SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Seçim önemli mi?           (gösterim sayısı: 1.297)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 26.03.2022- 04:35


Seçim yaklaştıkça seçime, ittifaklara ve saray rejiminin iktidardan nasıl alaşağı edileceğine ilişkin yorumlar da artıyor. Bu kez Aydemir Güler seçimin önemli olup olmadığına ilişkin bir yazı kaleme almış. Hiç kuşku yok, aydınlatıcı bir yazı, en azından belli bir sol birikimi olanlar açısından seçimlerin nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin sınıfsal bir perspektif de getiriyor. 'Belli bir sol birikim' diyorum çünkü bu tür yazıların geniş kitlelere ulaşma olanağı hem sınırlı ve hem de bu geniş kitlelerin bu tür yorumlardan çok da aydınlanacağını sanmıyorum. Hatta sonuna kadar okuyacakları bile kuşkulu geliyor bana. Bence şöyle sorular çok daha güncel, ilgi çekici ve yaşamsal değil mi?

''Sosyalistler saray rejimini sandıkta alaşağı etmek için ne yapacaklar?''
''Sosyalistler seçimlerde neden hep hüsranla karşılaşıyorlar?''
''Seçimler sosyalistler için siyasetlerinin ne kadar kabul gördüğü anlamına da gelmez mi?''
''Seçimler parti yönetimlerinin başarılı mı yoksa başarısız mı olduğu konusunda hiç mi bir fikir vermez?''

Seçimler sosyalistler için hiç kuşku yok her şey anlamına gelmiyor ama çok şey de ifade etmiyor mu; sonuçları açısından bize pek çok şey de söylemiyor mu?

Seçimler önemli. Önümüzdeki seçimler çok daha önemli ve bir anlamda tarihsel boyutu da var. Belki ilk kez faşizmin sandık yoluyla indirilmesine tanık olacağız. Öyle değil mi? Tarih bize faşizmin iktidardan edilmesinin sandık yoluyla pek de mümkün olmadığını göstermişti, önümüzdeki seçim bu konuda farklı bir çözümü de önümüze koyuyor. Böyle olduğu için de sosyalistlerin bu süreçte etkin bir rol oynaması gerekmiyor mu?

Seçim süreçlerinin halkın politize olması konusunda önemli bir süreç olduğu doğrudur bu dönemde sosyalistler açısından hem propaganda yoluyla kitleye ulaşma ve hem de örgütlenme çabalarının öneminin bir kat daha artması/arttırılması önemsenir ama bana öyle geliyor ki, bu durumu pekiştirecek sosyalist tavır   AKP karşıtlığında bir araya gelmeye çalışan kesimlerin heyecanlarına muhalefet etmekten geçmiyor, geçmemeli. Böyle bir tavrın seçimlerin ne olup ne olmadığı, seçimlere nasıl bakılması gerektiğine ilişkin sınıfsal perspektife ve seçimlerin halk üzerinde nasıl bir pekiştirici algıya yol açtığı gerçeğinin didiklenmesini çok da doğru bir siyasete dönüştürmüyor, gibi geliyor bana.

Kısaca seçim denildiğinde üstte sormaya çalıştığım soruların da sol açısından bir önemi olmalı.
Mutlaka sorulmalı ve önemsenmeli.
Yoksa...
Seçimler, siyaset, parlamentoya girip girmemek konusunun sınıfsal çözümlemeleri kendi aramızda   top çevirme gibi olmamalı, böyle olduğunda -yıllarca olduğu gibi-   dar alanda paslaşmalardan pek bir farkı kalmıyor. Sonuç alamadıktan ve sosyalizmi bir yerden bir yerlere taşıma konusunda   etkisiz kaldıktan sonra sınıfsal analizlerin çok çok yerinde olması bir yarar sağlamıyor demek istemiyorum ama...
Yoksa...
Belki de söylemek gerekiyor.

Neyse, seçim sürecindeyiz, daha çok konuşuruz.










Bu ileti en son melnur tarafından 26.03.2022- 04:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.03.2022- 04:36


Seçim önemli mi?

'Düzenin oy vermeye yüklediği yanılsamalı anlam, seçim atmosferini olağanın ötesinde politikleştirir, toplumu taraf olmaya çağırır. Komünistler için özel momenti işte bu yaratır.'

Aydemir Güler

Başlıktaki sorunun tek bir yanıtı yok. Parlamenter veya liberal demokrasi denen ve sayısız versiyonu olabilen burjuva demokrasisinde seçim temel yönetim mekanizmalarından biri. Yani adı geçen düzenin sürüp gitmesini temin eden mekanizmalardan biri…

Bu durumda, komünistler gibi “toplumsal sorunun” çözümünü düzenin kökten değişmesinden gören devrimciler seçime büyük anlamlar yüklemezler. Burjuva düzeninin seçimi burjuva düzenini değiştiremez. İşlevi tam tersidir.

Toplumların kaderine de seçim değil sınıflar mücadelesi karar verir. Komünistler işçi sınıfı ve emekçi halkın mücadelesini örgütlemekle yükümlüdür ve bu anlamda meselenin özüne konsantre olurlar. Seçim ile sınıflar mücadelesini yan yana koyduğunuzda, ikinci birinciyi belirler. Seçimlerin komünistler ve temsil ettikleri emekçi sınıflar açısından kazanabileceği önem, sınıflar mücadelesindeki dengelerin bir türevidir.

Düzenin ideolojisi ise seçimlere belirleyici rol atfeder. Bu iddia ve toplumda yarattığı algı gerçekliği yansıtmaz. Belirleyici olmasını geçelim; seçim, en iyi ihtimalle güç dengelerinin aynası olabilir. Aynaya yansıyacak olan görüntü, seçim saati gelip çattığında çoktan bellidir. Ancak toplumun büyük çoğunluğu kaderinin o saatte şekilleneceğine inandırılmışsa, seçim de sınıf mücadelelerinin özel bir momenti haline kendiliğinden gelmektedir.

Bu özel momente hakkını vermeden siyaset yapmak, yani sınıflar mücadelesinde dengeleri emekçilerden yana çevirmek mümkün değildir.

***

Devrimci, hakkını vereceği bu özel momentin temsil ettiği yanıltıcı örtüyü güçlendirmekten kaçınır. Düşünün; dünyaya hükmeden ABD emperyalizminin ülkesinde seçimlere katılım genel olarak yarının altında kalıyor ve sonuç kafa kafaya şekilleniyor! Yani hükmeden yapının genel oyla ilişkisi dörtte bir civarında… Bu rezalet verisi, emperyalist egemenliğin genel oydan başka bir kaynağı olduğunun kanıtı değilse nedir?

İktidarın kaynağı üretim araçları üstündeki mülkiyette, toplumsal ilişkilerde, sınıfların örgütlülük düzeyindedir.

Herhangi bir somut seçime devrimci siyasetin verdiği önem, mülkiyet rejimini ve onun belirlediği toplumsal ilişkileri değiştirmeyi kapsamaz. Bunlar sınıf mücadelesinin kazanılmasıyla, yani zaferden sonra ele alınmak durumundadır. Ama emekçi sınıfların örgütlülüğü zaferin ön koşuludur.

Düzenin oy vermeye yüklediği yanılsamalı anlam, seçim atmosferini olağanın ötesinde politikleştirir, toplumu taraf olmaya çağırır. Komünistler için özel momenti işte bu yaratır. “Seçimleri örgütlenmek için değerlendiririz” sözü bu nedenle afaki değildir, tersine konunun en gerçek noktası, merkezidir.

***

Yukarıdaki yaklaşım zedelendiğinde, mangalda kül bırakmayan devrimcilerin sıradan reformistlere dönüştüğüne ise sık tanık olunuyor. Belirli bir seçimin taşıdığı anlam çekiştirilip hayatın merkezi olarak sunulabildiği gibi, “aslolan mücadeledir” doğrusu pratikte siyaset alanının terk edilmesine vardırılabilir. Üstelik bu iki uç birbirini yadsımamakta, tersine bütünleyebilir de. Madem o kadar önemli değildir, hani fırsat da varken birtakım sınıf uzlaşmaları yoluyla biraz mevzi veya mevki kazanmak ilkelerle çelişmeyecektir! Veya olası mevziler mücadeleyi yükseltmenin olmazsa olmaz koşulu ilan edilir…

Burada durayım, çünkü bu yazı başka sol akımlarla polemik için yazılmıyor.

***

Türkiye’de kabaca bir yıla kadar yapılması beklenen seçimlerde AKP dönemi kapanabilir. Bu yönde bir gelişme sınıf mücadelelerinde dengenin emekçilere dönebilmesi için de bir fırsat yaratabilecektir. AKP’li yıllar tekelci sermayenin neo-liberal saldırısını dinci gericilik sopasıyla birlikte bir huruç harekâtına çevirmesine sahne oldu. Bu fütursuz saldırının ulaştığı yoksullaştırma operasyonu artık sürdürülebilir görünmüyor ve durdurulması pekâlâ mümkün hale geliyor.

Ama dikkat: Değişimi mümkün kılan faktör seçim değildir. Dedik ya, seçim en fazla aynadır.

Bugün AKP’nin sermayeye hizmeti ile düzenin sürdürülebilirliği arasında bir açı şekillenmiş bulunuyor ve düzenin çeşitli aktörleri başka bir yönetimi tercih ediyorlar. Yoksa emekçilerin ülkenin kaderine oylarıyla değil örgütlülükleriyle damga vurabilecekleri eskimeyen kuraldır.

Zaten AKP’nin yerine göz koyan düzen muhalefetinin, sermayenin yirmi yıllık kazanımlarını korumayı taahhüt ettiği hiç saklanmıyor. Ortada bir kamucu program yok. Laikliği ağzına almamaktan öte her gün ihlal etmek bir davranış ilkesi olmuş. Ukrayna krizinde sergilendiği gibi muhalefet emperyalizme iktidardan daha yakın durduğunu göstermek için çırpınıyor.

Solun bu “sağcı AKP karşıtlığına” eklemlenmesi hayli zor olduğu için, “güçleri birleştirmenin” dolaylı bir formülü icat edildi. AKP’ye sağdan itirazlar CHP, soldan karşı çıkışlar da HDP çatısına yönlendiriliyor. Bu rol dağılımı, emekçi sınıfların ve aydınların dinamizmini düzenin konsolidasyonuna kanalize ediyor.

***

Her seçim biriciktir ve yaklaşan seçimlerin özel önemi solun bu siyasal mimariyi bozması açısından düşünülmelidir. Bir değişimin kaçınılmaz olduğu kavşağa, sol emekçi sınıfların hak arayışını laiklik ve yurtseverlikle birleştirerek hazırlanmalıdır. Sol, emekçi halkı düzenin seçim aynasına bağımsız bir taraf olarak yansıtmanın çaresini üretmelidir.

Bu yapılamazsa AKP’nin yenileceği bir seçim de kapitalist düzenin güçlenmesini sağlayacak, düzen muhalefetinin tasarımına bir biçimde yerleştirilen sol, bu kritik kavşakta görünmez hale gelecektir. Emekçi halkımız kaç yıl daha kaybeder, bilinmez…

Ama bu yapılabilirse, beklenen değişim düzenin sınırlarını zorlayabilir. Düzen, bugünkü iktidar ve muhalefetiyle, emekten yana taleplerin, halkçı bir laikliğin ve antiemperyalist tepkilerin yükselmesine hiç hazırlıklı değil. O zaman sermayenin AKP sayesinde elde ettiği kazanımları AKP’den daha iyi koruyacağı varsayılan muhalefetin seçim başarısı, olsa olsa krizde yeni bir sayfa açılmasını temsil edecektir.

Emekçiler sınıf mücadelesinde ne ölçüde örgütlü bir güç haline gelirse bu yeni sayfaya devrimci kriz yazılması da o kadar mümkün olacak. Bu olasılık hakkında konuşmak için henüz çok erken. Ama seçimin neden ve ne kadar önemli olduğuna karar vermek için aklımızın bir köşesinde geleceğe ilişkin devrimci bir kurgu tutmakta yarar var.

https://haber.sol.org.tr/yazar/secim-onemli-mi-330525



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.04.2022- 01:34


Aydemir Güler SOLportal'da seçim üzerine yazmaya devam ediyor. İyi de yapıyor. Seçim önemli çünkü. Ve AKP'yi, MHP'yle birlkte kurdukları saray rejimini tahtından indirmenin tek yolu da seçim. Sandık yoluyla faşizmi yenilgiye uğratmak da ayrıca tarihsel bir öneme sahip. Sonra, demokrasi için de önemli; sınıf mücadelesinin çok daha uygun koşullarda yürütülebileceği bir zemin yaratması açısından...

Aydemir Güler   CHP ve HDP'yi yine eleştirmeye çalışmış. Bu saatte gerisini de okumadım, okuyamadım; sanırım yarın veya uygun bir zamanda okur ve bu konudaki düşüncelerimi aktarmaya çalışırım.


Eminim bu sayfaya girenler Aydemir Güler'in yazısını okuyacaklardır. Aşağıya asıyorum.



Seçimi önemseyenlere bakınız - AYDEMİR GÜLER

'Halkı örgütlenmek ve mücadele etmek yerine, teknoloji fetişizmine yönlendiren ve ayaklarını uzatıp oy verme gününü beklemeyi vaaz edenlerin, seçimi önemsediklerine inanmak güçtür.'

Toplumsal sorunların çözümünü seçime havale edenlerin seçimin mümkün olan en sağlıklı biçimde gerçekleşmesini de önemsemesi gerekir; değil mi?

“En sağlıklı biçimde” diye incelttim, çünkü çözümü seçime bırakanların zaten bunun sağlıklı bir yöntem olduğuna inanmaları gerekir… Ben, yersiz yere konumuz ilkeler düzeyinde kilitlenmesin, kapitalist ülkelerde parlamenter seçim mekanizmalarının işlevine ilişkin genel bir tartışmaya kendimizi hapsetmeyelim diye “inceltiyorum.”

Zira konumuz AKP’nin kuralsızlığa duyduğu derin bağlılıktır. Bu yönelim öncelikle küresel; sermaye düzeni eski dönemlerde konmuş kuralların kendisini kısıtladığı, yani dilediğince kâr etme imkânını elinden aldığını düşünüyor. Deregülasyon, esnekleşme, esnek çalışma falan diyorlar. İkincisi de bizim neo-liberallerin dümeni çoktandır İslamcılara teslim etmiş olmalarından kaynaklanıyor. Türkiye alenen şeriatın hüküm sürdüğü bir ülke olmadığı için Darülharp sayılıyor ve bu durumda her yol mubahtır.

O halde maç başladıktan sonra kurallar değiştirilir. Maç bitmeden sonuç ilan edilir. Bir tür orman kanunu…

Bu karabasandan çıkış yolunu seçim diye yanıtlayanların orman kanununa karşı birtakım güvenceler geliştirmesi de gerekir. Yoksa tam güne çıkacaktım derken bakmışsınız son çıkış kapatılmış!

CHP’nin Türkiye’nin hangi sorunlarını çözmeye talip olduğunu kendimize sorarsak bu gereklilik daha da göze çarpar hale geliyor. Düşünsenize, Millet İttifakı da, onun dışındaki HDP de laiklikle ilgilenmiyorlar. Meclis oylamasında yok, lafta bile yok! Tam tersine dil dinselleşmiş durumda; gerisine girmeyeyim…

Millet İttifakı son Ukrayna krizinde NATO’culuk rekortmeni oldu. Ekonomik kriz dâhil bir sürü derdi emperyalistlerin yörüngesinden sapmakla açıklamıyorlar mı? Demek ki emperyalizmle de ilgilenmiyorlar.

Geriye emekçiler kalıyor ki, muhalefetin ekonomi programının Babacan’ın imzasını taşıyacağı da, CHP’nin ve İyi Parti’nin AKP’nin Babacan’lı ekonomi politikası günlerine sahip çıktığını da biliyoruz.

Ancak ben bugünlüğüne, “iyi de bunlar sorun falan çözmeye niyetli değil” diye çıngar çıkartmak yerine neyi çözebileceklerini yanıtlayacağım…

Muhalefetin düzen sınırları içinde de olsa, daha adil, daha kurallı, daha hukuksal bir yapı vaat ettiğini söyleyebiliriz. Bugün muhalefet cephesi en azından bir iddia olarak, AKP’nin keyfi yönetim tarzını değiştirmeyi taahhüt etmektedir…

Madem öyle; seçimin olabildiğince sağlıklı yapılabilmesi bugünkü muhalefetin yalnızca iktidara gelebilmesinin temel koşulunu oluşturmakla kalmaz, nasıl bir değişim öngörüldüğüne ilişkin de son derece açıklayıcı bir örnek sunar.

***

Nitekim CHP bu konuda çalışmaya başlamış bulunuyor!

CHP’nin “Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” Onursal Adıgüzel “Seçim çalışmalarımız da tüm hızıyla devam ediyor” diyor.

“YSK’nin bizimle veri akışında bulunduğu tüm bilgileri kendi sistemimizde yeniden anlamlı hale getiriyoruz. İyi bir geri bildirim sistemi oluşturduk. YSK’nin verilerini ve kendi verilerimizi düzenli olarak karşılaştırıyoruz. Hatta YSK verilerinin düzeltilmesine destek oluyoruz. Türkiye bir parti devleti haline dönüştüğü için maalesef YSK’nin de doğru veri üretmesi görevi bize düştü. CHP olarak YSK’ye alternatif olarak seçim ve seçmen takip sistemi oluşturduk.”

Bu sözler 26 Mart 2022 tarihinde yayınlandı. Onursal Bey dört yıl önce yine bir Mart günü içimizi rahatlatmıştı:

“Şöyle iddialı bir söz söylüyoruz: ‘YSK da seçim sonuçlarını CHP’den öğrenecek.’… Türkiye’de gerçekten adil bir seçim ortamı yaratmak gayesindeyiz. Gerekirse yapay zekâyı mı kullanmamız gerekiyor, onu da kullanacağız.”

İddia 2019 öncesine ve şaibeli seçimlerin, referandumun vb. sonrasına tarihleniyor. Yapay zekâya ne oldu bilmiyorum, ama CHP’nin 2019’da yerel seçimlerde kaydettiği başarı, daha ziyade oy çuvallarının üstüne oturarak, kapıda nöbet tutarak korundu.

Bilgi ve İletişim Teknolojileri başlığı ana muhalefet partisinde daha önce de işbaşındaydı. Bu adı taşıyan Merkeze göre 2015’te Türkiye’de “kesinleşmiş 5 seçim hilesi” vardı… CHP bu hileleri önlemek için hazırlanıyordu, izin vermeyecekti…

Ama neredeyse AKP’li bütün seçimler şaibeli olmuştu ve hatta CHP’nin Üsküdar adayı 2014’te belediye seçimini kazandığından emindi:

“Peki ne oldu? Üsküdar'da seçimi biz kazandık. Fakat kurulan kumpas, yapılan entrika, hile, desise ve oyunlarla biz şu anda seçimi kaybetme riskini taşıyoruz.”

Kaybettiler!

Tahmin ettiğiniz gibi CHP 2014 öncesinde de her türlü hileye karşı hazırlık yaptığını, bilgi ve iletişim sistemlerine gayet hakim olduğunu ilan etmişti!

***

Şimdi seçime aşağı yukarı bir yıl kala, CHP aynı yerdedir. Duruma hakimdir, bilim ve teknoloji ondan yanadır ve … izin vermeyeceklerdir. Halkımız huzur içinde seçimi bekleyebilir...

Söz bitmiştir ve bu gelişigüzel örneklerini hatırlattığım adil seçim tekniklerinin bir safsata, boş laf olduğu çıplak gözle seçilebilmektedir.

Sermayenin esnekleştirip kuralsızlaştırdığı, imamların kendilerine yonta yonta cılkını çıkardıkları bu dünyada, aslında adil falan olmayan bir seçim işleminin az buçuk kitabına uygun yapılabilmesi için bile emekçi halkın örgütlülüğü gerekiyor. Halkı örgütlenmek ve mücadele etmek yerine, teknoloji fetişizmine yönlendiren ve ayaklarını uzatıp oy verme gününü beklemeyi vaaz edenlerin, seçimi önemsediklerine inanmak güçtür.

Laikliği, bağımsızlığı, emeğin haklarını unutup seçim adaleti sağlamak için yola çıkanların kaderidir bu. Ama halk kaderini örgütlenerek eline alabilir.

https://haber.sol.org.tr/yazar/secimi-onemseyenlere-bakiniz-331298




Bu ileti en son melnur tarafından 02.04.2022- 01:35 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.04.2022- 07:13


''Seçimlerin, özellikle sosyalist bir parti için ne kadar önemli olduğu sorusu maalesef hâlâ tartışılabiliyor. Mevcut düzen koşullarında ve fakat ona karşı mücadele etmek üzere bir araya gelmiş/örgütlenmiş insanlar, elbette parti çatısı altında bir araya gelmek zorunda değil. Bunun başka yol ve yöntemleri şu ana kadar olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Ancak, “taraf” kelimesinden kökünü alan “parti”yi bir örgütsel tercih olarak benimsemiş insanlar için, emekçilerin ne kadarını taraflaştırabildiklerini test edecekleri en önemli göstergelerden biri seçimler. Elbette tek gösterge değil ancak en önemlilerinden biri…''

https://ilerihaber.org/yazar/kitlesel-sosyalist-parti-ihtiyac-138890



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.04.2022- 03:09


İyi ki CHP var, iyi ki HDP var; olmasaydı ne yapardık! Açık seçik söylemiyoruz ama sanki sosyalist solun toplumsal alandaki güçsüzlüğünü bile CHP ve HDP'ye bağlar gibi bir halimiz var. Kendini sosyalist olarak tanımlayanlar bile sosyalist partiler yerine CHP veya HDP'ye yöneliyorsa sosyalist partilerimizin yönetimlerinin bu işte bir sorumlulukları yok mudur?

Seçim bence bu konuya da bir ayna tuttuğu için önemlidir. Her sosyalist parti bir siyasi program, bir siyasi söylem ve görünürdeki bir kadroyla seçime katılıyor. Savunageldiği siyasetin halkta bir yansıma bulduğunu seçim dışında nasıl anlayabiliriz ki?   Düzen partilerinin başarılı olup olmadıklarının ölçütü partiyi bir yerden alıp bir yere taşıması hep ileri sürülür de, sosyalist partilerimiz için böyle bir ölçüt neden gündeme gelmez?

Alıştık, alıştırıldık; sosyalist partilerimizin yönetimine gelen kadrolar hemen hemen hep aynı. Tamamı bir araya gelse yüzde bir bile oy alamayacakları kuşku götürmez bir gerçeklik ama, hiç birinin aklına koltuğu bırakmak gelmiyor. Toplumsal alanda bu kadar güçsüzüz, hemen hemen yok gibiyiz, ama hiçbir parti yöneticilerimizin aklına bu dağılmışlığı, bu parçalanmışlığı ortadan kaldırabilecek veya makul bir düzeye indirecek bir ''birleşme çabası'' gelmiyor. Sorsan yanıtları da hazır, Ekim devrimi öncesinde de böyleymiş; süreç o aşamaya geldiğinde birleşme zaten olacakmış. Hani, şimdi rahatımızı bozmayın demek ister gibi...

Seçimler önemli.
Seçimler artık bir ölçüt olmalı.
Seçim sonuçları sosyalistler için savunulan siyasetlerin halkta nasıl karşılık bulduğunun göstergesi olmamalı mı?
Bir, iki üç...
Olmuyorsa, hala yanlışta ısrar etmenin bir anlamı var mı?



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör M.Çulhaoğlu'ndan önemli bir 29 Ekim çağrısı... denizcan 36 16075 01.11.2023- 07:46
Konu Klasör Önemli: Faşizm, Bonapartizm, Az Gelişmiş Ülkelerde Devletle Siyasetin Göreli Bağımsızlığı – V. U. Arslan melnur 1 6 06.12.2023- 01:29
Etiketler   Seçim,   önemli
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS