SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Demirtaş: Herkesi dinlemeye sonuna kadar açığız...           (gösterim sayısı: 448)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 23.12.2022- 19:35


Demirtaş: Herkesi dinlemeye sonuna kadar açığız, buna Akşener de Altılı Masa'nın tüm aktörleri de dahildir

"Üzerinde ilkesel uzlaşma sağlanan her aday bu seçimi kazanabilir. İsmi geçenler arasında kazanamayacak aday yoktur, yeter ki demokrasi ilkelerinde ve gelecek programında uzlaşma sağlansın"

- Murat Sabuncu

Türkiye için 2023 son derece önemli ve kritik bir yıl. Bir yandan Cumhuriyet'in kuruluşunun yüzüncü yılı. Öte yandan memlekette demokrasi tarihinin en önemli seçimlerinden biri yapılacak. Bu önemli kavşakta muhalefetin Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkaracağı aday, tek mi birden fazla isim mi tartışmaları, kim kimin yanında kulisleri sürüyor. Özellikle HDP yüzde 12-13 civarında oyu ile kritik bir noktada. Tabii HDP seçmenine sadece oy olarak bakmak da son derece yanlış. Kendisi hapiste olmasına rağmen gerek sosyal medyada gerek bazı gazetecilerin gönderdiği sorulara verdiği yanıtlarla Selahattin Demirtaş çok önemli siyasi bir figür. Kendisine hem Cumhuriyet'in 100'üncü yılı hem de muhalefetin aday belirleme süreci ile ilgili sorular gönderdim. İyi Parti Lideri Meral Akşener ile ilgili verdiği yanıt ve Altılı Masa'da adı adaylık için adı geçenlerin, yani İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun adını vermeden ‘kazanamayacak aday yoktur’ demesi de önemli. Yanıtlarını aktarıyorum…  

- 2023, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100'üncü yılı. Nasıl bir ikinci yüzyıl hayaliniz, beklentiniz var?


Kuruluştan bu yana geçen yüzyıl bir yandan acılar, hatalar, yanlışlarla dolu diğer yandan demokrasi mücadelesinin kazanımları ve birikimleriyle doluydu.

İyi kötü tüm deneyimlerimizden dersler çıkararak Cumhuriyet’in yeni yüzyılını demokrasi yüzyılı yapmak zorundayız.

Anadolu coğrafyası her yönüyle, gerçekten de dünyanın nadide bir parçasıdır. Çok kültürlü yapısıyla medeniyetlerin beşiği, jeostratejik konumuyla halen çok kıymetli bir köprüdür. Bu topraklarda tutmayacak bir bitki yetiştirmeye çalışmak gibi tekçiliği dayatmak, geçen yüzyılın en vahim hatasıydı. Bu uğurda inatla, ısrarla uygulanan resmi ideoloji halklara büyük acılar yaşattı. Mezopotamya ve Anadolu’da iç içe geçmiş kültürleri getirip tek kimliğe, tek mezhebe, tek dile sıkıştırmaya çalışmak toplumsal yapıyı alt üst etti ve bu vahim hata tüm sorunların kaynağına dönüştü.

Tek dile ve etnisiteye dayalı yapay bir ulus yaratma sevdası devletin karakterinden dış politikaya, ekonomiden eğitime, yargıdan sanata, edebiyata, edebiyattan sosyal yaşama kadar tüm alanları açık ve örtülü faşizmin etkisi altına aldı.

Resim Ekleme
- Peki bu anlattıklarınıza karşı size göre ne yapmak gerekiyor?

Bugün yaşanan hangi sorunu kazısanız altında resmi ideolojinin faşizan rengini görürsünüz. Bu gerçekle yüzleşmeden -değerli Fikret Başkaya Hoca’nın yıllar önceki tespitinde olduğu gibi, paradigmanın iflasını kabullenmeden- ileriye doğru tek bir adım atılamaz. Bu nedenle, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına yeni bir paradigmayla girmek zorundayız.

Cumhuriyet’in evrensel değerlerle uyumlu tüm kazanımlarını sahiplenip büyütmek, yanlışlarını ise düzeltmekle işe başlamalıyız. Çok kültürlülüğü, çoğulculuğu, demokratik devleti, laik devleti, sosyal hukuk devletini, güçlü yerel yönetimleri, kadınların özgürlüğünü, çevre haklarını, temel insan haklarını, barış toplumunu, güçlü ve bağımsız medyayı, adil bir yargı düzenini, özerk üniversiteleri, kamuda şeffaflığı, liyakati ve hesap verilebilirliği, anadili hakkını, inanç özgürlüğünü, sendikal hakları ve daha nice demokratik ilkeyi hayata geçirmek, Cumhuriyet’i yeni yüzyılda demokrasiyle buluşturmaktır hayalimiz.

- Yüzüncü yılda kritik bir seçime doğru gidiyor Türkiye. Kimin aday olacağı ve isimler üzerinden tartışılıyor pek çok konu. 21 Aralık’ta paylaştığınız tweet dizisinde ‘Koltuk hayallerinin değil, özgürlük ideallerinin peşinde koşmak halka karşı onur borcumuzdur’ dediniz. Şu anda muhalefette, özellikle Altılı Masa’da daha çok, koltuk hayalleri üzerinden bir mücadele mi görüyorsunuz?

O mesajımda kast ettiğim şey, sadece cumhurbaşkanlığı makamı için yürütülen tartışmalar veya mücadele değil, bunun yanında bakanlıklar ve yüz bini aşkın bürokrat pozisyonu ile yeni iktidar döneminde kendine rant alanı açma hayali kuranların alttan alta sürdürdükleri ayak oyunlarıdır.

Medya dünyasından iş dünyasına, siyaset erbabından bürokratlara kadar bir dizi muhalif çevre, seçimden sonra kendilerine yeni bir konum kazandıracak adayı öne çıkarmaya çalışırken bunu “kazanabilecek aday” kılıfı altında yapıyor. Beni en çok rahatsız eden şey bu. Oysa ülkenin içinde bulunduğu yıkım, halkın yaşadığı açlık, yoksulluk kişisel hesapları tümüyle bir kenara bırakıp kurtuluş reçetesinde ortaklaşmayı gerektiriyor. Ne yazık ki en çok da kendine milliyetçi, vatansever, ulusalcı diyenler bu küçük hesapların içindeler. “Bölücü, hain” olarak niteledikleri Kürtler, Aleviler, solcular ise halkı, memleketi önceleyen ilkesel duruşu sergilemeye devam ediyorlar.

Bu tablo son derece manidardır ve az önce belirttiğim resmi devlet ideolojisiyle de bağlantılıdır. Türkiye’nin milliyetçiliği de dinciliği de yapaydır, sahtedir. Bu toprakların altını üstünü en çok talan edenler, peşkeş çekenler de güya vatan uğruna canlarını verecek kadar ülkeyi sevdiklerini iddia eden sahtekarlardır.

Altılı Masa'nın da diğer ittifakların da ayak oyunlarına dikkat etmeleri gerekir. Üzerinde ilkesel uzlaşma sağlanan her aday bu seçimi kazanabilir. İsmi geçenler arasında kazanamayacak aday yoktur, yeter ki demokrasi ilkelerinde ve gelecek programında uzlaşma sağlansın.

Mesele şudur ki, rantçılarla koltuk sevdalılarıyla uzlaşılarak mı aday belirlenecek yoksa demokrasi güçleriyle uzlaşılarak mı? Seçimin ve sonrasının kaderini bu tercih belirleyecektir.

- Aynı tweet dizisinde “Kimsenin kimseyi dışlama lüksü yoktur” da dediniz. Muhalefetin, özellikle de İyi Parti’nin HDP’yi dışladığını düşünüyor musunuz? 2020 yılında gazeteci Ruşen Çakır’a verdiğiniz bir söyleşide Meral Akşener’e yaptığınız bir çağrı vardı. Eşiniz Başak Hanım ile birlikte bir kahvaltıya gitmek, kendisiyle konuşabilmek. Seçimlere giderken yeniden böyle bir çağrıyı yapmayı düşünür müsünüz?

Ben halka borçlu bir siyasetçi olarak halkın yaşadığı ağır sorunların çözümüne katkı sunacak her diyaloğun içinde olurum. Benim bu konuda kısıtlarım, komplekslerim yok. Kendime güvenirim ve herkesle her konuyu oturup tartışabilir, herkesle görüş alışverişinde bulunabilirim. Başka türlü, bu yıkımdan nasıl çıkılır ki?

Yaşanan tüm acılara, bize yapılan bunca zulme rağmen halkın içinde bulunduğu felaketten çıkışa katkı verebileceğine inansam Erdoğan ve Bahçeli ile de görüşürüm, konuşurum, tartışırım. Onları dinlerim, kendi görüşlerimi de onlara anlatırım.

Dolayısıyla şunu büyük bir özgüvenle belirtmek isterim ki, biz düşüncelerimize ve çözüm projelerimize güveniyoruz, herkesi dinlemeye de sonuna kadar açığız. Buna Akşener de Altılı Masanın tüm aktörleri de dahildir.

Konuşmak, aynılaşmak değildir. Birbirini anlamaya, çözümlerde buluşmaya çalışmaktır. Ancak Türkiye’de birbiriyle oturup konuşmayı bile düşmanlaştırmaya, buradan kutuplaşma çıkarmaya çalışan utanç verici, saldırgan bir zihniyet var. Bu zehirli dile, yanlış politikalara teslim olmadan, diyaloğa açık olmak en doğrusudur diye düşünüyorum.

- En geniş anlamda muhalefete hep çağrı yaptınız. Cumhuriyet'in demokrasi ile taçlandırılması söylemi kimi siyasetçiler tarafından da dile getirildi. Ama "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sözünden yola çıkarsak muhalefetten umutlu musunuz? Umutluysanız bu umudu nasıl koruyorsunuz?

Ben umudumu siyasi partilere ya da liderlere değil, toplumsal muhalefete ve halka bakarak koruyorum. Umut da oradadır, kurtuluş da. Elit siyasetin koridorlarında, onca ayak oyununun ve samimiyetsizliğin kol gezdiği mecralarda çok fazla zaman geçirmemek lazım, zehirler insanı. Orada oksijen yoktur, nefessiz kalırsınız.

Sık sık mahalleye, sokağa, köye gitmek, halkın sofrasına oturmak lazım. İnşaatlara, atölyelere, üniversite kampüslerine gidip oraların havasını solumak lazım. Başka türlü, siyasetin kirinden pasından kurtulup kendinize gelemezsiniz.

Ben dışarıdayken hep bunu yapmaya çalıştım. Şimdi de içeriden bunu hayal ederek, yazarak, çizerek ayakta kalıyorum. Halkın bir ferdiyim ve siyasi mücadelemi de bu konumumu asla unutmadan sürdürmeye gayret ediyorum.

- HDP seçmeni Kılıçdaroğlu’nun adaylığına nasıl bakar? “İsim konuşmam” derseniz HDP seçmeni nasıl bir aday arıyor?

Yukarıdaki sorulara verdiğim cevaplar aslında aday profilini az çok tarif ediyor. Demokrasi ilkelerine sadık ve o ilkelerin taşıyıcısı olabilecek her aday HDP’li seçmenin desteğini alır, buna Kemal Bey de dahildir elbette. Fakat adaylık ve destek konusunda gelişmelere göre, son kararı HDP yönetimi verecek ve bunu da günü geldiğinde duyuracaktır.

- HDP’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Kapatılır mı yoksa sadece Hazine yardımı mı kesilir?

Kestirmek gerçekten çok zor. Bu iktidar, uzun süredir ön görülebilir olmaktan çıktı, her şey olabilir. Sadece hangi kararın kendilerine daha çok yarayacağına bakacaklardır. Yoksa kimse hukuka, yasaya göre karar vermeyecek. Eğer hukuka göre karar verileceğinden emin olsaydık Anayasa Mahkemesi davayı kesinlikle reddedecek ve HDP ceza almayacak, diyebilirdik.

- HDP kapatılırsa bunun genel siyasete yansımaları nasıl olur? HDP’liler yola nasıl devam ederler?

HDP’liler bir yol bulurlar, olan Cumhur İttifakına olur. Siyasi fatura tamamen onlara çıkar.

- Gazeteci İsmail Saymaz, 'HDP’nin adayının Gültan Kışanak olabileceğini' yazdı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

HDP’deki değerlendirmeler henüz tamamlanmış değil, arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyorlar.

Belki de HDP’nin aday çıkarmasına gerek kalmayacak, çıkarsa bile uzlaşma sağlanması halinde geri çekmeyi tartışacak; henüz son karar verilmiş değil.

Ben şahsen değerli Gültan Kışanak’ın adaylığından gurur duyarım, kendisini tüm kalbimle, gücümle ve inanarak desteklerim. Tabii bu benim kişisel görüşümdür, özellikle altını çizmek isterim.

- Altılı Masa'dan iki aday, HDP’den de bir aday çıkarsa seçimler riske girer mi?

Ortak aday çıkarmak ve ilk turda sonuç almak en doğrusudur. Bu seçeneği değerlendirmeden diğer seçenekleri öne almak pek işlevsel olmaz.

- Siz hapiste olsanız da sözünüzün gücü dışarıyı etkiledi. Ama 'dışarıda olsaydınız somut olarak ne yapardınız' diye soracaklarım var. Mesela İmamoğlu kararından sonra ne yapardınız ya da Ferhat Encü'ye polisin tokat atmasından sonra ne yapardınız ya da açlıktan ölen Elif Nur için, 6 yaşında babasının onayı ile istismar ve tecavüze maruz bırakılan HKG için ne yapardınız?

Elimde sihirli bir değnek yok, dışarıdaki arkadaşlarım da ellerinden geleni yapıyorlar zaten. Çok zor koşullarda, fedakarca mücadele yürütüyorlar. HDP yönetimi ile düşüncelerimiz, programımız aynı olsa da her siyasetçinin tarzı, taktik hamleleri farklı olabilir. Mesela ben İmamoğlu davasının da tutuklu Mezopotamya Ajansı gazeteciler davasının da Gezi davasının da Çağdaş Hukukçular Derneği davasının da Çorlu davasının da Pınar Gültekin davasının da duruşmalarını yerinde izlemeye, mahkeme salonuna giderdim.

Aslında tüm siyasi partilerin, bu önemli davaları genel başkan düzeyinde bizzat duruşma salonuna giderek izlemesi, gözlemlemesi lazım. Madem yargı eliyle bu kadar siyasi darbe yapılıyor, o halde muhalefet de liderler düzeyinde, o hakim ve savcıların gözlerinin içine bakmalı, işledikleri suçlara tanıklık etmelidirler ki ileride hem helalleşme hem hesaplaşma hem de demokratikleşme adımları atılırken bunları unutmasınlar.

Tüm hukuksuzluklar, adaletsizlikler karşısında bizzat mağdurun yanında olmak, sokakta olmak çok önemlidir.

Tepkileri sosyal medyayla sınırlamak umudu büyütmediği gibi direnme azmini de köreltir.

- PKK’nin silahlara veda etmesi, Kürt siyasal hareketini daha etkili daha güçlü kılar mı?

“Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan” tartışmasını açacak değilim ama devlet, hükümet siyaset alanını daralttığı için insanlar dağa çıktı. PKK dağa çıktığı için siyaset alanı daralmadı yani.

Elbette silahların konuştuğu yerde sözün etki gücü azdır ve biz kesinlikle barış taraftarıyız, demokratik siyaseti savunuyoruz.   Bununla birlikte, HDP’ye kapatma davası açan da belediyelere kayyum atayan da PKK değil, AKP’dir.

Tamam, savaş kötüdür ama savaşı dayatanın ve bunu siyasi çıkarı için kullanan AKP-MHP’nin savaş politikasını da teşhir edip eleştirmemiz gerekir ki, barış olsun. Barış ortamı da her durumda siyaset alanını genişletir, bu da bir gerçektir.

https://t24.com.tr/yazarlar/murat-sabuncu/demirtas-herkesi-dinlemeye-sonuna-kadar-acigiz-buna-aksener-de-altili-masa-nin-tum-aktorleri-de-dahildir,37945



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.12.2022- 08:14


Kaç yıldır içeride ve hala   AİHM'in kararına rağmen içeride tutulmaya devam ediyor. Suçu ne; ''Seni başkan yaptırmayacağız'' demesi mi?

Önemli bir siyasetçi Demirtaş. Siyasilerden yeterince destek gördüğünü düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu arada bir söylüyor, haksızlığa uğradığının altını çiziyor ama seçim öncesinde bu sözler bir çeşit mavi boncuk dağıtma şeklinde yorumlanıyor. (Kavala için de benzer şeyler söylenebilir.)

İmamoğlu hakkında hapis ve yasak kararı geldiğinde Demirtaş'ın yorumu ''sarı öküzü vermeyecektik'' şeklindeydi. Devam da etti, ''artık geride kaldı, bugüne bakalım'' mealinde bir şeyler söyledi. Mücadele tavsiye etti. Yine haklıydı.

Demirtaş'tan sonra çok yinelendi. ama sonrasında yine arkası gelmedi. Pörsüdü gitti. Sorunumuz da bu sanırım; hepimiz kendi gettolarımıza hapsolmuş gibiyiz. Ve her gettonun da kendine özgü bir siyaseti ve ona uygun bir siyasi söylemi var.   Orada ne yazılıp çiziliyorsa bizim klavyemize yansıyan da o oluyor. Yazılıp çizilenlerin süresi ne oluyorsa dilimizde kalması da o kadar oluyor. Oysa, evet, sarı öküzü vermeyecektik. Bundan sonra vermeyelim. ''Yesinler birbirini''   hiç demiyelim. Kuramın söylediklerini ezberleyerek siyaset yapılmıyor. Güncel olanla, demokrasiyle, özgürlükle ve vicdanla,ilintilenmeyen bir siyasetin etkisi olmuyor, karşılık bulmuyor. Ve hele şu ''gerek demokrasi bu değil'' ezberlerini hiç kullanmayalım; ne yeri, ne zamanı.

Demirtaş'ı önemsiyorum. Kürt halkı tarafından da çok sevildiğini biliyorum. Tutuklama kararı verildiğinde hapishaneye götürülüş fotoğrafını hiç unutamıyorum. Bir elinde bavul ve önünde koca bir   ıssızlık... Eminim yüreğinde yaşattığı ama bir türlü dışa vuramadığı duygu buydu. Dışarıdan yeterince destek görmemişti. Hala daha gördüğünü düşünmüyorum. Gazetecilerin avukatları aracılığıyla soru sormaları, onun   yanıt vermesinin medyaya yansımasıyla hatırlıyoruz Demirtaş'ı, aklımıza ancak öyle geliyor.

Demirtaş'in Kürt halkı için olduğu kadar ülke insanı için de büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Onun ve Kavala ve benzerlerinin özgürlüğü için bile cumhurbaşkanlığı referandumu kazanılmalıdır. Bu ülkenin üzerindeki ölü toprağının bir an önce kalkması için ve...

Hayal kurmayı unutturdular ya bize...
İşte o unutturulan hayal etme, hayal kurma melekemizi yeniden kazanmak için de...

Bu kez yitirmemeli...
Sandıktan bu kez kötülük çıkmamalı...




Bu ileti en son melnur tarafından 25.12.2022- 08:16 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Hafta sonuna kadar yokum. melnur 2 4 14.11.2015- 13:15
Konu Klasör Ergenekoncular, “sonuna kadar gidilsin”ciler denizcan 1 3691 25.04.2016- 11:10
Konu Klasör Bayram sonuna kadar foruma giremeyeceğim. melnur 3 6 24.07.2014- 22:53
Konu Klasör Ne kadar güç, o kadar taktik-Ender Helvacıoğlu umut 0 3418 28.05.2015- 10:58
Konu Klasör Türk milleti Türkiye'de yaşayan herkesi kapsar melnur 4 4459 21.02.2014- 18:45
Etiketler   Demirtaş:,   Herkesi,   dinlemeye,   sonuna,   kadar,   açığız.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS