SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sosyalist mücadelede meclisin işlevi ne olabilir?           (gösterim sayısı: 1.033)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 17.01.2022- 04:16


Uzun zamandır karşılaşmıyorduk, tesadüf bu ya, geçenlerde yine karşılaştık Kadıköy'de. Israr etti, ''NHKM'de bir çay ısmalarlayayım'' dedi. Oraya gidiyordum zaten,   hava da güzeldi, oturur oturmaz başladı; ''ne o TİP'li olmuşsun bakıyorum'' dedi.   ''Devam etti, ''parlamentoya girmek neden önemli olsun ki; sosyalist solun tek başına meclise girme olanağı yoksa, neden meclise girmeyi bu kadar önemsiyorsun; amacın sosyalistleri düzen partilerinin kuyruğuna takmak mı?''

Arada bir sözünü ettiğim, daha önce yazıyazforum'da yazmış bir arkadaş bu. Kadıköy'de çok ratlaşıyoruz. Bir dönem sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda Kürt ulusalcılığının, liberal solcuların peşine takılmıştı, oradan kendisi gibi olmayanlara sağdan soldan trtıkladığı ve çoğu kez de anlamadan ezberlediği alıntılarla yanıt verir, Kürt ulusalcılığının legal partisinin takındığı siyasal pozisyonu savunur, Kürt ulusalcılığını   savunan sempatizanlardan bolca teşekkür alır, aldıkça coşar ''oylar HDP'ye'' minvalde yazılar yazar, başta TKP olmak üzere kuyrukçu olmayan anlayışlara sürekli saldırır, 1923 Devrimci cumhuriyete, yurtseverliğe, Atatürk'e, hatta laikliğe sürekli düşmanlık temelinde bir şeyler söylemeye çalışır,   ve bütün bunları yaparken de söz ve eylemlerinin enternasyonal komünistlik olduğu iddiasında bulunur...-böyle bir tipti. Samimiyetsiz olduğu kesindi ve söyleyp yapmaya çalıştıklarının cehaletin dibi olduğu da açıktı. Ama bazen özellikle bir misyon üstlenmiş gibi davrandığı izlenimi de verdiği oluyordu. Bilmiyorum, cehaletin dibi olma özelliğiyle egosunu tatmin etmeye çabalayan, öyle sıradan biri de olabilirdi. Bir keresinde yanında bulunan bir arkadaşın ona ''araştırmacı, değerli biri'' dediğine de tanık   olmuştum. Şaşırmıştım.   Sağdan soldan bulduğu ve çoğu kez anlamadan kullandıgı alıntılarla böyle bir algı da yaratabilmiş. Ciddiye alınmalı mı, alınmamalı mı, böyle mutlu etmeye çalışıyor kendini deyip, geçip gitmeli mi? Neyse.

Tarihsel TİP hatırlatmasında bulundum. Parlamentoya girip nasıl da etkili olduklarını söylemeye çalıştım, ama yanıtı hazırdı, daha doğrusu bu konuda bir ezberi vardı. O dönem farklıymış, şimdilerde kapitalizmin sonuna gelinmiş, kapitalizm kendini üretemiyormuş, artık yapılması gereken meclise girmek değil, mahalle meclislerinde halkı örgütlemek ve böylece halkın kin ve hoşnutsuzluğunu örgütlemek gerekmekteymiş vb. Meclis olanaklarını kullanmaya çalışmak, bu yüzden meclise girmek neden burjuva bir çözüm olsun ki, diyecektim demedim. Bu adamda beni rahatsız eden bir şey var. Bir türlü yerine oturtamadığım bir şey. Sözgelimi durup dururken ''zaten Çanakkale savaşları anti-emperyal savaş değil ki'' diyebiliyor. Ya da yurtseverliğin ''kaka'2 bir şey olduğu sosyalistlerin yurtlarını, vatanlarını svmemeleri gerektiği, yurt bayrak, vatan kavramlarının burjuva kavramlar olduğu, vesaire. Bu kadar yüzeyselliği kaldrmak gerçekten zor oluyor. Dedim ya ya cehaletin dibi, boyunu çok aşan sularda yüzmeye çalışması ve bu yüzden sürekli bir debelenme durumu, ya da, bazen, öyle...-sola sızmış bir ajan, kışkırtıcı falan mı? Ama öyle olsa bu kadar dip biri mi seçilir, diye de içimden geçirdiğim oluyor.

Türkiye'de belirleyiciliği çok yüksek olacak bir seçim sürecine girdik. Bir anlamda AKP, Erdoğan ve Saray Rejimi için ''tamam mı, devam mı'' anlamına gelen bir referandum bekliyor bizi. Görebildiğim kadarıyla TKP ve TKH dışında hemen hemen tüm örgütlü sol-sosyalist yapılar bu içinden geçtiğimiz karanlık günlerin sona ermesi açısından   seçimlerde, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın karşısındaki adayı (sürpriz bir aday da olmazsa) destekleyerek, bu sürecin sonlanması yönünde bir siyasi tavır sergileyecekler, böyle bir irade gösterecekler. Lafı da dolandırmanın gereği yok. Sol açısından da doğru tavır budur. Saray Rejimi'nin, dinci faşizmin, kör karanlığın sandıkta yenilgiye uğratılması için bir meclis muhalefetiyle bir günlük ittifak yapılmalıdır, bundan kaçınılmamalıdır ve bu konuda gereksiz hesap kitap işleriyle uğraşılmamalıdır. Sınıfsal tavır, çubuğu her daim sınıfsal bir tavır doğrultusunda olabildiğince bükmek, elbette tartışmasız bir doğrudur, ama faşizmin, gericiliğin, kör karanlığın egemenlik kurduğu ve bu yönde baskıların daha da arttığı bir dönemde sınıfsal olana, ayrıca demokratik bir işlevin, demokratik bir kapsamın dahil edilmesi kadar doğal ne olabilir? Böyle bir süreçte faşizm ve gericilik karşısındaki kapsamın çok daha fazla olduğu gerçeği nasıl göz ardı edilebilir? Faşizm karşısında demokrasi mücadelesini solcular elinin tersiyle itebilir mi? Böyle bir lükse sahip miyiz? Dahası bu tür süreçlerde demokrasi mücadelesini sınıfsal mücadeleye eklemlemenin acilliğini yadsıyabilmek mümkün mü?

Seçimlerin bir de meclis ayağı var. Olabildiğince ve özellikle sol, sosyalist unsurların bir araya gelerek bir ittifak kurabilmeleri elbette önemli. Peki neden önemli? Meclis muhalefeti Saray Rejimi'ni sandıkta yenilgiye uğrattıktan sonra düzeni restore etmeye çalışırlarken, onları daha sola çekecek bir güçlü irade olabilsin diye...-deniyor. Doğru. Böyle iradenin ortaya çıkması ve güçlü bir şekilde kendini ortaya koyması, seçim sonrası için de önemi. Benim aklıma şöyle bir şey geliyor; seçimlerden sonra meclise girebilmek m, böyle güçlü bir iradenin oluşmasına yol açar, yoksa meclis dışında kalmak mı? Hiç kuşkusuz meclise girmek. Ama şimdi ikinci bir soru ortaya çıkıyor, kendi güçleri meclise girmeye yetmiyorsa, CHP veya HDP ile birliktelik, ittifak kurarak meclise girmek önemsiz ve hatta yanlış bir tavır mıdır? Bence içinden geçtiğimiz sürecin bam teli de tam burası. Ve aynı zamanda yazıyazforumda önceleri yazan ve samimi olup olmadığını bir türlü anlayamadığı arkadaşın eleştirel tavrı(!) da bu noktada yanıtsız kalmamalıdır.

Cumhurbaşkanlığı hüküme sistemi önümüze bir ittifaklar yöntemi çıkardı. Yabana atmamak gerek, ülkedeki seçim barajının üstesinden gelebilmeye yarayan bir sistem bu. Neden değerlendimeyelim? Bir sosyalist parti (atıyorum) CHP veya HDP ile bir seçim ittifakı kursa ( sınıfsal mücadelenin kapsamına   demokratik mücadeleyi de eklese) ve sonuçta topladığı oy kadar meclise üye sokma hakkı kazansa, ve sonra meclis dışında yapılagelen sol-sosyalist mücadeleyi, sol sosyalist söz ve eylemleri meclis içinde de sürdürse ve meclis olanaklarından yararlanarak tıpkı TİP'in, Erkan Baş'ın yaptığı ve bolca yararlandığı ölçüde geniş bir alanı kullansa, sosyalist pratiğin bir unsuru, bir aracı haline getirse...-yav kötü mü olur?

Reddedilecek bir şey mi bu?
Böyle bir olanağı elde etme çabası, meclis dışındaki sınıfsal mücadelenin önünde bir engel değil ki?

***

Söylenecek çok şey var. Samimi olup olmadığını bilmediğim arkadaşa orada pek bir şey söylemedim. Her zamanki gibi, bir şeyler anlatmaya çabaladı, suçladı, ezberlerini sıraladı ve sonra, yanıt verseniz de vermeseniz de her zamanki   gibi ''siz hiçbir şeyden anlamıyorsunuz'' tavrıyla çekip gitti. Ona söyleyemedim, pek yararı da olmazdı, ama burada yazmaya, yorumlamaya devam etmeye çalışacağım. Bu ülkede önemsiz hiçbir seçim olmadı, ne ki, bu seçimin bir referandum özelliği de var ve gerçekten çok önemli.

Hata yapma lüksümüz bulunmuyor.






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 18.01.2022- 01:55


Türkiye devriminin yolu işçi sınıfını, emekçi halkı kazanmaktan geçer. İster revizyonist bir siyasetten yana olun, isterseniz devrimci bir mücadeleden, halk kazanılmadan kazanılan halkı bir şekilde mobilize eder hale gelmeden siyasal bir devrimden söz edebilmenin olanağı yoktur. Özellikle sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonal forumlarda kullanıldığı şekliyle ''burjuvazinin ahırı'' olarak nitelenen parlamento her iki yöntemde de önemlidir, önemsenmelidir. Meclis birinci yöntemde yani reformist bir mücadele biçiminde (demokrasi açılımıyla) herşeyken, ikinci yöntemde yani   devrimci mücadele açısından da çok şeydir. Aralarındaki fark da burada yatar; birinde her şey olan meclis , diğerinde herşey değilse bile çok şeydir.

Bir Erkan Baş deneyimi yaşandı bu ülkede ve yaşanmaya da devam ediyor. HDP adaylığından meclise girdi, ve aynı şekilde ( CHP ve HDP sıralarından) meclise giren diğer üç   vekille birlikte TİP'e geçerek burada tkinliklerine devam ediyor. Erkan Baş siyasete dün atılmadı. Uzunca bir geçmişi de var. Ama ilk kez bu kadar görünür hale gelmiştir. (Halktv.'nin bazı jeneriklerinde bile yerini aldı.) Bu görünürlüğün Erkan Baş'a, TİP'e ve dolayısıyla sosyalist mücadeleye katkısı çok fazla olmuştur. Yapılan bazı anketlerde TİP'in diğer sosyalist partilere göre öne çıkmasının iki nedeni varsa, birincisi ve bence önde olanı da budur. Sosyalizmin görünür hale gelmesi, geniş kitlelere ses yöneltmesi, o sesin geniş kitleler tarafından duyulabilir ve sonrasında benimsenebilir olması gerekiyor. Meclise girmek sosyalizmin sesini çoğaltmak ve emekçi kitlelere ulaştırmak açısından geniş olanaklar içeriyor ve bu yüzden hiçbir koşulda reddedilmemesi gerekir.

Reddedilmemesi gerekir çünkü partinin kitle kazanablmesi için hemen her yolu sahiplenmesi ve ondan yararlanması gerekirken meclis olanaklarını küçümser bir tavır içine girmenin anlaşılabilir bir yanı yoktur. Dahası bir ülkede sol-sosyalist partiler kendi başlarına meclise girme olanağına sahip değillerse, yani toplumsal alanda böyle bir güce sahip değillerse düzen partileriyle birliktelik kurarak bu yolu zorlamalarının bile bir anlamı, bir yararı olacaktır. (Böyle bir tavrı   ''vekil pazarlığı'' olarak nitelemek de bence çok yüzeysel bir bakış açısıdır.) Böyle bir süreçte eksiler ve artılar ele alındığında meclis olanaklarının getirileri eminim ağır basacaktır.

(Tersi de bir çözümdür! Ona bulaşmazsın, buna yanaşmazsın, sokağa da çıkmazsın, hiç kirlenmezsin, teorinin en saf halini dört duvar arasında geçirir, bildiri yazar, dergi çıkarır, güncel olanı ideolojik süzgeçten geçirir, çok çok iyi yorumlarda bulunur, ama seçimlerde yüzde bir bile olamazsın ve toplum da senin farkında olmaz. Ama önemli mi, böylelikle hem en büyük devrimci ve en büyük enternasyonalist komünist apoletini kendi omuzuna takmış olmuyor musun?! Belki de doğrusu budur!)




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.01.2022- 20:49


Meclis konusunun sosyalistler açısından tartışılır bir yanı yoktur; olmamalıdır. Solcular, sosyalistler toplumsal alandaki kendi güçlerine bağlı olarak meclise giriyorlarsa, bir mücadele alanı olarak parlamentoyu, parlamenter mücadele yöntemini dışlamak, önemsizleştirmek anlamsızdır. Parlamenter yolla sosyalizmi kurmayı hedeflemek ayrı bir şey parlamenter mücadele olanaklarını sosyalist mücadeleye katmak ayrı bir şeydir. Kimi ezberci anlayışları saymazsak bu konularda solda bir tartışma olduğu da söylenemez. Tartışılan ve öteden beri üzerinde anlaşılamayan konu farklı.

Kendi olanaklarıyla meclise giremeyen sosyalistlerin, CHP ve/veya HDP'yle   ittifak kurarak meclise girme konusunda farklı görüşler var, tartışma da bu konuda ortaya çıkıyor. Daha da somut   konuşacaksak Türkiye sol-sosyalist hareketinde TKP ve ÖDP/SOLparti dışındaki sol kesimlerin HDP'yle yan yana gelmesi ve bir ittifak kurması yadırganacak bir tutum değil ve dahası böyle bir ittifakla demokratikleşme konusunda ileri adımlar atabilmek mümkün hale gelebiliyor. SOLparti ve TKP açısından ise böyle bir ittifakın sosyalistlere/sosyalizme kattığı hiçbir şey yok; dahası zararı var ve böyle bir ''dayanışma''/ittifak sola alan açmıyor. Bugün de durum farklı değil. Bu iki parti TİP gibi HDP'yle birlikteliğe yanaşmıyorsa (bence) getirecekleri götüreceklerinden fazla olduğu/olacağı için hem TKP, EMEP ve SOLparti'nin başını çekeceği sosyalist ittifakda (sanırım) bir sonuca varılamıyor ve hem de HDP ve TİP'in öncülüğünü yaptığı s üçüncü ittifak/sol ittifak netlik kazanmıyor.

Benim görüşüm öteden beri hem CHP ile ve hem de HDP ile kurumsal anlamda bir ittifakın yapılmasının sosyalistlere bir katkı sağlamayacağı yönündedir. Taktiksel olarak kimi adımlar atılabilir, kimi dayanışma örnekleri sergilenebilir. Ama hem CHP ve hem de HDP ile kurumsal bir ilişki   toplumsal alanda çok daha güçlü olan bu partilerin eninde sonunda bu partilen hegemonik üstünlüğünü kabullenmek anlamına gelir. İlkesel olarak CHP veya HDP asla dışlanmadan belli bir ilişki düzeyi tutturulabilir ve kimi konularda dayanışmacı bir siyasi tavır da benimsenebilir. Evet, ilkesel olarak böyle bir düşüncem vardı bu konuda. Ama bugün gelinen noktada, içinde bulunduğumuz koşullarda ve seçim sisteminin getirdiği olanakları da göz önüne alınarak konu enine boyuna yeniden tartışılabilir diye düşünüyorum. Evet, özellikle HDP'yle bir ittifak içine girmenin getirdiği farklı bir problem de var. Toplumun çok büyük bir kesiminin zihninde HDP'ye yönelik farklı bir algının bulunması, algının doğru veya yanlış olmasından bağımsız olarak söylüyorum, sosyalistler açısından problemli bir durumdur. Böyle bir ittifakın bir yerden sonra sosyalistlerin önüne aşamayacakları bir engel olarak çıkması mümkündür. Hem hegemonya konusundaki sorun ve hem de toplumda var olan böyle bir algı sorunsuz bir birlikteliğe ve dahi ittifaka engel olmaktadır. Birlikteliğin eksi yanları bence bunlardır. ( Anti emperyalizm, laiklik ve emek eksenli ilkeler bence böyle bir birliktelikte ileri sürülmemeli, hem CHP ve hem de HDP'nin sosyalist bir parti olmaması daha baştan bu ilkeler konusunda sorun yaratacaktır.   Faşizm karşısında demokrasinin olabildiğince kurulması koşulu bence çok da öncelikli olmalıdır. )

Sorunu meclis başlığıyla birlikte ele alacaksak, CHP ve/veya HDP ile birliktelik sosyalistlere getirisinin olup olmayacağı konusu ile düşünülmelidir. Demirtaş söylemiş sanıyorum, ittifakta sosyalistlere grup kuracak bir vekil sayısı ayrılabilir benzeri bir görüşü dillendirmiş, eğer öyle ise, yabana atılabilecek bir konu değil ve HDP ile ittifak konusu bu bağlamda tartışılabilir diye düşünüyorum. Pek çok yararı olacaktır; HDP'nin baraj sorunu   ortadan kaldıracaktır. Seçimden sonra sosyalistlere HDP'den ayrı bir birliktelik imkanı verecektir. (Sanırım farklı partilerden meclise girebilecek sosyalistlere grup kuracak bir oluşumun ortaya çıkmasına da yol açacak ve farklı partili arkadaşlarımız mecliste zorunlu bir birliktelik içinde olacaklardır.) Solun sesi çok daha gür çıkacak, geniş kesimlere yayılma imkanı bulacaktır. Sosyalist propaganda ve ajitasyon konusunda çok daha geniş olanaklara sahip olunacaktır. Böylelikle meclisteki CHP ve HDP grubunun da sağa yönelmesinin önüne geçebilecek, daha sola kaymasına neden olacaktır.

Şimdi sorunu yani özellikle HDP ile ittifak konusunu bu bütüncül çerçevede yeniden düşünmek zorunda kaldığımızda ittifak içinde ya da dışında kalmanın eksileri mi yoksa artıları mı daha ağır basacaktır sorusunun yanıtını vermek bence o kadar kolay olmamalı.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalizm çok partili olabilir mi? melnur 1 4701 19.09.2013- 02:15
Konu Klasör Aysel Tuğluk için geç olabilir... melnur 14 2429 28.10.2022- 08:41
Konu Klasör Kürtçe eğitim dili olabilir mi? abbas 31 19479 26.09.2014- 00:07
Konu Klasör Uzaylılar nerelerde yaşıyor olabilir? sirius 0 2934 08.05.2014- 14:41
Konu Klasör Çelyabinsk meteorunda dünya dışı su olabilir melnur 3 4371 04.03.2014- 18:01
Etiketler   Sosyalist,   mücadelede,   meclisin,   işlevi,   olabilir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS