SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Nerede yanlış yaptılar?           (gösterim sayısı: 1.944)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 20.04.2021- 04:12


Başlık Çulhaoğlu'nun bugünkü yazısının başlığı. ''Yanlış yapanlar”, bir dönem AKP’ye destek veren, geçmişinde solculuk olan ya da kendilerini bugün de “solcu”, hatta “sosyalist” olarak tanımlayan kişiler...'' diyerek de yazıya giriş yapmış. Anlaşılacağı gibi yazı bu yanlışı yapanlar üzerine kurulu. Sonra bu konuya geliriz.

Aslında çok uzun zamandır bu yanlışlığın sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlara yansıyan biçimini eleştirmeye çalışıyorum. Anlaşılıyor mu, pek kestiremiyorum, ama yapmak istediğim, anlaşılmasını istediğim şey de yanlışlığın ne olduğundan çok bu yanlışlığı yaratan yanlışlığın ne olduğuyla ilgiliydi. Başka sözcüklerle daha da somutlaştırmaya çalışayım, bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda AKP gibi bir partinin devletleşme çabalarına neden sistemli bir tepki gösterilmedi? Dahası sistemli bir tepki göstermek bir yana tam da AKP'nin işine gelir bir şekilde gericiliğin toplumsal ve siyasal alanda yaygınlaşma çabaları karşısında AKP'nin değirmenine su taşır gibi bir düzleme faaliyeti içine girildi? Neden AKP karşıtlığı yerine iyi kötü AKP karşıtlığı içinde olanlara yönelik sistemli bir düşmanlık siyaseti köpürtüldü? Neden ulusalcılık, sosyal şoven ve hatta neo-faşizm gibi kavramlarla AKP karşıtlığı hedef alındı? Türkiye bugün bir ortaçağ karanlığı içinde yol alıyorsa bu süreçte bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumların hiç mi katkıları yok?

Devam ederiz, ortada duran bir büyük yanlışlığın neden yapıldığı, neden yıllarca sürdürüldüğü konusu bir başlık altında derli topu bir şekilde irdelenmeye çalışılır. Önce Metin Çulhaoğlu'nun yazısı...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.04.2021- 04:14


Nerede yanlış yaptılar? - Metin Çulhaoğlu

“Yanlış yapanlar”, bir dönem AKP’ye destek veren, geçmişinde solculuk olan ya da kendilerini bugün de “solcu”, hatta “sosyalist” olarak tanımlayan kişiler...

Merak etmeyin; şu malum “yetmez ama evet” olayını merkeze koyup bu insanlara düz hakaretler yöneltme, hepsini yerden yere vurma gibi bir niyetimiz yok. Ayrıca, bu insanların hepsinin bir şekilde “satın alındığını”, doğrudan karşı saflara geçtiğini düşünüyor da değiliz. Ortada olan, bir yanlışlar silsilesidir. Bu insanların büyük bir bölümü, çok “sofistike” kişiler gibi görünmelerine rağmen ciddi yanlışlara düşmüştür.

Üzerinde durulup araştırılacak konu ise bunca oturaklı insanın nasıl olup da böyle ciddi yanlışlara düşebildiğidir. Başka bir deyişle, tarihsel ve güncel açıdan “yanlış okunan” nedir? Yanlış okumanın yanı sıra işin içinde belirli bir “psikolojiyle” ilgili yanlar da olabilir mi?

Bu soruları yanıtlamaya çalışırken, tahminlerin ve çıkarsamaların ötesinde somut bilgilere ve gözlemlere de dayanacağımızı hemen belirtelim.

***

Bu insanların en başa koydukları (ötesini de fazla düşünmedikleri) sorunsal, demokrasi ve Türkiye’nin demokratikleşmesidir.

Böyle bir düşünceye ve vizyona “eksik” denebilir; “yetmez” denebilir; ancak kendi başına “yanlış” denemez.

Yanlış olan, demokrasi ve demokratikleşme olgularının, Türkiye’ye ilişkin çürük bir tarih ve güncellik okumasının içine yerleştirilmesidir. Varsayımlar olarak Türkiye’nin AB üyeliği, batının ve içerideki sermaye sınıfının kırmızı çizgileri alındıktan sonra, geleneksel devlet anlayışının dışında neşet ettiği (doğduğu) düşünülen bir akımın salt bu tarihsel konumu nedeniyle demokrasi diyeceği, demokrasinin önünü açacağı fikri benimsenmiştir.

Az önce sözü edilen akımın adını eğip bükmeden koyacak olursak, siyasal İslam’dır. Siyasal İslam denilen akımın demokrasiyle ilişkisi konusunda başka ülkelerde biriken bunca deneyim varken bunlara itibar edilmemiş, ortadaki boşluk, Türkiye’ye ilişkin kimi politik-sosyoloji okumalarıyla doldurulmuştur. İdris Küçükömer’den Şerif Mardin’e ve kimi başka akademisyenlere uzanan bir çizginin akademi sınırları içinde kalması gereken tezleri ve tespitleri, acemice, doğrudan siyaset alanına ve oradaki aktörlere yansıtılmıştır.

Sofistike insanların kalibresi, sosyolojik analizlerin siyaset planındaki izdüşümlerinin çok farklı kılıklara bürünebileceğini, kapitalizmin gelişme sürecinin yerini kapitalizmi sürdürme uğraşlarına bıraktığı bir dönemde hiçbir sosyolojik gerçeğin siyaset düzleminde bakir kalamayacağını anlamaya yetmemiştir.

***

Bir de “psikolojik boyuttan” söz etmiştik; o ne oluyor?

“Psikolojiyle ne ilgisi var; tarihsel ve siyasal temellere sahip” diyebilirler; ancak biz bu kesimdeki Kemalizm (nasıl tanımlanırsa tanımlansın) karşıtlığının “fobi” boyutlarına ulaştığı kanısındayız.

Çok söylendi, ama tekrarlamakta yarar var: Kemalizm’i eleştirmek, onu tarihsel ve sınıfsal açıdan ait olduğu yere oturtmak başka, her tür musibetin geri planında, demokrasiye aykırı ne varsa hepsinin kökeninde Kemalizm’i bulmak başkadır. İkincisinin, siyasal, tarihsel, sosyolojik, vb. analizlerle açıklanabilecek bir yanı yoktur. Daha açık söyleyelim: AKP’nin, özellikle AB katılım sürecinin gerekleri doğrultusunda demokraside ileri adımlar atmasını beklemek yanlıştı; ama aynı beklentinin temelinde AKP’nin temsil ettiği şekliyle siyasal İslam’ın Kemalizm karşıtlığı var idiyse (ki vardı), burada artık “yanlışın” ötesinde bir fobiden söz etmek gerekir.

***

Düşününce, bir dönemin AKP destekçilerinin yanlışları için burada belirtilenlerin dışında başka nedenler de bulunabilir.

İşte burada “üst belirlenme” kavramına geliyoruz.

Şöyle: Diyelim, bir sonuç olarak (A) olgusunun pek çok nedeni sıralanabiliyor. Dahası, tek tek alındığında bu nedenlerin her biri bir sonuç olarak (A) olgusunu inandırıcı biçimde açıklayabiliyor.

Böyle durumlara “üst” ya da “aşırı” belirlenme deniyor.

Demek, bir dönemin AKP destekçisi solcuları da üst ya da aşırı belirlenmişler…

***

Son olarak, bu yazıyı yazma gereğini neden duyduk?

Aynı kişilerin büyük bölümü bugün de sahnededir ve bu kez AKP’ye karşı mücadelede yollar, yöntemler önermektedir.

“Çekin gidin” denmez elbette; ama ne söylüyorlarsa hepsine ihtiyatla yaklaşmakta yarar vardır.

https://ilerihaber.org/yazar/nerede-yanlis-yaptilar-125345.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.04.2021- 03:58


Metin Çulhaoğlu'nun yazısındaki son cümleyle ilişkilendirilecekse, daha düne kadar doğrudan veya dolaylı yoldan AKP yandaşlığı, Kemalizm ve ''ulusalcılık'' düşmanlığı içinde bulunanların şimdi AKP karşıtlığı saflarına geçmeleri karşısında elbette ''çekin gidin'' denilmemeli, ''ama ne söylüyorlarsa hepsine ihtiyatla yaklaşmakta yarar vardır.''   Aynı şekilde dünün en keskin, en ön saflarda kuyrukçuluk örneği sergileyen ve nesnel sürece Kürt ulusalcılığının perspektifiyle yaklaşan hem Marksist(!) ve hem de ''enternasyonalist komünist'' olduğunu iddia edenlerin bugün nedense nesnelliği görmezlikten gelen ve sanki ülkede bir bahar havası ediyormuş gibi keskin devrimci rollere bürünmeleri hiç inandırıcı gelmiyor. Dün Kürt ulusalcılığının dümen suyunda doğrudan veya dolaylı yoldan bir AKP yoldaşlığı yaşanıyorken, bugün bir sol liberal kadar bile AKP karşıtlığına geçmeyen, geçemeyenlerin   durumları ''ihtiyatlı'' olmanın ötesinde belki sadece bir samimiyetsizlik olarak da nitelendirilmemeli. Bu tür örnekler bana bir trollük duygusu veriyor. Abartmıyorum, gerçekten yaşanan süreci görmezlikten gelmek belki sadece   siyasal iktidarın yarattığı korku iklimine dayandırılabilir ama, yine de ortada normal olmayan bir durum olduğu pek de inkar edilemez gibi geliyor bana. Neyse geçelim, belki en iyisi ciddiye almamak.

*****

Yanlışlığın nerede yapıldığı sorusunun bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlara yansıyış biçimi Kürt ulusalcılığının genel durumuyla ilgilidir. Elbette reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte solun genel olarak demokrasiyi keşfetmiş olmasının da rolü var ama, yine de belirleyiciliği Kürt ulusalcılığına verildiğinde yanlış yapılmamış olur. Evet, Çulhaoğlu'nun da söylediği gibi yanlış olan şey, demokrasinin ve özgürlüğün savunulmasında yatmıyordu, yanlış   AKP'nin bir demokrat ve bir liberal parti gibi nitelendirilmesinden kaynaklanıyordu. Kürt ulusalcılığı bir bütün olarak AKP'yi demokrasi mücadelesinin bir partneri gibi değerlendirmek yanlışına düşmüştü. Bu temel yanlış   kuyrukçu ve dahi enternasyonalist komünist(!) şarlatanlığın birtakım alıntılarla süreci köpürtmeleri yoluyla daha farklı algıların oluşmasına da yol açmıştı. Solcu olmak, sosyalist komünist olmak bir ulusalcı harekete kayıtsız koşulsuz destek vermek anlamına gelirdi! Yanlış daha başka yanlışları da içine çekerek bir kartopunun çığa dönüşmesi gibi büyüdükçe büyüdü. Hepsi aynı sonuca varıyordu ama görünürde kimi demokrasi ve özgürlük adına kimileri ise enternasyonalizm adına AKP destekçisi bir pozisyon almıştı. Ve bunun sonucunda CHP ve TKP başta olmak üzere kısmen ÖDP (SOLparti) ve hatta Cephe de dahil bir düşmanlaştırma furyası başlatıldı. Ulusalcılık ezberi o iklimin bir sonucudur ki, çoğu kullanırken anlamını dahi bilmiyordu, Aynı şekilde sosyal şoven, ve hatta neo-faşizm yakıştırmaları da o dönemin akıl tutulmasının ne boyutlara vardığının tipik söylemleriydi.

Geçti gitti!
O dönem bir şekilde geride kaldı.

Erdoğan AKP'si sıkışmışlıktan kurtulabilmek için bir söylem ve kulvar değişikliğine giderse bu durum sağlı sollu liberal çevrelerde nasıl bir değişime yol açar sorusu elbette önemlidir. AKP'nin iktidardan uzaklaştırılma koşullarının ufukta belirmesiyle birlikte bu liberal çevrelerin genellikle siyasi bir konum değişikliğine gideceklerine hiç ihtimal vermiyorum ama, yine de...

Evet yine de ihtiyatlı olmakta yarar var.




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Nerede hata yaptık, çıkış nerede? melnur 5 3248 20.04.2018- 17:06
Konu Klasör Geziciler nerede, Kürtler nerede? dayanışma 4 4910 14.10.2014- 19:22
Konu Klasör ''AKP değil, devlet yaptı!'' melnur 23 13329 14.12.2021- 03:29
Konu Klasör AKP döneminde solcular ne yaptı? melnur 3 644 21.08.2023- 07:18
Konu Klasör CHP'nin yaptığı sağa benzemek de değil, düpedüz sağcılık... melnur 0 2230 22.02.2019- 22:17
Etiketler   Nerede,   yanlış,   yaptılar
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS