SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Milliyetçilik ve dincilik üzerine gösterdiğimiz tepkiler...           (gösterim sayısı: 2.178)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.10.2020- 03:09


Milliyetçilik ve dinciliğe gösterdiğimiz tepkilerin çok doğru tepkiler olmadığından yola çıkarak bugünkü yazısını kotarmış Çulhaoğlu. Dikkate alınması ve buralardan bir şeyler çıkarılması gereken yazılar bunlar. Önemsenmeli ve üzerinde düşünülmesi gereken yazılar bunlar. Çulhaoğlu sadece milliyetçilik ve dincilik karşısındaki tepkiler üzerinden yola çıkmış, sürdürülebilir ve hatta farklı örneklerle derinliştirilebilir.

Akdeniz, Ege, milliyetçilik ve dincilik - Metin Çulhaoğlu


Önce bir konuda netleşmek gerekiyor: Kimi uluslararası anlaşmazlıklar söz konusu olduğunda sosyalistlerin, burjuva iktidarların yönetimindeki kendi ülkelerini mutlaka haksız görmeleri mi gerekir?

Örneğin Türkiye’deki sosyalistlerin, son dönemde ön plana çıkan Akdeniz-Ege anlaşmazlığında Türkiye’yi işin en temelinde haksız ilan etmeleri bir zorunluluk mudur? Burada rejimin kendi ihmali, beceriksizliği, aymazlığı sonucu düştüğü saldırgan ve sorun yaratıcı durumun öncesinden söz ediyoruz. Böyle bakıldığında, örneğin kendileri de burjuva iktidarların yönetimi altındaki Yunanistan, Kıbrıs ve diğer ülkeler tümüyle gerçekçi, haklı ve hukuka uygun bir politika mı izlemektedir?

Belirli bir “sol kafa” için böyle soruların anlamı yoktur: Yunanistan’ın, Kıbrıs’ın, Fransa’nın, vb. çizgisi dikkate alınması gereken bir konu değildir; önemli olan “TC’nin” her durum ve koşulda bir şekilde “ifşa” edilmesidir…

***

Ancak, “bu kafada” olmayan solcular, sosyalistler de vardır. Örneğin Taner Timur şöyle demektedir: “Aslında AB’nin İspanya Sevilla Üniversite’sine yaptırdığı deniz yetkileri haritasına bakılırsa, ‘hukuki’ olarak sunulan durumun akla mantığa aykırı şekilde Türkiye’nin aleyhine olduğu ve büyük bir haksızlık içerdiği kolayca görülür. Gerçekten, nasıl olur da Akdeniz’de en uzun kıyılara sahip bir ülke, bölgede deniz yetkilerinden böylesine dışlanabilir?”   (Doğu Akdeniz, Oruç   ve Siyaset, Birgün Pazar, 20 Eylül 2020).

Hakan Güneş ise “Türk tarafının” saçmalamalarının yanı sıra “Yunanistan’ın Meis adası üzerinden çizmeye çalıştığı Münhasır Ekonomik Bölge haritasının” da saçmalığına işaret etme ihtiyacı duymuştur (Saçmalamadan Mavi Vatan Konuşulamaz mı? Birgün, 23 Eylül 2020).

Herhalde açıktır: Ülkenin demokrasinin çok uzaklarında seyretmesi, iç siyasette hukuku ayaklar altına alması, dış ilişkilerde iç politikaya tahvil etmek üzere sürekli gerilim araması, vb. kuşkusuz sonuna kadar eleştirilmelidir; ancak bütün bunlar bir tarafın, salt adı “Türkiye Cumhuriyeti” olduğu için Akdeniz-Ege anlaşmazlıklarında daha en başında haksız ilan edilmesini gerektirmez.

Bunun tersini düşünenlerin, Yunanistan, Kıbrıs, Fransa, Mısır gibi ülkelerin kendi milliyetçi ve çıkarcı yönelimlerinden büsbütün arınıp katıksız hak-hukuk çizgisine nasıl gelebildiklerini açıklaması gerekir.

***

“İdeolojik mücadele” mi deniyor? O zaman;

Birincisi: Genel olarak milliyetçilik, özel olarak da rejimin milliyetçi söylem ve hezeyanları yerin dibine batırılsın; iyi de bu uğraş için ille de mevcut gerçekliklerin bile görmezden gelinmesi ya da inkârı şart mıdır?

İkincisi: “Türk-İslam sentezi” deniyor. Bu sentezin bileşenlerinden “Türklük” her tür serbest atışın hedefi olabilirken diğer bileşen İslam konusundaki çekiniklik nereden kaynaklanmaktadır? Doğrudur; milliyetçiliğe karşı mücadelede bu kavramın önüne-arkasına konulabilecek eklere itibar etmemek, milliyetçiliğin her türünü karşıya almak gerekir. İyi de örneğin laiklik savunulacaksa, laikliğe cepheden karşı kesimlere ad bulmak neden bu kadar sıkıntı olmaktadır? “Dinci gericilik”, “yobazlık”, “şeriatçılık” gibi tanımlar neden kuşkuyla karşılanmakta, laiklik denirken önüne bir de “özgürlükçü” eki koyma ihtiyacı duyulmaktadır?

Milliyetçiliğin yakın-modern çağların ürünü bir ideoloji, özellikle ulus devletlerin kuruluşunun en önemli harcı olduğu, buna karşılık İslamiyet dahil dinin farklı bir tarihselliği, sosyolojisi ve “otantikliği” olduğu bir gerçektir. Gelgelelim, özellikle İslamiyet söz konusu olduğunda bu dinin kendi köklerine göre pek çok yönden başkalaşmış, özel husumet ve düşmanlıklarla yeniden şekillenmiş ve ideolojik işleviyle daha saldırgan ve maksimalist özellikler kazanmış “akımlarının” günümüzde başat hale geldiği de bir gerçektir.

Böyleyse, milliyetçilik konusunda sağa sola darbe için rahatlıkla hareket eden elin bu tür akımlar karşısında “titrek davranmasının” makul bir nedeni olamaz.

https://ilerihaber.org/yazar/akdeniz-ege-milliyetcilik-ve-dincilik-117935.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.10.2020- 11:06


Milliyetçilik dendiğinde sağolsun bizim kimi solcularımızda kırmızı görmüş bir boğa gibi hiddetlenme durumu var. Ve hatta yurtseverlik dahi benzer bir tavrın çok daha ötesinde hakaretlere uğrayabiliyor. Çok yazdık, çok başlığımız var bu konularda. Özellikle sözde sol, sosyalist forumlarımızda bir alışkanlığa dönüşmüştü. Genellikle sağlı sollu liberal çevrelerin etkisinde kendilerine enternasyonalist olarak niteleyenlerde bu tavır görülürdü. Liberal dertlenmeleri alırlar Troçkist kılıflar giydirmeye çalışırlardı. Evet, çok açıklama, çok başlık var forumumuzda. İlgilenen bulabilir.

Din konusunda, laiklik ve özellikle türban konusunda yeterince durmadığımız söylenebilir. Belki de haklılığı vardır bu konunun. Çulhaoğlu'nun da söylediği gibi milliyetçilik konusunda keskin refleks gösterenlerin laiklik konusunda benzer refleksi göstermemesi de ilginç değil mi? Hatta bu konuda karşı ''cephe''de yer almış enternasyonalistlerimiz(!) bile vardı. ( Hala varlar mı, bilmiyorum.) Bu kişi ve kesimler nedense laiklik demekten pek hoşlanmıyordu, onlar yine sağlı sollu liberallerin çok sevdiği bir tanımlamayla özgürlükçü laiklikten yana bir söylem tutturuyorlardı. Geçenlerde yanlış hatırlamıyorsam, Halk tv. de Murat Aksoy da aynı ezberi yinelemişti. AKP'nin ''sol''un bu zaaflarından faydalanmadığını kim ileri sürebilir ki?

Solun özellikle sanala, sözde sol forumlara yansıyan kimi özellikleri bu tavırlardan farklı değil. Bilgi bir ezber halinde alındığında yüzeysellikten kurtulamıyor. Ve doğru bir tavır çoğu kez yanlış yorumlara yol açabiliyor. Çünkü ezberlerin kafamızdaki önyargılarla birleştiğinde yanlışa yol açmamak gibi bir sonuçla karşılaşmaması mümkün değil. Çulhaoğlu bu konuya da değinip geçmiş. Ulusal çıkar konusu söz gelimi....Tipik bir örnek. ''Sosyalistler sınıfsal çıkardan yanadır, ulusal çıkardan değil.'' Hatırladınız mı bu ezberi? Tipik bir ''devlet sınıfsal bir baskı aracıdır'' gibi...Söyle geç! Nasıl bir siyasi anlamı ve derinliği var; güncel olan, somut olan, nesnel olan spesifik bir konuda siyasi karşılığı ne; hiç değinme, evet, söyle geç ve sonra da enternasyonalist olarak şişin!

Şaşılacak şey!

Bir emperyalist şirketin bir ülkedeki örmekse petrol arama hakları ulusal çıkar adına millileştirildiğinde ne diyeceğiz ''biz sınıfsal çıkardan yanayız ulusal çıkardan yana değil'' mi? Böyle bir sav, bir Marksist doğru olmasına karşın her spesifik konuyu derinliğine anlamamıza yol açar mı? Evet, tıpkı devletin bir sınıfsal aygıt olduğunu ezberleyip neredeyse bir karşı-devrimci tavır olarak yorumlanması gibi. Nasıl olsa devletin sınıfsal özü değişmiyor, faşizm ile burjuva demokrasisi arasında kayıtsız ve tarafsız mı kalınmalı?

Meis adası örneğine değinilmiş. Yunanistan adaların da kıta sahanlığı olduğundan yola çıkıp bu genel doğruyu özel durumu olan Ege adaları için uygulamaya çalışırsa deniz yoluyla çanakkaleden Bodruma gitmek mümkün değil. Bunun kabul edilemez bir yanlışlık olduğunu söylemek, yani ulusal çıkarlardan yana bir tavır takınmak geçmişin moda deyimiyle ulusalcı falan mı olmaktır :)

Marksizm ulusal çıkar yerine sınıfsal çıkarı öngörür. Bu tavır ulusal çıkarın bütünüyle reddi anlamına gelmez. Çünkü Marksist yöntem her spesifik konuda yeniden üretilen bir siyasi yaklaşımdır. Ezber değildir, dogma hiç değildir. Her spesifik konu kendi özelinde yeniden analiz edilir ve sınfsal çıkara bir aykırılık yoksa baştan red edilmez. Bir daha yinelenecekse, özellikle proletaryanın toplumsal alanda bir güç oluşturmadığı koşullarda faşizme karşı burjuva demokratlarının karşısına dikilmek faşizmden yana olmaktır. Bir ülkede ulusal çıkar adına emperyalizmin çıkarlarının karşısına dikilenlerin karşısına dikilmeyi solculuk veya enternasyonalist duruş sanan bir zihnin solculukla falan ilgisi yoktur.

Hep yineleyeceğiz, marksizm bir dogma değildir, bir ezberler yığını hiç değildir.
Anlamak da bu kadar zor olmamalı!



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Anti-emperyalizm ve milliyetçilik melnur 1 1962 17.05.2021- 00:41
Konu Klasör Yeniden, ulusalcılık ve milliyetçilik konusu... melnur 2 2850 06.05.2019- 18:14
Konu Klasör Soma faciasına tepkiler büyüyor umut 4 3912 14.05.2014- 16:29
Konu Klasör İBB'nin ulaşım zamlarına gösterilen tepkiler ve hatırlattıkları... melnur 0 781 09.04.2022- 10:39
Konu Klasör Üyelik, merkeziyetçilik ve TKP... melnur 4 3809 06.08.2023- 09:48
Etiketler   Milliyetçilik,   dincilik,   üzerine,   gösterdiğimiz,   tepkiler.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS