SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Cumhuriyet üzerine bir söyleşi...           (gösterim sayısı: 148)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.11.2023- 22:55


Cumhuriyet üzerine bir söyleşi

"Radikal bir demokratik devrim olarak başlayan Cumhuriyet, 100’ncü yılında İslamcı bir faşizme dönüşmenin eşiğindedir."

KORKUT BORATAV

Cumhuriyet’in 100’ncü yılı üzerinde BirGün gazetesi benimle bir söyleşi yaptı. Küçük eklentilerle aşağıya alıyorum.

1- Bugün 100 önce kurulan biçimiyle hem siyasal anlamda hem de iktisadi, toplumsal temelleri bağlamında aynı cumhuriyetten bahsedilemez gibi gözüküyor. Kesintisiz bir cumhuriyet okuması yapılabilir mi?

Kesintisiz bir Cumhuriyet okuması yapılamaz; tasarlanamaz. Radikal bir demokratik devrim olarak başlayan Cumhuriyet, 100’ncü yılında İslamcı bir faşizme dönüşmenin eşiğindedir. Bu dönüşüm yumuşak bir geçişle değil, kritik adımlarla, çalkantılarla gerçekleşti.

Cumhuriyet’in gelişimi devrimci ve tutucu güçlerin mücadelesi içinde gelişti; önemli aşamalardan geçerek bugüne geldi. Siyaset sarkacı, şimdilik “sol” ve “sağ” adlandırabileceğim iki doğrultuda salındı. Yön değiştirme aşamalarına “kesinti” diyebiliriz.

Şimdilik Cumhuriyet’in ilk yarısına odaklanalım. İlk önemli kesinti, İkinci Dünya Savaşı’nın sonundadır. Dünya siyasetindeki kutuplaşmada ABD etkisi öne çıktı. 1946’da kurucu parti CHP, radikal bir adımla sağa kaydı. Cumhuriyet’in son iki devrimci atılımı olan Köy Enstitüleri ve Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, CHP’nin yükselen sağ kanadınca baltalandı, engellendi. İki sosyalist parti ve sola dönük sendikalar, anti-komünist bir kampanya içinde kapatıldı. Türkiye çok partili demokrasiye Sol’u tasfiye ederek geçti.

Halbuki Cumhuriyet’in üstyapı devrimleri bilim, düşün, sanat ve edebiyat alanlarını zenginleştirmişti. 1946 Türkiye’sinde çoksesli bir demokrasiye dönüşüm potansiyeli oluşmuştu. Demokratik devrimi olgunlaştıracak bu adım, bu ilk kesinti ile engellendi. Demokrat Parti (DP) yönetimindeki sonraki on yıl anti-komünizmin öne çıktığı baskıcı bir dönemdir. Anti-komünizmin toplumu kuşatması Türkiye’de McCarthy Amerika’sından öncedir.

Baskıcı rejime tepki kaçınılmazdı. DP, bir “sivil darbe” ile muhalefetin tasfiyesini hedeflemekteydi. 27 Mayıs’ın karşı darbesi ile önlendi. Daha önce de CHP, bir anlamda “günah çıkarmış”; İlk Hedefler Beyannamesi ile bir demokratikleşme programı önermişti. 1961 Anayasası, siyaset sarkacının “sola” yönelmesini başlattı; Cumhuriyet devrimlerinin birikimlerini içererek genişleten 20 yıllık bir döneme damgasını vurdu. Sol siyaset, sosyalizm yasallaştı, örgütlendi, temsil edildi.

Sonrasında “devran tekrar değişti”. 1970’li yılların ikinci yarısında CHP sola dönük, sınıfsal bir platformla iktidardaydı. Parlamento-dışı devrimci, sosyalist akımlar, emekçi örgütleri ayrıca güçlenmekte; Türkiye bütün olarak sola kaymaktaydı. 1980 darbesi ve 1982 Anayasası bu büyük dönüşümü engelledi. Siyaset sarkacı bir kez daha sağa yöneldi.

Cumhuriyet tarihinin ilk yarısı bu kesintileri içeriyor.

2- 100 yıl önce kurulan cumhuriyetin bugün herhangi bir biçimiyle bir devamından bahsedilebilir mi yoksa yıkıldığını ve yeni bir rejimin kuruluşu içerisinde olduğumuzu söyleyebilir miyiz?

Cumhuriyet’in ikinci yarısına iki türlü bakılabilir: Birincisine göre, 12 Eylül darbesinin başlattığı eğilim kesintisiz süregelmiş İslamcı bir faşizme ulaşmıştır. Bu bakış açısını destekleyen belirleyici etkenleri de sıralayabiliriz: Parlamenter solu temsil eden CHP önce parçalanmış; tekrar bütünleştiğinde 1970’li yılların sınıfsal platformundan ve aydınlanmacı/Kemalist çizgisinden kopmuştur. Sol kanadı olmayan liberal bir partiye dönüşmüştür. Parlamento-dışı, devrimci, sosyalist sol ise 12 Eylül darbesinin öncelikli hedefi olmuş; çökertilmiş, dağıtılmıştır. Bir önceki dönemin yaygın, örgütlü gücüne tekrar ulaşamamış, etkisiz kalmıştır. 1970’li yıllarda CHP’yi sola çekmiş olan “mıknatıs” etkisini de yitirmiştir.

Son yarım yüzyıla alternatif bakış, önceki analizin sonucunu reddetmez; ama ara-aşamalarına dikkat çekerek bu dönüşümün kaçınılmaz olup olmadığını sorgulayarak… İslamcı faşizm ile barışık olmayan demokratik, Cumhuriyetçi ve sosyalist güçlerin hatalarını da vurgular. Bu bakış, elbette geçmişi değiştiremez; ama ilerisi için dersler içerebilir.

Burada tarihçe yapamayız. Tek bir soru ile yetinelim: Siyasal İslam, demokratik bir cephede yer almalı mı? Liberaller “evet” diye yanıtlayarak AKP iktidarını peşinen desteklemişti. Keşke AKP döneminin öncesine yoğunlaşarak Türkiye pratiği içinde sorgulasalardı...

12 Mart darbesini izleyen ilk genel seçim sonrası vurgulanmalıdır. “Demokratik sol CHP” birinci parti olur; Ocak 1974’te Ecevit’in başbakanlığında CHP-MSP koalisyonu kurulur. Koalisyon, sol çevrelerde de 12 Mart faşizminin enkazını temizleme fırsatı olarak görülmektedir.

Koalisyon hükümeti, demokratikleşme adımı olarak 12 Mart döneminin siyasî hükümlülerini, sanıklarını kapsayan bir af yasasında anlaştı: Komünizme karşı TCK’nın 141-142’nci, şeriatçı eylemlere karşı 163’ncü maddeleri kapsanacaktı. Af tasarısı TBMM’nin gündemine 15 Mayıs 1974’te getirildi. Siyasal İslam’ın o tarihlerdeki temsilcisi MSP, bu demokratik uzlaşmaya ihanet etti. Önce TCK madde 163’ü kapsayan af oylandı; kabul edildi. Sıra TCK 141-142’ye gelince “uygun sayıda” MSP milletvekili oylamaya katılmadı. Af, sosyalistleri, devrimcileri dışlayarak yasalaştı.   AYM iki ay sonra bu yanlışlığı düzeltecek; solcu hükümlü ve sanıkların da tahliyelerini, aflarını mümkün kılacaktı. Aralarında Mülkiye’den dekanımız, dostum rahmetli Mümtaz Soysal da yer alıyordu.

MSP-CHP koalisyonu bu nedenle dağıldı. MSP Milliyetçi Cephe hükümetine katıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez iktidara ortak olan siyasal İslam, demokratik bir ittifakın öğesi olamayacağını Mart 1974’te ortaya koymuştu. Ecevit’in bu algılamayı yaptığını düşünüyorum. Sonraları bu hatayı tekrarlamadı.

3-Peki sizce hem içinde bulunduğumuz rejimi, hem de bir asır önceki cumhuriyeti aşabilecek bir yeniden kuruluş nasıl mümkün, ne yapmalı?

“Yeniden Kuruluş”un kitle tabanı on yıl önce, Gezi kalkışması ile kendiliğinden ortaya çıktı. Katılanlar ortak simge olarak Mustafa Kemal’in kalpaklı portrelerini seçtiler. Cumhuriyetçi, kamucu sloganları benimsediler; komünist ilkeleri keşfettiler. İşçi sınıfının nitelikli kesimlerinden, mensuplarından, yakın geleceğin işçileri olan öğrencilerden oluşmaktaydı. Liderlik, öncü örgüt yoktu; ama aranmaktaydı. Sosyalistler altı yıl önceki Cumhuriyet mitinglerinden uzak durmuşlardı. Gezi kalkışmasına katılarak liberal yanılgılardan arındılar; ama kalkışmayı siyasete taşıyamadılar.

Gezi’yi siyasete, öncelikle bir yıl sonraki yerel seçimlere etkili boyutlarda taşımanın doğal adayı, CHP’ydi. Parti yönetimi itinayla uzak durdu. Sonrasında, örneğin 2019 İstanbul seçimlerinin kazanılmasında; hatta Mayıs 2023’te Altılı Masa miting meydanlarının liderleri fazlasıyla aşan coşkusunda Gezi’nin izleri, katkıları hâlâ var. Saray iktidarına karşı çıkan 48 milyon seçmenin önemli kesimleri on yıl önceki Gezi kitlesinin türevleridir.

Yeniden inşa ve kuruluş, bugünkü Türkiye koşullarında sosyalist örgüt, partilerden kaynaklanacaktır. Onlar İslamcı faşizmin niteliğine ve neoliberalizmin ürünü olan sermayenin tahakkümüne doğru teşhis koyanlardır. Ama, bu ağır tarihsel sorumluluğu hak etmeleri gerekecektir. İslamcıların emekçi sınıflar üzerindeki ideolojik tahakkümüne son vermeyi, işyerlerinde, mahallelerde örgütlenerek başarmaları gerekecektir.

Elli yıl öncesi devrimciliğinin, yüz yıl önceki Millî Mücadele’nin mirasını, deneyimlerini, sloganlarını, türkü ve marşlarını hatırlamak, canlandırmak zamanıdır. Başarılmalıdır.

https://haber.sol.org.tr/yazar/cumhuriyet-uzerine-bir-soylesi-386165



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Biyolojide diyalektiği aramak: Ergi Deniz Özsoy ile söyleşi... melnur 1 2668 25.04.2020- 02:18
Konu Klasör Yeni bir cumhuriyet: Sosyalist Cumhuriyet melnur 6 3193 30.10.2019- 09:29
Konu Klasör Yeni bir Cumhuriyet, Sosyalist Cumhuriyet... melnur 11 2070 25.10.2023- 09:03
Konu Klasör Yeniden Cumhuriyet mi, Yeni bir Cumhuriyet mi melnur 0 4285 28.10.2013- 21:46
Konu Klasör CHP üzerine... melnur 5 4395 27.02.2019- 08:53
Etiketler   Cumhuriyet,   üzerine,   bir,   söyleşi.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS