SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Mustafa Asım Hayrullahoğlu (Deniz yoldaş) üzerine...           (gösterim sayısı: 2.534)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 16.11.2017- 09:29


Mustafa Asım Hayrullahoğlu (Deniz yoldaş) üzerine...


Resim Ekleme

Hanife Şahan


Sosyalizm mücadelesinin en zor kısmı; acıları, sevinçleri, üzüntüleri, kaygıları yaşarken tökezlemeden, çıkarılacak derslerle yola devam edebilmektir belki de. Bu yol uzun, bazen yorucu olsa da, yürünmesinin ancak bir zorunluluğa dönüştüğünün bilincinde olunduğunda devam etme sabrı ve gücü verebilir insana. Verdiğiniz mücadele eğer ki insanlığın kurtuluşu için ise tarih bilinciyle yoğrulmuş bir kararlılık, inat ve alçakgönüllülük kaçınılmazdır.

Tıpkı bu özellikleri ile ülkemiz komünistlerine kısacık hayatında örnek olabilmiş, adı geçtiğinde boğazımızın düğümlendiği Mustafa Hayrullahoğlu gibi… Deniz yoldaşımız gibi…

Kısacık hayatına koskoca bir tarihi sığdırabilmişti Deniz yoldaş.

Ülkemizde ve dünyada yüzünü sola dönmüş bir kuşağın içinde mücadelesini yükseltti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okurken Fikir Kulüpleri Federasyonu ve Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nda çalışmalar yürüttü. Mücadelesine hiçbir şekilde ara vermeden memleketimizde işçi direnişlerinin artması ile Türkiye İşçi Partisi’ne üye olmuş, 15-16 Haziran 1970’te gerçekleşen büyük işçi direnişinin örgütlenmesinde görev almıştı. Yine bu dönemde “Tekel Gerçek” isimli bir fabrika gazetesinin çıkmasını sağlayanlardan olmuştu.

Memleketin tarihsel birikimine sahip çıktı. Biliyordu ki bu topraklarda mücadele şanlı kızıl bayraklarımızın dalgalandığı bir ülkeyi kurana kadar devam edecekti. Yoluna devam ederek 1975’te Türkiye Komünist Partisi’ne üye olmuş, birçok düzeyde görev almıştı. Öldürülmeden önce de partinin İstanbul İl Sekreteri ve Merkez Komite üyesi olarak görevinin başındaydı.

12 Eylül darbesinin ülkemiz tarihinde kara bir leke olduğunu belirtmeye gerek bile yok. Gericilikle, faşizmle, emperyalizmle, sermaye ile beslenen bu leke, yüzünü aydınlığa dönmüş, ülkesinin bağımsızlığı, insanların eşitliği, kardeşliği, özgürlüğü için mücadele eden yoldaşlarımıza bulaştırılmaya çalışılmıştı.

Tıpkı Deniz yoldaşımıza yapıldığı gibi…

Ama bulaştıramadılar, bu karanlığa hiçbir şekilde boyun eğdiremediler. 1982’de birdenbire ortadan kaybolduktan sonra her şey açığa çıkmıştı. Uzun süren işkencelere rağmen ismini bile söylemeyen, partisine sahip çıkan, onurunu ayaklar altına aldırmayan başı dik bir devrimciydi, komünistti Deniz yoldaş.

Biliyordu ki ağzından çıkacak her kelime, partisinin İstanbul teşkilatını çökertmek için bir başlangıç olacaktı. Ama unuttukları bir şey vardı; akılla yoğrulmuş inanç, bilinç, kararlılık…

Bu yüzden yılmadı, yorulmadı, vazgeçmedi.

Katledilmesinin ardından eşi Aynur Hayrullahoğlu yaşananları, gerçekleri ve sonrasını şöyle anlatacaktı:

“Kocamın katilleri, iktidarda cunta ve onun polisleridir. İktidar ve polisi hepten azgınlaşarak yargı önünde mahkum edemeyecekleri kişileri faili meçhul cinayetlerle tek tek yok ediyorlar. Polis gözaltına aldıklarını kendi bildikleri yöntem ve işkence ile konuşturmaya çalışıyor, konuşturamayacakları kişileri ise imha edip ortadan kaldırıyorlar. Eşim Mustafa ise sadece bu kişilerden biridir. Büyük acımız bizi yıkmadı, tam tersine beni ve bizim gibileri daha da kamçılıyor ve mücadeleci gücümüzü daha da öne çıkarıyor. Şimdi faili cinayetler sonucu kaybolan tüm insanların çektiği tüm acıların sona ermesi için başka kadınların, ana-babaların- çocukların yürekleri yanmasın diye daha da çok mücadele etmemiz gerektiğine inanıyorum…”

Gerisi, gerisi laf-ı güzaf…

“Tekmelediler, vurdular, yumrukladılar hiç sesi çıkmadı…”

Deniz yoldaşın annesi tarafından, 1984 yılında Sıkıyönetim 2 Numaralı Askeri Mahkemesi’nde gerçekleşen ölümle ilgili dava açıldı açılmasına ama…

Bir kişinin ölümüne neden olmaktan siyasi şubede görevli 5 polisten üçü (Ümit Baybek, Mehmet Yetiş ve Orhan Yaman) 1 Nisan 1986’da, 10’ar yıl 8’er aya mahkûm oldu. Yargılanan diğer zanlılar Ali Can Özgenler ve Engin Devren ise beraat etti. Bu karar Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nce “eksik soruşturma yapıldığı” gerekçesiyle bozuldu. Bu arada, yargılamalar sırasında başkomiser olan Ümit Baybek, Kadıköy Emniyet Amirliği görevine getirildi.

İşkencehanede son saatlerine tanıklık eden Namık Kemal Cibaroğlu ise yıllar sonra Deniz yoldaşa yapılanları aktarırken şu ifadeleri kullanacaktı:

“Bir süre sonra (polisin) TKP timi geldi, Mustafa’nın o tim tarafından işkence gördüğü belliydi. Kollarımın açık olduğunu görünce bana da saldırmaya başladılar. Niye yardım ediyorum diye kızdılar. ‘Mustafa konuşacak mısın, seni gebertiriz’ diye bağırıyorlardı. ‘Seni biliyoruz Merkez Komite üyesisin, kabul et, isim ver, kendine eziyet etme, hasta değilsin, rol yapıyorsun’ gibi sözlerle bağırıp dövüyorlardı. Mustafa’yla ilgili her şeyi polislerden öğrendim, adını, kim olduğunu. Tekmelediler, vurdular, yumrukladılar hiç sesi çıkmadı…

Daha sonra tutuklanıp Metris Cezaevi’ne götürüldükten sonra, yaşadıklarımı oradaki arkadaşlara anlattım. Dev-Sol koğuşundaydım, Mustafa’nın yanımda öldüğünü, beni de paldır küldür getirdiklerini söyledim. İçeriden Mustafa’nın halen yaşadığını söylediler. Bir ara hayal gördüğümü de düşündüm.” “Olaydan 2,5 yıl sonra avukat ziyaretine çağrıldım. Avukat Ergin Cinmen cezaevine gelip, ‘Hayrullahoğlu’na şahitmişsin, bildiğin bir şeyler varmış, bana anlatır mısın’ dedi. Mustafa’nın öldürüldüğünden artık emindim. Dava açacaklarını söyledi. Tanıklık yapıp yapmayacağımı sordu. Yaparım dedim. Mahkemede de anlattım. O işkenceleri yapan polisler ceza aldılar ancak daha sonra Yargıtay’da karar bozuldu. Bu kadar bariz tanıklık varken işin garip yanı işkencecilere sonra da beraat kararı çıktı.”

Çok şey öğretti, çok şey bıraktı arkasından.

Unutulmaması gerekenleri tekrar tekrar hatırlattı. Memleketten umudu kesmemeyi, mücadelenin soluksuz olduğunu, tarih bilinciyle beslenmiş cesareti, yoldaşlığı, paylaşmayı…

Her ne kadar yoldaşımızın ölümünün üzerinden yıllar geçmiş olsa da, gencecik yaşına koskoca bir mücadeleyi sığdırmış ve hakkıyla teslim etmiş olmasının verdiği güvenle, parti neferi olmanın onuruyla yolumuza devam ediyoruz.

Yılmadan, yorulmadan, vazgeçmeden…

http://gazetemanifesto.com/2017/11/16/mustafa-asim-hayrullahoglu-deniz-yoldas-uzerine/



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör İyi ki doğdun Stalin yoldaş! melnur 4 4478 19.12.2020- 07:37
Konu Klasör Mustafa Suphi ve 15’ler… proleter 2 4969 28.01.2015- 19:51
Konu Klasör Mustafa Kemal mi, Atatürk mü? melnur 2 1994 20.09.2020- 09:44
Konu Klasör Mustafa Kemal bir devrimcidir. kemalist 34 23678 13.12.2014- 18:49
Konu Klasör Mustafa Suphi'yi kim öldürdü abbas 17 10621 29.01.2024- 02:56
Etiketler   Mustafa,   Asım,   Hayrullahoğlu,   Deniz,   yoldaş,   üzerine.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS