünizme ve onun devrimci ideolojisine ne gerek var ki? Baksanıza burjuva demokrasisi kapsamında, düzen partileri içerisinde sorunlarına çözüm üretebiliyorlar demek ki... Fakat sormadan edemeyeceğim, eğer iddia ettiğiniz gibi burjuva demokrasileri, Sol'un etkisini arttırabileceği bir ortam yaratabiliyorsa, burjuva demokratik sistemin en gelişmiş biçiminin uygulandığı Batı demokrasilerinde bu niye gerçekleşmiyor?




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.12.2021- 09:46


Daha öncede söylediğim gibi Komunist Sol, burjuva demokratik düzenin görece istikrar kazandığı dönemlerde değil, bu sistemin yaşadığı kriz ve istikrarsızlık ortamlarında güç kazanabilir.

Evet, yazmıştınız ve tıpatıp aynı şeyleri söylemiştiniz. Ben de yanıt vermiştim ama yanıt orada, öylece kalmış. Keşke orada, o başlıkta itirazlarınızı ve eleştirinizi biraz daha genişleterek yazsaydınız da hem tartışmayı bir adım ileri taşımış olurdunuz ve hem de burada yeniden aynı şeyleri yazmış olmazdınız ve benim yanıtım da orada öylece kalmazdı.

Devam etmişsiniz:

''Kemal Kılıçdaroğlu, bir mütteahit olan Ekrem İmamoğlu veya daha da trajik olarak bir ülkücü olan Mansur Yavaş'ın Başkan seçilmesi ile halk sizin deyiminizle ''rahat nefes'' alabiliyorsa, Komünizme ve onun devrimci ideolojisine ne gerek var ki? Baksanıza burjuva demokrasisi kapsamında, düzen partileri içerisinde sorunlarına çözüm üretebiliyorlar demek ki...''

Burjuva demokrasilerinde güncel olduğu için söylüyorum, doların 1 lira olmasıyla 15 lira olmasına yol açan siyasetler arasında bir fark olduğunu bilmemiz gerek. Doları 1 tl. karşılığında tutabilen siyasetler diğerlerine göre daha ''rahat nefes'' aldırır.   Bu bir yorum da değil, basit bir realite. Böyle olması bilimsel sosyalizmin insanlığın kurtuluş ideolojisi olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Tıpkı faşizm ile burjuva demokrasisinin aynı şey olmadığı gerçeği gibi. Burjuva demokrasisiyle emekçi halkımızın faşizmin dayattıklarından kıyaslanmayacak ölçüde''rahat nefes alması'' gerçeği bilimsel sosyalizmin gerekliliğini ortadan kaldırmadığı gibi.

Ve son cümleniz:

Fakat sormadan edemeyeceğim, eğer iddia ettiğiniz gibi burjuva demokrasileri, Sol'un etkisini arttırabileceği bir ortam yaratabiliyorsa, burjuva demokratik sistemin en gelişmiş biçiminin uygulandığı Batı demokrasilerinde bu niye gerçekleşmiyor?

Birincisi siyasal devrimin neden gerçekleşmediğini sormak istiyorsan, bu konuda pek çok parametrenin gerekliliğine ihtiyaç var. İkincisi, burjuva demokrasilerindeki demokratik ortamın özellikle ortadoğu ülkelerindeki yönetim bçimiyle farklılığı birincilerde hem sol-sosyalist düşüncenin ve hem de aydınlanma ve laiklik konusunun çok daha ileride olduğu gerçeğini ortaya koyar. Söylediğim de bu zaten. Artı olarak şunu ekleyeyim, içinde bulunduğumuz bölge etnisite ve inanç gibi kimlik sorunlarının hala ve çoğunlukla çözülemediği ülkelerdir. Buralarda demorasiye çok daha fazla ihtiyaç var. Yanlış anlaşılmaması için ve çeşitli başlıklarda defalarca yazdığımı bir kere daha yineleyeyim, salt demokrasi mücadelesinden söz etmiyorum. Sosyalist mücadeleye eklemlenmiş bir demokrasiden söz ediyorum. Sol hiçbir zaman bu mücadeleyi dışlamaz, dışlamalı.

Gelişmiş ülkelerde demokrasi geri kalmış, geri bıraktırılmış ülkelerden çok daha fazla ileri aşamaya varmıştır. Bu durum sömürünün ortadan kalktığı anlamına gelmez. Demokrasinin gelişmişliği sosyalist mücadeleyi gereksizleştirmez. Halkın ''rahat nefes'' aldığı ortamlarda da sımıf mücadelesi sürer. Hem sınıf hareketi ve hem de sosyalist hareketin gelişkinliği de bu ortamlarda artar. Ama devrim için gerekli tek parametre bu değil. Gelişmiş, emperyal aşamaya ulaşmış ülkeler kendi yaşadıkları kapitalizmin içsel çelişkilerini geri kalmış ülkelere yansıtırlar. Kendi ülkelerindeki çelişkiler nispeten çok daha örtük bir hal alır. Bu süreç gelişmiş ülke halklarının da da daha iyi yaşam koşullarına sahip olmasını getirir. Buralarda siyasal devrim perspektifini kitlelere benimsetmek ve sonuç almak zor olmakla birlikte hem sınıfsal hareket ve hem de sosyalizm geri kamış ülkelere göre çok daha fazla toplumsal etkiye sahiptir.

Son olarak şunu söyleyeyim: Demokrasi mücadelesinin sosyalizm mücadelesine eklemlenerek yürütülmesi her türlü gericilik ve her türlü baskıya karşı bir mücadeleyi gerektirir. Yani bu yolla işçi sınıfı daha fazla kazanım elde edebilir, sosyalist hareket de toplum içinde daha geniş bir etki alanı yaratır. Sosyalizm için gerekli zemin de budur. Sizin söylediğinizin, söylemeye çalıştığnızın hiçbir karşılığı yok. Baskının arttığı ortamlarda sosyalizm zaten kendiliinden ortaya çımaz. Yani bu baskı emekçi kesimlerde doğrudan bir sosyalizm ışığının gerekliliğine dönüşmez. Tam tersine bizim gibi burjuva devrimini geç yapmış ülkelerde ve sonuçta tamamlanamayan bir süreçte baskının, yoksulluğun gericiliğin artması var olan iklimin doğası gereği kolaylıkla çok daha baskıcı ve gerici bir siyasi yönelişe neden de olabilir. Bence çoğunlukla da böyle olur.

Sonuç:
Demokrasi sol için acillik taşır, demokrasi sosyalizm için mücadelenin önemli bir arçasıdır. Ve demokrasi hiçbir şekilde kendini solcu olarak niteleyenlerin burrun kıvırdıkları bir olgu olmaması gerekir. Yeter ki, demokrasi adına abuk subuk beklentiler içine girmeyelim ve demokrasinin ''d''sinden bile habersiz kesimleri demokrasi havarisi olarak bellemeyelim.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 16.12.2021- 23:40


Alıntı Çizelgesi: Alıntı yazmış
Tıpkı faşizm ile burjuva demokrasisinin aynı şey olmadığı gerçeği gibi. Burjuva demokrasisiyle emekçi halkımızın faşizmin dayattıklarından kıyaslanmayacak ölçüde''rahat nefes alması'' gerçeği bilimsel sosyalizmin gerekliliğini ortadan kaldırmadığı gibi.


Anladım... O zaman Ak Parti'nin 2002-2010 yılları arası iktidar dönemi, halka rahat nefes alması için gerekli ortamı ortaya çıkarmıştır sizin bakış açınıza göre... Zira Ak Parti, bu dönemde hayata geçirdiği reformlar ve AB'ye uyum yasaları çerçevesinde burjuva demokrasisini güçlendirecek adımlar atmıştır. Ordu'nun siyaset üzerindeki etkisini kırmış, Kürt sorununda çözüm sürecini başlatmış ve en önemliside burjuva demokrasisini üzerinde yaşayabileceği ekonomik alt yapıyı, yani serbest piyasa düzenini tesis etmiştir. O zaman sizin yaklaşımınıza göre hareket edersek, bu dönemde Ak Parti'ye destek veren Liberal Sol haklıdır. Zira bu dönemde halk, sizin burjuva demokratik ölçülerinize göre rahat bir nefes almıştır.. Baksanıza, İstanbul Sözleşmesi gibi kadın haklarını savunan bir sözleşme ( daha sonra geri alınmış olsa bile) , Türkiye siyasi tarihinde Ak Parti dışında hangi siyasi parti tarafından ilan edilebilmiştir.

Alıntı Çizelgesi: Alıntı yazmış
Birincisi siyasal devrimin neden gerçekleşmediğini sormak istiyorsan, bu konuda pek çok parametrenin gerekliliğine ihtiyaç var. İkincisi, burjuva demokrasilerindeki demokratik ortamın özellikle ortadoğu ülkelerindeki yönetim bçimiyle farklılığı birincilerde hem sol-sosyalist düşüncenin ve hem de aydınlanma ve laiklik konusunun çok daha ileride olduğu gerçeğini ortaya koyar.


Buna da katılmıyorum. Gerek üçüncü dünya ülkelerinde olsun, gerekse Batılı ülkelerde olsun, burjuva demokratik düzenler, laik bir duyarlılığın gelişimini mümkün kılmıyor. Bilakis laikliği aşındıran akımların güç kazanmasını sağlıyor. Mısır'da Hüsnü Mübarek diktatörlüğü sonrası gerçekeleşen ilk seçimlerde, İslamcı Mursi'nin seçimleri kazanması bunun bir göstergesi... Aynı şekilde Batılı ülkelerde de durum farklı değil. Bugün Yunanistan, laik olmadığını göğsünü gere gere dile getiren, kendisini Ortodoks Hristiyan olarak tanımlayan, Devlet Başkanlarının İncil'e el basarak yemin ettikleri bir ülke... Üstelik Yunanistan'da Kilise, Türkiye'de Sol'un sıkça eleştirdiği ve varlığını Laiklik kavramıyla çelişkili gördükleri Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan çok daha etkin bir durumda... Eeee hani nerede kaldı Laiklik ve aydınlanma değerleri? Hani nerede burjuva demokrasileri ile aydınlanma değerleri arasındaki paralellik...

Şunu anlamamız gerekiyor, Kapitalizmin içerisinde bulunduğu bu kriz ortamında, onun politik yansıması olan burjuva demokrasilerinden ilericilik bekleyemeyiz. Bilakis böyle dönemlerde Kapitalizm, en gerici akımları, yani dinsel fundamentalizmi ve milliyetçiliği yükselterek ayakta kalmaya çalışabilir. Bu sebeple bugün Dünya'nın pek çok ülkesinde aşırı sağın yükselişi tesadüf değil!

Komünistler tabi ki faşizm ile burjuva demokrasileri arasında fark olduğunu bilir. Fakat bugün halk ve işçi sınıfı, demokrasiyle rahatsız edilemeyecek bir durumda bulunuyor. Ekonomik sorunların ve sermaye düzeninin sömürüsünün bu kadar yoğunlaştığı bir dönemde, sistem dışına çıkan çözümler yerine düzen partilerini işaret etmek, Sol için kendi işlevsizliğini teşhir etmektir.

Alıntı Çizelgesi: Alıntı yazmış
Demokrasi sol için acillik taşır, demokrasi sosyalizm için mücadelenin önemli bir arçasıdır. Ve demokrasi hiçbir şekilde kendini solcu olarak niteleyenlerin burrun kıvırdıkları bir olgu olmaması gerekir.



Demokrasiyle kast ettiğiniz nedir Sayın Melnur? Halkın karar alma süreçlerine katılımı ise zaten savunduğumuz Sovyet düzeni, bunu hiç bir burjuva demokrasisinin başaramayacağı şekilde gerçekleştirecektir. Fakat kast ettiğiniz burjuva anlamda bir demokrasi ise, Kapitalizmin içinde bulunduğu kriz döneminde bu zaten mümkün değil. Bugün Batılı demokrasiler tarihlerinde hiç olmadığı kadar otoriter önlemler başvuruyor. Hatta Burjuva demokrasisinin en gelişmiş biçiminin uygulandığı Birleşik Devletler'de bile bu mümkün olmuyor. Basit bir başkanlık seçimi bile sermaye düzeninin çıkarları doğrultusunda manipüle edilebiliyor.

O zaman biz Kapitalizmin can çekiştiği bu konjonktürde, onun siyasi alandaki karşılığı olan burjuva demokrasisini mi savunacağız, yoksa onun ötesine geçen çözüm önerilerimizi mi anlatacağız? Hamlet'in de dediği gibi işte bütün mesele bu....









Bu ileti en son Proleter_Devrimci tarafından 16.12.2021- 23:40 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 17.12.2021- 01:12


Yazdıklarınızdan çok rahatsız oldum,tek parmakla hızlı hızlı yanıt verirken bir araba yazı yine uçup gitti. Şunu söylemek isterim, AKP için bir dönem demokrasiyi geliştirdiğini söyleyerek başlamak sanırım bizdeki liberallerin fazlaca etkisi altına girmek demek oluyor. AKP gibi dinci ve gerici bir partinin gücü eline geçirdiğinde ülkeyi buralara getirerek duvara toslatacağı belliydi. Bu yüzden baştan beri AKP'ye karşı olduk ve Bülent Arınç'ın ''Devlet bağırsaklarnı temizliyor'' açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını söyledik. AKP hiçbir dönem sınıfa da, sosyalist harekete de alan açabilecek bir gelişmeleri savunan tara olmadı. Bu konuları hep takiyye olarak işledi.

Bakın sorun çok basit, Sol -sosyalizm sınıf mücadelesini yürütürken güncel olanı önüne koyarak hareket eder. Bir devrim perspekii vardır, olmalıdır ve bu   amaç doğrultusunda halkın, sınıfın, hareketin önünü açacak, onlara alan açacak siyasi manevra ve yönelimlerle bu mücadeleyi yürütür. Demokrasi başlığı bu süreçte elbette önemlidir. Örnekse sınıfın grev yapmasını engelleyecek yasa ve irade için mücadele eder. Bu mücadele hem sosyalizme ve hem de emekçi kesimlere ''rahat nefes'' alınabilmesi ve daha ''özgür'' bir ortamda çalışılabilmesini amaçlar. Gericliği, fasizmi geriletmek ve kendilerine alan açmak bu yüzden önemsenir. Demokrasinin kuramsal anlamda Marksizme içkin bir gerçeklik olması, oldurulmasından da söz etmiyorum. Bu türden   çalışmlaar zaten var, biliyorum, ama burada söylemeye çalıştıklarım çok daha basit bir şey. Türkiye'de sol, sosyalist, ilerici nasıl tanımlarsanız tanımlayın, tüm demokrat kesimler dahil ilk seçimlerde AKP gericiliğini, saray rejimini geride bırakacak bir siyasal konumlanış almalıdır. Nokta. Adını Erkan Baş koymuş, ''bir günlük ittifak'' demiş. Ben bir günlük ittfak dedikçe ve bir günlük ittifakla bu gericiliğin karşısına dikimemiz gerektiğini söyledikçe, evet, böylesine basit bir tanımlama karşısında lafı uzattıkça uzatıyor. Bu bir günlük ittifak sınıfsal mücadelenin yapılmasına/sürdürülmesine engel değil ki? Gereksiz bir tartışma. Sanki AKP'nin iktidarda yaptıkları yetmezmiş gibi, sürmesinden yana bir tavır savunuluyor!

Böyle bir şey olabilir mi?



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Yavaş yaşanan bir süreç: Evrim melnur 0 120 08.01.2024- 05:46
Konu Klasör “İlk turda Erdoğan’a karşı çatı adayı destekleriz” melnur 1 1053 07.07.2022- 06:16
Konu Klasör Cumhurbaşkanlığı referandumu... melnur 30 2541 28.03.2023- 00:53
Konu Klasör Erkan Baş: Erdoğan’a tarihin en büyük yenilgisini yaşatabiliriz... melnur 1 1082 29.09.2022- 09:05
Konu Klasör 'Erdoğan’ın kaybetmesi için hem taktiksel hem de stratejik olarak her şeyi yapacağız'... melnur 0 1004 25.12.2021- 10:18
Etiketler   Cumhurbaşkanlığı,   seçim,   anketi:,   İmamoğlu,   Yavaş,   Erdoğanı,   geçti
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS