SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Büyük Ekim Devrimi           (gösterim sayısı: 1.811)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 06.11.2020- 01:26


BÜYÜK EKİM DEVRİMİ-Notlar.

Öncelikle şunu söyleyeyim, bugün 6 Kasım ve doğum günüm. Güzel bir günde doğmuşum. :) Bilindiği gibi bugün aynı zamanda Büyük Ekim Devrimi'nin gerçekleşme yolunda ilk adımın atıldığı gün. Devrim 6 Kasım'da bir ayaklanmayla başlar, 7 Kasım'da Geçici Hükümet'in devrilmesiyle sonlanır. 8 Kasım'da   Lenin hükümetini kurar ve sosyalist kuruculuk başlar. Bugünün tarihine göre Kasım ayına tarihlenen süreç, o dönem kullanılan Rus takvimine ( Jülyen takvmi) göre Ekim ayında gerçekleşmiştir. Jülyen takvimi ile bugün kullandığımız takvim arasında 13 gün fark vardır. 6 Kasım 24 Ekim'e, 7 Kasım geçici hükümet'in devrildiği 25 Ekim'e ve 8 Kasım da Lenin'in hükümet kurduğu 27 Ekim'e denk gelir.

Resim Ekleme

Kuşkusuz insanlık tarihinin en büyük devrimidir, Büyük Ekim Devrimi. 71 gün süren Komün deneyimini saymazsak tarihte ilk kez işçi sınıfı burjuvaziyi devirip iktidarı almış ve bu durum, proletaryanın uygun koşullarda iktidarı alıp sosyalist kuruculuğa yönelebileceğinin tarihsel bir kanıtı olmuştur. 71 yıl sürmüş, süreç içinde sınıf mücadelesi yitirilmiş, ( bana göre) Stalin'den sonra iktidara gelen revizyonizmin hataları ve en son Gorbaçov'un ihanetiyle de kapitalizme geri dönüş gerçekleşmiştir.

(Ekim Devrimi'nin yıldönümü olması nedeniyle pek çok sitede yazı ve yorumlar çıkacaktır. Geçen yıllarda yine Ekim Devrimi yıldönümlerinde bu tür yazılar yazılmış, ve bunlar da kimi arkadaşlarımız tarafından foruma asılmıştır. muhtemelen bugün ve yarın da böyle olacak. Bu tür yazıları daha önce açılan başlıklara alacağız. Bu başlıkta ise, Ekim Devrimi'ne giden süreçte belli başlı uğrakları ve Lenin'in mücadelesini, İki Taktik'ten Nisan Tezleri'ne nasıl gelindiği ve daha birçok konuyu ele almaya ve bu konudaki düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım. Başlangıç yazısı böyle olsun, hazırlıksız   yazıyorum. Yazarken kimi kaynaklara başvurmam gerekirse sonraki yorumlarda yapabilir ve belki devrim sonrasında olan süreci de zaman içinde başlıklar halinde yorumlamaya çalışırım. Katılım olursa elbette çok daha güzel olur. Ama bir daha yinelemek gerekirse bu başlığa kes/kopyala yapılmaması   amaca uygun bir yazının ortaya çıkmasını sağlayacaktır.)


Resim Ekleme

Önce süreç konusunda kısa bir özet yapılacaksa, 1917 Şubat Devrimi'yle birlikte Çar iktidardan alaşağı edilirken 1.Geçici Hükümet kurulmuştu. 1.Geçici Hükümet diyorum çünkü 1917 Ekimine kadar 3 Geçici Hükümet kurulmuştur. ve çok bilindiği şekliyle Kerensky 3. Geçici Hükümetin başkanıydı, 1. ve 2.nin değil. Birinci Geçici Hükümet kurulurken aynı zamanda Sovyetler de kurulmuştu. ( Sonra detaylandırırız.) Ve Rusya'da ikili bir iktidar dönemi başlamıştı.

Çarın devrilmesi ve Şubat Devrimi'nin gerçekleşmesiyle birlikte yurt dışında bulunan Lenin Rusya'ya döner. Bu süreç de tartışmalıdır. Kısaca değinilecekse geçici hükümet Lenin'in ülkeye girmesini istemiyordu. İngiltere ve Fransa nezdinde harekete geçerek Lenin'e vize verilmemesini istedi. Fransa ve İngiltere de Lenin'in savaş karşıtı siyasetini bildiğinden Almanların yararına olabilecek böyle bir gelişmeye karşı çıkıyordu. Almanlar ise tam tersine Lenin'in Rusya'ya dönmesinden   faydalanmaktan yanaydı. Lenin barış yanlısıydı ve Almanya ile Rusya arasında gerçekleşecek bir barış Almanların Rus cephesindeki askerlerini çekmesi ve batı cephelerine yönlendirmesi anlamına gelecekti. Lenin ve yoldaşlarına bir vagon tahsis edilmesini teklif etti. Lenin'in yanında ( sanırım) Zinovyev ve 29 yoldası bulunuyordu. Teklifi kabul etti. Tek koşulu vagonun dışarıdan mühürlenmesiydi. Olabilecek iftiraların önüne geçmek istiyordu. Öyle de oldu. Lenin mühürlü vagonla yolculuk yapmış olmasına rağmen daha sonra bu durum geçici hükümet tarafından Lenin için ''Alman Ajanı'' suçlamalarına yol açtı.

Tren Petrograd garına geldiğinde Lenin çoğu Bolşevik büyük bir kalabalıkla karşılandı. Lenin burada yaptığı konuşmada amacının ne olduğunu ortaya koymuştu. '' Bütün İktidar Sovyetlere...'' Bu konuşma Lenin'in hemen her şeyi planladığı ve tek amacının sosyalist devrim olduğunun bir göstergesiydi. Burjuva devrim olmuş, Çar yıkılmış, toplumda kimi rahatsızlıklar devam etse de Bolşeviklerin büyük bir kısmı bile burjuva iktidara zaman verilmesi taraftarıyken Lenin'in farklı bir hedef göstermesi pek de destek görmemişti. Petrograd konuşmasının ikinci önemli noktası, ''Bütün İktidar Sovyetlere'' sözüyle topluma bir ayaklanma   çağrısında bulunmamasıdır. Bütün İktidar Sovyetlere sloganının bir ayaklanma çağrısı olarak ortaya atılması daha sonraları olacaktır ve Lenin bunun için Petrograd ve Moskova Sovyetlerinde Bolşeviklerin çoğunluğa geçmesini bekleyecektir.

Öncesi var; Lenin ve Bolşevikler'in Menşeviklerle arasında devrim öncesinden başlayan uzlaşmazlıkları ortaya çıkıyor ve bu uzlaşmazlık da 1903 yılından itibaren özellikle gelişen devrimci süreç konusunda   iki karşıt kutbun ortaya çıkmasına yol açıyor. İlginçtir, her iki grup da sürecin bir burjuva devrimine doğru gittiğini görüyor. Menşevikler iktidara gelecek olan burjuvazinin proletarya tarafından eleştirel bir desteğe tabi tutulacağını söylerken, Lenin ise burjuva devrime karşı çıkmaz görünüyor ama proletaryanın köylülükle ittifakını ve süreç içinde iktidarın alınarak sosyalist kuruculuğa yönelinmesi gerektiğini savunuyor. Lenin'in 1905 yılında İki Taktik'te ortaya attığı tez aşağı yukarı bu. Bu konuda Lenin'in bir taktik içinde olduğu yorumları da yapılıyor. Lenin İki Taktik'i yazarken bile aklının fikrinin sosyalist devrimde olduğu iddia ediliyor. ( Ne Yapmacılar isimli kitabında Kemal Okuyan'ın yorumu olabilir; aklımda öyle kalmış.) Lenin koşulların sosyalist devrime uygun hale gelmesi gerektiğinin farkında. Petrograd'a indiğinde burjuva devrimin sürdürülemeyeceğini ve Bolşevizmin hedefinin siyasi iktidarı alıp burjuvazinin iktidarına son vermek olduğunu açıklıyor.

Köylü Rusya geç kapitalistleşme sürecine giren bir ülke. Kısıtlı bir sanayi ve dolayısıyla proletaryası var. Feodal ilişkiler hakim. Lenin ittifaklar konusunu gündeme taşıyarak proletarya ile köylülüğün ittifak birlikte siyasi iktidarı alabileceğini savunuyor. Bence bu durum da bir taktik. Rusya hiçbir zaman proletarya ve köylülüğün ittifakla yönetildiği bir demokratik cumhuriyet olmamıştır. Köylülük hiçbir şekilde Rusya'da iktidar ortağı da olmamıştır. Yani geçici hükümetin iktidardan uzaklaştırılmasıyla birlikte Lenin'in önderliğinde proletarya iktidar olmuş ve burjuvazinin tarihsel görevlerini de üstlenerek sosyalist kuruculuk yolunda adımlar atılmaya başlanmıştır.

Küçük bir not; Alman Sosyal Demokrat Partisi dönemin en güçlü ve kitlesel partisiydi. Almanya Rusya'dan çok daha sosyalizme yakındı. Lenin Rusya'da mücadelesini verirken benzer mücadele Almanya'da gündeme geliyordu. Ama iki ülke arasında temel   fark,   Lenin'in kendisiydi, önderlik sorunuydu. Alman sosyal Demokrat Partisi Bernstein ve Kautsky önderliğinde iktidarı hedeflemeyen pasifist bir çizgi izliyordu. Devrimci mücadeleyi öne çıkartan Rosa ve Leibnicht'in mücadelesi ise yetersiz kalıyordu. Rusya'da Bolşeviklerin önderi Lenin ise menşevik Martov'un deyimiyle ''rüyasında bile devrimi gören'' bir liderdi. Strateji ve taktik dehasıydı. Bu temel fark, çok daha uygun koşullarda olmasına rağmen Almanya'da devrimin yenilgisini, Rusya'da ise devrimin zaferini getirecekti. ( Bir ek, Martov için sürekli Menşevik olduğundan söz edilir ve çeşitli yayınlarda da böyle geçer. Doğrudur; Martov Lenin'in de yakın bir dostudur ve sonradan tıpkı Troçki gibi Bolşeviklere katılmıştır.)

Resim Ekleme

Bir başka önemli konu, Rusya'da siyasal devrim öncesinde   Lenin, Stalin ve Troçki   hemen hemen tüm devrimci kadrolarda hakim olan düşünce Rus devriminin yardımına Avrupa (Alman) devriminin yetişeceği yolundadır. Alman devrimi başarıya ulaşmazsa Rus devriminin başarılı olamayacağı, emperyalizm tarafından boğulacağı konusunda yaygın ve haklı bir kaygı da bulunuyordu. Rosa ve Leibnicht'in öldürülmesi ve Spartakis hareketinin boğulması sonucu Alman devrimi de yenilgiye uğramış ve beklenen ve umulan şey gerçekleşmemişti. Bu durum Rus devriminin tek başına kalmasına yol açmıştı. Bu noktada Troçki ile Lenin ve Stalin arasındaki fark ortaya çıktı. Sosyalizm Rusya'da tek başına kaldıysa ortaya çıkan koşullara uygun bir stratejinin hayata geçirilmesini gerekli kılıyordu. O da sosyalist kuruculuktu. O koşullarda durulamaz, birtakım maceralara atılmak gerçekçi olmazdı. Daha ileri gidilmeli ve her şey göze alınarak sosyalist kuruculuk yolunda adımlar atılmalıydı. Öyle yapıldı; Lenin ve Stalin'in yönelişi bu yönde olmuştur. ( Yeri geldiği için değinmekte ve küçük bir parantez açmakta yarar var. Stalin ve Lenin'in bu tavrı Marks'ta da vardır. Rus devrimi için Alman devrimini önemseyen ve adeta tek koşul olarak gören   Lenin'in Alman devriminin yenilgisi sonrası sosyalist kuruculuğa yönelmesi gibi Marks da Paris Komünü öncesinde ayaklanma koşullarının uygun olmadığını söylüyor ve Paris sokaklarında işçinin kanı akacak öngörüsünde bulunuyordu. Ayaklanma başlayıp başarıyla sonuçlandığında Marks bu kez bütün gücüyle Paris işçilerine destek vermiş ve bu yeni duruma uygun bir siyasal tavır takınmıştı. Hatırlatmak istedim.)

Süreçte haklılık taşıyan şey emperyalizmin ve Rus burjuvazisinin boş durmayacağı beklentisi konusundaydı. Emperyalizm içeride her türlü kışkırtmalarda bulundu, burjuvaziyi destekledi ve dört yıl sürecek olan bir iç savaş çıkarttı. Sosyalizmi kuruluşu sırasında boğmak istiyordu; başaramadılar ve dört yıl sonunda yenildiler. Sonrasında iç çalkantılar uzunca bir müddet hiç dinmedi. Ekonomik alanda NEP denenmeye başlandı. Lenin'in erken ölümüyle de parti içi huzursuzluk ve çatışmalar baş gösterdi.. Muhalefete Troçki önderlik yapıyordu ve Stalin Troçki'nin yıldırıcı önderliğinden neredeyse iş yapamaz hale gelmişti. Hitler'in savaşta en büyük hedefinin Sovyetler Birliği olacağını da kestiriyordu. Sosyalizmin bekası için muhalefete karşı o da sertleşti ve sertliği Moskova Duruşmalarına kadar sürdürdü. (Geçenlerde okuduğum bir kitapta Troçki'nin Stalin'e yönelik muhalefeti bir ayaklanma planlamaya kadar vardırdığı bilgisine rastladım. Troçki'nin parti disiplinine aykırı, çok sert ve ısrarcı bir liderlik mücadelesi içinde olduğu hemen hemen her kaynakta geçiyor ama bir ayaklanma planı çok ileri ve şaşırtıcı bir tavır. Daha sonra kitabı/kaynağı bulur ve adını veririm.)

Lenin Petrograd sonrasında burjuva devrim koşullarında partisini legale taşımıştı. Sosyalist devrim konusundaki siyasi mücadelesini ''ekmek, toprak, barış'' sloganı üzerinde kurmuştu. Toplumda geçici hükümete karşı yoğun bir muhalefet vardı. Özellikle paylaşım savaşının yarattığı, yokluk ve yıkım bu muhalefetin sokaktan hiç ayrılmamasına yol açıyordu. Çarın devrilmesiyle birlikte geçici hükümetin sorunlara çözüm getirememesi ve savaşa devam kararı alması sokaktaki hareketliliğin sürmesine neden oluyordu. Lenin'in korkusu burjuva hükümetin savaştan çekilme kararı alması ve sokak muhalefetinin de gerilemesiydi. Böyle bir gelişme   sosyalist devrim koşullarını ortadan kaldırabilirdi. O koşullarda hem Petersburg ve hem de Moskova Sovyetlerinde çoğunluğun Menşeviklerden Bolşeviklere geçmesiyle de yıllardır beklediği an gelip çatmıştı. (Tarihini sonra veririm) Partinin MK'sını topladı ve ayaklanma kararı alınması ve bunu uygulamaya sokulması kararını aldırttı. Kamenev ve Zinovyev dışında bir tepki, bir karşı çıkış olmadı.

Günlerden 6 Kasım'dı ve devrim başlamıştı.
Resim Ekleme
















Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.11.2020- 12:30



Devrimin başladığı 24 ekim ( 6 Kasım ) günü üçüncü geçic hüküğmet başkanı Kerensky de önlemlerini almaya başlamış, harp okulu öğrencilerini büyük kavşak noktalarına, garlara ve ayrıca Kışlık Saray'a yerleştirmişti. Neva nehri üzerindeki köprüler kaldırılmış, kaldırılmayan tek köprüde de hükümet güçleri kontrolü sağlamıştı. Bolşevikler bu duruma müdahale ettiler ve işçilerden oluşmuş büyük kalabalıkları buralara yönlendirdiler. Gece yarısına doğru tek bir silah bile atılmadan açılan köprülerin tekrar indirilmesini sağladılar. Lenin devrimin başladığı saatlerde Finlandiya'da gizlenmiş bulunuyordu, geceyarısına doğru Rusya'ya döndü. Devrim planı uygulamaya konmuş ve 25 Ekim ( 7 Kasım) sabahında büyük ölçüde tamamlanmıştı. Gar, postane ve elektrik santralları Bolşeviklerin elinde geçmiş, sadece kışlık saraya yönelik bir hareket yapılmamıştı. Sabaha karşı devlet bankasına da el koydular.

Resim Ekleme

Kerensky olacakları görmüş ve artık Bolşeviklerin durduramayacağını anlamıştı. 25 Ekim sabahı bir Amerikan zrhlı arabasıyla Petrograd'ı terk etti. Petrograd hemen hemen Bolşeviklerin eline geçmişti. Kışlık sarayda sıkışmış olan bakanların kaçacak yerleri de kalmamıştı ama geçici hükümet yanlısı askerlerin destekleriyle geç saatlere kadar direneceklerdi. Kerensky'nin kaçması, bakanların   direnmesine rağmen sarayda sıkışıp kalması Bolşevikleri bir duyuru açıklamaya yöneltti. Buna göre, ihtilal komitesi Geçici hükümetin devrildiğini ve iktidarın Sovyetlere, İhtilal Komitesine ve Petrograd proletaryasına geçtiğini duyuruyordu.


Resim Ekleme

25 Ekim günü bütün Petrograd Kışlık saray hariç Bolşeviklerin elindeydi. Sarayda bulunan bakanlar kolay teslim olmadı. Saray Geçici Hükümete bağlı askeri birlikler, kazak muhafızlar, Harp Okulu öğrencileri   ve kadın askerler tarafından korunuyordu.Ne var ki, bu güce kumanda edecek bir merkezin olmaması moral bozucuydu. Lenin de bulunduğu yerde Kışlık Saray'ın düşürülmeyişine tepki gösteriyordu. Sonunda hava karardığında Neva nehrinde bulunan ''Şafak'' ( Aurora) zırhlısı harekete geçmiş ve Saray'ın yan binalarına ilk atışlarını gerçekleştirmişti. Bu atışlar saraydaki hükümet yanlısı güçlerde panik doğmasına yol açtı. Harb okulu öğrencileri ve kadın askerler ilk atıştan sonra silah bırakıp dağıldılar. Saray kapısını tutan Harp okulu öğrencilerinin bırakıp gitmesiyle birlikte Kazak muhafızlar da sonunda pes ettiler ve silahlarını bırakıp, kışlalarına döndüler. 25 Ekim   (7 Kasım) geç saatlerde Bolşevikler Kışlık Saray'a sızmayı başardıklarında bakanların teslim olmaktan başka çaresi kalmamıştı. Petrograd'da Kışlık Saray da düşmüş, devrim başarmış, siyasal iktidar artık Bolşeviklerin eline geçmişti. Bir gün sonra 26 Ekim'de ( 8 Kasım) Lenin Başbakan olarak yeni hükümeti kuruyordu. İlk icraat devrim öncesinde söz verildiği gibi, barışı sağlamak ve büyük toprak sahiplerinin topraklarına tazminatsız el konulması konusunda bir kararname düzenlemek oldu.
Resim Ekleme

Bolşevikler Petrograd'da iktidar olmuştu ama bu durum bütün ülkede Sovyet iktidarının kurulduğu anlamına gelmiyordu. Petrograd'ı terk ederek sınırlardaki hükümet yanlısı birliklere katılan Başbakan Kerensky boş durmadı; Bolşeviklerin önünü kesmek   için kuvvet topluyor, birlikler hazırlıyor ve başkent üzerine yollayarak iktidarı tekrar kazanmak hayalleri kuruyordu. İlk gönderdiği üç tabur başkente vardığında Bolşeviklere katılmış, Kerensky bunun üzerine Kazaklardan oluşturduğu bir süvari taburunu hazırlayarak Bolşeviklerin üzerine göndermişti.. İki üç gün süren çatışmalar sırasında Petrograd Harp okulu öğrencileri de ayaklanarak işgal eylemi gerçekleştiriyor ve Kerensky güçlerine destek veriyordu. Aynı günlerde Moskova'da da   askeri öğrencilerin katıldığı isyan hareketleri baş göstermiş ve sonuçta Ekim ayının sonunda bütün bu çatışma ve ayaklanmalar Bolşeviklerin zaferiyle sonuçlanmış ve hem Petersburg ve hem de Moskova'da asayiş sağlanmıştı.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.11.2021- 10:39


Büyük Ekim Devrimi 104 yaşında!

Rusya'da emekçiler, bundan 104 yıl önce kendi kaderlerini kendi ellerine almış, Bolşevikler öncülüğünde sömürü düzenine son vermişti. Ekim, emekçilerin yolunu aydınlatmaya devam ediyor.

Resim Ekleme

Bundan tam 104 yıl önce, Bolşeviklerin öncülüğündeki işçi sınıfı Rusya'da iktidarı alıyor ve insanlık tarihinde yeni bir dünyanın kapılarını açıyordu.

İşçi sınıfının bu en büyük zaferi, aradan geçen 104 yılın ardından eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesine pusula olmayı sürdürüyor.

'Son darbe indirilmelidir, ne pahasına olursa olsun!'


Tarih 6 Kasım 1917, yani devrime saatler kalmış durumda. Lenin'den Merkez Komite üyelerine giden mektupta şu ifadeler yer alıyordu:

"Yoldaşlar! Bu satırları 24 Ekim akşamı yazıyorum. Durum son derece kritik. Şimdi ayaklanmayı herhangi bir şekilde geciktirmenin gerçekten ölüm anlamına geleceği gün gibi ortada... Tarih, bugün muzaffer olabilecekken (ve kesinlikle muzaffer olacakken) yarın birçok şeyi yitirme, evet hatta her şeyi yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak devrimcilerin geç kalmasını affetmeyecektir. Bugün iktidarı ele geçirirsek, onu Sovyetlere karşı değil, onlar için ele geçirmiş olacağız. İktidarın ele geçirilmesi ayaklanma meselesidir; politik hedefi iktidarı ele geçirdikten sonra açıklık kazanacaktır... Hükümet yalpalıyor. Son darbe indirilmelidir, ne pahasına olursa olsun! Eylemin gecikmesi ölümdür."

Bu çağrı, yılların mücadele deneyiminden süzülerek gelen bir son vuruş çağrısıydı. Devrim için her şeyini ortaya koyan Bolşeviklerin ve öncüsüyle buluşan işçi sınıfının zaferi, Lenin'in söylediği gibi artık kesindi.

Bolşevikler tarihi bir anda, tarihi bir hamleyle cenneti yeryüzüne indiriyordu artık. Eşit, özgür bir toplumun, sömürünün olmadığı bir düzenin hayal olduğunu söyleyenlere en büyük yanıtın adı oldu Ekim!

https://haber.sol.org.tr/haber/buyuk-ekim-devrimi-104-yasinda-317760



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.11.2022- 05:37


Büyük Ekim Devrimi 105 yaşında

105 yıl önce Bolşeviklerin öncülüğündeki işçi sınıfı yeni bir dünyanın kapılarını açtı.

Resim Ekleme
Bundan tam 105 yıl önce, Bolşeviklerin öncülüğündeki işçi sınıfı Rusya'da iktidarı alıyor ve insanlık tarihinde yeni bir dünyanın kapılarını açıyordu.

İşçi sınıfının bu en büyük zaferi, aradan geçen 105 yılın ardından eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesine pusula olmayı sürdürüyor.

'Son darbe indirilmelidir, ne pahasına olursa olsun!'
Tarih 6 Kasım 1917, yani devrime saatler kalmış durumda. Lenin'den Merkez Komite üyelerine giden mektupta şu ifadeler yer alıyordu:

"Yoldaşlar! Bu satırları 24 Ekim akşamı yazıyorum. Durum son derece kritik. Şimdi ayaklanmayı herhangi bir şekilde geciktirmenin gerçekten ölüm anlamına geleceği gün gibi ortada... Tarih, bugün muzaffer olabilecekken (ve kesinlikle muzaffer olacakken) yarın birçok şeyi yitirme, evet hatta her şeyi yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak devrimcilerin geç kalmasını affetmeyecektir. Bugün iktidarı ele geçirirsek, onu Sovyetlere karşı değil, onlar için ele geçirmiş olacağız. İktidarın ele geçirilmesi ayaklanma meselesidir; politik hedefi iktidarı ele geçirdikten sonra açıklık kazanacaktır... Hükümet yalpalıyor. Son darbe indirilmelidir, ne pahasına olursa olsun! Eylemin gecikmesi ölümdür."

Bu çağrı, yılların mücadele deneyiminden süzülerek gelen bir son vuruş çağrısıydı. Devrim için her şeyini ortaya koyan Bolşeviklerin ve öncüsüyle buluşan işçi sınıfının zaferi, Lenin'in söylediği gibi artık kesindi.

Bolşevikler tarihi bir anda, tarihi bir hamleyle cenneti yeryüzüne indiriyordu artık. Eşit, özgür bir toplumun, sömürünün olmadığı bir düzenin hayal olduğunu söyleyenlere en büyük yanıtın adı oldu Ekim!



Büyük Ekim Devrimi 105 yaşında (sol.org.tr)




Bu ileti en son melnur tarafından 08.11.2022- 05:37 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.11.2023- 06:19


Büyük Ekim Devrimi 106 yaşında.
İlkti ama son olmayacak.

Resim Ekleme



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör TKH: Büyük Ekim Devrimi 102 yaşında... melnur 3 2248 03.11.2019- 19:09
Konu Klasör Ekim Devrimi (Rus Devrimi - Bolşevik Devrim) spartakus 0 5147 22.08.2015- 13:51
Konu Klasör 15 SORUDA Ekim Devrimi spartakus 0 3476 03.12.2014- 02:51
Konu Klasör Ekim Devrimi ve savaş proleter 0 3082 17.11.2015- 18:03
Konu Klasör Ekim Devrimi ve Lenin melnur 11 5940 15.08.2021- 01:37
Etiketler   Büyük,   Ekim,   Devrimi
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS