SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.07.2021- 09:19


Uğur Mumcu'nun sözüydü, ''bilgiye sahip olmadan fikre sahip olanlar'' derdi. Bir fikir, bir düşünce sahibi olabilmenin yolunun öncelikle konu hakkında bilgi edinmekten geçtiğinin altını çizerdi. Hiç kuşkusuz doğruydu ve böyle bir sorunumuz vardı; bilgi edinmeden, konu hakkında yeterli bilgiye ulaşmadan o konu hakkında fikir sahibiymiş gibi konuşmak bir ezberimiz haline gelmişti. Bir yerde bir cümleye rastlıyoruz, derinlikli hiçbir araştırma yapmadan, bir düşünce oluşturacak bilgiye sahip olmadan aklımızca ve uygun sandığımız bir akıl yürütmeyle konuşuyor, yazıyor, ve sözüm ona bir şey anlatmaya çalışıyoruz. Sonuç, anlattığımız bir şey yok, anlaşılan bir şey de yok Okunuyorsa, dinleniyorsa okuyanların çoğu da anlamıyordur. Evet, çünkü anlattığı bir şey yok. Ortada neden sonuç ilişkisi içinde ele alınmış bir konu yok çünkü. Bir ezber ve belki bir ön yargı var sadece, o kadar... Kaldı ki, bir düşünce oluşumu için bilgi edinmek ön koşul olsa da yeterli   değil. Anlamak, kavramak için daha derinlikli bilgilenme ihtiyacı ve bir neden sonuç ilişkisine bağlı anlamlı ve tutarlı bir çözümleme becerisi/yöntemi de gerekiyor.

Bu paragrafı neden yazma gereği duydum, açıkçası ben de bilmiyorum. Bazen de böyle oluyor, bir yazıya başlarken çoğu kez aklımda hiçbir şey de olmuyor, başlıyorum ve yazı bir yere doğru akıyor. Şuraya bağlayayım, forumlarda uzunca bir zamandır yazıyor ve okumaya çalışıyorum. Bu neden sonuç ilişkisi konusunun hayatımızda büyük bir eksiklik olduğunun farkına vardım. Söylüyoruz, iddia ediyoruz, ısrarla üzerinde tepiniyoruz ama nedeni, niçin'i, nasılı ortada yok. Geçmiş zaman bir arkadaşımız forumda siyasal devrimin bütün insanlık tarafından gerçekleştirileceğini iddia etmişti. Nedeni aklına gelmiyor, bir türlü yazma gereği hissetmiyordu. Sadece proletaryaya karşıydı, işçi sınıfının devrim yapamayacağına inanmıştı, ama gerekçesi ortada yoktu. İnsanlıkla da neyi kastettiği pek belli değildi, söylüyordu sadece. Bir yerlerden görmüş ve aklına yatmıştı. Ben de yanıt olarak, hatırlıyorum, siyasal devrimin sadece eskimolar tarafından gerçekleştirilebileceğini ileri sürmüştüm. Nedeni, nasılı olmuyorsa, söylenmiyorsa, anlama ve kavrama için gerek duyulmuyorsa, sadece söyleyip geçmek yeterli oluyorsa ben de öyle yapmayı seçmiştim. Eskimolar ve devrim. Ve böyle bir ilişkiyi daha doğrusu ilişkisizliği bir düşünce için yeterli görüp ileri sürmek ne kadar doğru ve mantıklı ise, fikir sahibi olmadan,   neden sonuç ilişkisi kurmadan ileri sürdüğümüz hemen her şey de o kadar ilgili, doğru, mantıklı ve tutarlıydı...

*****
Sosyalist devrim, sosyalist kuruculuk sınıfla, halkla, büyük kalabalıklarla gerçekleştirilir. Ne siyasal iktidarın fethi ve ne de sorasında sosyalist kuruculuk sürecinde toplumsal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi salt örgüt/parti ile yapılamaz. Böyle olduğu için de sınıfsal mücadelenin özünde sınıfın, halkın ve büyük kalabalıkların siyasete çekilebilmesi bir zorunluluktur ve bunun yolu da   bu alanının genişletilmesinde yatmaktadır.

Böyle söylemişim. Belki biraz daha açılması gereken bir doğruluk var bu paragrafta. Örnekse büyük kalabalıklar ve sınıfın iradesi öncü parti ile bir araya getirilerek bir stratejiden söz ediyor. Evet, bir Marksist için doğru bir tanımlama olduğu söylenebilir. Ne var ki, bu stratejinin gerçekleştirilebilmesinin yolunun siyaset alanının genişletilmesinden geçtiği vurgusunun mutlak bir doğru olmadığı, koşullara bağlı olduğunu da sanırım   akılda tutmak gerekiyor. Örnekse, siyasal devrimin gerçekleştirilebilme koşullarının ortaya çıktığı bir güncellikte demokrasi diye tutturmanın yanlış olduğunu 1917 koşullarından biliyoruz. Kautsky ile Lenin arasında ortaya çıkan   gerilimi bir yerde bu zemine oturtmak da mümkün, her ne kadar Kautsky'nin demokrasi vurgusunun çok daha geniş bir anlamı olduğunu biliyorsak da...

Ya da ufukta böyle bir görüntü yoksa, büyük kalabalıkların önünde çok daha farklı bir hedef bulunuyorsa ve yığınlar iradelerini bu yönde ortaya koyuyorsa, ve ayrıca ve daha önemlisi iktidarda son darbesini vurmaya hazırlanan bir faşizm varsa sınıfsal mücadele o güncelliğe meydan okumaya kakışmak ve dahası demokrasi mücadelesini önemsiz kılmak hiç değildir. Bu ikinci durumu, birinciyle ilişkilendirmek ve benzer hale getirmek kadar absurt bir durum olamaz.

Ayrıca gözden kaçırılmaması gereken bir başka durum da var, daha doğrusu ortada karmaşık bir durum olduğu da ileri sürülebilir. Marksistler demokrasi mücadelesini sosyalist mücadelenin merkezine yerleştirmezler. Aslolan elbette sınıf mücadelesidir. Ne var ki, koşullar size bağlı olmadan demokrasi mücadelesinin gerekliliğini size daha fazla dayatabilir. Nesnel süreç bu yönde işleyebilir. Bu durumda yapılması gerekenin sınıf mücadelesi sürecinde demokrasi mücadelesine daha fazla alan açmak ve daha fazla önemli hale getirmek değil midir? Sınıf mücadelesi, sosyalist mücadele faşizme karşı mücadeleyi   içermiyorsa ve hatta önemsiz/gereksiz bir hale getiriyorsa o mücadelenin sınıfsal bir temel üzerinde yükseltilmeye çalışıldığını   kime inandırabiliriz ki...

***

Örgütlü çete liderinin son açıklamalarını kendi videosundan değil, o konuda tv.lerde yapılan yorumlardan okudum. Bizzat içişleri bakanının bilgisi dahilinde silahlan faaliyeti içine de girilmiş. Cemaat ve tarikatların silahlandıkları daha önce iddia edilmişti. Peker'in açıklamaları var olan tehlikenin daha da büyük olduğunun altını çiziyor. Yaşanan gerçekliği daha da karartan ve mutlaka irkilmemizi gerektiren bir gerçeklik değil mi bu; ve tam da yığınlarla temasın daha da arttırılması gerektiği gerçeğini bize hatırlatmıyor mu?






Bu ileti en son melnur tarafından 12.07.2021- 09:21 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalist Güç Birliği yola çıkıyor melnur 11 1745 17.01.2023- 00:53
Konu Klasör SGB'ne eleştiriler: ''Güç Birliği” ne ve nasıl?'' melnur 0 661 27.08.2022- 07:23
Konu Klasör Sosyalistlerin ve yoksulların güç birliği... melnur 0 735 29.08.2022- 08:36
Konu Klasör TKP'den açıklama: Erdoğan kararını verdi, sıra halkta melnur 11 9804 20.06.2019- 06:51
Konu Klasör HDP'den üç milletvekillinin milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili açıklama... melnur 1 2206 09.06.2020- 22:23
Etiketler   Sol,   demokratik,   güçlerden,   açıklama.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS