SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sosyalist soldaki bölünmüşlük...           (gösterim sayısı: 618)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 12.01.2023- 06:58


Ülkenin öncelikli sorunu bu değil. Sosyalist soldaki bölünmüşlük durumu da zaten yeni değil. Cumhuriyet gazetesinde Zülal Kalkandelen'in dünkü yazısının başlığı bu. https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zulal-kalkandelen/sosyalist-soldaki-bolunmusluk-2020381 Bir okuru riza etmiş, sosyalist soldaki bölünmüşlük üzerine bir yazı yazmasını ve özellikle TKP TİP ayrımı üzerinde durmasını   rica etmiş. Zülal Kalkandelen de bu ''rica''ya kayıtsız kalmamış ve bu konuda Kemal Okuyan'ın bir yorumuna yazısında yer vermiş. Şöyle:

“Şu soru önemli. Eğer sekiz yıl önceki iç sorunu yaşamasaydık, TİP başka bir yerden ortaya çıksaydı, daha yakın bir ilişki kurar mıydık? Kurmazdık. İdeolojik olarak çok uzağındayız. Bizim geçmişte Ufuk Uras’ın ÖDP’siyle de mesafemiz böyleydi. Çok derin ve siyasi bir mücadele yürüttük bu çizgiyle. Dünyada da örnekleri var; Yunanistan’da Syriza, İspanya’da Podemos. TİP de benzer bir şey. Mesafemiz geçmişte yaşadıklarımızla ilgili değil. İdeolojik bir mesafemiz var. Bugünkü TİP, HDP ile CHP arasındaki boşluğa yerleşen bir partidir. Dünya görüşü itibarıyla onların arasındadır anlamında bir şey söylemiyorum; siyaset sahnesinde bu iki parti arasında bir yere yerleşmiştir; bağdır, köprüdür. Böyle bir misyonu vardır. Bu misyon nedeniyle bu kadar etkili olmuştur. TKP’nin bu misyona bir sempatisi yok. Bu bir suçlama değil, ben bir olgudan bahsediyorum. Bizim yerimiz yok orada. Yoksa bazı konularda benzer şeyler söylüyoruz, olabilir.”

Evet, böyle söylüyor Kemal Okuyan ve TKP TİP ayrımını bu şekilde ortaya koyuyor. TKP ile TİP arasında kuşkusuz bir fark var. Tartışılabilir, tartışırız da ama sosyalist soldaki bölünmüşlüğü sadece bu fark ile açıklamak olanaksız. Bu bölünmüşlük belki de sadece ülkemize özgü bir olay. Sosyalist solda fraksiyonlar, farklı yorumlar hep böyle olmuş ve bu farklılıklar da faklı faklı örgüt ve partileri ortaya çıkarmıştır. Sadece ülkemizde de değil, bildiğim kadarıyla dünyada da benzer bölünmüşlükler var. Ama Türkiye'deki farklılık bu bölünmüşlük sonucu ortaya çıkan parti ve örgütler arasında nicel bir farkın   bulunmaması. Hiçbir parti ve örgütün diğerinden farklı bir şekilde toplumsal alanda daha etkili değil. Hepsi, hepimiz kitle kazanabilme, kitle edinebilme konusunda sorunluyuz. Toplumsal alandaki bu etkisizlik giderek daha fazla bölünmeyi de beraberinde getiriyor.   Türkiye'deki bu bölünmüşlüğü daha da sorunlu bir hale getiren özellik bu kadar parçalanmış yapı içindeki parti ve örgütlerden birinin veya ikisinin öne çıkmaması, toplumsal alanda etkili olamamasıdır. Etkisizlik bir veya iki parti ve örgütün de hem sosyalist solda ve hem de siyaset alanında bir çekim merkezi haline gelememesine de yol açmaktadır. Gelemedikçe de toparlanabilmek de mümkün olamıyor. Ülkemizdeki bu bölünmüşlüğün handiyse bir kangrene dönüşmüş olmasının nedenlerinden en başat olanı da budur, diye düşünüyorum.

Sonra, partinin işleyiş biçimi; demokratik merkeziyetçilik, bana sanki işleyişte demokrasinin daha fazla bir ağırlığının   olması gerektiğini   düşündürtüyor. Çulhaoğlu da bir yazısında bu konuya değinmişti, herhangi bir konuda parti içinde meydana gelebilecek farklı eğilim ve hatta hiziplerin bir çatı altında birlikte varolabilmesinin koşulları yaratılamaz mı? Çağımızda artık şu ''çelik disiplin'' benzeri kavramların bir partinin işleyiş biçimnde yerinin olmaması gerekmiyor mu? Sonuçta demokratik merkeziyetçilik konusunda çubuğun demokrasiden yana olabildiğince bükülmesi gerektiğini düşünüyorum Yoksa hemen her konuda siyasi yaklaşımlardaki farklılıkları ideolojik farklılık olarak görme eğilimi doğal olarak dışlamayı da beraberinde getiriyor.

Türkiye'de sosyalist solun bu dağınıklığının ve bu bölünmüşlüğünün önüne geçilebilmesinin yolu öncelikle böyle bir sorunun olduğunun kabullenilmesine bağlıdır. Böyle bir sorunumuz yokmuş gibi davrandığımız sürece Türkiye'de sosyalist solun bölünmüşlüğü gibi bir sorun da partilerimizin gündemine gelmeyecektir. Örnekse TKP ve TKH neden ayrı parti halindeler? Hangi uzlaşmaz siyasi ve ideolojik farklılıklara sahipler? Yok böyle bir şey. Hadi bu iki partiyi geçtik, diğerleri için de ayrı yapılanma gerektiren hangi uzlaşmaz farklılıklar var? İdeolojik ve siyasi farklılıklar, yönetim anlayışındaki farklılıklar, vesaire vesaire... -böyle mi?

Sosyalist solda bir partinin öne çıkması gerekiyor. Bu öne çıkmak konusu kendi kendimize ''biz daha gerçekçi ve solun ilkelerine daha bağlı bir sosyalist partiyiz'' demekle, demeye getirmekle olmuyor. Bu tavır toplumsal alandaki etkisizliğime bir çare olmuyor ve dahası olmayacak. Bu tavır sosyalist solun sosyalist sola bir hamasetinden başka bir anlamı yok. Başka bir anlamı yok ve bir yararı da yok. Sürekli olarak ''komünistler yükseliyor'' diyerek üyelerimize gaz vermekten öte bir şey yapmıyoruz. Ya da ''onu yaptık, bunu yaptık, üç beş tane daha ofis açtık, katılımlar da arttı'' demek de öyle... Sonuç, seçime girdiğimizde aldığımız oy binde bilmem üç-beşin ötesine geçmiyor. Onun da bir yanıtını uydurduk, ''her şey seçim değil ki!''

1903 müydü, Bolşevik Menşevik ayrışmasında parti ve üye yapısıyla ilgili tartışmaları belki yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Demokratik merkeziyetçilik konusu da bence tekrar gözden geçirilmeli ve farklı eğilimlerle birlikte daha demokratik bir ortam ve anlayışın partideki egemenliği sağlanabilmelidir. Daha fazla bölünmenin önünü almak ve partinin kitle kazanması yolunda sağlıklı adımlar atabilmesinin başlangıç noktası buralar gibi geliyor bana.

Elbette sorunlar çok daha ağır. Türkiye gibi yakın geçmişinde kitlesellik kazanmış sosyalist solun şimdilerde toplumsal alandaki etkisizliğini sadece dış sorunlara bağlamak   çok büyük bir hata.Bu hatayı sürekli yapıyoruz. İç sorunlarımızı görmezden gelerek, parti işleyiş biçimini daha demokratik bir hale getirmeden ve siyaset üretme konusundaki sıkıntılarımızı aşmadan daha kalabalık olamayacak, toplumsal alandaki etkimizi arttıramayacağız. Bu konuda hiçbirimiz diğerinden farklı değil. Ve hiçbir sosyalist partinin bu koşullarda bir diğer sosyalist partiye dönüp ''aramızda ideolojik ve siyasi farklılıklar var'' demesi bu bölünmüşlüğü giderme yolunda hiçbir çözüm getirmediği gibi daha da arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.








Bu ileti en son melnur tarafından 12.01.2023- 07:02 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.01.2023- 09:52


Kemal Okuyan TİP için ''CHP ile HDP arasında bir yere oturmuştur'' diyor. Dünya görüşü olarak söylemiyormuş. İdeolojik olarak böyleymiş. Ve ''bu yüzden etkili olmuştur'' diyor. Ekliyor, ''bazı konularda benzer şeyleri söylüyor, olabiliriz.''

Bu açıklamada K.Okuyan'ın hakkını verdiği bir saptama var. TİP, TİP izlediği siyaset nedeniyle etkili oluyor. Evet öyle. Toplumsal alandaki etkisinin yükselmesi izlediği ''halkçı'' siyaset nedeniyledir. Halkçı siyaset izlemesi, toplumun her kesimine ses yöneltmesi, Erkan Baş'ın kişiliği, samimiyeti, ve konuları en yalın biçimde anlatma çabası ve kimi başka nedenlerden ötürü ilgi çekiyor. K.Okuyan'ın ''TİP CHP ve HDP arasında bizim orada yerimiz yok'' demesi çok da anlamlı değil. Doğru da değil. İçinden geçilen karanlık tünelde bu dinci faşizme karşı tam bir dayanışma serglenmeyecekse, ülkenin ve ülke insanlarının ihtiyacı olan saray rejimi karşıtlığında etkin bir siyaset izlenmeyecekse hep söylemeye çalıştığımız ''dayanışma'' sözcüğünün anlamı, inandırıcılığı ve samimiyeti nerede kalıyor?

Erkan Baş'ın TİP'i Metin Çulhaoğlu'nun da zamanında altını çizdiği gibi bir yol deniyor. Bu yol, bu yöntem, bu siyaset bilimsel sosyalizmin terk edilmesi anlamına gelmez. Sorunumuz, hep söylüyoruz, söylemeye çalışıyoruz, toplumsal alandaki etkisizliğimizdir. Erkan Baş ve TİP bu etkisizliği kırmak yönünde gereken adımları atmışsa, atıyorsa, sorunumuzun çözümü de buyol ve yöntemde değil midir? Hemen aşağıya çekmeye çalışmak, hemen düzen partilerinin yanına savurma çabası göstermek, bir anlamda küçümsemek, hiç kurtulamadığımız ve kangrene dönüşmüş hastalığımız değil midir?

Uzun vadede bölünmüşlüğün önüne geçmek, toplumsal alanda etkili olmayı gerektiriyor. Kalabalık olacağız; kalabalıkların dönüp bakmasını ve sonra olumlamasını sağlamak, ilgisini çekmek zorundayız. Tek başına olamıyorsa, ki olmuyor, yıllardır olmuyor, o zaman yüzü sola dönük kesimlerle ve onların partileriyle daha farklı ilişkiler kurmak zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk bu siyaset meyvelerini bir şekilde veriyorsa, denenmeye devam edilmelidir. Yanlışta ısrar etmenin anlamı yok, yararı da yok. Yanlışta ısrar ederek doğruyu bulmak mümkün olmuyor. Denenmeli olmuyorsa, başka bir siyaset denenmeli. Sokağa çıkarak, kitlelerle bağ kurmaya çalışarak...-başka yolu yok.

TİP'in siyaseti doğru sonuçlar veriyor. Umarım hep böyle sürer. Ve seçimde de hem saray rejiminin yıkılması ve hem de sosyalizmin sesini daha fazla kesimlere duyurma olanağı yaratarak etkisini daha da artırır. Ülkenin bugünlerinin de yarınlarının da öylesine ihtiyacı var ki...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 16.01.2023- 22:17


Kemal Okuyan'ın verdiği demeçte eleştirilecek bir yön bulunduğunu düşünmüyorum. Sayın Okuyan sadece TİP ile ideolojik olarak farklı bir konumda olduklarını belirtmiş ve bu sebeple bir ittifak içinde yer alamayacaklarını söylemiş.. Sınıf partisi bir tür Mevlevi tekkesi değildir ki ''ne olursan ol gel'' denilebilsin. Sınıf partisi olma iddiasındaki bir hareketin belirli ilkeleri göz önünde bulundurabilmesi ve bunlardan taviz vermemesi gerekir. TİP bir sınıf partisi olmaktan ziyade bir kitle partisi olma hedefi güdüyor. Partlilerin söylemleri ve politik tutumları fazlasıyla böyle bir intiba oluşturuyor. Tabi ki bu kendi tercihleridir ve her siyasi partinin kendi özgün politikalarını üretebilmesi bağlamında saygı duyarım. Fakat sınıf mücadelesini ana eksen olarak almış bir partiyi, TİP ile ittifak kurmaya zorlayıp, bu yönde bir eğilim göstermediğinde sekterlikle suçlamak fazla yüzeysel bir tutum oluyor bence... Evet, Sosyalist Sol'da birlik ama nasıl ve hangi ilkelerle sorusunun sorulması gerekiyor..



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 17.01.2023- 00:34


...sınıf mücadelesini ana eksen olarak almış bir partiyi, TİP ile ittifak kurmaya zorlayıp, bu yönde bir eğilim göstermediğinde sekterlikle suçlamak fazla yüzeysel bir tutum oluyor bence... Evet, Sosyalist Sol'da birlik ama nasıl ve hangi ilkelerle sorusunun sorulması gerekiyor..

Böyle söylemişsin ama bazen başka bir yazıyı okuyup mu yanıt vermeye çalışıyor? diye kendi kendime sorduğum oluyor. Oysa bir üstteki yoruma bir eleştiri getireceksen, yazının sonundaki cümleyi dikkate almalıydın ki, son zamanlarda yaptığım yorumumun tamamen bir özeti aslında. Şöyle:

''TİP'in siyaseti doğru sonuçlar veriyor. Umarım hep böyle sürer. Ve seçimde de hem saray rejiminin yıkılması ve hem de sosyalizmin sesini daha fazla kesimlere duyurma olanağı yaratarak etkisini daha da artırır. Ülkenin bugünlerinin de yarınlarının da öylesine ihtiyacı var ki...''

Böyle bitirmişim yazıyı. Yani hem güncel olana değinmişim ve hem de sosyalist solun temel sorununun altını çizerek TİP'in siyasetinin bu iki siyasal tavra karşılık geldiğini söylemişim. i bu çerçevede olsaydı, bence daha anlamlı olmaz mıydı? Ben TKP ile TİP'in bir itifak kurmasına hiç değinmedim. Sosyalist solda ''birlik'' konusunda da bir yorumda bulunmadım. Cephe ve birlik türü çalışmaların bir sonuca varmadığını hep yaşadık.

Özetle şunu söylemeye çalışıyorum: Bugün Türkiye sosyalistlerinin önünde iki temel görev var. Birincisi saray rejiminin önünün kesilmesi yönünde açık seçik, somut bir siyasi çizgiyi benimsemek ve üye ve sempatizanlarını bu konuda etkin bir çaba göstermeye yöneltmek ve ikincisi toplumsal alanda daha etkin olabilmenin yollarını aramak. Soyut, kuramın doğrularını yineleyerek, sokaktaki kitleyle bağ kurmaya çalışmayarak, kalabalıkların heyecanıyla arada bir köprü kurmadan bu sorunumuzu çözme olanağı yoktur. Ezberleri bir kenara bırakalım. Sınıfsal mücadeleye nasıl anlam ve biçim verirsek verelim karşılık görmüyorsa, oturup düşünmek gerekiyor. Yanlış giden bir şey var demektir. Yanlışı yineleyerek doğruya varmak mümkün değildir. Sınıfsal mücadelenin toplumsal alandaki karşılığının tek bir biçimi yoktur. Sokağa çıkmak sadece kirlenmeye yol açmaz ve aynı zamanda yaklaşımları (sosyalist siyaseti) daha da basitleştirerek aktarmayı ve uygun araçları bulmayı gerektirir. Neden? Daha kalabalık olmak için. Daha kalabalık olmak da kitle partisi olmak değildir. TİP bunu şimdilik başarıyor. Yani altını çizmeye çalıştığım iki konuda da başarılı Söylediğim bu.

Bir yanıtın olacaksa doğrudan bu başlıklara yönelmeli.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.005
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.03.2023- 01:51


Sosyalist solda çok fazla bölünmüşlük var; çok parçalıyız. Başka ülkelerde de benzer parçalı yapılar var ama bizdeki gibi değil. Bizde hemen her sosyalist partinin toplumsal alandaki etkisi hemen hemen hiç yok. Seçim dönemine girdik, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ''sosyalistlerle birlikte seçime girersek baraj sorununun üstesinden geliriz ''mealinde birşeyler söyledi. Hiç katılmıyorum. Ülke koşulları zaten önümüze birtakım ittifakları getirmiş. EMEP ve TİP bir yerde, TKP, SOLparti,TKH bir yerde. Hedef gerçekçi olmadığı için gerçekleşmeyecek, belki kurdukları ittifak nedeniyle bu üç parti birleşip seçime katılırlar, ama...

Aması şu; benzerlerin bir araya gelmesi gerek. Tamamı birarada olsa baraj sorunu geçmek o kadar kolay değil. Seçime 50 milyon civarında seçmen katılacak sanıyorum. Yüzde yedi barajı 3.5 milyon oy demek. Bu parlamento seçimlerinde olabilir mi? Mümkün değil. Bu yüzden partiler seçime ayrı ayrı girerek daha fazla sosyalizm propagandası yapma olanağı bulabilirler. Hem böylece kimlerin, hangi siyasetlerin toplumda karşılık bulduğunu da görürüz. İçlerinden biri diğerlerinden çok önde br oy oranı alırsa onun etrafında birleşilebilir. Eğer baraj aşmak, daha kalabalık olmak gerçekten isteniyorsa öncelikle birleşmeyi denemeliler. Böyle, bu şekilde hep aynı sonuçlar, aynı yetersizlikler ve hala her şey uyarında gidiyormuş gibi siyasi tutum almalar...

Örnekse TKP ve TKH neden iki ayrı parti? Önceden aynı parti çatısı altındaydılar, şimdi neden ayrılar? Güncel olana yaklaşımları da farklı değil. Her ikisi de ''Erdoğan'a kazandıran olmayız ama Kılıçdaroğlu'nu da desteklemeyiz'' mealinde uzun uzun cümleler kuruyorlar. Yani benzerlikler bu derece... Sanki herkes hallerinden memnun gibi; yoksa gibisi fazla mı?

Daha kalabalık olmalıyız. Toplumsal alandaki etkimizi arttıracak siyasetler üretebilmeliyiz; birleşme yolunda adımlar atabilmelıyız. Hepimiz, partilerde etkili ve yetkili olanlarımız kalabalık olmanın aynı zamanda birleşmekten geçtiğini ve birleşme için merkeziyetçiliğin daha demokratik işletilmesi gerektiğini...

Bir de şu parlamentoya girme konusu var. Bence de çok önemli. Sosyalizmi çok daha geniş kitlelere duyurmak için bu olanak mutlaka kullanılmalıdır. Kendi başımıza giremiyor, barajı aşma gibi bir sorunun üstesinden gelemiyorsak, ittifak kurmaktan da kaçınmamalıyız. Metin Çulhaoğlu söylemişti sanıyorum, sosyalistlerin toplumsal alanda etkisini arttırması için ittifaklara ihtiyacı olduğunu söylemişti. Kendi başımıza sadece sosyalistler olarak bir güç haline gelemiyor, seçim barajlarını geçemiyorsak, parlamento olanaklarından vazgeçilmemeli.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör "Sosyalist soldaki statüko kırıldı" denizcan 1 3216 21.09.2015- 17:37
Konu Klasör Metin Çulhaoğlu soldaki ayrışmayı anlattı melnur 1 3 11.12.2021- 06:38
Konu Klasör Esnaf... Ve soldaki esnaf kafası proletersosyalist 3 3194 22.02.2015- 13:21
Konu Klasör 14 Mayıs seçimleri, iki sosyalist parti ve iki farklı sosyalist siyaset... melnur 2 538 17.05.2023- 09:03
Konu Klasör Sosyalist devrim mi, sosyalist seçenekler mi? melnur 2 4187 16.01.2017- 21:55
Etiketler   Sosyalist,   soldaki,   bölünmüşlük.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS