SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
HDP ittifak için şartlarını sunuyor...           (gösterim sayısı: 1.245)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 26.09.2021- 09:18


HDP ittifak için şartlarını sunuyor

27 Eylül Pazartesi günü açıklayacağı Tutum Belgesi’ne yönelik hazırlıklarını sürdüren HDP yönetimi, bir yandan da altı muhalefet partisinin bir arada yürüttüğü güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasını takip ediyor.

Resim Ekleme

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA ve Demokrat Parti arasında gerçekleştirilen Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem görüşmeleri, HDP’nin de gündeminde.

Aynı ittifakta yer almayan altı partinin görüşmelerinin demokratik yönetim adına büyük öneme sahip olduğunu ifade eden HDP yönetimi, bu partiler arasına katılmalarının talep edilmesi durumunda olumlu görüş bildirecek.

MUHALEFET SIK SIK BİR ARAYA GELMELİ
BirGün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, 27 Eylül Pazartesi günü açıklayacağı Tutum Belgesi’ne yönelik hazırlıklarını sürdüren HDP yönetimi, bir yandan da altı muhalefet partisinin bir arada yürüttüğü güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasını takip ediyor. Bu görüşmeler hakkında BirGün’e değerlendirmelerde bulunan HDP'nin hukukçu Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, “Altı parti arasındaki görüşmelere değer veriyoruz. Muhalefet partilerinin görüş alışverişinde bulunmaları bizim için çok önemli. Muhalefetin daha sık bir araya gelmesi gerekiyor” dedi.

Davet edilmeleri durumunda parlamenter sisteme yönelik önerilerini bu partiler ile paylaşabileceklerini ifade eden Tiryaki, “Görüşmeler, altı parti ile sınırlı kalmamalı. HDP’nin görüşünün alınmaması, HDP ile daha cesur bir ilişki kurulmaması kuşkusuz bir eksiklik ama yine de bu çalışma bile kendi açısından çok değerli bir çalışma” dedi.

YEREL YÖNETİMLER GÜÇLENDİRİLMELİ
HDP’nin de mevcut sistemden vazgeçilmesi gerektiği görüşünde olduğunun altını çizen Tiryaki, ancak geleneksel parlamenter sistemin de demokratikleşmeye katkı sağlamayacağını ifade etti. HDP’nin parlamenter sisteme bakış açısını anlatan Tiryaki, şunları söyledi:

“Parlamenter demokrasiyi savunuyoruz ama güçlenmiş bir parlamenter rejimi savunuyoruz. Bunun dışında da ileriye dönük önerimiz var. Yeni sistemden vazgeçip geleneksel parlamenter rejime geçilmesi, Türkiye’nin sorunlarını çözmez. Demokrasi, eşit temsiliyet gibi hususları göz ardı edemeyiz. Tüm güçlerin merkezi yönetimde toplanması, Türkiye’nin temel sorunlarını çözmede en büyük engeldir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı’nın uygulanması, bu şarta Türkiye’nin koyduğu çekincelerin geri çekilmesi gerekiyor. Parlamenter sistem ancak bu şekilde başarıya ulaşır.”

https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/hdp-ittifak-icin-sartlarini-sunuyor-1871680



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.09.2021- 20:15


HDP’nin Tutum Belgesi'nde “Kürt sorunu için çözüm adresi Meclis” vurgusu

Cumhurbaşkanlığı seçimi için “ilkesel buluşma” çağrısı

Resim Ekleme

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde açıkladığı tutum belgesinde Kürt sorununa yönelik “Çözüm adresi, Meclis” vurgusu dikkat çekti. 11 maddelik “Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı Deklerasyonu”nda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin değiştirilmesi için “ilkesel buluşma” vurgusu yapıldı. Kayyumla görevden alınan belediye başkanlarının da yer aldığı toplantıda “Asıl muhatap İmralı’dır” açıklamasıyla tartışma yaratan HDP Van Milletvekili Sezai Temelli ise, açıklamanın yapıldığı salonda en çok ilgi gören isimlerdendi.

Güvenlik önlemleri dikkat çekti
HDP, 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesi ve sonrasına dönük tavrını ve ilkelerini Ankara Hilton Otel’de düzenlediği toplantı ile duyurdu. “Adalete, Demokrasiye, Barışa çağrı” deklarasyonunun detaylarını HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar birlikte okudukları metinle açıkladı. Toplantının düzenlendiği Ankara Hilton Oteli çevresinde sabah saatlerinden itibaren geniş güvenlik önlemleri alınırken, otelin bulunduğu İran Caddesi boyunca çok sayıda çevik kuvvet otobüsü ile polis ekibi dikkat çekti. Açıklama öncesinde gençler salonda halay çekerken, çalınan müziklerde Karadeniz ezgilerine de yer verilmesi dikkat çekti. Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın sahneye çıkışı öncesinde yayınlanan sinevizyon gösterisinde ise HDP’nin mitinglerinden görüntülere yer verildi.

Görevden alınan belediye başkanları salondaydı
26. dönemde Ankara Milletvekili olan ve uzun süredir kamuoyunda görüntü vermeyen HDP’li Sırrı Süreyya Önder de toplantıda ilgi gören isimlerdendi. Kayyumla görevden alınan eş belediye başkanları da toplantı salonunda yerini aldı. Mardin’de görevden alınan eş belediye başkanı Ahmet Türk de, eş başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’la birlikte salona giriş yaptı. Kürt sorununun çözümüne yönelik yaptığı “Asıl muhatap İmralı’dır” açıklamasıyla tartışma yaratan HDP Van Milletvekili Sezai Temelli de toplantı sonrasında ilgi odağı oldu.

"Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi keyfiliği ve zorbalığı kurumsallaştırdı"
11 maddelik tutum belgesinde Kürt sorunu ile Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik ifadeler dikkat çekti. Tutum Belgesinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için “Keyfiliği ve zorbalığı kurumsallaştırıp kalıcılaştırmayı hedefleyen ve yaşadığımız çoklu krizin ve çözümsüzlüğün başlıca kaynağı” ifadesi kullanılırken, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ve bu sistemi besleyen yapıları değiştirmek istiyoruz” denildi. Son günlerde “Kürt sorununda adres” tartışmalarına ilişkin de “Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olmalıdır” ifadeleri dikkat çekti. “Amacımız, bütün kuvvetleri ve nihai karar yetkisini tek adamda birleştiren bu otoriter ve tekçi sistemin yerine güçlü demokrasinin, çoğulcu demokratik sistemin tesis edilmesini sağlamaktır” diyen Pervin Buldan ve Mithat Sancar, açıklamaya şu sözlerle devam etti: “Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilkesel buluşmaların gerçekleşmesi, HDP seçmenlerinin ülkenin geleceğinde anahtar bir role sahip olmaları nedeniyle günceldir. İster HDP’li isterse başka bir aday olsun, isimler yerine ilkelerin ve yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız. Çünkü demokratik dönüşüm şahıslar aracılığıyla değil, ilkeler ve yöntemler üzerinde müzakere ve mutabakat yoluyla gerçekleşebilir. Seçilecek Cumhurbaşkanı da rolünü ve işlevini ancak bu zeminde doğru bir şekilde yerine getirebilir.”

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, 11 maddelik metni ise şu ifadelerle paylaştı:

1- Güçlü demokrasi: “Türkiye’nin temel ihtiyacının katılım, müzakere ve demokratik uzlaşı esasına dayalı, evrensel temel hak ve özgürlüklerin en geniş şekilde sağlandığı güçlü demokrasi olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede geniş yetkilere sahip çoğulcu bir parlamentonun bulunduğu, kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla işlediği, denge ve denetleme mekanizmalarının gerçekten etkili olduğu bir demokratik parlamenter sistem öngörüyoruz. Güçlü demokrasi, aynı zamanda yerinden ve yerelden yönetim anlayışını gerektirir. Bu nedenle kuvvetler ayrılığının yerele doğru genişletildiği, yerel yönetimlere yetki ve kaynak devrinin güvence altına alındığı, yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasi olmadan güçlü demokrasiyi inşa etmek mümkün değildir.

2- Tarafsız ve bağımsız yargı: Yargı kurumu Yürütme’nin vesayeti altındadır. Yargı eliyle siyaseti ve toplumu dizayn eden, yargıyı muhalefeti tasfiye etme aracı olarak kullanan anlayış, adaleti her anlamda yerle bir etmiştir. Bu nedenle tüm siyasi davaların ve mahkumiyetlerin sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasını, adaletin ve toplumsal barışın tesisi açısından bir gereklilik olarak görüyoruz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Avrupa İşkenceyi Önleme ve İzleme Komitesi (CPT) olmak üzere tüm uluslararası kurumların hak ihlalleri, hukuk dışı cezaevleri koşulları, tecrit vb. ile ilgili kararlarına ve tavsiyelerine uyulmasını adaletsizliklerin tamiri açısından önemli bir ihtiyaç olarak değerlendiriyoruz.

3- Kayyım rejimi değil halk iradesi: Belediyelerden üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanan, seçme-seçilme hakkını yok sayan, halk iradesine ve seçim adaletine ipotek koyan ve bir yönetim biçimi haline gelen kayyımlar rejimi anlayışına   son verecek yasal düzenlemeler, bu rejimin yarattığı tahribatların giderilmesi ve kayyım mağdurlarının tüm haklarının iadesi için acildir.

4- Kürt sorununda demokratik çözüm: Türkiye’nin çözmesi gereken en köklü sorunu Kürt sorunudur. HDP, demokratik çözüm ve barış konusunda üzerine düşen her şeyi yapmaya, Türkiye’deki bütün toplumsal kesimlerin sorunlarını ve kaygılarını dikkate alan yapıcı bir rol üstlenmeye hazırdır. Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılı ve iç içe geçmiş olan bu sorunun çözümü için muhataplarla diyalog kurulması, inkâr ve bastırma siyaseti yerine demokratik ve barışçı bir çözüm için adım atılması gereklidir. Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır. Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, diyalog ve müzakere seçeneklerinin kendini tarihsel olarak dayattığı ve güncel olduğu aşikârdır. Bunun için Türkiye halklarının tümünün yararını ve geleceğini düşünerek herkes özveride ve fedakârlıkta bulunarak adım atmalıdır. Sorunlarımızı şiddet aracılığıyla değil; konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur.

5- Barışçı dış politika: Yurtta, bölgede ve dünyada barıştan yana, uzun vadeli işbirliğine yönelik stratejiler yeni dönemin dış politika anlayışının temelidir. Komşularımız başta olmak üzere diğer ülkelerle savaş ve çatışmaya, askeri güç gösterisine dayalı, maceracı politikalardan uzaklaşmak, güçlü ve ilkeli diplomasiye, diyaloga ve her alanda iyi ilişkilere dayalı barışçıl politikalar yürütmek, hepimizin yararınadır.

6- Kadına özgürlük ve eşitlik: Kadınların eşit ve özgür yaşam haklarının her tür güvenceye kavuşturulması ve temsilde eşitliği sağlamak için eşbaşkanlık uygulamasının yaygınlaşması ve yerleşmesi vazgeçilmez adımlardır. Aynı zamanda kadınlara yönelik sistematik erkek şiddetiyle ve kadın cinayetleriyle mücadele edilmesi zorunluluktur. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden geçerli hale getirilmesi ve uygulanması, toplumsal cinsiyet eşitliği önündeki siyasal, idari, ekonomik ve kültürel tüm engellerin kaldırılması ilk acil adımlar arasındadır.

7- Ekonomide adalet: Ekonomik krizin yarattığı güvencesizliğe ve geleceksizliğe son verecek politikalar esastır. İstihdamın artırılması ve adil gelir dağılımı hedefi ile, işsizlik ve yoksulluğu ortadan kaldıracak bir ‘Hakça Dağıtım Programı’ en büyük toplumsal ihtiyaçtır. Bütçe kaynaklarının; saraylar, savaşlar, yandaşlar için değil, halkın ekonomik güvencesi için seferber edilmesi ilk adımlardır. Halkın; elektrik, doğalgaz, su, internet gibi temel ihtiyaçları ‘Sosyal Haklar Programı’ kapsamında ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz sağlanması; Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT), Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) mağduru gençlerin, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunlarının çözülmesi acil ihtiyaçtır. Emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, çiftçilerin yanlış politikalar sonucu oluşan borçlarının silinmesi, pandemi döneminde mağduriyetleri olağanüstü artan esnafın desteklenmesi ilk yapılması gerekenler arasındadır. Kadın yoksulluğuna son verecek ve kadınların ekonomik yaşamda daha etkin olmasını sağlayacak politikalar şarttır. Emekçilerin sendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarının evrensel ölçütlerde güvence altına alınması vazgeçilmez olandır.

8- Kamu yönetiminde liyakat: Kamu yönetimi, iktidar blokunun tekelinde kadrolaşmanın alanı olmamalıdır. Kanun Hükmünde Kararnameler’le yaratılan hak gasplarının giderilmesi, kamuda işe alımda ve atamalarda her tür ayırımcılığa son verilmesi ve sadece liyakatın esas alınması gereklidir.

9- Doğaya saygı: İklim krizine karşı acil durum ilanı, çılgınca doğa ve çevre tahribatına yol açan, rant uğruna ormanları, tarım alanlarını, akarsuları tahrip eden ve ekolojik dengeyi bozan tüm projelerin, başta Kanalİstanbul olmak üzere, durdurulması gereklidir. Başta enerji, ulaşım, kentleşme ve tarım olmak üzere tüm politikalarda doğa hakları odaklı yaklaşım acil zorunluluktur. Her canlının sağlıklı bir ekosistem içinde yaşam hakkının etkin yasalarla koruma altına alınması; orman yangınları, sel gibi ağır ekolojik tahribatın önüne geçmek için elzemdir.

10- Gençler için özgür yaşam: Gençlerin yaşam tercihlerine saygı duyan bir yaklaşımla, kendilerini serbestçe ifade edebilmeleri ve özgürce yaşayabilmeleri için başta eğitim ve kültür olmak üzere ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlarda bütün engellerin kaldırılması, eğitim sistemindeki çarpıklıkların giderilmesi özgür ve güvenceli yaşamın gereğidir. Gençlerin ekonomik olarak desteklenmeleri, her alanda daha fazla yönetime katılmaları, yaratıcı ve ilerletici fikirlerin toplumda daha belirleyici hale gelmesine yol açacaktır.

11- Demokratik anayasa: Sivil, özgürlükçü, yeni bir anayasa, gerçek anlamda bir toplumsal sözleşme Türkiye’de yeni bir başlangıcın ve demokratikleşmenin tacı olacaktır. Bu anayasa; farklı kültürlere, kimliklere, inançlara, anadillerine ve yaşam tarzlarına saygıya dayalı eşit yurttaşlığı esas almalıdır. Anayasanın hazırlanma süreci, her kesimi kapsayan, demokratik katılım ve toplumsal müzakereye dayalı bir yöntemle yürütülmelidir.”

"Hep beraber sorumluluk alalım"
Pervin Buldan ve Mithat Sancar, 11 maddelik deklarasyonu açıkladıktan sonra demokrasiye, adalete ve barışa çağrısını şu sözlerle tamamladı:

“Bu ilkeler ışığında, yeni döneme nasıl baktığımızı, nasıl bir yönetim anlayışını görmek istediğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz. HDP olarak yukarıda ifade ettiğimiz ilkelerin yaşama geçirilmesinden yana tüm toplumsal taraflarla ve siyasi aktörlerle görüşmeye ve müzakere etmeye, birlikte yürümeye, ortak mücadeleye ve ortak yönetime hazır olduğumuzu vurguluyoruz. Türkiye’nin aydınlık geleceğini düşünen tüm kurum, kuruluş ve partilere, tek tek yurttaşlara çağrımızdır: Hep beraber sorumluluk alalım. Kişisel hesaplar, partizan faydacılık yerine ortak akıl ve birlikte inşa anlayışı esas olmalıdır. Türkiye halkları çözüm üretmeyen, ortak akıldan uzaklaşan politikalara ve yönetimlere; ayrımcılık, nefret söylemi ve toplumsal kutuplaşmaya mahkûm değildir.”

https://t24.com.tr/haber/canli-hdp-demokrasi-tutum-belgesi-ni-acikliyor,981496



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.09.2021- 08:18


Kılıçdaroğlu'nun   açıklamasına HDP Eski Eş Genel Başkan sezai Temelli'nin vermiş olduğu yanıt HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve Selahattin Denirtaş tarafından düzeltilmeye çalışılmış ve bir anlamda gözler 27 Eylül'de açıklayacağını duyurduğu   ''Tutum Belgesi''ne çevrilmişti. Belge Pazartesi günü Eş Genel Başkanlar Mithat Sancar ve Pervin Buldan tarafından açıklandı. Belgedeki 11 maddenin muhalif çevreler tarafından olumlu karşılandığı söylenebilir. Yorumlar devam ediyor ve sanırım bu akşam Mithat Sancar'ın Halk tv.deki programı daha da çok daha dikkatle izlenecek ve satır aralarında ne söyleyip ne söylemediği de merak konusu olacaktır.

Açıklanan 11 maddenin özeti olarak HDP'nin demokratikleşmeyi öne çıkardığı ve Kürt sorununun çözümünde (belki de ilk kez) Türkiyeli bir çözüm önerisinde bulunduğu söylenebilir. 11 madde içinde Kürt sözcüğünün bir kere geçmiş olması ve bir de dördüncü başlıkta yer alması, sorunun çözüm yerinin TBMM olduğunun ve muhatabının da HDP olduğunun altını çizmesi bugüne kadar çeşitli adlar altında yaşanan süreçten, çekilen acılardan ve yapılan yanlışlıklardan dersler çıkarıldığını göstermektedir. Bu bağlamda ''Tutum Belgesi'' adı altında açıklanan 11 maddenin ince elenip sık dokunarak hazırlandığını ve müthiş bir sağduyu içerdiğini söylemek hiç de yanlış olmayacaktır.

Bir önemli açıklama da HDP'nin hiçbir ittiak içinde yer almayacağını açıklamasıdır. Böyle bir açıklamanın hem CHP ve hem de İYİP'in elini güçlendireceğini söylemek kehanet olmayacaktır. Bu açıklama ve ayrıca Tutum Belgesi'ndeki maddeler HDP'nin en başa ''güçlendirilmiş parlamenter sistem''i yazdığını ve böylece açıklamaların muhatabının Millet İttiakı olduğu da söylenebilir. Yapılacak ilk seçimde HDP demokrasi, parlamenter sistem, yerelin güçlendirilmesi ve anadilde eğitim gibi başlıklarda bir ''açılım'' beklentisi içinde olduğunu söylemektedir ki, sürecin TBMM'de ele alınması gerektiğinin altının çizilmesi bu başlıkların özellikle İYİP tarafında da bir tepkiye yol açmayacağı anlamına gelecektir.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamasıyla başlayan sürecin HDP'nin açıkladığı Tutum Belgesi'yle birlikte yeni bir düzleme taşınmış ve Cumhur İttifakı karşısında Millet ittifakının eli bu ittifak öznelerinin bile beklemediği oranda güçlenmiştir. Saray Rejimi Millet İttifakı'nı bölmek için önce İYİP üzerinde uğraşmış olmayınca HDP kartını açmıştı. Bu Tutum Belgesi'ndeki 11 madde muhalif cephenin sadece kararlı olduklarını değil ve aynı zamanda ''akılcı'' hamlelerle bu beklentilerin beyhudeliğini de ortaya çıkarmıştır. Millet ittifakını oluşturan unsurların vahim hatalar yapmadıkları takdirde HDP'yle birlikte ülkede yeni bir dönemi başlatacaklarını söylemek mümkün hale gelmiştir. HDP'nin açıkladığı bu 11 maddelik belge bence ve özetle bu gerçeği dile getirmektedir.

Sosyalist solun değerlendirmesine geldiğimizde bu yazıya başlamadan önce Gazete Manifesto'da Kamil Tekerek'in yorumunu okumaya çalışmıştım. Özetle ''sınıfsal referanslar'' bağlamında Kürt sorununun çözümünü ''sosyalizm'' ve muhatabın da ''Kürt emekçileri'' olduğunu söylemeye çalışıyordu. Doğru söze ne denir? Ne var ki, bu tür söylemlerin siyasal ve toplumsal etkisinin neden pek de olmadığını, reel   siyasette neden karşılık bulmadığını ve özellikle içinden geçmekte olduğumuz karanlık sürecin bir ölçüde bile olsa aydınlatılması yönünde neden hiçbir umut kırıntısı bile içermediğini...-sanırım uzun uzadıya düşünüp tartışmanın bir zamanı geldi de geçiyor. Bizlerin öncelikli sorunu da bu mu acaba?

HDP'nin açıkladığı Tutum Belgesi'nin bendeki izlenimleri ilk elde bunlar...





Bu ileti en son melnur tarafından 29.09.2021- 08:22 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.09.2021- 08:26


Dün akşam Halk tv.de Mithat Sancar'ı izledim, cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday fikrine açık oldğunu söyledi.Millet İttifakı'nın, daha doğrusu CHP'nin çıkaracağı ortak aday seçim sürecinde HDP'yle sıcak ilişkiler kurarsa ve kürt sorununun çözümünde her şeyden önce samimi bir diyalog geliştirirse büyük bir olasılıkla HDP'nin desteğini alacaktır. Kuşkusuz bu süreçte HDP kendisine ihtiyaç duyulduğunun farkında, ve bu durumu da kullanmaya çalışacaktır. Ama Ahmet Türk'ün de değindiği gibi sonunda AKP-MHP ittifakının karşısında yer alacak ve ''güçlendirilmiş parlamenter sistem'' yönünde tavır alacaklardır. Kılıçdaroğlu'nun o bilinen açıklamaından sonra HDP'nin ileri gelenlerinin ve kurumsal varlığından gelen açıklamaların özeti bu.

Özetle, Kürt sorunu bir şekilde çözüme kavuşacaktır. Bence Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılmasıyla parlamenter sisteme dönüş çalışmaları aynı zamanda Kürt sorununun TBMM'ye getirilmesi ve orada ciddiyetle ve samimiyetle ele alınmasını sağlayacaktır. Bu sorun çözülmelidir, Türkiye bu sorunla daha fazla gidemez. Seçimin kazanılması ve bence AKP-MHP itifakının mecliste de azınlığa düşmesi AKP'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaseten sonunu getirecektir. Koşullar da hiç olmadığı kadar sorunun çözümüne uygun bir hale gelecek ve barajı aşsa bile MHP'nin o bilinen muhalefetinin pek de önemi kalmayacak, mecliste yalnız kalacaktır. Türkiye kapitalizmi saray rejiminin de beceriksizliği ve iş bilmezliği yüzünden bir çöküntü yaşarken Kürt sorununu daha fazla taşıyamaz bir hale gelmiştir. Türkiye siyasetinin   hiç olmadığı kadar sorunun çözümüne uygun bir sürece doğru yol aldığını düşünüyorum.

Umarım sorunun çözümünden yana olan özneler çözümü demokrasi içinde bulacaklar ve bu konuda da sağduyularını hiç yitirmeyeceklerdir. Sosyalistler de umarım bu sürece kayıtsız kalmazlar, sorunun çözüme kavuşturulması yönünde atılacak her adımın aynı zamanda sola alan açmak anlamına geleceğini de hiç unutmazlar. Yoksa ve keşke ''çözüm sosyalizm'' demekle hemen her konuda olduğu gibi demokrasi ve Kürt sorununun çözümü konusunda da sosyalizmi çözüm olarak genişletebilmek mümkün olsaydı; ama değil, olmuyor, yeterli gelmiyor; bu şekilde ''sınırlı'' bir söylem gereksiz yinelemelerle   kitlelere itici de gelebiliyor.

Ne diyelim; İstanbul Belediye seçimlerinin insana umut da veren   o müthiş sloganı ile bitirelim mi?
''Her şey çok güzel olacak, çok güzel...''




Bu ileti en son melnur tarafından 30.09.2021- 08:29 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.10.2021- 00:37


HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın   partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı da önemsemek gerek. Sancar açıkça   bir ittfak peşinde koşmayacaklarını ve amaçlarının demokrasi ittifakını genişletmek olduğunu söyledi.Bu açıklamayı yorumlarsak ve Eş Genel Başkan Mithat Sancar üzerinden söyleyeceksek HDP ( en azından üst yönetimi) siyasi alandaki hassas dengeleri kavradıkları ve partinin seçim stratejisinin de bu hassas dengeler gözetilerek kuracakları izlenimi veriyor.

Başan beri bunu söylemeye çalışıyorum:   HDP Millet İttifakı içinde yer almamalı ve bu konuda CHP ve İYİP'e de HDP'yi ittifak dışı tuttuğu için eleştiri getirilmemeli, baskı uygulanmamalı...HDP üniter yapı içinde kalmak koşuluyla sorunu hem CHP ve hem de İYİP ve diğer partilerle çözüme kavuşturma konusunda bir zemin oluşturabilir ve sorun bu temel üzerinde açık seçik tartışılabilir bir özellik kazanabilir. Kürt sorununun çözümü konusunda önce saray rejiminin iktidarına son vermek ve yeni bir yönetimsel işleyişe kavuşmak gerek. Sorun ancak seçim sonrasında yenilenen meclisin oluşturacağı bir anayasa   çerçevesinde çözüm yoluna girebilir diye düşünüyorum. Sancar'ın ve HDP üst yönetiminin bu konudaki dik, akılcı   ve kararlı duruşlarını kutlamak gerek.

Burada bir konunun da altını çizmek gerek. HDP'nin Millet İttifakı'nın dışında tutulması, partinin dışlandığı ve ötekileştirildiği anlamına gelmiyor. Tam tersine Cumhur ittifakı bileşenlerinin HDP üzerinden yürttükleri saldırıların boşa düşürülmesi ve etkisizleştirlmesi amaçlanmaktadır ve böylelikle de aynı zamanda İYİP'deki milliyetçi kesimlerin tepkisini almamaya yöneliktir. Sürecin hassaslığı da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu akşam Fikret Bila'yı dinledim, HDP'nin ittifak dışında olması muhalefet partileriyle ilişkisinin olmadığı anlamına gelmediğini söyledi ve HDP ile CHP arasında bir telefon trafiği olduğunu da ekledi. Kuşkusuz bir bilgi alış verişi vardır ve bence olması gereken de budur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.10.2021- 00:56


Bugün bir haber sitesinde okumuştum, sorulan bir soru üzerine Mithat Sancar ''eğer altı parti ortak bir aday üzerinde anlaşırsa bizde ittifaka dahil olup destekleyebiliriz'' demiş. Mealen böyle bir şeydi okuduğum... Mithat Sancar'ın Eş Genel Başkan olarak görüşünün HDP yönetimi ve HDP kitlesi tarafından benimsendiğine inanıyorum. Özellikle son dönemde seçim kazanmış belediyelere uygulanan kayyum süreciyle birlikte HDP'ye yönelik bir baskı, sindirme ve yıldırma politikası uygulandığı ve bunun da HDP kitlesini çok yorduğunu söylemek mümkün. HDP'nin farklı gerekçelerle de olsa tıpkı CHP ve İYİP gibi ve tıpkı diğer muhalif partiler gibi tek parti diktatörlüğünün bir an önce parlamenter sisteme dönüştürülerek bu koşullarda olabildiğince demokratik bir yapıya kavuşma konusunda ortaklaşma istek ve çabasını anlamak gerek. Mithat Sancar'ın isteğini CHP başta olmak üzere İYİP dışında diğer partiler de onaylayabilir diye düşünüyorum. Ama İYİP konusunda aynı iyimserliği taşımıyorum. Şu anki pozisyonları, HDP'nin meşru bir parti olduğunu söylemeleri bile bence önemli. Çok fazla zorlamamak gerek gibi geliyor bana; ya da olabiliyorsa CHP üzerinden İYİP'i ikna çabası devreye sokulabilir.

Bu iktidar, saray rejimi, tek adam diktatörlüğü, adını nasıl koyarsanız koyun mutlaka devre dışı bırakılmalıdır. Yüzde ellibir de yetmez, Akşener'in de söylediği gibi farkın epey açık olması gerekir ki, sandık sonuçlarıyla ilgili manipulasyonlara kalkışılmamalı... Fark yıldırıcı ve AKP için güven kırıcı olmalı, ''artık yapılacak bir şey kalmadı'' algısına yol açmalı. Bu yüzden HDP ittifak içinde de olsa, dışında da, benim görüşüm bu tavırdan bir adım gerilememesi ki, öyle olacağını da tahmin edebiliyorum.

Sonrası da önemli...

Parlamenter sisteme geçişte farklı koşullar ortaya çıkacaktır. Eğer Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olur ve kazanırsa CHP'de yönetim değişikliği olacaktır ve bence büyük olasılıkla nasıl bir yönetim olursa olsun HDP'yle daha yakın bir ilişki içine girecektir.

Bence HDP'de de bir değişim olacaktır. HDP yönetimleri kitlesiyle birlikte bu Türkiyelileşme sürecini daha inandırıcı bir biçimde savunacaklardır. Demirtaş'ın hapisten çıkması ve partinin başına geçmesiyle bu sürecin daha da hızlanacağını ve ülkenin geleceğinin daha barışçıl bir doğrultuya kavuşacağını söylemek istemiyorum, ne var ki, böyle gelişmenin olmaması için hiçbir neden de göremiyorum:)

Sosyalistlere geldiğimizde, bu sürecin ülke için olduğu kadar sosyalizm için de uygun bir iklim olacağını söyleyebiliriz. Sosyalistler bu sürecin dışında kalamazlar bu yüzden, kalmamalılar. Bütün muhalif kesimlerin ortak bir adayda anlaşmaları durumunda sosyalistler de saray rejiminin karşısında bir tavır almalılar ve üye ve sempatizanlarını da bu yönde hazırlamalılar. Böyle bir tavrın sosyalist solun toplumla arasındaki mesafenin açılmamasına yol açacaktır, diye düşünüyorum.

Sanıyorum sosyalistler de böyle bir siyasi tavır içinde olacaklardır.
Aksini düşünmek bile istemiyorum.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Dışsal ittifak... umut 0 2887 27.03.2015- 11:19
Konu Klasör HDP, seçimler, ittifak... denizcan 2 3497 26.12.2014- 13:11
Konu Klasör HDP'den CHP'ye ittifak çağrısı, CHP'den ret solcu 1 4224 15.12.2014- 15:26
Konu Klasör Sol-sosyalist ittifak mı? melnur 1 841 01.06.2022- 08:55
Konu Klasör HDP'den CHP'ye ittifak mesajı melnur 2 3825 09.05.2018- 12:10
Etiketler   HDP,   ittifak,   için,   şartlarını,   sunuyor.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS