SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
104 Emekli Amiral bildirisi ve ortalık toz duman...           (gösterim sayısı: 1.448)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 06.04.2021- 02:34


Gündem yine değişti. Siyasal iktidarın arayıp bulamadığı bir fırsat 104 emekli amiralin elinden çıkma bir gece yarısı bildirisiyle yakalanmış oldu. Karadeniz'de doğal gaz müjdesi gerekli etkiyi yaratmamıştı, tombaladan çıkan   ''uzay seyahati'' sadece gülümsemelere yol açmıştı; ekonominin konuşulmasını biraz olsun geriye itecek bir gündem bir türlü yakalanamazken, emekli komutanlar yardıma yetişti. Montrö, cemaatçi amiral, Mavi vatan derken, şimdi etkili ve yetkili çevreler bu konudan başka bir şey de konuşmaz oldular. Muhalefet bu konuda farklı farklı bir duruş ortaya koyarken, sosyalist partilerin hemen tamamının siyasal iktidar karşıtı bir tavrı öne çıkarması sevindiriciydi. Meral Akşener'in ilk başta 'zevzeklik'' tamı kendi partisi içinde de çok fazla destek bulmazken sonraki açıklamalarında bu sözcüğün yarattığı olumsuz havayı dağıtmaya yönelik bir tavır da gözden kaçmıyor değil.

Emekli olmuş askerlerin kendilerinin uzmanı olduğu konularda görüş açıklamasının ciddi ciddi tepki görmesinin savunulur bir yanı yok. Sonra, ne demek uzmanı oldukları bir konuda görüş açıklamak, uzmanı olmadıkları bir konuda hep birlikte görüş açıklayamazlar mı? İktidarın ve muhalefetin azından bu konuda bile demokrasi sözü düşmüyorken, böyle bir açıklamanın bir anda gündem haline gelmesi belki de sadece bizim ülkemizde görülebilir cinsten bir örnek; geçelim.

Bu iktidara hiçbir şekilde koz verilmemesi gerektiği yolunda bir siyasi tavır var, düzen muhalefeti bu konuyu çok sık savunur bir pozisyon alıyor.   Meral Akşener de zevzeklik açıklamasının ardından bu konuyu öne çıkartarak bir ölçüde yumuşama sinyalleri vermişti. Özellikle sosyalist kesimlerde bu konuda bir tepki ortaya çıkıyor. İktidarın bir koz olarak kullanabileceği gerekçesiyle muhalif siyasetin sadece sandığa kilitlenmesini doğru bulmuyorlar. Özellikle sokak muhalefetinin de devreye sokulmasının gerektiği ve yakın zamanda kadın örgütlerinin ve Boğaziçi öğrencilerinin protestolarına yeterince desteğin verilmemiş olmasını haklı olarak eleştiriyorlar.

Sokak konusunun düzen muhalefeti açısından eksikli bir durum olduğu açık. AKP MHP ittifakının iktidardan edilmesinin yolunun sağlı ve sollu muhalif kesimlerin biraradalığından geçtiği gerçeği (bana göre) hem CHP ile HDP'nin birbirine yeterince yakınlaşmasının önüne geçiyor ve hem de sokak konusunda kendince ve yeterince desteğin ortaya çıkmamasına yol açıyor. Düzen muhalefetinin başını çeken CHP'deki bu çekingenliğin bir nedeni bu. Ama başka ve daha önemli bir nedeni daha var; o da şu:

Sokak CHP yönetimini ürkütüyor. İki nedenle; bir üstte söylemeye çalıştım birincisi ''dostlarıyla'' olan ilişkisini zora sokabilir gerekçesiyle ve ikincisi sokak konusunun CHP yönetimine hem uzaklığı ve hem de ürkütücülüğü... Kılıçdaroğlu ve ekibinin özellikle kendiliğinden ortaya çıkan sokak eylemlerine kitlesel bir destek verebilmesi bu yüzden mümkün değildir ve bu yüzden iktidara koz vermeme gerekçesini ciddiye almak gerekir.

İktidara koz vermemek gerekir. Emekli amirallerin gece yarısı bildirisiyle ilişkilendirilecekse, bu bildiri iktidar çevrelerinin kullanamayacağı bir şekilde yazılmalı ve zamanlamasına da özen gösterilmeliydi. Çünkü iktidar bunu kullandığında, darbeyle ilişkilendirdiğinde ve buradan bir mağduriyet çıkarmaya çalıştığında muhalefetten bu konuda etkin bir ses ortaya çıkamıyor. Muhalefetin böyle bir özelliği yok. Muhalefet bu tür durumlarda eziliyor ve budan da Erdoğan kazançlı çıkıyor.

Sosyalist muhalefet de sadece eleştiriyor. Düzen muhalefetine haklı eleştiriler yöneltmesi kendi pozisyonlarının haklılığı anlamına gelir mi? Kadın örgütlerinin eylemlerinde ve Boğaziçi protestoların çinde hem CHP e hem de HDP'li vekil ve yöneticileri görebilmiştik. Yeterli değil elbette. Ama bunu eleştirirken sosyalist partiler nerede? TKP'si, SOLpartisi, TİP'i, HTKP'si...Neden hep birlikte kitleleriyle orada yoklar? Sadece 1 Mayıslarda mı biraraya gelir bu örgütler.? Hepsi komünist, sosyalist enternasyonalist ama 1 Mayıs dışında tek bir organizasyonda birlikte sokakta bir araya gelinemiyor!

Şunu savunuyorum; bu iktidar gitmeli; bu iktidarın gitmesinin yolu da seçimdir, sandıktır. Düzen muhalefeti CHP'sinden HDP'sine, İYİP'e ve diğer küçük partilere kadar merkezinde sandığın olduğu bir muhalefet tarzını benimsemiş,   ve bunun ötesine geçme ihtimali sıfır. Yapamazlar. Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu binbir yamalı bohça şeklindeki partileri bir ittifak haline getirmesi bile çok büyük bir başarı. Ötesi olmaz. Daha sol bir pozisyon bence seçime kadar mümkün değil. Bu yüzden iktidara koz verilmemesi çok önemsiyorum, çünkü bu koz verildiğinde ve iktidar bunu kullanmaya başladığında düzen muhalefetinin şirazesi bozuluyor. Çaresizleri oynuyorlar. Verilen koz, Erdoğan'ın elini güçlendirmekten başka da bir işe yaramıyor.

Tekrar bildiriye gelinecekse, bu bildirinin içeriği ve zamanlamasının sorunlu olduğunu iddia edebilmek mümkün değildir. AKP'nin bu kadar yüksek perdeden karşılık vermesi ve gözaltı harekatı başlatması sadece gündemi değiştirme anlamında bir koz eline geçirmesiyle de açıklanamaz. Bence bir korku da yaşıyorlar. Darbe korkusu. Yoksa, bu bildirinin içeriğinden bir darbe okuması yapabilmek nasıl mümkün olabilir?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.04.2021- 08:00


Emekli amirallerin bir açıklama ile Montrö ağırlıklı   kimi konulardaki uyarıları AKP MHP ittifakı tarafından darbeyle ilişkilendirilmesi yetmedi, beklendiği gibi CHP de bu senaryoların içine çekildi. Yandaş medya yine aynı manşetlerle çıktı. Erdoğan bir anda mağdur haline getirilmeye çalışılıyor Emekli amiraller darbe peşinde ve bu bildirinin arkasında CHP var!   15 Temmuz kalkışmasında olduğu gibi, gün, bir kez daha demokrasiyi savunma günü! Yandaşlarıyla birlikte AKP konuyu köpürttükçe köpürtecektir.

Ne yapılırsa yapılsın, bu saatten sonra dikiş tutmayacaktır, bu ayrı, gündemde tutulmaya çalışılan senaryonun içi boş olduğu ortaya çıkacak ve bir müddet sonra tıpkı Karadeniz'de doğal gaz müjdesi ve uzay seyahati kodlamalarında   olduğu gibi unutulup gidecek. Ama işte zaman kazanılmış olacak, bir müddet de olsa ülkenin her konuda bir çukura yuvarlanmış olduğu gerçeği unutulacak ve belki de bu süreçte iktidar lehine anketlerde bir oynama da görülecek!

Gerek var mı?
Her konuda daha titiz olmak   gerekmiyor mu?

Bildiri denilen açıklamaların darbeyle ve CHP'yle ilişkilendirilmesiyle AKP MHP ittifakına kendi kitlesini konsolide edebilme fırsatının verilmemesi geremiyor mu? Bu konuda daha dikkatli ve daha özenli olmak gerektiği gibi, gerçekten de ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Çünkü iktidarda bulunan anlayışın sıradan bir düzen partisi olmadığını ve bu anlayışın iktidarda kalmak adına her şeyi yapacağını ve her fırsatı kullanacağını biliniyor. Böyle bir gerçek ortada dururken arkası getirilmeyecek ve iktidarın kullanımından sonra yeterince sahiplenilemeyecek açıklamaların çok daha titizlik içinde hazırlanması ve kamuoyuna duyurulması gerekiyor!

Dün Halk Tv.de Fatih Ertürk'ün programında Özgür Özel'i dinledim. Ertürk emekli amiral bildirisi ve iktidar çevrelerinin tepkisini özetledikten sonra topu Özel'e bıraktı ve Özel CHP'de gerçekten değerli bir vekil olmasına rağmen yaklaşık yarım saati geçen bir sürede yüksek volümde konudan konuya geçerek ve hemen her tepkiye yanıt vermeye çalışarak konuştukça konuştu. Bende bıraktığı izlenim, yüzde yüz haklı olunan bir konuda Özgür Özel'in söylediklerinin ve söyleme tarzının bir yerden sonra izleyiciye sıkıcı geldiğidir. Ben sıkıldım ve ara sıra da başka haber kanallarına geçmek geçtim. Sadece CHP değil, HDP dahil hiçbir muhalefet partisinin bu konuda iktidar çevrelerinin tepkisini boşa düşürebilecek bir donanımda olmadığı çok açık. İktidarla benzer tepkiyi verenler de var içlerinde. İYİP bile bu konuda içten içe kaynıyor Yapamıyorlar, beceremiyorlar ve bu yüzden zaten Erdoğan daha düne kadar girdiği her seçimi kazanıyordu.

Sosyalist partiler de bu duruma tepki gösteriyorlar. Sadece sandığa kilitlenmenin yanlış bir siyaset tarzı olduğunu söylüyorlar. İyi de kendileri neden doğru bir siyaset tarzının gereğini yapmıyorlar? Düzen muhalefetinin yanlış siyaset izlediğini söylemekle yetinmek yeterli değil ki! Bu siyaset tarzı doğru mu? CHP'nin başını çektiği rejim karşıtı partiler sandığa kilitlenmişler çünkü sandık dışında sokağa yönelik daha etkin bir muhalefetle birlikteliklerini koruyabilmeleri mümkün değil. Kılıçdaroğlu ve ekibinin donanımlarının da böyle bir siyasete uygun olmadığı göz önüne alındığında sandık siyasetinin kendi içinde tutarlı bir tarz olduğu sonucuna da varılabilir. Sandıkta Cumhur ittifakını devirmeye yönelik bir stratejinin bu bağlamda tutarlılığından söz etmeye çalışıyorum. Başka türlüsünü bu iklimde, bu nesnel gerçeklikte yapamazlar. Sosyalistler ise aynı durumda değil. Haklı olarak bir tepki gösteriyorlar ama, sözel haklılığın gereğini onlar yerine getirmeli. Neden hep birlikte bir sokak gösterisi düzenleyip gerçek muhalefetin ne/nasıl olması gerektiğini göstermezler? Neden bu konuda hep birlikte bir ortak girişimde bulunmazlar? Neden seslerini birbirlerinin sesine katarak daha gür bir ses olarak meydanlarda gözükmezler? TKP'nin ''cephe'' çağrısı ne kadar sonuç verdi, mesela? Sadece düzen muhalefetini eleştirerek haklı bir pozisyon kazanmak ve toplumun ilgisine mazhar olmak(ulaşmak) mümkün olmuyor ki!





Bu ileti en son melnur tarafından 07.04.2021- 08:01 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.988
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.04.2021- 07:32


Amirallerin gözaltı süresi önce dört gün uzatıldı, sonra belki de oluşan tepkiler nedeniyle bir dört gün daha uzatılma gereği duyulmadı, ifadeler alındı ve nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi, nöbetçi sulh ceza hakimliği de birtakım adli kontrol tedbirleriyle tahliye kararı verdi. Soru şu, siyasallaşan yargı bu açıklama/''bildiri''den gerçekten bir darbe anlamı mı çıkardı da böyle bir uygulama içine girdi? Yoksa, böyle bir açıklamanın kullanılır olma özelliğinden yararlanmaya çalışarak mı böyle bir gözaltı süresi başlattı?

Tek adam devletinde artık hiçbir şey uyarında gitmiyor. CHP'nin ''128 milyar nerede?'' yazılı pankartlarında bile cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle yaptırım uygulanıyorsa ve bu konuda koca parti bile çaresiz kalıyorsa, hepimizin çok daha dikkatli olması gerekiyor. Bu ''dikkatli olmak'' elbette sinmek ve her şeye boyun eğmek anlamında değil, koşulların özel durumunu hiç göz ardı etmeden siyasi iktidara kullanabileceği bir koz vermemeye çalışmak olmalıdır. Amirallerin açıklamasına bir eleştiri getirilecekse belki sadece bu pencereden yaklaşılabilirdi. Ama ''zevzeklik'' diyerek değil. Ve en önemlisi bu tür ''özensiz'' açıklamalar ortaya çıktıktan sonra bile karşıtlığımız açıklamaya imza atanlara değil, gösterilen tepkilere yönelik olmalıdır, olmalıydı, diye düşünüyorum.

''Biz sosyalistiz, bu tür düzenin öznelerinin kendi aralarındaki çatışmaları bizi ilgilendirmez, biz siyasi iktidarı nasıl almaya çalıştığımız üzerinde yoğunlaşmalıyız'' diyen ve böylece ''keskin devrimci'' ve dahi ''keskin komünist'' algısı yaratmaya çalışanlar varsa, çok da ciddiye alınmamalıdır. Bu konuda ciddiye alınması, daha doğru bir tanımlamayla göz ardı edilmemesi gereken şey, bu ve benzer türdeki açıklamaların rejimin değirmenine   su taşımak amacıyla yapılmış olma ihtimalinin varlığıdır. Sanırım trollük deniliyor bu tür çabalara...

Olmaz olmaz dememekte yarar var!



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kobane'den duman yükseliyor denizcan 8 3454 11.10.2014- 21:22
Konu Klasör Balyoz: Emekli Donanma Komutanı tahliye edildi che21 1 4912 02.02.2014- 21:22
Konu Klasör HKP seçim bildirisi yayınlandı tarihselmaddeci 0 2751 20.04.2015- 09:14
Konu Klasör Türkiye Yazarlar Sendikası 8 Mart Bildirisi dayanışma 0 2995 08.03.2015- 16:40
Konu Klasör ÖDP 8. Kongre Sonuç Bildirisi : Birlikte Başaracağı ayhan 1 4583 16.03.2016- 21:27
Etiketler   104,   Emekli,   Amiral,   bildirisi,   ortalık,   toz,   duman.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS