SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Durum, vazife ve sol eksen...           (gösterim sayısı: 1.809)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 20.03.2021- 08:59


Metin Çulhaoğlu İLERİhaber'de arka arkaya iki yazı yazdı. Birincisinin adı Durum ve Vazife, devamı sayılabilecek ikincisinin adı ise İçi bir miktar doldurulmuş 'sol eksen' önerisi. Güncel olanın analizi ve solun takınması gereken tavır konusundaki görüşleri elbette önemli. Sanırım bir solcunun pek de kulak arkası yapmaması gereken konular bunlar. Buraya asalım, sonra yorumlarız.

Durum ve vazife - Metin Çulhaoğlu

Belirli bir düzeni sürdürmeye yönelik siyaset, ortam ne olursa olsun, mutlaka bir “denge”, bir tür “normal” arayışı içinde olacaktır. Sonuçta öyle bir denge bulunsun ki bu dengenin dışında kalanlar derece derece “tali”, “marjinal”, nihayet “gayrı meşru” sayılsın.

Buna “düzen siyaseti” diyoruz.

Ancak, düzen siyaseti kendi içinde çelişkisiz, yekpare bir blok oluşturmaz.   Aynı siyaset düzleminde yer alanlardan kimileri iktidardadır, egemen durumdadır, diğerleri de muhalefette yer alır. Burada önemli olan, iktidarla muhalefet arasındaki gerilimlerin hangi “paradigma” içinde yaşandığı ve bu paradigmanın hangi tarafça diğerlerine kabul ettirildiğidir.

Bu açıdan bakıldığında görülen şudur: İktidarı da muhalefeti de kapsamak üzere bugün düzen siyasetinin paradigması, “Türk-İslam sentezi” ve “ılımlı İslam” gibi ideolojik, siyasal ve kültürel yönleri de olan küreselleşme milliyetçiliğidir. Devam edersek, bu paradigmayı cisimleştiren ve muhalefete kabul ettiren, daha doğrusu muhalefeti, her çıkışını bu paradigmanın sınırlarını gözeterek yapmaya mecbur eden, AKP iktidarı ve onun bugünkü rejimidir.  

Bugün Türkiye’de düzen siyaseti, bu paradigma çerçevesinde olmak üzere, oluşup oluşmayacağı henüz tam belli olmayan bir denge arayışı içindedir.

***

Adım adım giderek devam edelim.

Birincisi: “Türk-İslam sentezi”, “ılımlı İslam” ve “küreselleşme milliyetçiliği” dediğimizde, bu ortam kuşkusuz faşist ve/ya da şeriatçı yönelimleri de beslemektedir. Ancak, bu tür “uçların” iktidar/rejim için sorun oluşturduğu söylenemez; tam tersine işlevseldir.   Güncel bir örnek vermek gerekirse, Ayasofya Camii imamı ile AKP Grup Başkanvekili arasında geçen Medeni Kanun ve kadının yeri konulu “tartışmanın”, oyun kuruculuğa devam açısından AKP’ye manevra alanları açtığını söylemek daha gerçekçi olur.

Bu tür iç tartışmaların sonunda AKP’de gerçek çatlaklara yol açması pekala mümkündür; ama işler en azından böyle konularda   henüz o noktaya gelmemiştir.

İkincisi: Düzen siyasetinin iktidarı ile muhalefeti arasında dikkat çekici bir asimetri vardır: İktidar, tarih, ideoloji ve kültür gibi alanlarda söylenebilecek ne varsa rahatlıkla söylerken, muhalefetin sanki bu taraklarda hiç bezi yok gibidir; sanki muhalefetin dünyası, tarihsel, ideolojik ve kültürel boyutları hiç olmayan bir demokrasi anlayışından ibarettir: Demokrasi, kuvvetler ayrılığı, güçlendirilmiş parlamenter sistem, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, vb.

Sanki bunlar olduğunda Türkiye’nin sözgelimi laiklik, ekonomide kriz ve dışa bağımlılık, işsizlik gibi sorunları da birer birer çözülecektir…

***

Bütün bunların işaret ettiği bir olasılıktan, bir gelecek tablosundan söz edilebilir mi?

Güç görünüyor, ama yarın bir gün Türkiye’de düzen siyaseti “denge” denebilecek bir duruma oturursa, bu dengenin alameti farikası, geleneksel “merkez” tanımının hayli dışında bir sağ ve sağcılık olacaktır. Başka bir deyişle, kendileri gitse bile AKP ve Erdoğan müktesebatının önemli bir bölümü yerine gelen(ler) tarafından sahiplenilecektir.

Kısacası, merkez solun solculuğunun, merkez sağın ise merkezde olma durumunun kalmayacağı bir Türkiye’den bahsediyoruz.

***

Durum buysa “vazife” ne olmalı?

Bizce sol ve solculuk adına sözünü ettiğimiz paradigma çerçevesinde gelişecek süreçlerin içinde yer alma, bu süreçleri etkileyip “sola çekme” imkanları kalmamıştır. Yapılması gereken, o süreçlerin yoğunlaştığı eksenin dışında,   oradan bağımsız bir “sol eksen”, deyim yerindeyse başka bir “kutup” oluşturmaktır.

Ana akım siyasette ortaya çıkması kesin “hoşnutsuz” unsurlara da açık olmak ve belki de en önemlisi, az önce örneklediğimiz klasik demokrasi söylem ve taleplerinin ötesinde şeyler de söylemek üzere…  

  https://ilerihaber.org/yazar/durum-ve-vazife-124102.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.03.2021- 09:02


İçi 'bir miktar' doldurulmuş sol eksen önerisi - Metin Çulhaoğlu

Son yazımız Türkiye için yeni bir “sol eksen” önerisiyle bitiyordu.

“Türkiye için” dedik, ama böyle bir eksen aslında kapitalist ülkelerin hepsi için geçerlilik taşımaktadır. Hemen eklemek gerekirse, burada bir imkandan, bir “elverişlilik durumundan”, bir potansiyelden söz edilmektedir. Bu potansiyeli yaratan olguları genel olarak üç başlık altında toplayabiliriz.

Birincisi: Kapitalizmin, proletaryanın üst katmanlarından başlayarak yukarı doğru ara sınıfları “satın alma” imkanları eskisine göre hayli daralmıştır. Refah devleti modelinin çoktan rafa kaldırılması, ardından dışa açılmayla, küreselleşmeyle ve metalaştırmayla ortaya çıkan “fırsatların” tükenmeye yüz tutması ve mevcut fırsatların artık giderek çok daha eşitsiz dağılması bir yolun sonuna gelindiğine işaret etmektedir. Önemli olan, şu gerçeğin görülmesidir: Günümüzde kapitalizm, temelini oluşturan doğrudan artı değer sömürüsünün yanı sıra daha dolaylı ve çok daha geniş kesimleri kapsayan sömürü mekanizmalarıyla ayakta durabilmektedir.

İkincisi: Kapitalizm, kendi varlığı açısından olmazsa olmaz önemdeki “ideolojik hegemonya” alanında ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bu hegemonyanın ayaklarından biri, belirli bir “rasyonalite” anlayışı olagelmiştir. Önce, “serbest piyasanın” kaynakların dağılımı ve tüm yurttaşların refahı açısından “en rasyonel” mekanizma olduğu söylenmişti. Geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru “en” yerine “tek” sözcüğü geçirilmiş, bir alternatifsizlik ilanı yapılmıştır. Ne var ki, giderek derinleşen eşitsizliklerin, işsizlik ve yoksullaşma gibi olguların üzerine bir de pandemi karşısındaki saçmalıklar ve “irrasyonel” durumlar geldiğinde bu ayağın savunulacak bir yanı kalmamıştır.

Üçüncüsü: Yukarıda söylenenin bir uzantısı olmak üzere günümüz kapitalizmi etik ilkeler açısından da ciddi bir çürüyüş içindedir. Mistisizm, gizemcilik, demagoji, yalan, çarpıtma ve bunların hepsini kapsamak üzere artık hezeyan düzeyine ulaşan milliyetçi, dinci, şoven, ayrımcı ırkçı, faşist, vb. söylemler ve fiiller siyasetin yerleşik özellikleri haline gelmiştir. Daha önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi, bu çürümenin günümüzdeki boyutları en basit düzeydeki bir “iyi-kötü” ayrımının bile karşılık bulabileceği noktaya gelmiştir.

***

Türkiye için önerilen sol eksene gelince…

Böyle bir eksenin oluşturulması açısından kritik önem taşıyan hususları şöyle sıralayabiliriz:

Birincisi: Türkiye bugün bildiğimiz parlamenter demokrasi standartlarından ne kadar uzaklara düşmüş olursa olsun, sol eksen kendini bu standartların geri getirilmesi uğraşına hapsetmemelidir. “Eksen”,   klasik kurumların ve mekanizmaların ötesinde, emekçilerin, işsizlerin, gençlerin, kadınların, “dezavantajlı” ya da “marjinal” denilen kesimlerin oy vermenin ötesinde kendi gündelik yaşamlarında da karşılığını bulabilecekleri yeni bir demokrasi anlayışı ve önerisi geliştirmelidir.

İkincisi: Sol eksen, kapitalizmin mağdurlarının işçi sınıfıyla birlikte toplumun daha geniş kesimlerini de kapsadığını dikkate alarak, kapitalist sömürüyü ve bunun mekanizmalarını bir kez daha tanımlamalı, açığa vurmalıdır. Örneğin, bugünkü vergi politikalarının ve kamu harcamalarının, işçi sınıfının yanı sıra profesyonel meslek sahiplerini, öğrencileri, kadınları nasıl mağdur ettiğini ve onları “sömürülenler” kategorisine nasıl kattığını somut örnekleriyle ortaya koymalıdır.

Üçüncüsü:
Bugün Türkiye’de insanların “bir şeylerin değişmesini” istedikleri kesindir. Kuşkusuz, bu değişim isteğinin belirlenmiş bir yönü, işaret ettiği net tanımlı bir yer yoktur; dolayısıyla değişim isteğinin “otomatikman” sola yazması beklenemez. Ancak gene de düzenin değişim isteği içinde olduğunu bildiği insanların karşısına “yeni doğal gaz keşfi”, “uzay yolculuğu”, “dünya liderliği” gibi temalarla çıkması, eldeki barutun tükenmekte olduğunun işareti sayılmalıdır. Sol eksenin, özellikle mevcut sömürünün kapsamını ve “iyi-kötü” kutuplaşmasını örnekleyip vurgulayarak bu temaları boşa düşürme imkanları fazlasıyla vardır.

Dördüncüsü: İnsanların, değişim isteseler bile “örgütlü olma” fikrine uzak durdukları da bir gerçektir. “Siyasal örgütlerin ve örgütlenmenin” yanı sıra başka örgütlenme alanlarının ve imkanlarının da olduğunun vurgulanması, dahası bu tür örgütlenmelere önayak olunması, yeni örgütlenme modellerinin en azından denenmesi ve teşvik edilmesi, sol eksenin bu engeli aşmasında işlevli olacaktır. “İletim kayışı” metaforunun sendikalar bağlamı dışında (da) düşünülmesinin zamanı çoktan gelmiştir.

Beşincisi:   Sol eksen kendini geleneksel demokrasi standartlarıyla sınırlamadığı gibi siyasal hedefini “AKP’nin gitmesiyle” de sınırlamamalıdır. Konu bu açıdan ele alındığında “eksenin” elinde ciddi imkanlar ve fırsatlar olduğunu unutmamak gerekir: Bugün Türkiye, “AKP’nin gitmesi” hedefi ile bu hedefin ötesinde “başka bir Türkiye” vizyonunun birbiriyle iç içe geçip kaynaştırılması imkanlarını fazlasıyla sunmaktadır.

***

“Eksen” deyip durduk: Çeşitli unsurların, aradaki mesafeler belirli sınırlar içinde değişmekle birlikte, bulundukları yerlerin ona göre belirleneceği az çok sabit bir hattı kastediyoruz.

https://ilerihaber.org/yazar/ici-bir-miktardoldurulmus-sol-eksen-onerisi-124246.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.03.2021- 05:42


Bu başlık tekrar tekrar okunmalı...
Üzerinde epey kafa da yormalı.
Sorular üretilmeli, o sorular üzerinde düşünülmeli...

Çulhaoğlu bu ülkenin önemli sosyalist aydınlarından biri, belki de en önde olan birkaç kişiden biri... Bu başlıkta   Çulhaoğlu'nun yazılarını okuyan ve özellikle sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda zihnini biçimleyen biri Çulhaoğlu gibi donanımlı birinin ''sol eksen'' önerisinin neden sosyalizmi, devrimi, proleter diktatörlüğü vb. kapsamadığını kendine sormalıdır. Önemlidir ve yanıtı da ''Çulhaoğlu gibi bir düzen siyasetçisinin önerileri elbette düzen siyaseti sınırları içinde olacaktır'' komikliği olmamalıdır. Sosyalist olmak, komünist olmak veya kendini enternasyonalist olarak tanımlamak her şeyden önce sosyalist olmanın internette bulunan birtakım alıntıların ezberlenmesinden geçtiği şeklinde anlaşılmamalıdır. Bilimsel sosyalizm elbette Marksist ustaların kendi dönemlerinde neler söylediğini önemser, o söylenenlerin pek çoğunun dönemsel/tarihsel olmadığının da bilincindedir ama özellikle Marksist olabilmenin yolunun Marksist/diyalektik (düşünme) yönteminin edinmekten geçtiğini de bilmek durumundadır. Sosyalist yaklaşım birkaç dakika önce internette bulunmuş bir cümlenin altına üstüne bir şeyler yazmak anlamına gelmez. Sosyalist/Marksist siyaset diye bir şey var ve bu durum güncelin ve verili koşulların önce analizini ve sonra o analiz kapsamında bir pozisyon almayı gerekli kılar. Çulhaoğlu'nun burada yaptığı şey de budur. Bilimsel sosyalizmin kendi tezlerini, kendi özgün başlıklarını tartışmak ve kendi içinde değerlendirip yorumlamak ayrı şey, sosyalist siyasette güncelin gerektirdiği analiz ve pozisyon başka bir şeydir. Anlaşılması gereken sosyalizmin   kendine alan açabilmesinin ve kitleyle bağ kurabilmesinin yolunun birinciden değil, ikinciden geçtiği gerçeğinde yatmaktadır. Yoksa Çulhaoğlu'nun burada söylediklerinin ''düzen siyasetinin içinde kalmak''la bir ilgisi yoktur.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.03.2021- 01:40


Ne diyor Metin Çulhaoğlu ''beşinci'' önerisinde: '' Sol eksen kendini geleneksel demokrasi standartlarıyla sınırlamadığı gibi siyasal hedefini “AKP’nin gitmesiyle” de sınırlamamalıdır. Konu bu açıdan ele alındığında “eksenin” elinde ciddi imkanlar ve fırsatlar olduğunu unutmamak gerekir: Bugün Türkiye, “AKP’nin gitmesi” hedefi ile bu hedefin ötesinde “başka bir Türkiye” vizyonunun birbiriyle iç içe geçip kaynaştırılması imkanlarını fazlasıyla sunmaktadır.''

Burada sol için ''siyasal hedefini   AKP'nin gitmesiyle sınırlamamalıdır'' önerisinde bulunurken siyasal iktidarın değişimi konusunda nötr bir tavırdan söz etmemektedir. Yani AKP-MHP ittifakının iktidardan uzaklaştırılmasını kapsayan bir siyasal hedef gözetmekten söz etmektedir. Bu kapsam parlamenter sisteme dönüş, faşist dinciliğe karşı daha fazla demokrasi, örgütlenme konularında ısrar ve başka pek çok alanda sola alan açıcı ve sesinin daha gür çıkmasını ve daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak bir pozisyonun altı çizilmektedir.

Atlamayalım, bana önemli geliyor, bütün bunları kapsayan bir pozisyonun sol için gerekli olduğunu kavramak kuşkusuz hiç de zor değil. Ve bütün bu öneriler gerçekleştirilirken hiç kuşku yok, muhalefete de eleştiriler yöneltilecek, ve özellikle sosyal demokrat muhalefetin daha da sağa kayan siyasetine yönelik bir muhalif tutum geliştirilecektir. Bu çok doğal. Ne var ki, konunun bu yönünün içinden geçtiğimiz süreçte bıçak sırtı bir özellik taşıdığı ve sonuçta   muhalefete muhalefet etme çarpıklığına ve alışkanlığına da dönüşmemesi, dönüştürülmemesi, face'te okuyorum, iktidarla muhalefet arasında hiçbir fark olmadığı gibi bir algıya yol açılmaması gerektiğinin ayırdına varılmalıdır. Yani söylem hem nalına ve hem de mıhına şeklinde paldır küldür bir siyasete dönüşmemelidir. Söylenmek istenenin üye ve sempatizan kesimde nasıl bir algıya yol atığı hesap edilmelidir, diye düşünüyorum.

Bu konuda kaygılıyım açıkçası. Sosyalist bir siyaset izlemeye çalışılırken ''Ben diğer sol-sosyalist partilerden çok farklıyım'' algısı üye ve sempatizanlarda bir ölçüde karşılık bulurken kitle üzerinde AKP'nin değirmenine su taşınıyor tepkisine de yol açmaktadır.   Haksız bir tepki de değil.

Sosyalist solun ilk seçimlerde bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmaya çalışacağı bilgileri sızıyor medyaya. İki turlu seçimin ilk turunda muhalefet partilerinin ayrı ayrı adaylarla seçime girmesi durumunda sosyalist sol da doğru bir perspektif ve söylemle kendi adayını çıkarmalıdır. Tek bir koşulla; olası bir ikinci turda ''hepsi bir'' saçmalığına saplanıp sandığın boykot edilmeyeceği ve ikinci turda Erdoğan karşıtı bir pozisyon alınacağını önceden ilan etmek....

Sanırım seçim günü yaklaştıkça sosyalist sol böyle bir seçim pozisyonu alacaktır.
Umarım, öyle olur.




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Durum değerlendirmesi melnur 0 3541 24.09.2013- 16:06
Konu Klasör Siyasetimizde son durum... melnur 2 393 02.08.2023- 03:51
Konu Klasör Devrimci durum mu yaşıyoruz? denizcan 1 4167 08.06.2015- 14:00
Konu Klasör Son seçim anketinde ittifaklarda son durum... melnur 4 1719 05.01.2022- 10:06
Konu Klasör Ekonomide durum tespiti melnur 0 1967 24.03.2017- 12:33
Etiketler   Durum,   vazife,   sol,   eksen.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS