SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Siyasal öngörüler ve belirsizlik faktörü...           (gösterim sayısı: 928)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 02.11.2021- 02:35


Metin Çulhaoğlu'nun İLERİportal'daki yazısını yine başlık haline getirdik. Kimi yorumlarına pek katılmasam da hem başlık haline getirilmesinde ve hem de tartışılmasında yarar var. Özellikle sermayenin AKP ile olan ilişkileri konusundaki yorumlara pek katılmadığımı söyleyebilirim. Pek çok yazarda da benzer yorumlar var aslında. ''AKP döneminde karlarını iki üç kat arttırdıkları için saray rejiminin sürmesinden yanalar.'' Böyle söylüyorlar ama böyle bir yorum bana gerçekten çok ikna edici ve akılcı gelmiyor. Sermaye düzenini sermayenin gündelik çıkarlarına göre şekillendirmenin de gündelik olabileceğini ve bu durumu uzun vadede sürdürmeye çalışmanın düzen aleyhine koşullar yaratma tehlikesi içerdiğini düşünüyorum. Bugünün saray rejiminde de böyle bir potansiyel var. Bu rejim Gezi kalkışması gibi bir olguyu da beraberinde getirirken, daha uzun bir vadede çok daha tehlikesini ortaya çıkarıp, düzeni temellerinden değiştirecek bir sürece dönüşemez mi?

Çulhaoğlu'nun yazısını ekleyelim, sonra bıraktığımız yerden devam ederiz.

****

Siyasal öngörüler ve belirsizlik faktörü - Metin Çulhaoğlu

Türkiye’de siyasetin yakın geleceğine ilişkin tahminlerde “belirsizlik” faktörünün ağırlığı bugün hemen herkes tarafından kabul ediliyor.

Buna rağmen, bu ağırlığın bir kolaycılığa, çeşitli konularda topu taca atma alışkanlığına yol açması da mümkün.   Kısacası, “bilinemez”, “öngörülemez”, “bekleyip görmek lazım” gibi sözlerle işin içinden çıkarsınız, olur biter…

Peki, aklı ve mantığı fazla zorlamadan bu belirsizlikler alanını biraz daha daraltmak hiç mi mümkün değil?

Bir deneyelim bakalım…

***

Genel olarak bakıldığında Türkiye’de belirli bir siyasal iktidarın sağlamlığını ve geleceğini dört temel etmene bakarak değerlendirmek mümkün görünüyor. Önem sırası gözetmeksizin bu etmenler şöyle sıralanabilir: 1) Emperyalist güç odaklarının tutumu; 2) Ülkedeki sermaye sınıfının tutumu; 3) Muhalefetin (siyasal partiler) gücü ve etkililiği ve 4) Hoşnutsuz sınıfın/halkın hareketlenmesi.

Görebildiğimiz kadarıyla AKP iktidarının ya da mevcut rejimin yukarıdakilerden ilk ikisiyle olan sorunları sanıldığı ya da abartıldığı kadar “ciddi” değildir.   Daha açık söylersek, bu ikisine atıfla yaklaşık 8 yıldır dillendirilen “üstünü çizdiler”, “adam gidici”, “uzatmaları oynuyor” gibi tespitlerin hiçbir temeli ve değeri yoktur.   Nedeni de basittir: Dış odaklar ve sermaye sınıfı, kimi rahatsızlıklarının yanı sıra sürekli oraya buraya yalpalayan bir “tek adam” rejiminin kendilerine sağlayabileceği reel ve potansiyel yararların da farkındadır.

AKP iktidarının Gezi’den sonra 4’üncü etmene ilişkin kaygıları hemen hemen her vesileyle ortaya konulsa bile şu anda bu konuda da rahattır. Ülkede bugün iktidarı rahatsız edici muhalif bir sınıf hareketinden söz etmek mümkün değildir. Gezi benzeri bir hareketliliğe gelince; iktidarın en büyük korkusu olduğu kesindir, ama “trafik sıkışıklığında” olduğu gibi ne zaman nasıl ortaya çıkacağı konusunda kimse öngörüde bulunamaz.

3’üncü etmende ise, kim ne derse desin, bugünkü “düzen muhalefeti” bile mevcut iktidar/rejim için ciddi bir baş ağrısıdır; bu soruna bir de HDP’nin “düzen içi” sayılamayacak konumuyla birlikte sosyalistlerin henüz etkisi sınırlı kalan muhalefeti eklendiğinde AKP için başlıca sorunun 3’üncü etmende yoğunlaştığını söyleyebiliriz.

Bu durumda akla gelen olasılıklardan biri, AKP’nin birtakım yolları zorlayarak en azından yüzde 40’ın altına düşmeyecek bir oy oranını tutturmaya çalışmasıdır. Bu, “yeniden tek başına ya da ittifakla iktidar” formülüdür ki AKP’nin önümüzdeki süreçte tüm yatırımını bu formüle yapması beklenmemelidir.

Gerçekleşmesi tamamen imkansız olmasa bile sonuçta dımdızlak ortada kalma olasılığı da bulunduğundan son derece risklidir.      

***

Seçim yaptırmama, olağandışı durumlar yaratarak seçimleri erteleme ya da seçim sonuçlarını tanımama gibi kaba tabiriyle “çamura yatma” durumlarını bir kenara bırakırsak (kenara bırakıyor olsak bile bunlar kimi çevrelerin sandığı kadar ihtimal dışı değildir) geriye kısmi geri çekilmeli bir geçiş ya da adaptasyon dönemi ihtimali kalmaktadır.

Bundan kastedilen, “yeni anayasa”, “yargı reformu” gibi hamlelerle süslenmiş, belki de Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda siyasal parti başkanı olabilmesi durumunu ortadan kaldıran, parlamentoyu “güçlendiren”, ama “tek adamın” mevkiine ve yetkilerine fazla dokunmayan bir tür “yumuşak geçiştir”.    

Böyle bir yolun denenmesi halinde millet ittifakını çözücü, bir ihtimal İyi Parti’ye de göz kırpıcı hamlelerin sürece eşlik edeceği kesin gibidir. Kesin gibi olan bir başka ihtimal de bugün muhalif görünen medya, yorumcu, analist vb. tayfasının böyle bir sürece olumlu bakıp “sertlikte” ısrar edecek muhalif unsurlara itidal ve gerçekçilik tavsiye etmesidir.    

***

Bunları söyledikten sonra ortada gene de bir “sorun” olduğunu eklemek gerekiyor.

Sorun şudur: Bugünkü rejim ve onun tek adamı söz konusu olduğunda, ortada lafı sözü dinlenir, tek adamın da öneri ve tavsiyelerini dikkate alacağı kendi içinde mütecanis (aşağı yukarı benzer, türdeş) bir kurmay heyeti yoktur. “Kurmay” denebilecek kişiler ve çevreler ya tamamen Erdoğan’ın ipine sarılmıştır ya da sertlik-yumuşaklık gibi meselelerde ayrı tellerden çalmaktadır.

O zaman, sonuç olarak söylenebilecek olan şudur: Daha düşük ihtimal gibi görünen en sivrisinden en “yumuşak geçişli” formüllere kadar rejimin her tür tercihi, tek adamın hesapları, tercihleri, hatta o zamanki “ruh haliyle” belirlenecektir.          




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Uzmanlar doları düşüren 3 faktörü sıraladı melnur 0 852 26.12.2021- 08:53
Konu Klasör Siyasal İslam’ın mantığı... melnur 1 1207 19.12.2021- 08:52
Konu Klasör Siyasal İslam'ın tükenişi melnur 0 4152 29.08.2016- 23:23
Konu Klasör Siyasal İslam’ın Filistin riyakarlığı proleter 0 2874 06.08.2014- 00:20
Konu Klasör Silahlı Kuvvetlerin siyasal işlevi... melnur 0 2399 02.06.2018- 08:48
Etiketler   Siyasal,   öngörüler,   belirsizlik,   faktörü.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS