SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   >   son» 
A’dan Z’ye Emek ve Özgürlük İttifakı ...           (gösterim sayısı: 2.701)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 12.09.2022- 07:30


A’dan Z’ye Emek ve Özgürlük İttifakı - I

İttifakla ilgili A’dan Z’ye merak edilen soruları ittifakta yer alan kurumların temsilcilerine yönelttik.

Tugay Candan

Resim Ekleme

TÖP Sözcüsü Perihan Koca, kurulan Emek ve Özgürlük İttifakı’nı “Bu, halkçı bir Türkiye projesidir” sözleriyle tanımladı. Koca, “Salt seçim odaklı bakmazsak, geniş anlamda tarihsel bir boşluğu doldurma iddiasındayız” dedi.

Türkiye, Saray Rejimi’nde 2023 seçimlerine doğru ilerlerken siyasette saflar da netleşmeye başladı. Cumhur İttifakı ve “altılı masa”da somutlaşan Millet İttifakı’nın yanında 25 Ağustos’ta yeni bir ittifak ilan edildi.

Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) tarafından kurulan Emek ve Özgürlük İttifakı, “İnsanca çalışılacak ve yaşanacak bir düzen için; halkın egemenliğine dayanan bir güçlü demokrasi için; Kürt sorununda barışçıl ve demokratik bir çözüm için; kadınlar, gençler ve dezavantajlı grupların eşitliği ve özgürlüğü için; doğanın ve kültürel varlıklarımızın korunması için hep birlikte mücadele” söylemiyle yola çıktı.

İttifakın yol haritasının 24 Eylül’de yapılacak bir halk buluşması ile açıklanacağı duyuruldu.

Biz de ittifakla ilgili A’dan Z’ye merak edilen soruları ittifakta yer alan kurumların temsilcilerine yönelttik. Röportaj dizimizin ilk bölümünü TÖP Sözcüsü Perihan Koca’ya ayırdık.

‘TARİHSEL BİR BOŞLUĞU DOLDURMA İDDİASINDAYIZ’

İktidardaki Cumhur İttifakı bir yana Millet İttifakı da toplumun ezilen kesimlerine dair bir program açıklamış değil. Bu koşullarda Emek ve Özgürlük İttifakı bir boşluğu doldurmuş oldu diyebilir miyiz?

Emek ve Özgürlük İttifakı şüphesiz ki bu boşluğu doldurma iddiasındadır. İşçi sınıfının, Kürt halkının, Alevilerin, azınlıkların, doğa savunucularının, kadınların, gençlerin, LGBTİ+’ların, kır ve kent yoksullarının ekonomik ve demokratik mücadelelerini siyasal bir programla buluşturmak için yola çıktık. Bu, halkçı bir Türkiye projesidir. İttifakımız, ekonomik, siyasal ve ekolojik krizlere gerçek alternatifler üretme iddiasında olup, krizlerin altında ezilenleri, emeği sömürülenleri, dili ve kimliği inkâr edilenleri, dini inancı baskı altında olanları, cinsel yöneliminden dolayı baskılananları aynı siyasal program altında buluşturma iddiası taşıyor. Salt seçim odaklı bakmazsak, geniş anlamda tarihsel bir boşluğu doldurma iddiasındayız.
Resim Ekleme
‘TOPLUMSAL GERÇEKLİĞİN DAYATTIĞI BİR DURUM’

Millet İttifakı “yeni” olarak aslında eskiyi restore ederek, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” vurgusu yapıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın “yeni” olarak vadettiği nedir?


Yeni olarak vadettiğimiz şey, örgütlü bir halk gücü ve halkın kendi seçeneği. Parlamentonun güçlenip güçlenmemesi tartışmalarına hapsolmayan, az önce de belirttiğim tarihsel bir boşluğu dolduran bir ittifak. Türkiye’de halkçı bir demokrasinin yolu egemen güçlerin birbirlerini kopya eden ve salt neoliberal ufuklarla sınırlı parti programlarından geçemez. Halkçı bir demokrasi ancak ve ancak Türkiye işçi sınıfının ve ezilenlerin Kürt halkıyla ittifakından geçer. Bu stratejik bir ittifaktır. Bir tercih ya da bir hareketin arkasına takılmak değil, toplumsal gerçekliğin dayattığı bir durumdur. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın yeni olarak vadettiği şey budur. Bu tarihsel ittifakı kurmak, örgütlü bir halk gücüne dayanarak büyüyerek yürümek. Ne faşizm ne restorasyon halkçı demokratik bir seçenek mümkün. Ve biz bugün o mümkünün adımlarını atıyoruz.

‘SEÇİMLERİ GERÇEK HESAPLAŞMANIN BİR BASAMAĞI OLARAK GÖRÜYORUZ’

Emek ve Özgürlük İttifakı bir değişim ve dönüşümün de öncülüğüne soyunmuş durumda. Bu dönüşüm için 2023 seçimleri nereye oturuyor? Önemi nedir?


Tek başına “seçimler çok önemlidir ve merkezidir” demek de hata, seçimleri yok saymak da bir hata. İki uca savrulan yorumlamaları doğru bulmuyoruz. Biz yürüyüşümüzü uzun soluklu bir mücadele süreci tanımlıyoruz. Ancak diğer yandan erken ya da zamanında en geç 10 ay içerisinde de bir seçime gideceğiz. Seçim toplumun politize olduğu önemli bir süreç. Bu uzun soluklu mücadelenin de önemli bir konağı. Açıkça halkın çıkarlarını savunabileceğimiz bir fırsat sunuyor. Az önce saydığımız halk güçlerinin tamamının kendi taleplerini yüksek sesle dile getirme ortamı yaratıyor. Milyonlarca insana ulaşabileceğimiz ve halkçı bir programı birlikte tartışabileceğimiz bir fırsat olarak görüyoruz seçimleri. Milyonlarca insanın bir hesaplaşma fırsatı olarak gördüğü seçimleri, biz gerçek bir hesaplaşma, hesap sorma sürecinin inşasında bir basamak olarak görüyoruz. Bu açıdan seçimleri halkın özneleşme pratiğinin önemli bir anı olarak görmek ve oraya tayin edici müdahalelerde bulunmak elzem. Bu müdahaleleri dönemin özgün koşullarına ve halkın ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda koşullara uygun biçimlerde yapmak da yine bizim sorumluluğumuzdur.

‘BURASI BİR BULUŞMA ZEMİNİ HALİNE GELEBİLİR’

Emek ve Özgürlük İttifakı çevresinde şekillenebilecek toplumsal muhalefetin, ülkenin bundan sonraki geleceğinde belirleyicilik rolünü nasıl görüyorsunuz?


Öyle bir dönemin içine soluyoruz ki her şey mümkün. Ve muazzam olanaklar var. Eğer doğru anda doğru adımları atabilirsek. Örgütlü bir güce ulaşabilirsek. Önümüz çok açık. Çünkü sadece ülkemizde değil, dünya genelinde bir temsil krizi var, bir ekonomik kriz var ve daha bir sürü açmaz var. Eğmen sınıflar alt sınıfları yönetmekte git gide zorlanıyorlar. Üstelik dünyanın birçok yerinde halk isyanları çıkıyor. Bizde de böyle bir potansiyel var. Emek ve Özgürlük İttifakı eğer halk güçlerini bir program etrafında bir araya getirirse, oluşacak toplam aritmetik bir biçimde aratabilir. Biz, ittifakımızın doğru politikalar gütmesi halinde geniş kitlelerde ciddi bir güven yaratacağını düşünüyoruz. Eğer bu güveni yaratmayı başarırsak burası bir buluşma zemini haline gelecek. Bu zemin git gide genişleyecek. Her yeni konakta bir sonraki konağa doğru yol alacak gücü ve enerjiyi bulacak. Böylece değiştirici bir güç açığa çıkacaktır.

24 Eylül’de büyük bir halk buluşmasıyla ilan edeceğimiz programla bu sürecin başlangıç adımını güçlü bir şekilde atacağız. Emek ve Özgürlük İttifakı emekçi sınıfları ve ezilenleri halkçı bir çıkışa ulaştıracak yegâne seçenektir.

https://ilerihaber.org/icerik/adan-zye-emek-ve-ozgurluk-ittifaki-i-144909



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.09.2022- 07:33


A’dan Z’ye Emek ve Özgürlük İttifakı - II

İttifakla ilgili A’dan Z’ye merak edilen soruları ittifakta yer alan kurumların temsilcilerine yönelttik.
 
Tugay Candan

Resim Ekleme

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Emek ve Özgürlük İttifakı bir başlangıçtır. 6 parti ve örgütün açıklayacağı mücadele ve ittifak platformu bir final değil başlangıç olacak” dedi. Akdeniz, halkın iki egemen bloktan birine mecbur olmadığını söyledi.

Türkiye, Saray Rejimi’nde 2023 seçimlerine doğru ilerlerken siyasette saflar da netleşmeye başladı. Cumhur İttifakı ve “altılı masa”da somutlaşan Millet İttifakı’nın yanında 25 Ağustos’ta yeni bir ittifak ilan edildi.

Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) tarafından kurulan Emek ve Özgürlük İttifakı, “İnsanca çalışılacak ve yaşanacak bir düzen için; halkın egemenliğine dayanan bir güçlü demokrasi için; Kürt sorununda barışçıl ve demokratik bir çözüm için; kadınlar, gençler ve dezavantajlı grupların eşitliği ve özgürlüğü için; doğanın ve kültürel varlıklarımızın korunması için hep birlikte mücadele” söylemiyle yola çıktı.

İttifakın yol haritasının 24 Eylül’de yapılacak bir halk buluşması ile açıklanacağı duyuruldu.

Biz de ittifakla ilgili A’dan Z’ye merak edilen soruları ittifakta yer alan kurumların temsilcilerine yönelttik. Röportaj dizimizin ikinci bölümünü EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz’e ayırdık.

'EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI BİR BAŞLANGIÇTIR'

“Sosyalistlerin birliği” çok çeşitli öznelerce yıllardır dile getirilen bir talep. Ancak Emek ve Özgürlük İttifakı’nda hem HDP’nin yer alması, hem de son açıklamada konulan hedeflere bakıldığında bunun ötesine geçildiğini görüyoruz. Sol-sosyalist bir özne olarak değerlendirdiğinizde bugün daha geniş birlik bir zorunluluk mudur?


2000 yılı itibariyle girildiği ilan edilen "milenyum çağı" hızla çöktü. Kapitalist ekonomi kriz sarmalında yoksullarla zenginler arasındaki uçurum büyüdü. Pandemi, küresel iklim değişikliği, göçler, doğanın canına okunması vb gelişmeler kapitalizme ve tekellere karşı mücadele alanını genişletiyor. Ukrayna savaşı üzerinden emperyalist blokların hegemonya mücadelesi, savaş ihtimalini ve silahlanma yarışını hızlandırdı. Kısacası kapitalist düzen çürüdü, düzen dışı çözüm arayışları güçleniyor. Eşitlik ve özgürlükler dünyasına kapı açmak için sosyalizm vazgeçilmez değerde. Sınıf mücadelesi yeniden öne çıkmaya başladı. Böylesi bir dönemde uluslararası sosyalist, komünist işçi partilerinin dayanışması ve güçlenmesi önemli. Emek Partisi uluslararası komünist hareketin bir parçasıdır ve enternasyonal mücadeleyi geliştirmeye çalışıyor. Çeşitli ülkelerden kardeş parti ve örgütlerle bu çalışma içindeyiz. Önce bu bilgiyi not düşmüş olalım.

Türkiye'de "Sosyalistlerin birliği" sorununa gelelim. Dayanışma önemlidir. Ama sosyalistlerin birliği denince bunun kapsamı ideolojik politik teorik ilkelere doğru genişler. O nedenle EMEP olarak biz Türkiye'de bugünkü koşullarda sorunun ortak sosyalist bir program ya da ortak parti birliği ihtiyacı olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü burada "nasıl bir sosyalizm" konusu gündeme gelir. Her partinin programı ayrı ve her parti kendi çalışmasını yapıyor, yapmalı zaten. Ama "sosyalistlerin birliği ya da ittifakı" bize göre bugünün ihtiyacı olan bir tartışma gündemi değil.   Bugün elbette sosyalist parti ve örgütlerin yan yana durması, dayanışması, kimi taktik konularda birlikte hareket etmeleri önemlidir. Bunu önemsiyoruz. Ama böylesi oluşumlar kendisini emek ve demokrasi güçlerinin birliği ihtiyacının yerine ikame etmemelidir. Ederlerse yanlış olur. Bugün ülkemizde ağır ekonomik ve siyasal sorunların altında ihtiyaç en geniş halk ittifakının sağlanmasıdır. Hele de tek adam yönetimi ve sermaye egemenliği düşünüldüğünde. Bugün birlik sorunu halk güçlerini birleştirecek ortak bir mücadele ittifakında düğümleniyor. Bu ittifak ya da mücadele birliği içinde sosyalist, sol partiler ve oluşumların yanında emek ve meslek örgütleri, Kürtlerin demokratik mücadelesi, Alevilerin bastırılan talepleri, gençler, kadınlar, işçiler ve yoksul köylüler, aydınlar, doğa savunucuları, yaşam tarzına müdahale edilen yurttaşlar vb tüm ezilen kesim ve tabakalar yer bulmalıdır.

Sosyalist Güç Birliği olarak bir bildirge yayınlayan TKP, Sol Parti, TKH ve Devrim Hareketi'ni önemsiyoruz. Halkevleri ile yakın temastayız ve mücadelede yan yanayız. Adını sayamadığımız devrimci örgüt ve yapılar da var elbette. Dost parti ve örgütler farklı farklı hedeflere sahip olsalar da halkın ittifak arayışı herkesi bağlıyor. Hepimiz bu sorumlulukla hareket etmeliyiz.

Emek ve Özgürlük İttifakı bir başlangıçtır. 6 parti ve örgütün açıklayacağı mücadele ve ittifak platformu bir final değil başlangıç olacak. Amacımız ittifak girişiminin katbe kat büyümesidir. 24 Eylül'de büyük halk buluşması ile ilan edeceğimiz ortak çağrı da bu olacak zaten.

Elektrik, akaryakıt ve doğalgaza yapılan zamlara karşı mücadele, yüksek enflasyon karşısına insanca yaşayacak ücret, barınma ve konut sorunu, okullar açılırken ortaya çıkan yığınla sorun, eğitim hakkından mahrum kalanlar, ülkeden umudu kesen gençlerin hayalleri, şiddete uğrayan katledilen kadınlar… Şimdi acil talepler etrafında halkı birleştirme zamanıdır. İttifakın harcı da buradadır zaten.

'HALK İKİ EGEMEN BLOKTAN BİRİNE MECBUR DEĞİL'

Emek ve Özgürlük İttifakı, Cumhur ve Millet ittifaklarına bir alternatif olarak mı var olacak? Diğer ittifaklarla ayrışan noktalar nelerdir?


Cumhur İttifakı tek adam yönetimidir ve gitmelidir. AKP-MHP bloku faşist bir düzen inşasını hedeflemektedir, başarılı olurlarsa emek ve demokrasi güçleri, halk kesimleri tamamen ezilmek istenecek. Millet İttifakı düzenin restorasyonudur, halka çare olmaz. Restorasyon hem kapitalist ekonomik revizyon hem de politik baskı ve şiddet aygıtının revizyonudur. Her iki burjuva blok bize göre bire bir aynı değildir. Tek adam yönetimi halkın başına beladır. Ama uluslararası sermayeye güven vermek konusunda her iki blok benzer vaatlere sahiptir. Bunun karşısına halkımız seçeneksiz değildir ve iki egemen bloktan birine mecbur değildir. Üçüncü seçenek kuruluyor ve genişleterek inşa edeceğiz. Üçüncü ittifak seçeneğinin farkı sermaye tahakkümüne karşı halkçı ekonomidir. Emek ve Özgürlük İttifakı gerçek laiklik savunusu, antiemperyalist duruş ve halk egemenliği hedefi ile farkını ortaya koyacak. Kürt sorununun demokratik çözümünde açık ve net tutumu görülecek. Ortak deklarasyon açıklandığında tüm dostlarımız ve elbette halkımız yol haritasına güven duyacak. Birlikte yürümek birlikte kazanmak bütün gayemiz.

'SEÇİMLER DE BİR MÜCADELE ALANIDIR'

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim hedefleri nedir?


Emek ve Özgürlük İttifakı henüz seçim gündemiyle toplanmadı. Bu konuda taktik bir tutum ortaya çıkmış değil. EMEP de bu konuda kurullarında bir gündem konuşmadı. Ama şu kadarını söyleyelim; halk mücadele alanında seçeneksiz olmadığı gibi seçimlerde de düzen siyasetine mecbur olmayacak ve kendi siyasetini ortaya koyacaktır. Seçimler de bir mücadele alanıdır, üzerinden atlanmaz, kenarından geçilmez. Günü geldiğinde yetkili kurullarımız açıklama yaparlar.

'EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI BAĞIMSIZ BİR GÜÇ ODAĞIDIR'

Toplumsal muhalefetin bir kısmı, Millet İttifakı içinde, özellikle CHP’de de temsiliyet buluyor. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın toplumsal muhalefetin tek temsilcisi olma hedefi var mı?


CHP ortak program olarak burjuva sağ düzen partileriyle hedefini belirledi. Burada işimiz olmaz. Kimse bizden düzenin sol ayağı, restorasyonun sol bacağı olmamızı beklemesin! Sandık seçim güvenliği konusunda dayanışma içinde oluruz. Kılıçdaroğlu'na linç girişimi, Kaftancıoğlu’na siyaset yasağı gibi hadiselerde yanlarında olduk, yine oluruz. Ama CHP tabanı Babacan, Davutoğlu ve Akşenerlerin peşine takılmayı kabul etmemeli. Ülkenin geleceğini düşünenler halk ittifakının, mücadele ittifakının, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın içinde yer almalı. Kaldı ki bizim için diğer düzen partilerine oy veren emekçiler de mücadele ittifakına kazanılmalıdır. Türkiye'de işçi sınıfı ve halkın bir çıkış yolu bulması için Emek ve Özgürlük İttifakı bağımsız bir güç odağıdır. İşçi ve emekçilerin, halkın ittifakı güçlendikçe siyasal duruma dair tablo umudu yeşerterek değişecektir.

https://ilerihaber.org/icerik/adan-zye-emek-ve-ozgurluk-ittifaki-ii-144942



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.09.2022- 07:57


'Emek ve Özgürlük İttifakı etkili olmazsa köklü bir hesaplaşma gerçekleşmez'

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Gazete Pencere’den Seher Önalan’ın gündeme dair sorularını yanıtladı.

Resim Ekleme
 
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Hiçbir şey bugün Saray Rejimi’nden kurtulmaktan daha acil değil. Türkiye’nin hiçbir ama hiçbir sorunu Saray Rejimi yıkılmadan gerçek bir çözüme kavuşturulamaz” dedi. Baş, Emek ve Özgürlük İttifakı’na ilişkin ise “AKP sonrasına dair sürece ilişkin olarak bugünkü muhalefet saflarında epey farklı görüşler var ve eğer Emek ve Özgürlük İttifakı etkili, güçlü bir odak olarak TBMM’de temsil edilemezse pek çok temel konuda AKP’nin bugünkü politikalarıyla köklü bir hesaplaşma gerçekleşemez” ifadelerini kullandı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Gazete Pencere’den Seher Önalan’ın gündeme dair sorularını yanıtladı.

Yaşanılan derin yoksulluk, barınma krizi, paramparça edilmiş eğitim sistemi, eşitsizlik, haksız bölüşüm, geleceksizlik ve güvencesizliğin hepsinin dönüp dolaşıp Saray’a bağlandığını dile getiren Baş, “Erdoğan’dan, onun suç şebekesine dönüşmüş partisinden ve getirdikleri ucube sistemden kurtulmak birinci önceliğimiz olmalı. Hiçbir şey bugün Saray Rejimi’nden kurtulmaktan daha acil değil. Türkiye’nin hiçbir ama hiçbir sorunu Saray Rejimi yıkılmadan gerçek bir çözüme kavuşturulamaz” dedi.

‘GELECEĞİN TÜRKİYESİ’NDE SÖZ SAHİBİ OLMAYI AMAÇLIYORUZ’

Baş, kurulan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın, yok sayılmak istenen geniş halk kesimlerinin etkin bir güç olarak siyasete müdahale etmesi, düzen güçlerinin sıradan insanlar diye küçümsedikleri gerçek insanların bir politik odak olarak AKP karşıtı mücadelede etkin bir rol almasını ve geleceğin Türkiyesi’nin inşaasında söz sahibi olmasını amaçladığını kaydetti.

6’LI MASAYA ADAYLIK UYARISI

Baş, seçimlerde ittifakın aday çıkarıp çıkarmayacağına yönelik soruya ise şu yanıtı verdi:

AKP’nin yenilmesi, bu Saray iktidarının kaybetmesi için elimizden geleni yapacağımızı söyleyerek başlayabilirim. Bunun için ikinci turda oy verilebilecek bir adaya ilk turda da oy verip ülkemizin önünü açabileceğimizi söylemiştik, geride kalan iki cumhurbaşkanlığı seçiminden çıkardığımız derslerle, ilk turda Tayyip Erdoğan’a ağır bir yenilgi yaşatmanın mümkün olduğunu görüyoruz ve bunu istiyoruz.

Ancak örneğin 6’lı masa, iktidara karşı tepkinin halkı kendilerine mecbur kıldığını düşünüp, Ekmeleddin İhsanoğlu örneğindeki gibi bir sorumsuzluk içine girer, kendisinden başka kimsenin ne dediğine bakmazsa, kararı halkın vermesi gerektiğini söyleyerek aday çıkartmak da elbette bir seçenek olarak önümüzde duruyor.

‘EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI ETKİLİ OLMAZSA KÖKLÜ BİR HESAPLAŞMA GERÇEKLEŞMEZ’

Hesaplaşma konusuna da değinen Baş, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu konudaki önemine “AKP sonrasına dair sürece ilişkin olarak bugünkü muhalefet saflarında epey farklı görüşler var ve eğer Emek ve Özgürlük İttifakı etkili, güçlü bir odak olarak TBMM’de temsil edilemezse pek çok temel konuda AKP’nin bugünkü politikalarıyla köklü bir hesaplaşma gerçekleşemez” sözleriyle dikkat çekti.

https://ilerihaber.org/icerik/emek-ve-ozgurluk-ittifaki-etkili-olmazsa-koklu-bir-hesaplasma-gerceklesmez-145037



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.09.2022- 16:27


Emek ve Özgürlük İttifakı yola çıkıyor!

25 Ağustos’ta ilan edilen Emek ve Özgürlük İttifakı, 24 Eylül Cumartesi günü saat 15.30’da Haliç Kongre Merkezi’nde ilk halk buluşmasını gerçekleştirecek

Resim Ekleme
 
Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) bir araya gelerek oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, İstanbul’daki ilk halk buluşmasını gerçekleştirecek.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluşunun ilan edileceği halk buluşmasında, ittifak içindeki siyasi partilerin genel başkanları, sözcüleri ve eş genel başkanları birer konuşma yapacak ve ittifakın programının çerçevesi kamuoyuna duyurulacak.

İstanbul’un dört bir yanından gelen binlerce kişinin katılmasının beklendiği halk buluşması, 24 Eylül Cumartesi günü saat 15.30’da Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak.

NE OLMUŞTU?

EHP, EMEP, HDP, SMF, TİP ve TÖP temsilcileri, 25 Ağustos 2022’de TİP’in ev sahipliğinde İstanbul’da toplantı yapmış ve toplantının başarıyla sonuçlandığı kamuoyuna duyurulmuştu.

Sonuç metninde, kurumların girişimiyle, eylül ayı sonunda kitlesel bir halk buluşması ve en geniş demokrasi güçleriyle birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluşunun ilan edilmesine karar verildiği ifade edilmişti.

https://ilerihaber.org/icerik/emek-ve-ozgurluk-ittifaki-yola-cikiyor-145316



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.09.2022- 02:21


Emek ve Özgürlük İttifakı kuruluşunu açıkladı

Emek ve Özgürlük İttifakı'nın bileşenleri, İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen halk buluşmasıyla kuruluşlarını kamuoyuna açıkladı.

Resim Ekleme
Emek ve Özgürlük İttifakı bugünkü halk buluşmasında kuruluşunu ilan ederken, ittifakın yol haritasını kamuoyu ile paylaştı.

Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) bir araya gelerek oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı'nın ilk halk buluşması bugün İstanbul'da düzenlendi. Buluşmaya ittifak partilerinin ve kurumlarının başkanları ve eş genel başkanları, sözcüleri, milletvekilleri, sendika temsilcileri, işçiler ve binlerce yurttaş katıldı.

Haliç Kongre Merkezi'ndeki halk buluşması, katılımcıların salona girişleriyle başladı. Öte yandan ittifak bileşeni partilerden EHP Sözcüsü Özge Akman, Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar, SMF Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TÖP Sözcüleri Perihan Koca ile Juliana Gözen salona birlikte giriş yaptı.

HDP bileşenlerinden Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Başkanı Keskin Bayındır, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Sosyalist Kadın Meclisi Sözcüsü Çiçek Otlu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, SODAP Eş Sözcüleri Kezban Konukçu ve Sezgin Kartal, SYKP Eş Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Ayşe Erdem ve İbrahim Akın da salonda yerlerini aldı.

"EMEK, ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ İÇİN YOLA ÇIKIYORUZ"

Halk buluşması, EHP Sözcüsü Özge Akman'ın konuşmasıyla devam etti. Akman konuşmasında "Aslında bizim ittifakımız kendisini ismiyle de anlatan bir ittifak. Üç temel kavram üzerinden yola çıkıyoruz. Emek için yola çıkıyoruz. Özgürlük için yola çıkıyoruz ve barış için yola çıkıyoruz" dedi.

Akman, şunları söyledi:

"Dış borcun batağına düşmüşüz, her konuda dışa bağımlılığın batağına düşmüşüz, ucuz kredilerle her yeri betonlaştırmanın batağına düşmüşüz. Bu halkımıza nasıl yansıyor? Enflasyon olarak, yoksulluk olarak, işsizlik olarak yansıyor. Enflasyonumuz sıcak savaşın içinde olan ülkelerden bile daha yüksek. O konuda dünya beşincisiyiz. İnsanlarımız yoksulluk çekiyor.

Bu ülkede eğer ekmeğe bile ulaşmak bir sorun haline geldiyse tarım ve gıda üretimi alanlarında büyük ölçüde kamu yatırımları yapmalıyız. Eğer bu ülkede insanlarımız elektrik faturasını ödeyemediği için karanlıkta oturuyorsa, enerji sektöründe kamulaştırmaları hayata geçirmeliyiz. Eğer bu ülkede halk hastane kapılarında inim inim inliyorsa sağlık sektöründe kamu yatırımları yapmalıyız ve kamulaştırmaya gitmeliyiz. Neden mi? Çünkü halkın temel ihtiyaçlarını özel sektörün insafına bırakamayacağımızı defalarca öğrendik.

Tek tek yenilmemek için ne yapmalıyız?

Bak biz emekçiyiz, yoksuluz. Kadın cinayetlerine kurban gidiyoruz, Alevi halkımız eşit yurttaş sayılmıyor, gökkuşağı bayrağımız yasaklanıyor, derelerimiz kurutuluyor, ağaçlarımız kesiliyor. Özgürlükleri de kapsayan laiklik için mücadele ediyoruz.

Demek ki birbirimize sarılmalıyız, demek ki birbirimize kenetlenmeliyiz, demek ki ortak mücadelemizi yükseltmeliyiz.

Bu otoriter rejim, bu tek adam rejimi bizi sıkıştırıyor, sesimizi boğmaya çalışıyor. Böyle devam etme niyetindeler belli ki. Ama bizim böyle devam etmeye hiç niyetimiz yok. Kabul etmiyoruz onların baskıcı yönetimini.

Hani yoldaşımız Demirtaş demişti ya 'seni başkan yaptırmayacağız' diye, biz de şimdi diyoruz ki seni başkanlıktan göndereceğiz."

"BU DAHA BAŞLANGIÇ, GELİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM"

EHP Sözcüsü Özge Akman'ın konuşmasını tamamlamasının ardından EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz kürsüye çıktı. Konuşmasında Saray'a karşı ortak mücadele vurgusu yapan Akdeniz, "Hep birlikte başaracağız, hep birlikte kazanacağız" dedi.

Akdeniz, şunları söyledi:

"Bu daha başlangıç diyoruz. Yürüyoruz, yolumuz uzun, yolumuz zorlu, buradan bütün sosyalist partilere, sol demokratik ilerici çevrelere sesleniyoruz. Gelin, birleşelim. Öyle uzaktan 'biz dayanışma içindeyiz' demekle olmaz halk 'birleşin' diyor. Birleşelim birleşelim birleşelim...

İşçilere sesleniyoruz, sendikalara sesleniyoruz, emek ve meslek örgütlerine sesleniyoruz, çağrı yapıyoruz. Siyasi partiler bir masada ittifak kursunlar biz 'geliriz' demeyin. İşçi sınıfı, emekçiler sizler bu ittifakın merkezindesiniz. Buyurun gelin, birlikte örgütleyelim. Aydınlara, yazarlara, sanatçılara, edebiyatçılarımıza sesleniyorum. Millet İttifakı'yla Emek ve Özgürlük İttifakı arasındaki gri bölgede titreyip durmayın, gelin Türkiye’nin önünü açalım. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alın. Özellikle gördünüz, solcuyum diyen, sosyalistim diyen, bu ülkenin geleceğini düşünenlere sesleniyoruz. İlkelerimiz ortada. Ne diyoruz eşitlik ne diyoruz bağımsızlık ne diyoruz anti emperyalizm ne diyoruz laiklik. Ne diyoruz sınıf mücadelesi ne diyoruz işçi emekçi cumhuriyeti. Var mı bundan daha ötesi? Buyurun gelin, gelin birlikte yürüyelim."

"YENİ ZAFERİMİZ YAKINDIR"

Ercüment Akdeniz'in konuşmasının ardından HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar konuşmalarını yapmak için kürsüye çıktı. Konuşmasında tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Aysel Tuğluk'a selam gönderen Buldan, "Bugün demokrasi için önemli bir gün. Farklılıklarımızla, coşkumuzla, kararlılığımızla ve çözüm gücümüzle gümbür gümbür geldiğimizi gösterdiğiniz önemli bir gün. Kutlu olsun" dedi.

Buldan, şu ifadeleri kullandı:

"Değiştirmeye geliyoruz, yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Demokrasinin önündeki tüm kilitleri hep birlikte açmaya geliyoruz. Hedefimiz, gerçek demokrasi, yolumuz üçüncü yoldur. Çözüm için gerekli olan irade de coşku da kararlılık da bizdedir, bu salondadır, sizlerdedir, hepimizdedir. Çünkü yolumuz Mahirlerin, yolumuz İboların, yolumuz Mazlumların, yolumuz Musa Anterlerin, yolumuz Deniz Poyrazların yoludur. Mirasımız Seyit Rızaların, Denizlerin idam sehpalarındaki dik ve onurlu duruşudur. Yeni zaferimiz 7 Haziranlar kadar yakındır. "

"BARIŞIN HAKİM OLDUĞU BİR COĞRAFYA YARATMAK İÇİN GELİYORUZ"

Pervin Buldan'ın konuşmasının ardından Mithat Sancar söz aldı. Sancar, "Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz" dedi.

Sancar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"İddiamız da hedefimiz de büyüktür. Dolayısıyla yürüyüşümüz de çok büyük olacaktır. Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz. Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi için geliyoruz. Onarıcı bir adaleti, kanayan tüm yaralarımızı sarmak için hayata geçirmek için geliyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, ağaçlarımızı talandan kurtarmak için geliyoruz. Ve güzel sabahlara güneş olmak için hep birlikte yola çıktık geliyoruz. Rant ve yolsuzluk kanallarını kapatmak için geliyoruz. Emine annenin, Çorlu annelerinin, Roboski ailelerinin, Soma ailelerinin, Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışındaki, Barış Anneleri'nin ve onların haykırdığı adaleti yaşanır bir hale getirmek için geliyoruz. Kadınlar için geliyoruz, saçı göründüğü için katledilen Mahsa Amin’iye can olmak için geliyoruz. Gençlerin özgürlüğü için geliyoruz. Gençlerin yarınları ve geleceği için geliyoruz. Sevgili işçiler sizler için geliyoruz. Sevgili emekçiler sizler için geliyoruz. Kayyum rejimini darbeler mezarlığına gömmek için geliyoruz. Çözüm de çözüm gücü de biziz. Bizim hikayemiz güzel ve aydınlık günlerle buluşma hikayesidir. Hoş geldin demokrasi adalet ve barış demek için günler yakındır. Yolunuz ve yolumuz açık olsun."

"ÖFKEYİ VE MÜCADELEYİ KUŞANMAYA GELDİK"

HDP Eş Genel Başkanlarının konuşmalarının ardından SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu söz aldı. Kayaoğlu, "Bugün; açlığa, yoksulluğa, sefalete ve zamlara karşı öfkeyi ve mücadeleyi kuşanmaya geldik" dedi.

AKP-MHP iktidarına karşı tüm ilerici güçlerin birleşmesi gerektiğini belirten Kayaoğlu şunları kaydetti:

"AKP-MHP iktidarı başta olmak üzere bir bütün burjuva egemenlik sistemi karşısında geniş halk kitlelerini birleştirmek, somut demokratik kazanımlar yaratmak ve önümüzdeki sürecin ortaya çıkaracağı avantajlı ve dezavantajlı siyasal zemini doğru okuyarak siyasal konum almak ve devrimci temelde hazırlık yapmak günün tayin edici politik görevlerinden biridir. Emek ve Özgürlük İttifakı bu politik görevler ve ihtiyaçlar zemininde atılmış önemli adımlardan birini ifade etmektedir.

AKP/MHP iktidarı ve bir bütün burjuva egemenlik sistemine karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye geldik Bugün; AKP/MHP iktidarı ve bir bütün burjuva egemenlik sistemine karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye geldik. Bugün; Her türden eşitsizlik, adaletsizlik ve haksızlığa karşı eşitliği, adaleti ve özgürlüğü haykırmaya geldik."

"TARİHİN EN KÖKLÜ İTTİFAKINI İLAN EDİYORUZ"

SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu'nun ardından kürsüye TİP Genel Başkanı Erkan Baş çıktı. Konuşmasına "Hepinizi Türkiye İşçi Partisi adına, devrimciliğimizin olanca ateşiyle selamlıyorum" diyerek başlayan Baş, "Biz buraya tarihi izlemeye değil, tarihi yeniden yazmaya geldik. Bugün burada Türkiye tarihinin en köklü ittifakını birlikte ilan ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Baş konuşmasının devamında şunları söyledi:

"Emek ve Özgürlük İttifakı Saray Rejimi'ne karşı mücadelenin en kararlı gücüdür. Bizler, bu ittifakı oluşturanlar, ülkemizin halkımızın bu iktidardan kurtulmak için bedeli ne olursa olsun mücadeleyi göze almış insanlarız. Biz Gezi’nin en güzel çocuklarının yoldaşlarıyız. Biz Suruç’ta, 10 Ekim katliamlarında, IŞİD barbarlarına teslim olmayanlarız. Biz kentleri bombalanan seçilmişleri esir alınan her gün, her saat bu iktidarın baskısına, zorbalığına, hukuksuzluğuna karşı yarım adım bile geri atmayanların temsilcisi olmaya çalışıyoruz. Dost düşman herkes bilsin bundan sonra aynı kararlılıkla ve mutlaka çok daha güçlü olarak bu mücadeleyi büyüteceğiz ve bu kavga sonuna kadar devam edecek. Yarım adım geri atmayacağız.

"AKP'Yİ VE ERDOĞAN'I SANDIĞA GÖMECEĞİZ"

Kardeşlerim bizim bir farkımız var. Biz kurtarıcı beklemeyenlerin ittifakıyız. Biz bu 'ülke kurtulacaksa ancak halk birleşirse kurtulur' diyenlerin ittifakıyız. Biz buradan bir kez daha teyit ediyoruz ve söz veriyoruz. AKP’yi Recep Tayyip Erdoğan’ı sandığa gömecek ittifakız biz. Sandığa gömmekle yetinmeyeceğiz. Bir daha ülkemizin başına böyle belalar gelmesin onları ve zihniyetlerini tarihe gömecek ittifakız biz.

"SARAY'I UTANÇ MÜZESİ YAPTIĞIMIZ GÜNLERİ HAYAL EDELİM"

Kardeşlerim sözlerimi bitirirken teker teker buradaki her yoldaşıma ve sizlerin aracılığıyla sesimizin yetiştiği tüm yurttaşlara yakında yaşanacak değişimi birlikte hayal etme çağrısı yapıyorum. Birlikte düşünelim. Muhtarlıklardan tapu dairelerine bütün devlet kurumlarına astıkları o Tayyip Erdoğan resimlerini el birliği ile indirdiğimiz günlerin hayaliyle hareket edelim. Ankara'daki kaçak saray var ya hadi hep beraber hayal edelim, o kaçak sarayı utanç müzesi yapmışız ve çocuklarımızı gezdiriyoruz. Bu ülke tarihinde nasıl rezaletler yaşandığını ve bir diktatörü birlikte devirdiğimizi çocuklarımıza anlatıyoruz. Hep birlikte kardeşler şunun hayalini kuruyoruz; geride kalan dönemde gece yarıları Resmi Gazete'yle gelen felaket haberlerini takip etmiş olanlar söylüyorum. Mesela İstanbul Sözleşmesi'nin tekrar yürürlüğe girdiğini, hukuksuzca KHK ile işten atılanların işlerine iade edildiğini, KHK borçlarının silindiğini yazan Resmi Gazete'yi hayal edin. Sürgün edilen kardeşlerimizin hep beraber ülkeye döndüklerini hayal edelim. Kadınların istedikleri her yerde her zaman gezecekleri bir ülkeyi hayal edelim. Çocukların açlık nedir bilmediği, emeklilerin cefa değil sefa sürdüğü bir memleketi hayal edelim. Diyarbakır’da horon Karadeniz’de zeybek, Ege’de çiftetelli, Trakya’da halay çektiğimizi hayal edelim.

"SÜLALE DEVRİNİ BİTİRECEĞİZ"

Son hayalimizde bir iş bölümü yapalım. Bir kısım arkadaşımız Edirne Cezaevi'ne bir kısım arkadaşımız Bakırköy Cezaevi'ne, bir kısmı Silivri’ye, bir kısmı Amed'e, ülkenin bütün zindanlarındaki arkadaşlarımızı almaya gittiğimizi hayal edin. Onları çıkartmaya gideceğiz. Kardeşler o adını değiştirdikleri Silivri’ye bir kez daha gideceğiz. Sincan’a bir kez daha gideceğiz, halk düşmanlarının yargılanmasını izlemeye gideceğiz. Şahitlik etmeye gideceğiz, hesap sormaya gideceğiz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Yolumuz açık olsun, sülale devrini bitireceğiz. Biz kazanacağız, halk kazanacak!"

"İTTİFAKIMIZI MEMLEKETİN HER BİR ÖZNESİYLE BİR OLARAK KURUYORUZ"

Erkan Baş'ın sözlerini tamamlamasının ardından TÖP Dönem Sözcüsü Perihan Koca kürsüye çıktı. Koca, "İttifakımızı işçilerle, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle, LGBTİ+'larla, Alevilerle, Kürtlerle, 'bu gidişat böyle gitmez' diyenlerle, bu memleketin her bir öznesiyle bir olarak, birlik olarak kuruyoruz" dedi.

Koca şöyle devam etti:

"Ülkemiz bir yol ayrımında. Adeta bir mayın tarlasında yaşıyoruz. Görüyoruz; memleket yangın yeri, memleket kan ağlıyor. Devasa bir yıkımla karşı karşıyayız. Ekonomi krizde, devlet krizde, siyaset krizde, toplum krizde. Çünkü memleketi boğazına kadar pisliğe batırdılar. Memleketi mafyalarıyla çeteleriyle, yobazlarıyla, dinbazlarıyla, para babalarıyla boğazına kadar suça batırdılar. Kendi bekaları için halka karşı savaş ilan ederek adım adım memleketi faşizme doğru sürüklüyorlar.

Görüyoruz kardeşler, bir avuç azınlık dışında hiçbirimiz güvende değiliz. Çünkü bu suç düzeninde, bu yağma düzeninde iş yok, ekmek yok, aş yok. Çünkü bu saltanat düzeninde barış yok, eşitlik yok, adalet yok, özgürlük yok. Hal böyle iken kardeşler, birileri de kürsülere çıkıp 'sabredin' diyor. 'Seçimi bekleyin aman ha sandığı bekleyin' diyor. Bu halka halksız bir demokrasi vadediyorlar. Bizim bu masallara da bu yalanlara da sahte umutlara da karnımız tok. Halkımızı kötünün iyisine bir ehveni şere mahkum etmeyeceğiz. Çünkü değerli kardeşler biz halkın ittifakıyız, biz Emek ve Özgürlük İttifakıyız. Bizler ekmeği ve onuru için direnen işçileriz, üreten emekçileriz, çiftçileriz. 'Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz' diyen kadınlarız. Hakları ve özgürlükleri için mücadele eden gençleriz, 'neredesin aşkım' diye mücadele eden karanlığa ve nefrete karşı mücadele eden LGBTİ+’larız. eşit yurttaşlık için mücadele eden Alevileriz biz. 'Edi bese' diyen, 'artık yeter' diyen 'barış' diyen ‘demokrasi’ diyen Kürdüz biz Kürt. Kardeşler, biz halkız. İşte o yüzden kendimizden başka kurtarıcı beklemiyoruz."

https://ilerihaber.org/icerik/emek-ve-ozgurluk-ittifaki-kurulusunu-acikliyor-145412



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.09.2022- 08:45


Haliç Kongre Merkezi'ndeki Emek ve Özgürlük İttifakı'nın toplantısına ben de katıldım. Bu ittifakı önemsediğimi, böyle bir ittfaka ihtiyacımız olduğunu öteden beri söylemeye çalışıyor, savunuyordum. Bu toplantı aynı zamanda bir merakımı gidermek için de bir fırsat olacaktı. HDP'nin tek başına   ya da bir ittifak içinde gerçekleştirdiği salon topantılarına hiç katlmamıştım. Kadıköy ve Kartal mitinglerine gitmiş ve oralardaki havayı çıplak gözle görebilme olanağı bulmuştum, ama böyle bir kapalı salon toplantısına ilk kez katıldım. Beklendiği gibi çok kalabalıktı ve katılımcıların oldukça coşkulu olduğu da söylenebilir. Sosyalistlerin düzenlediği bu tür toplantılarda davul zurna eşliğinde kadınlı erkekli halay çekmeler pek olmazd. Ama burada hem salonun içinde ve hem de dışında bu tür görüntüler vardı, güzeldi ve oraya da farklı bir hava katıyordu.

Konuşmalar başladığında hakim olan düşüncenin saray rejiminden kurtulmak ve demorasi olduğu söylenebilir. Üçüncü konuşmacı olan Pervin Buldan salonda, tahmin edileceği gibi büyük bir coşkuyla karşılandı.Konuşması da iyiydi. Gençlik önderlerini, Deniz'i, Mahir'i, İbrahim'i anması, unutmaması da yine alkışlı bir coşkunun ortaya çıkmasına yol açmştı. Erkan Baş'ı merak ediyordum. Hiç böyle kapalı bir alanda konuşma yaparken izlememiştim. Şaşırtıcıydı, sunucu adını söyleyip kürsüye çağırdığında salonda çok büyük bir alkış ve sevgi seli görüldü. Gerçekten şaşırdım ve Erkan Baş ve hatta sosyalistler ve sosyalizm adına da sevindim. Erkan Baş ağırlıklı olarak AKP'den, saray rejiminden kurtulmayı merkeze alan bir konuşma yapıyordu. Kürsü hakimiyeti çok iyiydi. Konuşması akıcı ve dinlenebilirdi. Erkan Baş kendini dinletebiliyor, konuşmasıyla kitlelerde bir coşku ve heyecan dalgası yaratabiliyor. İyi bir hatip. Özellikle AKP'yi sandıkta devireceklerini ve sonrasında olabilecekleri ''bir hayal kurun...'' diyerek anlatması salonda sonu gelmeyen bir alkışa ve coşkuya yol açıyordu.

Şunu söyleyebilirim; organizasyonda hem düzenleme ve hem de katılım olarak HDP'nin katkısı büyüktü, ama TİP ve Erkan Baş bu itifak içinde bir yardımcı oyuncu değil. EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz için de benzer şeyler söylenebilir ama Erkan Baş sanki daha farklı bir misyonu daha yetkin bir siyasi söylemle savunuyor ve götürüyor gibi.. Kişisel becerilerini de eklediğimizde karşımızda bir sosyalist lider ışığı hemen göze çarpıyor. Kendisinin de ifade ettiği gibi konuları sadeleştirerek ve hakın anlayacağı bir biçimde anlatmaya dikkat etmesi de bir başka artısı. Hiç kuşkum yok, parçalı sol-sosyalist yapılar süreci böyle götüremez. Mutlaka bir ölçüde de olsa birleşme bütünleşme olacaktır ve Erkan Baş'ın bu süreçte önemli bir rol üstlenebilecek bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum Umarım yanılmam.

Sonuç olarak Emek ve Özgürlük İttifakı'nın program çerçevesi başlığı altındaki birlikteliği önemsenmeli ve sol ve sosyalist çevrelerden de gereken ilgiyi görmelidir diye düşünüyorum. HDP yalnız bırakılmamalıdır Türkiyelileşme konusunda sağlam adımlar atabilmesinin yolu bir ölçüde sosyalistler tarafından da desteklenmesine ve yalnız bırakılmamasına bağlıdır. HDP de üzerine düşeni yapacak, Selahattin Demirtaş'ın da sürekli yinelediği gibi kendi siyasal yanlışlarından arınacak, en önemlisi silahla, terörle bu ülkeye ve ülke insanına hiçvir yarar gelmeyeceğini kendi kitlesi başta olmak üzere topluma somut bir şekilde anlatacak. Hepimizin farklılaşmaya ihtiyacı var

Ve sanırım işe, saray rejimini sandıkta yenilgiye uğratmakla başlayacağız.
Öyle görünüyor, öyle yapacaız.
Ve mutlaka başaracağız.
Bu doğrultuda çaba harcayanlara buradan selam olsun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.12.2022- 07:01


Dün bir grupla birlikteydik. İçlerinde TKP'li olanlar vardı. Seçimlerde ne yapacağımı sordular. Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalif adaya oy vereceğimi söyledim. Olmaz ama Mansur Yavaş da olsa, Meral Hanım da olsa bu kararım değişmeyecek.   Nedenini burada hep yazıp çizmeye çalışıyorum, zaten. Bir tanesi hiç yanıt vermedi. Diğerleri ise ''biz de öyle düşünüyoruz'' dediler. Sevindim. Milletvekili seçimini sordular, kararsız olduğunu ama Erkan Baş'a ve TİP'e yakın durduğumu, siyaset yapma biçimlerini beğendiğmi, sosyalist solun halka yansıması gereken yüzün de bu olması gerektiğini söyledim. ''Biz de öyle düşünüyoruz'' diyen grup bu kez ''ama HDP var'' diye bir çekingenlik gösterdi. Onlara Metin Çulhaoğlu'nun yaklaşımından söz ettim. ''Sosyalist solun tek başına toplumsallaşma konusundaki zorlukları pek aşamayacağını'' ve ''CHP veHDP ile sürekli bir dirsek teması içinde olmasının gerekliliğini'' dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Akılları yattı gibi. Bir tanesi ''CHP'ye bile verebilirim'' dedi. Baştan beri sessiz kalan arkadaş ''TKP'ye vereceğim'' dedi. Bu kez sessizlik sırası diğerlerindeydi. Sanırım HDP konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Kuyrukçuluktan söz etmiyorum ama sosyalist solun HDP'yi yalnız bırakmaması gerektiğini düşünüyorum. HDP ötekileştiriliyor, baskı görüyor ve yalnızlaştırılıyor. Sınıf mücadelesinde HDP ve hatta CHP dışarıda bırakılmamalı. Mutlaka uygun bir dayanışma ve birliktelik hattı kurulabilmeli. HDP'nin Türkiyelileşme siyasetine omuz verilmeli. vb. Umutsuz değilim, her şey çok güzel olacak.

( face'e yazmıştım, sadece orada kalmasın diye buraya da asıyorum. Tek paragraflık olmasının nedeni bu. Bu kadar uzun oması başta planlanmamıştı.Ama çok da rahatsız edici değil. :)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 26.12.2022- 23:00


Bence bazı sol hareketler HDP ile ittifak kurarak kolaycılığa kaçıyorlar. Zira HDP'nin barajı geçeceği kesin gibi...   Böylelikle meclise 2-3 üyemizin girmesini sağlayabiliriz diye düşünüyorlar ve bunu bir başarı olarak lanse ediyorlar. Böylelikle sınıfı örgütleyerek kitleselleşme gibi zorlu bir görevden kaçınabiliyorlar.

Evet bu durum meclise girerek, bu meclis kürsüsünden Komünistlerin fikirlerini ifade etmelerini kolaylaştırıyor. Fakat sınıf mücadelesini, bir milliyetçi partinin arkasına eklemlemek suretiyle, bu mücadeleye zarar da veriyor. Hala milliyetçi ezberleri açamamış emekçi sınıfının, HDP'yi kendi çıkarlarını savunduğunu iddia eden partilerle yan yana gördüğünde bir ön yargı oluşturmasına sebep oluyor. Dolayısıyla bu tür ittifakların yıktıkları, yaptıklarından daha fazla oluyor. Bu sebeple ben Komünist partilerin kendi siyasi özgünlüklerini korumalarını gerektiğini düşünüyorum. Ancak Komünist partiler kendi kitlesel desteklerini kazanabildiklerini bu tür ittifaklar anlamlı olabilir. Yoksa mevcut görünüm, ''peşine takılmaktan'' öteye bir anlam ifade etmiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.01.2023- 09:26


Bence bazı sol hareketler HDP ile ittifak kurarak kolaycılığa kaçıyorlar. Zira HDP'nin barajı geçeceği kesin gibi...   Böylelikle meclise 2-3 üyemizin girmesini sağlayabiliriz diye düşünüyorlar ve bunu bir başarı olarak lanse ediyorlar. Böylelikle sınıfı örgütleyerek kitleselleşme gibi zorlu bir görevden kaçınabiliyorlar.

Durum aslında pek de öyle değil gibi geliyor bana. Evet, sosyalist partilerimizin kitle kazanma gibi bir sorunları var; var da sorun meclis dışında kalarak mı bu konuda daha etkin olabilme olanağı elde edilebilir, yoksa meclis içinde mi? Bence soruyu bu şekilde ortaya koyarsak daha doğru bir ilişki tanımlamasında bulunmuş oluruz. Soru'nun yanıtı, hiç kuşkusuz meclise girerek, meclis olanaklarını kullanarak ve böylelikle daha görünür hale gelerek kitle kazanma şansı olabilir. Bu yüzden meclise girmek ve sol muhalefeti o çatı altında yapabilmek önemli. HDP veya CHP ile meclis konusunda bir şekilde anlaşabilmeyi buna bağlamak gerekir, diye düşünüyorum.

Bir başka konu, bu kitle kazanma konusunda bağımsızlığı koruma argümanıyla hem CHP'ye ve hem de HDP'ye mesafeli durma konusu. Bağımsız sosyalist bir siyaset uygulamak için böyle bir mesafenin zorunlu olduğu iddiasına ben de katılırdım Öyle düşünüyordum. Ama gerçekten öyle mi? Böyle bir siyasi tavrı benimsemiş görünen TKP, tarihsel bir ismin varlığına rağmen toplumsal alanda gereken bir etkiye sahip olamıyor. Dolayısıyla ''dışarıda'' durarak ihtiyaç duyulan etki de sağlanamıyor. Bir de sosyal demokrasiyle ve devrimci demokrasiyle sıkı bağlar ve gerekiyorsa ittifaklar kurarak bu sorunu çözme konusunu denemeli diye düşünüyorum. Metin Çulhaoğlu da benzer açıklamalar yapmıştı. Katılıyorum, kuyrukçuluğa düşmeden böyle bir ilişkiyi sürekli sıcak tutma ve sonrasında seçim dönemlerinde parlamentoya girme olanağı yakalamak kitlesellik bağlamında daha yararlı ve daha işlevsel olacaktır.

Sorunumuz bu; kitle kazanabilmek zorundayız. Toplumsal alanda etkimizi arttırmak zorundayız. Etkisizliğimizin nedeni bu. Siyaset konusunda sorunlar yaşıyoruz. Sosyalist siyaeti sürekli kuramı yinelemek olarak algılıyoruz. Bu durum yukardan aşağıya indikçe daha da saçma sapan bir hal alıyor. Sözde sol, sosyalist forumlarda bunun örneğini çok görürdük. VEDA da böyle olduğunu sanırdı. İnternette bulduğu alıntıları çoğu kez de anlamadan yazar, altına üstüne bir şeyler karalar ve böyle yaparak da burjuva sınırlarının dışına çıktığını sanırdı. Sosyalist siyasetin böyle bir şey olmadığını bir türlü anlayamadı. Neyse, konumuz o da değil. Ama meramımı anlatabildim sanıyorum.




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Emek Platformu Emek Sineması inşaatını durduracak ilkay 0 3387 02.04.2014- 19:37
Konu Klasör Emek ve Yabancılaşmış Emek nedir? melnur 0 3413 19.09.2013- 01:17
Konu Klasör Emek örgütlerinden 1 Mayıs açıklaması: 'Emek bizim, gelecek bizim!' melnur 1 397 30.04.2023- 00:21
Konu Klasör ‘Demokrasi İttifakı Toplantısı’ açıklamaları... melnur 7 1476 28.02.2022- 07:29
Konu Klasör TKP, ‘Demokrasi İttifakı’ toplantılarına katılmama kararı aldı... melnur 1 1223 24.02.2022- 06:23
Etiketler   A’dan,   Z’ye,   Emek,   Özgürlük,   İttifakı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS