SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Demirtaş: ortak devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletidir...           (gösterim sayısı: 976)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 12.05.2022- 10:06


Ortam bulanık ama aklınız bulanmasın - Selahattin Demirtaş

Olup biten hiçbir şeyde, yaşanan bunca krizde Erdoğan ve iktidarın rolü yokmuş gibi puslu bir ortam yaratılmak isteniyor

Resim Ekleme

Damat Berat Paşa’nın giderken söylediği gibi at izi it izine karıştı, daha doğrusu karışmış gibi görünsün istiyorlar. Kim istiyor? Elbette AKP-MHP iktidarı. Küçük de olsa bazı muhalif görünümlü çevreler de ortamın bulanıklaşmasına katkı veriyor. Olup biten hiçbir şeyde, yaşanan bunca krizde Erdoğan ve iktidarın rolü yokmuş gibi puslu bir ortam yaratılmak isteniyor. O nedenle, bazı noktaları asla unutmamak için tane tane vurgulamakta yarar var.

- Suriye’de iç savaşın büyümesine yol açan en önemli faktörlerden biri AKP hükümetinin politikalarıdır. Asıl hedefleri Suriye’de Kürtlerin hak elde etmelerini önlemekti. Bunun için radikal grupları eğitip silahlandırarak Suriye’ye saldılar. İç savaş büyüdü, hesap tutmadı. Beş milyon Suriyeli Türkiye’ye sığındı. Bunun sorumlusu Suriyeliler değil, Erdoğan ve AKP’dir. Bu nedenle, yabancı düşmanlığı ve sığınmacı karşıtlığı yapmanın anlamı yok. İktidarı değiştirirseniz sığınmacı krizi en insani koşullarda çözülür. Sığınmacılara saldırıp onları hedef göstermek yerine seçime hazırlanın, iktidarı değiştirin. Başka yolu yok.

- Yoksulluğun, işsizliğin, sefaletin, ekonomik krizin temel nedeni pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı değildir. Temel neden tek adam sistemidir, Erdoğan’dır. Türkiye yoksul bir ülke değildir. Ekonomi kısa sürede toparlanır, merak etmeyin. Seçime hazırlanın, meydanları şimdiden doldurun, iktidarı değiştirin. Başka yolu yok.

- Kürt sorununun barış içinde, birlik ve beraberlik güçlendirilerek çözülmesi mümkündür, kolaydır. Silahı ve şiddeti nihai olarak bitirecek adımları atmak, barışı sağlamak tahminlerden çok daha kolaydır. Çözüm, barış ve huzur halen sağlanmamışsa bunun sorumlusu Erdoğan’dır, AKP-MHP’dir. Barış talebinizi her yerde korkusuzca haykırın. Susmayın, savaş politikalarının kuyruğuna takılmayın. Seçime hazırlanın, iktidarı değiştirin. Başka yolu yok.

- HDP kapatılabilir, binlerce kişiye siyaset yasağı getirilebilir, binlerce kişi tutuklanabilir. Gezi davası kararından sonra çok daha kapsamlı Gezi operasyonları yapılabilir, yeni davalar açılabilir. Basına ve sosyal medyaya yeni kısıtlamalar getirilebilir. Aklınıza gelmeyecek her türlü baskı ve korku yayma uygulamalarıyla karşılaşabilirsiniz. Hepsinin tek sorumlusu Erdoğan ile AKP-MHP’dir. Asla korkmayın, geri adım atmayın, canla başla direnin, seçime hazırlanın, iktidarı değiştirin. Başka yolu yok.

- Ekonomik göstergelerde, enflasyon oranında manipülasyon artırılabilir. Seçimlere giderken sağdan soldan toplanacak borç paralar piyasaya sürülüp geçici bir bahar havası yaratılabilir. İşçi, memur, emekli maaşlarına ve asgari ücrete yüzde 50’den fazla zam yapılabilir. Erdoğan seçimleri kazanırsa zamlarla, vergilerle tüm o zamları üç ayda geri alır. Tıpkı şu günlerde olduğu gibi. Size büyük yalanlar söyleniyor, daha da büyükleri söylenecek. Hepsi koltuk içindir, tek sorumlusu Erdoğan ile AKP-MHP’dir. Yalanlara asla kanmayın, gece gündüz seçime hazırlanın. Kendinize güvenin, iktidarı değiştirin. Başka yolu yok.

- Büyük değişime hazır olun. Kimseyi dışlamayın. Herkesin el ele, yan yana durması için uğraşın. Ortak paydamız demokratik cumhuriyettir, ortak evimiz Türkiye’dir, ortak devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Bütün bunları en çok tahrip eden, toplumu paramparça edip kutuplaştıran Erdoğan ile AKP-MHP iktidarıdır. Bunların tek derdi koltuktur, makamdır, mevkidir, şatafatlı lüks hayattır. Birlik olun, demokrasi ilkeleri etrafında buluşun. Aday kim olacak tartışmasını bırakın. O bir kişiyi değil, ülkeyi düze çıkaracak o güçlü program ile o dev kadroyu oluşturun ve şimdiden meydan meydan, alan alan milyonlarca ses olun, tek yürek olun, “hemen seçim, derhal seçim” diye haykırın. Coşkuyla, moralle, cesaretle harıl harıl seçime hazırlanın, iktidarı değiştirin.

Ortam bulanık ama aklınız bulanık olmasın. Başka yolu yok.


https://t24.com.tr/yazarlar/selahattin-demirtas/ortam-bulanik-ama-akliniz-bulanmasin,35219



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.05.2022- 10:10


Demirtaş'tan 'Aydınlar Heyeti' çağrısı: Halk nefessiz, kan ağlıyor; aktif tutum almak tarihi bir sorumluluk!

Demirtaş, gelecek seçimlerin "tarihi fırsat yarattığına" vurgu yaptı

Resim Ekleme
4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanarak Edirne Cezaevine konulan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, aydın, sanatçı, akademisyen ve gazetecilere bir çağrı mektubu yazdı.

Eşi Başak Demirtaş aracılığıyla gönderdiği mektubunda gelecek seçimlerin önemine işaret eden Demirtaş, aktif tutum alınması çağrısında bulundu.

Herhangi bir siyasi parti ya da ittifak için değil, demokrasi için bir araya gelinmesi gerektiğini belirten Demirtaş, gelecek seçimlerin tarihi bir fırsat yarattığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Bulunduğunuz yerden sesinizi yükseltmeniz, hiç kimsenin ve hiçbir kesimin dışlanmadan Cumhuriyet’in ikinci yüz yılında yeniden inşa sürecine dahil edilmesini talep etmeniz çok önemli olacaktır. Ayrıca yaşanan yıkımın yol açtığı tahribatların daha da artmaması için kesintisiz şekilde sürece dahil olmanız, tam demokrasi talebinizi sürekli şekilde görünür kılmanız da çok acil bir toplumsal ihtiyaçtır. Halk bu kadar nefessiz kalmış ve adeta kan ağlıyorken aktif bir tutum almak sizler gibi aydınların tarihsel sorumluluğudur."

Bu çerçevede, sivil toplum örgütlerinin ve siyasi parti genel başkanlarının imzasına açılacak bir “Demokrasi Sözleşmesi” yazılabileceğini belirten Demirtaş, “Aydınlar Heyeti” kurulabileceğini, “Bir Hayalimiz Var” adıyla bir konferans düzenlenebileceğini önerdi.

https://t24.com.tr/haber/demirtas-tan-aydinlar-heyeti-cagrisi-halk-nefessiz-kan-agliyor-aktif-tutum-almak-tarihi-bir-sorumluluk,1033570



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.05.2022- 16:46


Demirtaş muhalefete seslendi: "Lütfen artık kendinize gelin"

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek için kaleme aldığı yazıda muhalefete seslendi.

Resim Ekleme
 
Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kaleme aldığı "Ben çok utanıyorum ya siz?" başlıklı yazıda muhalefeti eleştirdi.

"Peki muhalefet bu yüzde 70’lik kitleye ne diyor?" diye soran Demirtaş, yazısında “Voltran”ı oluşturamadıkları için aslında hiçbir şey söylemiyorlar. O kadar çok ve gereksiz şeyi tam bir kakafoni şeklinde söylüyorlar ki, sonuçta hiçbir şey söyleyememiş oluyorlar" ifadelerine yer verdi.

Demirtaş'ın Artı Gerçek'te yayınlanan yazısının tamamı şöyle:

"Muhalefetin belli başlı liderlerini olabildiğince dikkatle ve özenle takip ediyorum. Söylemlerini, eylemlerini, söylemediklerini; mimiklerinden beden dillerine kadar tüm hareketlerini analiz etmeye çalışıyorum. Nihayetinde siyasetçiyim ve hapiste rehin tutuluyor olsam da kendimi halka karşı sorumlu hissederek tüm gelişmeleri yakından takip ediyorum.

Elbette iktidar odaklarını da izliyorum ama yazının konusu onlar değil. Kaldı ki AKP-MHP üzerine “derin” analizler yapmayı uzun zaman önce bıraktım. Dibine kadar çürümüş, yozlaşmış, suça ve günaha bulaşmış bir zulüm iktidarını teşhir etmeye ve on milyonlarca mağdura anlatmaya gerek yok çünkü. Herkes malını iyi tanıyor. Kimi bu zulümden bıktı, usandı ve çıkış arıyor, kimi de halen Saray’ın çöplüğünden beslendiği için suça ortak olmayı sorun etmiyor. Ancak gerçek şu ki, yüzde 70’lik bir kitle artık net olarak değişimden yana ve gözünü muhalefete dikmiş, bir çözüm bekliyor.

MUHALEFET 'VOLTRAN'I OLUŞTURAMADI

Peki muhalefet bu yüzde 70’lik kitleye ne diyor? İşte sorun da burada. Henüz derli toplu şekilde bir arada duracak ve ortak bir söylem üretip ortak bir sloganda “Voltran”ı oluşturamadıkları için aslında hiçbir şey söylemiyorlar. O kadar çok ve gereksiz şeyi tam bir kakafoni şeklinde söylüyorlar ki, sonuçta hiçbir şey söyleyememiş oluyorlar.

Kendimi bazen kararsız bir seçmenin yerine koyarak liderleri veya parti sözcülerini izliyorum. Acaba hangisi beni ikna edecek diye objektif bir şekilde düşünmeye çalışıyorum. Mesela aylık gelirim ortalama bir memur maaşı, kira ödüyorum, kredi kartı borçlarım birikiyor, sürekli gıda ve giyim harcamalarımızdan kısarak hayatta kalmaya çalışıyoruz. Çocuklarım var, onların geleceklerini düşünmek zorundayım. Bu reel durum ve çaresiz ruh halimle, kurtuluş nerede diye partilere bakıyorum. Öyle ya, birinden birine oy vereyim ki ülkeyi, toplumu düze çıkarsınlar. Ben de barış, huzur ve güven içinde çocuklarımı yarınlara hazırlayabileyim.

ACABA KİME OY VERSEM?

Çok umutsuz, karamsar ama arayış içinde bir seçmenim. Acaba kime oy versem? (Merak etmeyin, HDP propagandası yapmayacağım, okumaya devam edin lütfen.) Dikkat edin, öyle büyük beklentileri olan bir seçmen değilim. Ama hayati derecede önemli bir sorunla karşı karşıyayım çünkü adeta hayatta kalmaya çalışan bir ailem var ve ertesi günü düşünecek takatim bile yok. Yani Türkiye’deki seçmen çoğunluğundan biriyim. Sade bir çözüm yolu duymak ve ikna olmak istiyorum. Bu durumda muhalefeti izliyorum. Ne diyorlar biliyor musunuz, elbette biliyorsunuz, ben yine de hatırlatayım. Hangisi hangisini söylüyor, siz zaten tahmin edersiniz. Derdim isimler üzerinden eleştiri yapmak değil. Bir anlayışı eleştirmeye çalışıyorum.

Haydi, şimdi o kararsız seçmen olarak muhalefete kulak verelim:

“Biz bu seçimde hakkıyla birinci parti olacağız ve ben başbakan olacağım.”

Nasıl yani? Birlikte masaya oturduğunuz liderleri seçimde eze eze yenip tek başına 360 milletvekili çıkararak Anayasa’yı değiştirecek ve sonra da başbakan mı olacaksınız? Diğer partileri yenmek için mi altılı masada oturuyorsunuz? İlginç.

“Kendi logomuzla, kendi şanımızla seçime parti olarak tek başımıza gireceğiz.”
O halde siz de 360 milletvekili çıkarıp Anayasa’yı değiştirecek ve bizi kurtaracaksınız. Çok güzel, masadaki diğer beş lideri seçimde alt etmek gerekecek ama sanırım problem değil. Yalnız, kadın lider de tek başına başbakan olacak. 360 onların, 360 da sizin, demek ki 720 vekili siz iki parti çıkarabiliyorsunuz. İnsan ister istemez heyecan duyuyor.

“İttifak içinde ittifak olabilir.”

Tamam, güzel. Ana muhalefet seçime tek başına girecek, diğer ikisi ayrı girecek, kaldınız üç parti. İttifak yapıp yüzde yediyi aşarak Meclis’e girseniz en az 50 vekil de siz çıkarsanız, oldu 770 vekil. Düşüncesi bile güzel.

“Altılı masa beni ortak aday gösterirse onur duyarım.”

Bence de güzel olur. Farz edelim yüzde 51’le seçildiniz ve partiniz de yüzde 28 oyla 230 vekil çıkardı. Oldu mu size bin vekil. Tüylerim diken diken oldu yeminle. Bir değil, iki anayasa yaparsınız.

“Demokrasi ittifakıyla bu seçimde halkın iktidarını kuracağız.”

Demek ki siz de en az yüzde 50+1 oyla cumhurbaşkanlığını kazanıp en az 301 vekil çıkaracak ve Meclis’te de iktidar olacaksınız. Toplamaya bile korkuyorum ama sanırım bin 301 vekil oldu. Bayılmasam iyi.

İktidara da bakalım.

“Cumhur olarak bu seçimde en az yüzde 75 oy alacağız.”

Bakın yüreğime su serpildi işte. Bir cumhurbaşkanı da siz çıkarıyorsunuz, en az 500 vekilliği de alıyorsunuz, etti mi bin 801 vekil. Allah’ım, sen aklıma mukayyet ol.

LÜTFEN ARTIK KENDİNİZE GELİN

Şimdi bir özet çıkaralım. Muhalefet bu seçimde iki cumhurbaşkanı, bir başbakan ve bin 301 vekil çıkarabilecekken iktidar ise bir cumhurbaşkanı ve 500 vekil çıkaracak. Demokrasimiz açısından kıvanç duyulacak bir tablo. Böylece tek adam sistemi de çökmüş oluyor tabii. Çünkü ülkeyi üç cumhurbaşkanı, bir başbakan ve bin 801 vekil birlikte yönetecek.

Fakat benim için neden rahat değil ve ben ne diye halen kararsızım acaba? Çocuklarım için halen korkuyorum ve ne yapacağımı bilemiyorum. Yukarıda sözünü ettiğim ortalama bir seçmen olarak sabah CHP’li oluyorum, öğlene doğru İYİ Partiliyim, öğleden sonra DEVA’ya geçiyorum, sonra HDP’de karar kılıp akşam Gelecek Partisine meylediyor, gece Saadet Partisi diyorum ve uyumadan önce yine kararsız kalıyorum. Ertesi sabah Türkiye İşçi Partisi tamamdır diyorum ama EMEP aklımı çeliyor, SOL Parti en iyisidir, özellikle öğlen sonrası ama akşamları mutlaka Yeşil ve Sol Gelecek diyorum. Bugün soldan kalktım çünkü. Akşam kararsız uyuyorum. Yarın ola hayrola.

Tek bir soruyla bitireyim. Şu perişan haldeki on milyonlara bakıp da hiç mi utanmıyorsunuz? Ben siyasetçi olarak çok mahcubum, hapiste bile utanıyorum.

Meğer siz kararsız seçmenden daha kararsızmışsınız. Lütfen artık kendinize gelin. Durumun vahametine ve ciddiyetine uygun bir duruşla ortak ve somut bir mesajda buluşup memleketi uçurumun dibinden çıkarın. Sorumluluk da vebal de hepinizdedir.

Biliyorum, yapabilirsiniz."

https://ilerihaber.org/icerik/demirtas-muhalefete-seslendi-lutfen-artik-kendinize-gelin-141132



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.06.2022- 01:12


Demirtaş altılı masayı ''voltran'' benzetmesiyle eleştiriyor. Aslında eleştirmeyen de yok. Tıpkı cumhur ittifakı gibi, ''bir türlü aday belirleyemediler'' diyen de var, her yanıyla çürümüş, tel tel dökülen bu ülkeyi ''nasıl düze çıkartacaklarını bir türlü söyleyemiyorlar'' diyen de. Ama haklarını da yemeyelim, çok zor bir ş yapıyorlar. Aralarında yeni kurulmuş eski AKP'li partiler de var, MHP'den kopup gelen bir büyük parti de. Bütün bu partilerin kısa bir zaman içinde bir ''voltran'' dönüşmesi bence beklenmemelidir ve hatta belki de bu süreçten bir votran da çıkmayacaktır. Anlaştıkları konular belli; cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden parlamenter seçimi geçecekler, demokrasiyi, hukuk sistemini kendi ayakları üzerinde oturtacaklar, ekonomi konusunda ise her zamanki gibi, her kriz döneminde yapılan klasik uygulamaları gerçekleştirecekler. Aşağı yukarı ortaklaşacakları konular bunlar. Bu uzlaşıyı da allayıp pullayıp cumhurbaşkanı adaylarının boynuna asıp kendi partilerinin siyasetleriyle seçim sahnesine çıkacaklar. Altılı masadan otak farklı şeyler beklentisi içinde olmak bana çok da doğru bir tavır gibi gelmiyor. Bu garabet rejime son vermek, demokrasi ve parlamenter sistemle birlikte -iyi kötü- bir demokratik yapıya kavuşmak altılı masanın üzerinde anlaşableceği konulardır. Ekonomi konusunda çok da bir şeyler yapılabileceği kanısında değilim, ne olup olmayacağını seçim sonuçlarından sonra göreceğiz.

Demirtaş'ın aceleciliği yıllarını demir parmaklıklar arkasında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olmanın bir patlaması gibi geliyor bana. Kolay da değil. Bir dönem Türkiyenin üçüncü partisinin genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayısınız ama, bir şey oluyor, ''seni cumhurbaşkanı yaptırayacağız'' iddiasının intikamı alınır gibi içeri tıkılıyorsunuz. Anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir şey değil. Sanırım, altılı masadan bir voltran beklentisi ve aceleciği içine girmenin bir nedeni bu ''psikolojik'' durum.

Kazanacağız, zor olacak belki ama eninde sonunda kazanacağız.

Demirtaş ve Kavala başta olmak üzere Mücella Yapısı, Can atalay ve diğer gezi mağdurlarıyla birlikte 80 yaşın üzerinde hapise tıkılmış 28 şubat mağduru askerlerimiz ve bu ceberrut sistemin hışmına uğramış pek çok insan özgürlüklerine kavuşacaktır. Böyle olacak çünkü bu böyle gitmeyecek. Gidemez. Mümkün değil. Türkiye herşeye rağmen bir muz cumhuriyeti hiç değil.

Başaramayacaklar, çünkü başaramadılar. Yirmi yıldır tek başlarına iktidardalar, devleti bile dönüştürdüler ama toplumun bütününü teslim alamadılar. Türkiye'de 1908'de başlayıp 1923'le ete kemiğe bürünen aydınlanma süreci meyvelerini vermiştir. Hatırı sayılır bir kitleyiz bu ve bu hatırı sayılı kitle dokuz yıl önce ne olduğunu gösterdi, kapasitesini açığa çıkardı, cumhuriyet karşıtlarına gücünü gösterdi. Hala bu topraklardalar ve hala buradayız. Bu saray rejimi mutlaka değişecek. Mutlaka.

Herşeye rağmen.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Selahattin Demirtaş: Türkiye demokrasi karşılığında Öcalan ile görüşmeli... melnur 3 673 09.09.2022- 08:07
Konu Klasör HDP'den 'ortak aday' açıklaması ve 'Selahattin Demirtaş' yanıtı... melnur 0 840 09.01.2022- 04:18
Konu Klasör Demirtaş: PKK'nin Türkiye'de tümüyle silah bırakması için elimizden geleni yapacağız melnur 1 345 20.04.2023- 08:52
Konu Klasör Selahattin Demirtaş: Ortak adayda birleşilmezse trajedi olur... melnur 4 598 25.01.2023- 00:04
Konu Klasör Demirtaş: Ortak adayda uzlaşma olmazsa sorumlusu Altılı Masa'nın milliyetçi kanadıdır... melnur 1 445 07.02.2023- 00:45
Etiketler   Demirtaş:,   ortak,   devletimiz,   Türkiye,   Cumhuriyeti,   Devletidir.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS