SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ulusalcılığa ve liberalizme dair...           (gösterim sayısı: 2.470)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 22.09.2020- 09:23


Ulusalcılık ve liberalizm konusunda pek çok başlığımız var. Her ne kadar ayrı ayrı ve birbirine epeyce düşman iki ideoloji de olsalar temelde özel mülkiyete karşıt olmadıkları konusunda birbirlerine yakın olduklarını da söylediğimi hatırlıyorum. Bugün bu konuda yeni bir başlık açılmasının nedeni Metin Çulhaoğlu'nun İLERİ'deki yazısı. Çok genel çizgileriyle bir yaklaşım göstermiş, ve ''yok aslında birbirinizden bir farkınız...'' demek istemiş. Gerçi İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu'nun adını vererek bir farklılık yaratmaya çalışmış ama Marksizm açısından bugünün (sol) Kemalistleri ile sağlı sollu liberallerinin aynı kefede değerlendirilmesi bana çok da doğru gelmiyor. Yazıyı buraya alalım, sonrasında bu konuyu detaylandırmaya çalışırız.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.09.2020- 09:23


Ulusalcılar ve liberaller kapışırken… - Metin Çulhaoğlu

Gün geçmiyor ki (klişe başlangıç yapmasını biz de biliriz!) ülkedeki ulusalcılar ya da Kemalistler veya Atatürkçüler liberallere giydirecek bir vesile bulmasın, fırsat yakalamasın…  

Etme bulma dünyası derler ya bu da onun gibi bir şey. Oysa on yıl kadar önce durum tam tersiydi: “Gün geçmiyor ki liberaller Kemalistlerin ya da ulusalcıların tarihteki bir melanetini ya da güncel bir komplosunu ortaya çıkarıp gündem yaratmasın…”

***

“Arkadaş, önce kavramlarda anlaşalım!” diyenler çıkacaktır: Ne yani, “ulusalcılık”, “Kemalizm” ya da “Atatürkçülük” hep aynı şey mi? Sonra “liberaller” denip geçiliyor; bunun sağı, solu, hatta ortası yok mu?

Bu tür kavramlar ve aralarındaki ayrımlar konusunda anlaşmak mümkün olsa denerdik. Ama beyhude bir çaba olacağını bildiğimizden bu yazı bağlamında basitleştirici bir önerimiz olacak: Okur, “ulusalcılık”, “Kemalizm” ya da “Atatürkçülük” dendiğinde aklına ilk gelen kim oluyorsa onun temsil ettiği düşünceyi bunlardan biri (ya da hepsi) saysın. Aynı şekilde, “liberal” dendiğinde zihinlerde canlanan ilk kişi kimse o da liberalizmin temsilcisi sayılsın…

***

Ulusalcılarla liberaller arasındaki polemiklerde dikkat çekici bir özellik, bu iki kesimden her birinin zaman zaman sosyalizme atıflarda bulunmasıdır.

Bizce pek hayra yorulacak bir durum değildir. Bu durumu, sosyalist düşüncenin kendisinden kolay kopulamayacak bir çekim alanına sahip olmasıyla, sonuçta ulusalcıların da liberallerin de bir noktadan sonra bu düşünceye başvurma zorunluluğunu hissetmeleriyle açıklamak fazla iyimserlik olacaktır. Oysa (bugün için konuşuyoruz) Türkiye’de liberalizm denebilecek bir yönelim hiç ama hiç olmasaydı ulusalcılar sosyalizmin adını bile anma gereği duymazlardı. Aynı şekilde, ülkede belirli bir etkiye sahip “ulusalcılık” olmasaydı ara sıra Marksizm’e ve sosyalizme göndermede bulunmak tek bir liberalin bile aklına gelmezdi…

O zaman neden yapıyorlar?

Bizce nedeni basittir: Her iki kesimin de aslında sosyalizme “sempatisi” olmadığı gibi bu konularda fazla bilgisi de yoktur; her iki kesim de kendisi dışında ayrı bir düşünce sisteminin ve pratiğinin bu ülkede güçlenmesini istememektedir; yaptıkları da Marksizm’e ve sosyalizme yönelebilecek özellikle genç kuşaklara “Aradıklarının hepsi bizde var” mesajını iletmekten ibarettir.

Örneğin şöyle:

“Madem sosyalistim diyorsun, o halde anti-emperyalist olmak durumundasın; o zaman işte biz varız, daha ne duruyorsun…”

“Madem sosyalistim diyorsun, o zaman demokrasiden yana olman, zamanında hepimize çok çektirmiş otoriter, vesayetçi, bürokratik, monolitik, despotik, elitist, vb. anlayışlara karşı çıkman gerekir; e, biz de yıllardır hep bunları söylemiyor muyuz?”  

***

Bir “ulusalcı”, “Kemalist” ya da “Atatürkçü” olarak Cumhuriyet yazarı Barış Doster’e haksızlık etmek istemeyiz. Ancak bir yazısında liberallere yüklenirken (Maskeli balonun liberal solcuları, Cumhuriyet, 19 Eylül 2020) söylediği bazı şeylerin insana “Bu konularda bir de kendi cephenize baksanız” dedirtmemesi mümkün değildir.

Doster’e göre liberallerin dillerinden özgürlük, demokrasi, insan hakları lafları düşmüyor; ama “üretim, mülkiyet, bölüşüm ilişkilerini konuşmayı sevmiyorlar.”

Öyle ya Doster’in temsilcilerinden biri olduğu düşünce yatıp kalkıp “üretim, mülkiyet, bölüşüm ilişkilerinden” söz etmekte, bunları dilinden düşürmemektedir!

Gene Doster’e göre liberaller “emek-sermaye çelişkisinde sermayenin yanında saf tuttuklarını”, “sınıf siyasetini değil kimlik siyasetini benimsediklerini” açıkça söylemeyip gizliyorlar.

Öyle ya Doster’in kendi cephesi emek-sermaye çelişkisinde ikirciksiz biçimde emeğin yanında saf tutmakta, tam tamına sınıf siyasetini benimsemektedir!

Doster’in kendisi ne kadar o “cepheden” ayrı yerde durmaktadır bilemeyiz; ama bunları duyan bir liberalin “Dinime küfreden bari Müslüman olsa” dese haklı olacağını söylemek zorundayız.

***

İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu gibi temsilcilerinden sonra Kemalizm’in Marksizm’le ve sosyalizmle ilişkileri iyiden iyiye şaibeli hale gelmiştir; burası bizce kesindir.

Bir de bir ihtimalden söz edelim:

Örneğin, Cihat Yaycı bir gün çıkıp “Mevzubahis mavi vatansa gerisi teferruattır” dese, “ulusalcı” cephenin mülkiyet ilişkilerini, emek-sermaye çelişkisini, sınıf siyasetini, vb. o teferruattan sayması sizce çok mu uzak bir ihtimaldir?

https://ilerihaber.org/yazar/ulusalcilar-ve-liberaller-kapisirken-117563.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.09.2020- 05:12


Metin Çulhaoğlu'nun söyledikleri hiç de yanlış değil. Ulusalcılık hakkında söylediklerini   kendisini ulusalcı olarak niteleyen birilerinde görebilmek mümkündür. Aynı şekilde liberaller hakkında söylediklerini de kendisini liberal olarak tanımlayanlarda rastlayabiliriz. Ama sorun bu söylenenlerin ortalama bir liberal veya ulusalcı kimliğini yansıtıp yansıtmadığıdır. Bana öyle geliyor ki, yüzeysel bir bakışın ötesine geçildiğinde her iki tarafta da kendi tavrını sosyalizmle ilişkilendiren ve hatta kendi tavrını gerçek bir sosyalizmle ilişkilendiren, öyle olduğunu   iddia eden kişi ve grupların mevcut olduğunu görmek mümkündür. Örnekse, özellikle güncel konularda tuttuğu yola, öne çıkardığı temel yaklaşıma bakarak değerlendirdiğimiz sol liberallerde bu durum çok daha belirgin. Bu kesimlerin bir yönetim biçimi olarak demokrasi olgusunu sürekli önde tutmaları nedeniyle marksizmle hiçbir bağlarının olmadığını iddia etmek sanırım gerçeklikle pek de bağdaşmamaktadır. Marksizmi bu kesimlerde sadece ulusalcılığa dönük/karşıt bir söylem olarak yorumlamak bana çok doğru gelmiyor. Tıpkı kimi ulusalcılarda, (sol-kemalistlerde) rastladığımız sosyalizm vurgusu gibi. Onlarda da bağımsızlık, anti-emperyalizm ve cumhuriyet yaklaşımının öne çıktığı görülse de sosyalizm ve hatta marksizm vurgusunun bulunmadığını iddia edebilmek pek de mümkün değildir.

Hem sağlı sollu liberallerde ve hem de her türlü ulusalcılık tanımında doğrudan ve ''görünür'' bir biçimde özel mülkiyet karşıtlığına rastlamak zor. Ama bu durumu da anlayabilmek mümkün. Ulusalcı ve liberal kesimlerin en azından bir bölümündeki aşamacılığın bu söyleme yol açtığını yadsımak mümkün mü?   Bence bu durumun temel nedeni de aşamacılık. Çünkü aşamaçılık sağlı   sollu liberallerin büyük çoğunluğunda demokrasi vurgusunu öne çıkartırken, ulusalcı olarak nitelenen kesimlerin önemli bir bölümünde de cumhuriyet, aydınlanma ve laiklik vurgusunun sürekli dillendirilmesine yol açmaktadır. Hem ulusalcılık söylemlerinde ve hem de özellikle sol liberallerde sosyalizm ve hatta Marksizm vurgularının sadece karşı taraf/karşı ideoloji nedeniyle savunulur göründüğü tezi bu yüzden bana pek de doğru gelmiyor.

Hiç kuşku yok bu durum ülkemiz ve bölgemizin genel durumundan kaynaklanmakta. Bölgenin zengin petrol yataklarına sahip olması ve buralarda burjuva devrimlerinin tam anlamıyla yerleşiklik kazanmaması, etnik ve dinsel farklılıkların sürekli kaşınması, ve Kürt halkının buralardaki özel durumu güncele ilişkin siyasal yaklaşımların da çeşitlenmesine yol açmaktadır. Sadece ulusalcılık ve liberalizm de değil, bilimsel sosyalizmin de siyaset alanına taşınması konusundaki farklı yorumlar da   bu nesnel koşulların kaotik yapısından kaynaklanmaktadır, diye düşünüyorum.

Bu konu daha çok su kaldırır, özellikle AKP döneminde ve özellikle sanal medyada, sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda   bu etkileşimin yansımaları görülmüştür. Enternasyonalizm kavramı bağlamından soyutlanmış ve bir burjuva kozmopolitizmine dönüştürülmüş, çoğu kez de bilinmeden bir ulusalcılık düşmanlığı rüzgarının buralarda esmesine yol açmıştır. Kürt hareketinin etrafında kümelenen gruplar sol ve enternasyonalist, Kürt hareketinin siyasetine eleştirel yaklaşanlar ise ulusalcı, sosyal şoven ve neo-faşist olarak nitelenmiştir. Kavramların içi boşaltılmış, anlamsız, tutarsız bir söylem buralarda solculuk ve enternasyonalizm adına sürekli köpürtülmüştür.

Sanırım bu konuya arada bir de olsa devam etmek yararlı olacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.05.2021- 07:56


Metin Çulhaoğlu'nun İLERİportal'daki bugünkü yazısı liberallerle ulusalcılar üzerine, daha doğrusu liberallik ve ulusalcılık üzerine denilebilir. Katılmadım yerler de var. Öncelikle şunu söylemeliyim, metin Çulhaoğlu'nun da daha önceki bir yazısında altını çizmek gereği hissettiği gibi, ulusalcılık gibi bir konuda yorum yapabilmek her şeyden önce bir tanım gerektiriyor çünkü bu kavram liberalizm ya da liberallik gibi başlı başına ve önü arkası belli bir tanıma oturmamaktadır. Hatırladığım kadarıyla o yazısında Çulhaoğlu bugünkü ulusalcılarla ''dünkü ulusalcılar'' arasında bir ayrıma gitmiş ve dünkü ulusalcılara Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk örneğini vermişti. Bugünkü yazısında ise ulusalcılık konusunda şöyle bir tanımlama da yapmış:''Türkiye’de farzı mahal sosyalizm hiç olmasaydı ulusalcılık gene olurdu; ama kopya çekeceği kaynak olmadığından ana gövdesiyle faşizme yönelerek…'' Gerçi ''ana gövde'' göndermesinde de bulunuyor ama bence bu söz bile ulusalcılık konusunda çok fazla aydınlatıcı olamıyor. Buna göre İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu ''kopya çekebilecekleri bir sosyalizm olmasaydı'' faşist mi olurlardı, faşizme mi kayarlardı? Tıpkı bunun gibi bu ülkenin yetiştirdiği pek çok değerli cumhuriyet aydınlarımız sosyalizmden kopya çekmeyenleri dahil birer faşizm potansiyelliği mi barındırıyorlar içlerinde?

Ulusalcılık konusunda yorumda bulunurken bence konuyu aceleye getirmemek gerekiyor. Çünkü kullanılan kavramın belli bir çerçeveye alınabilecek bir tanımı mevcut değil. Pek çok ''ulusalcı'' kendine göre bir tanımda bulunuyor. Tek ölçüt sınıf yerine ulusalcı ve hatta milliyetçi bir yaklaşım üzerinden gidilecekse, o zaman aşamacılığı da bu kapsam içine sokmak gerekecek. Bence doğrusu da bu olur ama, o zaman da aşamacılığın bir faşizm potansiyeli olduğunu iddia etmiş olmuyor muyuz? Ya da sosyalizmi çekip aldığımızda aşamacılık diye bir şey kalır mıydı?

Üzerinde daha durulabilir yorumun ama burada yaptığım eleştiriye karşın   kimi düzeltmelerle yazıya olumlu bakılabilir. En azından ufuk açıcı olduğu söylenebilir. Belki başka bir yazıya bırakmadan şunu ekleyeyim, ulusalcılık sosyalizmle ilişkisinin yoğunluğu ve iç içeliği bakımından önemsenmelidir ve asla faşizmle ilişkilendirilmemelidir. Basit bir örnek, İLERİ dergisinin ve başyazarının ulusalcılığı ile (atıyorum) bir sosyal demokratın ulusalcılığı aynı şey midir? Ya da hangisi ''ana gövde''dir?

Bu yazının son sözü bence ulusalcılık kavramının tanım eksikliğinde yatıyor. Ve öyle olduğu için de yorumlama konusunda ne kadar ustalık yatsa bile o eksiklik yazının bütününü kurtarmaya yetmiyor.


( Metin Çulhaoğlu'nun ilgili yazısı için: https://ilerihaber.org/yazar/sosyalizmden-kopya-cekenler-126694.html )







Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Liberalizme karşı mücadele… denizcan 13 9181 20.06.2015- 12:45
Konu Klasör ''Ulusalcılar'' ve liberaller üzerine... melnur 4 2259 03.01.2021- 03:22
Konu Klasör Kürt Ulusalcılığının liberalizm ile bağı... melnur 0 479 11.10.2022- 03:19
Konu Klasör Yeniden, ulusalcılık ve milliyetçilik konusu... melnur 2 2851 06.05.2019- 18:14
Konu Klasör Yine ulusalcılık histerisi, önyargılar ve klişeler... melnur 4 5868 22.02.2014- 17:18
Etiketler   Ulusalcılığa,   liberalizme,   dair.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS