Cumhurbaşkanlığı seçim anketi: İmamoğlu ve Yavaş, Erdoğan'ı geçti
Avrasya Araştırma'nın Cumhurbaşkanlığı seçim anketine göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üzerinde oy aldı.
Cumhurbaşkanlığı seçim anketi: İmamoğlu ve Yavaş, Erdoğan'ı geçti
Avrasya Araştırma Şirketi Başkanı Kemal Özkiraz, ağustos ayına ilişkin Cumhurbaşkanlığı seçim anketinin sonuçlarını açıkladı.
Anket sonucuna göre AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş geçebildi.
Ankette İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığına aday olması durumunda yüzde 43,7 alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 40,8 oy aldı. Kararsızlar ise yüzde 15,5 olarak belirtildi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, aday olması durumunda yüzde 41,1 alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 40,4 oy aldı. Kararsızlar ise yüzde 18,5.
Ankete göre Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Meral Akşener, İlhan Kesici, Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce gibi isimlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında oy oranları şu şekilde:
“Abdullah Gül yüzde 33,2, Ali Babacan: yüzde 35,2, Ahmet Davutoğlu yüzde 32,1, Abdüllatif Şener 39,1, İlhan Kesici yüzde 39,4, Meral Akşener yüzde 40,1, Muharrem İnce yüzde 35,9, Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 40,6”...
CHP'den Abdullah Gül açıklaması: 'Adaylığı mümkün değil'
“Yorumcular sürekli bu soruyu tekrarlıyorlar. Abdullah Gül, CHP’nin adayı değildir. Abdullah Gül’ün CHP’nin adayı olması mümkün değildir” diyen Özel, CHP’nin adayının Meclis Grubu tarafından belirleneceğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, gündemde tartışılan “Abdullah Gül CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olur mu?” sorusuna kesin yanıt verdi. Özel, "Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki; CHP’nin cumhurbaşkanı adayı CHP’lileri rahatsız edecek ve adaylığından memnuniyetsizlik duyacağı hiç kimse olmayacak," dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) açıklamalarda bulundu. Gündemdeki konulara değinen Özel, erken seçim ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda konuştu.
“Yorumcular sürekli bu soruyu tekrarlıyorlar. Abdullah Gül, CHP’nin adayı değildir. Abdullah Gül’ün CHP’nin adayı olması mümkün değildir” diyen Özel, CHP’nin adayının Meclis Grubu tarafından belirleneceğini söyledi.
Özel, şöyle konuştu:
"Elbette partimizin yetkili organlarında tartışıldıktan sonra adaylaşacaktır. Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki; CHP’nin cumhurbaşkanı adayı CHP’lileri rahatsız edecek ve adaylığından memnuniyetsizlik duyacağı hiç kimse olmayacak. Bugün tekrar ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Abdullah Gül’ün CHP’nin adayı olması gibi bir konu gündemimizde yoktur, ihtimal dahilinde değildir. Bu haberleri kesin dille yalanlıyoruz."
Bir yılda çok şey değişti. AKP ve MHP'den oluşan Cumhur ittifakının oyu sürekli düşme eğilimi gösterirken CHP, İYİP ve Saadet'ten oluşan Millet ittifakının oy oranı da anketlere göre sürekli artış halinde. Daha önemli bir gelişme Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına koyulan Kılıçdaroğlu ve Akşener dahil İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş da aldıkları oylarla Erdoğan'ı geride bırakıyor. Uzun zamandır ilk kez oluyor bu. Ve sanırım böyle bir gelişme Cumhur ittifakının karşısında yer alan Cumhur ittifakının seçim planlarında sürekli bir değişimin yaşanmasına neden oluyor. Şöyle:
Benim tahminim Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet ittifakının adayı Erdoğan'ın karşısına İmamoğlu veya Yavaş'ın çıkartılacağı ve bu şekilde Cumhurbaşkanlığının Erdoğan'dan alınabileceği yolundaydı; hemen hemen tüm anketlerin söylediği buydu. Oysa gelişme hiç de böyle olmadı. İlginç bir şekilde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da anketlerde Erdoğan'ı geçtiği ortaya çıkınca, Kılıçdaroğlu da böyle bir olasılığı içinden geçirmeye başladı gibi geliyor bana. CHP Genel Başkanı'nın son açıklaması da bu yolda atılmış bir adım gibi. Kılıçdaroğlu bu konudaki son açıklamasıyla hem İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ve hem de ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın adaylıklarının önünü, ''bir dönem daha belediye başkanı olarak görev yapmalılar'' diyerek kapamış oldu.
Kılıçdaroğlu aday olmayı düşünüyor. Anketlerde Erdoğan'ı geride bıraktığı sonucu ortaya çıkmasa böyle bir adaylığın hüsranla sonuçlanacağı söylenebilir. Ama ülke o kadar kötü yönetiliyor ve saray rejimi geniş kitleler üzerinde öylesine öfke ve kin uyandırıyor ki, Millet İttifakının adayı kim olsa Recep Tayyip Erdoğan'ı yenilgiye uğratacak gibi görünüyor. Böyle bir sonuç ortadayken, İBB ve ABB Başkanlarının yerinde kalarak bir sonraki seçimi garantilemeleri, Cumhurbaşkanlığına da Kılıçdaroğlu'nun aday olması bana makul geliyor. Hem böylelikle sosyal demokrat partimizin bu yeni koşullara daha farklı bir yapılanmayla girmesinin önü açılmış olur.
Şöyle söyleyelim Millet İttifakı yani CHP ve İYİP'in oyları Cumhur İttifakı'nın yani AKP ve MHP'nin toplam oyunun önüne geçti. Avrasya Araştırma'ya göre böyle de, diğer araştırmacılarınpek çoğu da böyle ya da buna bir sonuç buluyor. Diğeririli ufaklı partileri de katarsak ve HDP'yi de dahil edersek önümüzdeki seçimlerle Erdoğan'ın tek adam yönetiminin sonuna gelindiğini söylemek mümkün.
Peki Millet ittfakının adayı kim olacak? Kılıçdaroğlu Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu isimlerine pek de sıcak bakmadığını söylemişti. Konuşmalarından çıkartılan sonuç sanki kendisinin aday olacağı şeklinde. Basına da yansımıştı, Kılıçdaroğlu'nun adaylığı İYİP ve Saadet arasında da konuşulmuş ve kabul görmüş. HDP'nin de bu adaylığı destekleyeceği öngörülebilir. Bu durumda Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu CHP'nin Genel Başkanı olabilir mi? Erdoğan AKP'si, seçime kadar önemli bir hamle yapmazsa, ve yaz aylarında da bir mucize yaşanırsa sonbaharda bizi bir erken seçim bekliyor. Cumhur İttifakı'nın oy düşüşü durur ve ivme yukarı doğru seyretmeye başlarsa ve bir de seçimlerdeki abidik gubidik oyunların olabileceği hesaplanırsa Kılıçdaroğlu'nu alır mı bir panik? Ve daha önce Ekmeleddin vakasından önce Abdullah Gül'ün adını öne çıkarması gibi yeniden erketeye yatmış Abdullah Gül'ü adat göstermeye kalkışır mı? Demiştim, iyi adam, hoş adam, dürüst ada ve yıllarca memurluk yapmış olmanın üzerinde biriktidiği bir alışkanlık var, ve onun üstüne de siyaset bilmezliğini de katarsak, olmaz olmaz demeyin, her şey olabilir.
Ama bence bu saatten sona olmaz.
Ülkede bir mucize de olmayacaktır.
Ala vala ile gelip ülkenin başına çökenler, eninde sonunda tıpış tıpış gideceklerdir.
Önemli olanın şimdiden başlamak üzere seçim süreci boyunca sosyalistlerin ne yapması gerektiğinin altını üye ve sempatizanlar dahil ülkemizdeki yüzü sola dönük kesimlerin benimseyebileceği şekilde doldurabilmek. Öyle, ''biz düzen partilerine oy vermeyiz'' gibi kolaycılık ve gereksizliğe hiç kapılmadan, olası bir ikinci turda Erdoğan karşıtlığında yer alınacağının altını şimdiden çizmek. Böyle bir tavır muhalif kesimlerin ilerici unsurlarında sosyalistlere saygıyı daha da arttıracaktır. Ve bu tavır...
Bu tavır, seçim öncesinde ve sonrasında söyleyeceklerimizin daha da dinlenir ve önemsenir olmasına yol açacağı gibi ülkenin ve solun ihtiyacı olan demokratik bir iyileştirmeye solun katkısının olmadığı eleştirilerinin önünü de kesecektir, diye düşünüyorum.
Şöyle söyleyelim Millet İttifakı yani CHP ve İYİP'in oyları Cumhur İttifakı'nın yani AKP ve MHP'nin toplam oyunun önüne geçti. Avrasya Araştırma'ya göre böyle de, diğer araştırmacılarınpek çoğu da böyle ya da buna bir sonuç buluyor. Diğeririli ufaklı partileri de katarsak ve HDP'yi de dahil edersek önümüzdeki seçimlerle Erdoğan'ın tek adam yönetiminin sonuna gelindiğini söylemek mümkün.
Bir üstte böyle başlamışız ve yine sözcük eksikliği içeren yoruma. (Anlaşılabilir olduğu için değiştirmiyorum.) Sanki Kılıçdaroğlu'nun adaylığı kesinleşmiş gibi geliyor bana. Dünkü Mersin mitingi de Kılıçdaroğlu'nun adaylığının bir tescili gibiydi. Önceleri ve hep ''ben ben'' diye cümle kuruşunu bir alıkanlık olarak niteliyordum ama bu ''ben ben''de ''evet, ben adayım'' anlamı mı yatıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün Siirt'teymiş. ve oradan yine ''Bay Kemal'' diyerek eleştirilerini sıralamış. ''TUİK'' demiş, ''davetsiz nereye giriyorsun'' demiş, bir tek ''talimatı ben verdim ben içeri sokmadım'' dememiş. Ama aynı paragrafın sonunda ilginç bir cümle kurmak gereği de hissetmiş. Aynen şöyle: ''Bırak kamu kurumlarını basıp memurları tehdit etmeyi de, siyaset meydanında çık karşımıza.''
İlginç değil mi? Daha önce hep Kılıçdaroğlu derdi ''çık karşıma'' diye, şimdi imiz söylüyor. İlk defa olduğu için birinci tekil şahış olarak kurmuyor cümlesini, ''çık karşımıza'' diyor. Ne oldu, bir şey mi değişti, bir hazırlık falan mı var? Yoksa 3600, EYT ve/veya işçi memur ve emekli zamları da Erdoğan'ı anketlerde öne taşımaya yetmeyecek ve hazır Kılıçdaroğlu da aday olmaya iyice heveslenmişken onu televizyonlarda karşımıza çıkartıp yetersiz bir başkan adayı algısı yaratırsak... hani, belki...
Olur mu böyle bir şey?
Kılıçdaroğlu böyle bir oltaya gelir mi?
Burası Türkiye ve O da Kılıçdaroğlu, her şey mümkün
Önemli olanın şimdiden başlamak üzere seçim süreci boyunca sosyalistlerin ne yapması gerektiğinin altını üye ve sempatizanlar dahil ülkemizdeki yüzü sola dönük kesimlerin benimseyebileceği şekilde doldurabilmek. Öyle, ''biz düzen partilerine oy vermeyiz'' gibi kolaycılık ve gereksizliğe hiç kapılmadan, olası bir ikinci turda Erdoğan karşıtlığında yer alınacağının altını şimdiden çizmek. Böyle bir tavır muhalif kesimlerin ilerici unsurlarında sosyalistlere saygıyı daha da arttıracaktır. Ve bu tavır...
Seçimlerde düzen partilerini desteklemek, Sosyalistlere muhaliflerin gözünde itibar kazandırmayacaktır. Bilakis Sosyalistler sadece düzen partileri arasında figüran rolü oynayacak ve seçimlerden sonra hatırlanmayacaklardır bile... Seçimleri kazanmaları halinde itibar kazanan ve halkın gözünde kurtarıcı olarak görülenler düzen partileri olacak, halkın onlara olan güveni pekişecektir. Bu da halkın gözünde, Sosyalistlerin sistem dışına çıkan çözüm önerilerini değersiz kılacaktır. Öyle ya, düzen içerisinde sorunlarına çözüm üretebilmekteler demek ki... Neden devrimci bir ideolojiye gerek olsun ki?
Fakat diğer yandan Sosyalistler, bugün AKP'ye karşı gittikçe kitleselleşen muhalif dalganın dışında da kalamazlar. Sadece Kapitalizm ve sermaye düzeni eleştirisi üzerinden bir muhalefet üretip, AKP'ye yönelik muhalefeti geri plana itemezler. Bu durum toplumsal muhalefetin tepkisini çekebilir ve olası bir yenilgide Sosyalistleri suçlamalarına yol açabilir. Sizin yüzünüzden AKP seçimleri kazandı, diyebilirler. Bence yapılması gereken birinci turda Sosyalistlerin kendi adaylarını çıkarması, ikinci turda ise muhalefetin adayını desteklemeleri... Fakat bu desteği verirken şu şerhi koymalılar; Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Meral Akşener veya Kemal Kılıçdaroğlu sizlerin sorunlarına çözüm üretemezler. Kısmi bir özgürlük, kısmi bir ekonomik iyileşme dışında hayatlarınızda bir değişiklik olmayacak! Sömürü düzeninin çarkları arasında, egemenlerin iktidarları altında ezilmeye devam edeceksiniz.
Bu ileti en son Proleter_Devrimci
tarafından 06.12.2021- 22:59 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
İYİP'ten Abdullah Gül ismine itiraz var. Adı Cumhurbaşkanı adaylığında geçmesine rağmen sanırım bu kez yine İYİP tarafından denklem dışı kalacak. CHP'nin gönlündeki isim Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu'nun üslubu sanki kendisinin aday olacağı yönünde. Ülke hemen her yönden o kadar kötü bir sürecin içine sürüklendi ki, aday olduğunda Kılıçdaroğlu'nun bile Erdoğan'ı seçimde alt edebileceği yorumu yapılabiliyor.
Seçimde bir sürpriz olabilir mi, açıkçası Erdoğan'ın bütün anketlerin işaret ettiği biçimde kaybedeceği bir seçimde aday olarak ortaya çıkması beklenebilir mi? Kendisi de düzenli olarak anketler yaptırıyor ve gittiği yerlerdeki karşılamalardan da sürecin nereye doğru gittiğini görüyordur. Erdoğan gibi kurt bir politkacının gelmekte olanın geldiğine ilişkin pek çok emarenin biriktiğini görmemesi mümkün mü? Peki bu koşullarda yani baştan kaybedeceği belli olan bir seçime aday olarak girer mi? Millet ittifakının adayı kim olacak sorusu nerak uyandırıcı da, bu sorunun yanıtı daha az mı merak edici?
Koşulların farklılığı anketlerin çoğunun telefonla yapılmasına yol açıyor ve bu şekilde gerçekleştirilen anketler de ne kadar güvenilir sonuçlar içerir, tartışmalı. Hala ciddi anket kuruluşlarının çok farklı sonuçlarla karşılaştığı kamuouna yansıyor. Yöneylem'in en son anketi AKP'nin CHP'nin gerisine düştüğü ve Cumhur İttifakının Millet İttifakının bir hayli gerisinde kaldığı sonucunu verirken kimi (güvenilr) anketlerde Erdoğan'ın desteklenme oranının hala yüzde 40'larda olduğu görülüyor. Eğer seçim kararı alındığında Erdoğan'ın oyunu hala yüzde 40'larda gösteren anketler önüne gelirse hiç kuşkum yok aday olacaktır. Başka bir sonuç, Erdoğan'ın oyunu yüzde otuzlarda gösteren anketler çoğunluktaysa bence de kaybeden kişi olmaya yanaşmayacaktır. Bence Erdoğan o koşullarda seçime girmez. Soru da o aşamada bence farklılaşır; Erdoğan koşullarda seçime girmezse yenilgiyi kabul mu eder, iktidarı muhalefete ve özellikle Kılıçdarolu'na devreder mi?
Zor soru; yanıtı gerçekten kolay değil.
Türkiye kuşkusuz bir muz cumhuriyeti değil. Sistem bir şekilde işlemeye mahkum. Ama söz konusu Erdoğan ve iktidar denklemi ise, o koşullarda bile Erdoğan'ın bir şeyleri zorlayabileceği ve iktidarını korumak için mümkünsüzlükten mümkün olanı çıkarmaya çalışacağı da iddia edilebilir. Dolayısıyla AKP'nin öteden beri sıradan bir burjuva partisi olmadığını söyleyen sosyalistlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da kişisel hırsları
ve zorunlulukları düşünüldüğünde sürecin sıradan bir değişimle gerçekleşerek noktalanacağını iddia etmek çok kolay değil.
Türkiye kuşkusuz bir muz cumhuriyeti değil. Sistem bir şekilde işlemeye mahkum. Ama söz konusu Erdoğan ve iktidar denklemi ise, o koşullarda bile Erdoğan'ın bir şeyleri zorlayabileceği ve iktidarını korumak için mümkünsüzlükten mümkün olanı çıkarmaya çalışacağı da iddia edilebilir. Dolayısıyla AKP'nin öteden beri sıradan bir burjuva partisi olmadığını söyleyen sosyalistlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da kişisel hırsları ve zorunlulukları düşünüldüğünde sürecin sıradan bir değişimle gerçekleşerek noktalanacağını iddia etmek çok kolay değil.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
