SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Neden okuyorlar, neden okuyoruz.           (gösterim sayısı: 667)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 25.09.2022- 11:16


Kitap neden okunur sorusunun yanıtı elbette öğrenmek, anlamak için verilebilir ve doğru bir yanıt olduğu da söylenebilir. Evet, doğrudur da bu yanıt okuma eyleminin tam karşılığı olabilir mi? Yani her türlü okumayı sadece anlamak ve öğrenmekle sınırlandırmak mümkün mü? örnekse hiç sevmediğim, sevemediğim bir yazarın romanında geçen ''bir türlü sevemedm, sevebilseydim, bir kez olabilse ve sevebilseydim yazmazdım'' cümlesinde yazmak eylemini okumak ile değiştirmek de mümkün. Okumadan, okumadan yarattığı anlama, kavrama ve içselleştirebilme eylemi olanaklı olabilir miydi? Okumadan dünyayı ve toplumsal ilişkilerin nasıl ortaya çıktığını anlayabilmek mümkün olabilir miydi? O halde ''bir türlü sevemediğim yazar'' neden okumak ve yazmak eylemini böyle bir olumsuzuk içinde kullanmış?

Yanıtı önemli ve belki de insanın bir yanında varolan ve bir türlü de aşamadığı o yalnızlık ve o yabancılaşma duygusunun çözümlemesinde yatıyor. Kim bilir?

Yalnızlık ve yabancılaşma duygusunun kuşku yok ki, maddi gerekçeleri var. Yaşadığımız hayatın dayattıklarıyla ilgili bir yanı. Ama gözden kaçırılmaması gereken bir yanı daha var sanki. Derinlemesine bir analizle ortaya çıkan sonuç büyük olasılıkla yine maddi hayatın özeliklerine çıkacaktır. İçinde bulunulan üretim tarzı hiç kuşku yok,düşncelerimizi olduğu kadar duygularımız üzerinde de etkili oluyor. Bir yazarımızın bir romanında geçen başka bir repliği tam da bu durumu açıklamıyor mu? ''yürüyüşlerde açılan pankartlarımızda duygulardan söz edilmeyecekse bir şeyler hep eksik kalacaktır.'' aklımda kaldığı kadarıyla böyle bir şeydi.

Sonra Pasternak'ın   ünlü romanındaki, Doktor Jivago''daki   o arada kaynayıp giden ''özel hayatlar öldü'' hoyratlığı...

Bir şeyler eksik hayatımızda, sevgi, aşk, dostluk olarak altı çizilebilir bu eksikliğin. Hiç ilgisi yokmuş gibi görünse de bu eksikliğin dolaylı olarak maddi hayatın ilişkilerindeki hoyratlıktan ve bunların insan ruhuna etkisinden ve hatta belirleyici etkisinden olduğu gerçeğiyle karşılaşabiliriz. Hepimiz bu kültürel hoyratlık içinde şekilleniyor ve. bu hoyratlık hepimizi bir şekilde az veya çok belirliyor.

İyi de kitap nerede bu saptamaların, okuma eylemi nerede?

Yaşarken ve Ölürken romanındaki o taşrayı yeğlemiş kadın öğretmenin sürekli kitap okuyor olmasının bir nedeni olmalıydı? Bu derece kitaplara gömülmek sadece öğrenmek ve merak duygusunu gidermek için olamaz. Öyle değil mi? Toplumsal bir varlık olan insanın bu yoğun okuma sonucu toplumun dışında kalması bilinçli bir tercih olamaz mı? O görev yapmak için taşrayı seçmiş öğretmenin -ve yazar bize onun yaşının da geçkinliğini ikide bir hatırlatmak gereği duyar- çevresine duyarsızlığı anlamına gelecek şekilde içe kapanmışlığı yeğlemesi evet bilinçli bir tercihtir ve o bilinçli tercih kitaplar ve okuma eylemiyle araçsalaşmaktadır.

Peki neden böyle?

Bir insan belki hiç başlayamayacağı ve belki de hiç bitiremeyeceği tuğla kalınlığındaki bir kitabı sürekli koltuğunun altında taşıma zorunluluğuyla karşı karşıya kalır?

İlginç değil mi?

Ya da tam günümüz sosyal forumlarında yaşanan bir gerçeklik, bir insan internette az biraz önce karşılaştığı bir bilgiyi nasıl olur da sanki yıllar içinde öğrenmiş, kavramış ve içselleştirmiş gibi, önü ve arkasını da hiç düşünmeden ve hiç aklına getirmeden keskin cümlelerle savunma ihtiyacı duyar?

Yıllar önce Kıbrıs'ın AB'ye girmesi öncesinde iki topluma dayatılan ''Evet mi, hayır mı?' kampanyası üzerine Mehmet Ali Birand Kıbrıs'ta, iki toplumun üniversitelerinde programlar yapmıştı. Hatırlıyorum, Akeniz Üniversitesi'ydi sanırım, oradaki programda Türk öğrenciler birbirlerini hiç dinlemiyorlar, sürekli birbirlerinin sözünü keserek çeşit çeşit heyecanlarla bir şey söylemeye çalışıyorlardı. Tam bir kakafoniydi ortaya çıkan. Başkalarının ne söylediğini dinlemeyenler hiç kuşku yok ki, anlayabilme yetilerini de geliştiremezlerdi. Dğer tarafta Kıbrıs'ın Rum bölgesndeki bir üniversite Birand'ın gerçekleştirdiği program ise hiç kuşku yok, ve tahmin edilebileceği gibi çok farklıydı.

Okuma ve kitap eylemini bu örneğe dahil ettiğimizde Türk öğrencilerin kitap okumadığı söylenemez. Yeterli olmasa da böyle bir şey iddia edilemez. Peki sonuç neden böyle?

Evet, neden okuyorlar ve neden okuyoruz?

Zorunlu açıklama :)

Bir pazar sabahı ve dışarda da kışkırtıcı bir sonbahar güneşinin çekiciliğine dayanamayıp dışarı çıkmak üzereyken rastladım İzge Günal'ın yazısına. Ve açık söylemek gerekirse, yazıyı da henüz okumadım. Sadece başlığı bile beni cezbetti ( ''neden okuyorsun?'' Başlık yeterince kışkırtıcıydıve sonuçta bu pazar yazısı ortaya çıktı Her bir yanı ayrıca tekrar yazılabilir ve hatta yazının anlamlı bir bütünlüğü olmadığı da söylenebilir. Doğrudur, başladım ve böyle sonuçlandı. Belki başka bir yazıda daha da daraltılmış bir şekilde yeniden ele alınıp yorumlanabilir. En azından okurların içinde ilgi duyanların katkı vermesine de yol açabilir.

Belki.




l



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.09.2022- 11:22


Neden okuyorsun?

Evet kitaplar çoğalınca ister istemez konu dağılıyor; tekrar ‘neden okuyoruz’ sorusuna dönecek olursam belki de en önemlisi, başka yaşamları, başka deneyimleri sahiplenmek olduğunu söyleyebilirim. Yaşamın kısalığının getirdiği doyumsuzluk sadece kitap okuyarak çözülebilirmiş gibi geliyor bana. Yani bir tür hırsızlık aslında yaptığımız.

İzge Günal
 
Sanırım ilk kez ortaokul yıllarında karşılaşmıştım bu soruyla: “Okullar kapandı, sınıfını geçtin, neden halâ okuyorsun?” Soran komşu teyzeydi ve aslında yanıt da beklemiyordu ama ben panikleyip, doğru dürüst bir şey söyleyememiştim. Çünkü yanıtım yoktu. Aradan onca yıl geçti, soru aynı soru, bende yine sağlam bir yanıt yok. İşin iyi tarafı, sadece günlük yaşamımı çok yakından bilenlerin böyle bir soru sorma şanslarının olmasıydı da İleri’de kitap yazılarına başlayınca her şey açık hale geldi; artık yanıtlamak zorunlu.

Alberto Manguel, benim de çok sevdiğim, Okumalar Okuması’nda, “yurttaş olmanın ilk adımı okumayı öğrenmektir” der. Aslında bu saptamayı biraz genişletip, ‘insan olmanın’ demek de olası. Geçmişte Kitab-ı Mukaddes’in okunmasının yasaklandığı dönemler olmuştu. Çünkü bu kitabı okuyabilenlerin düzen karşıtı bir kitabı da okuyabilme olasılığı egemen gücü korkutuyordu. Ezan ve Kuran’ı herkesin anadilinde duymasının, okumasının engellenmesinin ardında da böyle bir kaygı yatar; ya da fazlasını okumaya kalkarlarsa? Anlaşılmayanda ulviyet bulma daha kolaydır, tıpkı ilk insanın doğa karşısındaki korunmasızlığı sonrası geliştirdiği inanç sistemleri gibi. Okuyan, anlayan her zaman potansiyel risk taşır.

Resim Ekleme
KÜNYE: Okumalar Okuması. Alberto Manguel, Çev.: Sevin Okyay, YKY. Kitapçılarda 5. baskısı var, fiyatı 75 TL.

Manguel bir adım daha atıyor ve “özünde okuyan hayvanlar olduğumuz ve okuma sanatının en geniş anlamıyla insan türünü tanımladığına inanıyorum” diyor ve bence en doğru noktaya geliyor ama bu kez de ne okumalı sorusuna çözüm bulmak gerekiyor. Bir kere “sistemli okumanın çok az yararı vardır”, eğer bir konuyla ilgili özel bir hazırlık yapmıyorsanız. Okur kendini keyif almanın büyüsüne bırakmalı ve biraz da rastlantının heyecanını yaşamalıdır bence. Gilbert Keith Chesterton, “Her sıradan kitabın bir yerine, gerçekte geri kalanının onlar için yazıldığı beş ya da altı sözcük gömülmüştür” derken sanırım gerçek okurları işaret ediyordu. Biliyorum ki, her bibliyofilin kafasında peşinde olduğu üç beş cümle, hadi doğrusunu söyleyeyim alıntı vardır. Gerçekte bu cümleler nettir ama önü ve arkası yoktur veya bulanıktır. İşte aranan bu alacakaranlıktaki kısımdır. Tam bu yüzden sistematik okumanın bibliyofile yararı olmaz.

Peki, illa iyi kitap mı okumak gerekir? Bence zorunlu değil çünkü Chesterton’ın söz ettiği sözcüklerin nerede olduğu belirsizdir ama elbette iyi kitaplarda ve özellikle klasiklerde bulunma olasılığı yüksektir. Italo Calvino’nun Klasikleri Niçin Okumalı? kitabında yazdığı gibi aslında “bir klasiği her ilk okuma, aslında bir yeni okuma gibiyken”, diğer yandan “her yeni okuma da ilk okuma gibi yeni bir keşiftir”. Yani ısrarla ve inatla okunmalarında yarar vardır; daha önce yazdığım gibi, insanı kendisine getirir klasikler(1), aranılan bulunabilir. Yeniden Okumalar Okuması’na dönecek olursam, Herakleitos’un sözüne göndermeyle “Asla iki kez aynı kitabı okuyamazsınız…Kimse, okurların en iyisi bile neden bazı kitapların bazı durumlara uygun olduğunu ve ötekilerin olmadığını açıklayamaz. Sözcüklerle ifade edilemez bir şekilde, insanlar gibi, durumlar ve kitaplar da esrarengiz bir şekilde birbiriyle anlaşabilir” Bingo! İşte yakaladınız demektir. Bence kitaplar aynı kalsa da ortam ve/veya okurun ruh halindeki değişim algıyı farklılaştırır. Zaten bu yüzden düzinelerce ‘kötü’ kitabını atamaz bibliyofil, ileride bir şeyler bulurum umuduyla. Ve sanırım bu nokta bibliyomanla bibliyofilin kesişim noktasıdır(2).

Resim Ekleme
KÜNYE: Klasikleri Niçin Okumalı? Italo Calvino, Çev.: Kemal Atakay, YKY. Kitapçılarda 9. baskısı var, fiyatı 53 TL.

Yazının tamamı için:

Neden okuyorsun? (ilerihaber.org)



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Neden TKP? toplumcu 0 3376 23.02.2014- 15:53
Konu Klasör Neden HDP yok ? Brusk 1 4904 13.07.2015- 09:31
Konu Klasör HDP ile neden görüşmedik? denizcan 1 4226 27.02.2015- 11:42
Konu Klasör AKP’yle neden uğraşıyoruz? umut 2 3780 18.10.2015- 05:02
Konu Klasör Neden TKP'ye oy vermeliyiz? umut 15 16315 24.03.2014- 09:48
Etiketler   Neden,   okuyorlar,   okuyoruz.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS