SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
İstanbul depremi: Durum kritik...           (gösterim sayısı: 3.409)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 27.09.2019- 08:19


İTÜ’den deprem açıklaması: Durumun kritikliğine işaret ediyor

İTÜ’den yapılan açıklamada ‘Son iki günde meydana gelen 4.6 ve 5.7 büyüklüğündeki iki depremin tam kilitli Kumburgaz fay segmentinin uç noktasında olması durumun kritikliğine işaret etmektedir’ denildi.

Resim Ekleme
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İstanbul’da meydana gelen son iki depremle ilgili öğretim üyelerinin değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaştı.

Açıklamada üniversitede uzun yıllar uluslararası araştırmalar yürüten Prof. Dr. A. M. Celal Şengör, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Ziyadin Çakır, Prof. Dr. M. Sinan Özeren ve Dr. Öğr. Üyesi Gülsen Uçarkuş'un değerlendirmelerini kamuoyunu aydınlatmak amacıyla paylaşılması gereği duyulduğu belirtildi.
İTÜ'nün yayımladığı açıklamada şu bilgiler yer aldı:

"Kuzey Anadolu Fayı'nın Marmara Denizi'nin içine giren kısmı (ve buna bağlı ikincil faylara) yer bilimcilerce genel olarak 'Marmara Fayı' diye adlandırılmaktadır.

Bu fay, davranışı her yerinde aynı olan bir fay değildir. Bazı yerlerinde fay üzerinde İngilizce'de ‘creep’ denen kaymaya benzer bir hareket ve bununla ilişkili küçük depremler olur.

Bazı yerlerinde ise deprem neredeyse hiç olmaz. Marmara Fayı'nda gerçekleşen son büyük deprem 7.4 büyüklüğündeki 1999 İzmit depremidir ve bu depreme neden olan kırık İzmit Körfezi'nin içine doğru ilerlemiştir.

Marmara Fayı üzerinde depremsellik yönünden suskun olan (dolayısıyla kırılması beklenen ve ekteki Marmara denizi fay haritasında sismik boşluk olarak adlandırılan) bir ucu Silivri açıklarında ve diğer ucu da Avcılar'ın güneyi olan Kumburgaz fay segmentidir.

‘DİKKATLE TAKİP EDİLMELİ’

Deniz tabanında yapılan jeoloji, jeodezi ve sismoloji çalışmaları Kumburgaz fayının çok uzun bir süredir kırılmadığı, kilitli olduğu ve Marmara Denizi'nde olması beklenen depremin üzerinde olacağı düşünülen fay segmentidir.

Son iki günde meydana gelen 4.6 ve 5.7 büyüklüğündeki iki depremin tam kilitli Kumburgaz fay segmentinin uç noktasında olması durumun kritikliğine işaret etmektedir.

Sismoloji verilerine dayanarak, söz konusu iki deprem ve bunların arasında gerçekleşen artçıların tamamının, aynı mekanik kırılma süreci kapsamında gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Bilimsel göstergelere dayanarak, mevcut sismik aktivitenin dikkatle takip edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması yönünde hareket edilmelidir.

Bu süreç içinde Üniversitemiz, bilgi kirliliğini önlemek adına konunun uzmanı akademisyenlerin görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaya İTÜ Kurumsal İletişim Ofisi üzerinden devam edecektir.”

https://haber.sol.org.tr/turkiye/ituden-deprem-aciklamasi-durumun-kritikligine-isaret-ediyor-271245




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.09.2019- 13:48


Ünlü profesör açıkladı! İşte depremden en çok etkilenecek yerler

Marmara’nın tabanını inceleyen isimlerden Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, son depremle Marmara’daki riskin daha da arttığını belirtti. Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik depremden sonra Marmara’da riskin daha da arttığını vurgulayan Görür, ‘Yöneticilerimiz dikkatli olmak zorunda’ dedi.

Resim Ekleme
Silivri açıklarında meydana gelen 4.6 ve 5.8 büyüklüğündeki depremlerin ardından merak edilenleri yanıtlayan Prof. Dr. Naci Görür şunları söyledi: “Depremin olduğu yer, Marmara depreminde kırılmasını beklediğimiz fay zonu içerisinde. Onun için 4.6’lık ve 5.8’lik deprem, bu zonu bir şekilde etkileyecektir. Sanıyorum şimdi risk daha da artmış olabilir. Yöneticilerimiz daha da dikkatli olmalı.
 
"SAHİLLER ETKİLENECEK"

Milliyet'ten Mert İnan'ın haberine göre, ilk kırılmasını beklediğimiz fay, orta çukurun doğusunda olan fay. Bu fay, Çekmece göllerinin olduğu bölgeye uzanıyor ve hattın uzunluğu yaklaşık 75 kilometre. Söz konusu fay hattı kırıldığında en az 7.2 büyüklüğünde deprem üretecek.

Geçen gün Silivri açıklarında yaşanan deprem bu fayın batı ucunda oldu. Daha önce bu fayın üzerinde hiçbir hareket belirtisi ve deprem olmadığı gibi, bu kol enerji biriktiriyordu. Bu kez deprem oldu. Bu nedenle endişeliyiz. Dikkate alınması gereken bir deprem söz konusu. Silivri açıklarında yaşanan deprem, kırılmasını beklediğimiz fay hattını belli ölçüde etkileyecektir. Biz geçmişte, Marmara’nın tabanına sabit bir gözlem istasyonu kuralım diye çok söyledik. Bunun için DPT ve TÜBİTAK’a projeler verdik, reddedildi. Halbuki AB destekliyordu. Sonuç olarak; Silivri açıklarındaki deprem konum ve büyüklük olarak rahatsız etti. Çok dikkatli olmalıyız.

"YETERLİ SEVİYEDE DEĞİL"


Resim Ekleme

İstanbul’da 1.6 milyon bina var. Yüzde 1 ağır hasar alsa 16 bin adet bina yapar. Hepsi yıkılacak değil. 8 bini yıkılmış olsa hasar ve can kaybının çok yüksek olacağını gösterir. 8 bin yıkılsa, 8 bin bina da kaç kişi yıkımlardan etkilenir? 17 Ağustos’tan bugüne kadar yapılan çalışmalarda sınıfta kalmış durumdayız. 17 Ağustos’un üzerinden geçen 20 yıllık süreye rağmen İstanbul genelinde deprem hazırlıkları yeterli seviyede değil. Ruhsatlı binalar bile denetimden uzak. Asıl binalarda. Büyük depremden en çok İstanbul sahilleri etkilenecek. Tarihi yapılar da ciddi risk altında.”
 
"SİLİVRİ İÇİMİ SIKIYOR"

Jeofizik uzmanı Dr. Oğuz Gündoğdu şu değerlendirmeyi yaptı: “Depremlerin Kuzey Anadolu Fay hattının tam üzerinde ve Doğru atımlı mekanizma çözümünden kaynaklanması nedeniyle tedirginim. Son deprem tekrar aynı yerde oldu. Mekanizması biraz farklı olmakla beraber o da aynı. Tabii bu tedirginliğimi de arttırdı. Depremi Silivri’de bekliyordum ve içimin sıkılmasının nedeni bu.

Silivri açıklarında iki tane orta şiddetli geçen ve bütün Marmarada duyulan bir deprem oldu. Geçmişini incelemeden ‘evinize gidin rahat uyuyun’ diyemem. Avcılar depremle çok hırpalanmış. Oranın danışmanlığını yapıyorum. Derhal kentsel dönüşüme geçilmesi lazım.”

https://www.msn.com/tr-tr/haber/gundem/nlü-profesör-açıkladı-işte-depremden-en-çok-etkilenecek-yerler/ar-AAHXzc5?li=BBpmdUa&ocid=YXPRM418#page=2



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.10.2019- 07:23


'Depremi Adalar'ın güneyi ve Kumburgaz fay kolunda bekliyoruz'


İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Gülsen Uçarkuş, "Şu an Adalar'ın güneyi, Silivri aktivitesinin olduğu Kumburgaz fay kolu, üzerinde bir süredir aktivite olmadığı için kırılmasını beklediğimiz fay parçasıdır. Bu kısımlar üzerine dikkatle eğiliyoruz ve beklediğimiz deprem bu kollar üzerinde olacak" dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nce (İTÜ) 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nin 20. yılında düzenlenen uluslararası deprem sempozyumu başladı.

Resim Ekleme İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Gülsen Uçarkuş, "Şu an Adalar'ın güneyi, Silivri aktivitesinin olduğu Kumburgaz fay kolu, üzerinde bir süredir aktivite olmadığı için kırılmasını beklediğimiz fay parçasıdır. Bu kısımlar üzerine dikkatle eğiliyoruz ve beklediğimiz deprem bu kollar üzerinde olacak" dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nce (İTÜ) 17 Ağustos 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nin 20. yılında düzenlenen uluslararası deprem sempozyumu başladı.

Sempozyuma ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Uçarkuş, amaçlarının Marmara Denizi'nde çalışan yerli ve yabancı bilim insanlarının 20 yıldaki bu çalışmalardan elde edilenleri ortaya koymak olduğunu söyledi.

Uçarkuş, 26 Eylül'de Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından yine tüm dikkatlerin Marmara Denizi'ne yöneldiğini ifade ederek, 20 yıllık süreçte yerli ve yabancı bilim insanlarıyla gayretlerini birleştirdiklerini ve bu konuda araştırmalar yürüttüklerini anlattı.

Uçarkuş, "Şu an Adalar'ın güneyi, Silivri aktivitesinin olduğu Kumburgaz fay kolu, üzerinde bir süredir aktivite olmadığı için kırılmasını beklediğimiz fay parçasıdır. Bu kısımlar üzerine dikkatle eğiliyoruz ve beklediğimiz deprem bu kollar üzerinde olacak." diye konuştu.

Dünyanın hiçbir yerinde depreme ilişkin tarih verilemeyeceğini dile getiren Uçarkuş, "Kuzey Anadolu Fayı'nda 1939'dan beri 3 ay ile 30 yıl arasında bir yer kırılıyor, sonra öbür yeri kırıyor. Bizim 8 depremimiz var böyle doğudan batıya göç eden. Bu göçün son depremi 99 depremleri. 3 ay ile 30 yıl arasında yine Marmara Denizi'nin içinde diğer kısmının kırılmasını bekliyoruz. Ama bu yüzde 65'lik bir yüzdeyle verilmişti o zaman. Şimdi 20 yılı geride bıraktık, bu 20 yılın sonunda uzun zamandır deprem olmamış, bir 5,8'lik bir aktivite oldu Kumburgaz fay kol üzerinde. Dolayısıyla buna dikkat çektik. Bunların hepsini bu bilimsel çalıştayda değerlendireceğiz." ifadelerini kullandı.

https://www.msn.com/tr-tr/haber/turkiye/depremi-adalarn-güneyi-ve-kumburgaz-fay-kolunda-bekliyoruz/ar-AAIORHN?li=BByfdlx&ocid=YXPRM418



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 17.10.2019- 09:09


Fransız deprem bilimci: İstanbul, kaçınılmaz sona doğru gidiyor

Resim Ekleme
İTÜ’deki uluslararası deprem konferansına katılan Fransız deprem bilimci Prof. Dr. Xavier Le Pichon, Marmara ve İstanbul’da olası büyük deprem ile ilgili uyarılarda bulundu. Le Pichon “Marmara ve İstanbul, kaçınılmaz sona doğru gidiyor. Kırılma Silivri’den Adalar’a doğru olacak. Eninde sonunda büyük kırılma olacak” ifadelerini kullandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), 1999 İzmit ve Düzce depremlerinin 20. yılı dolayısıyla uluslararası deprem konferansına ev sahipliği yapıyor. Türkiye Aktif Tektonik Araştırma Grubu’nun 23. etkinliğiyle eşgüdümlü olarak gerçekleşen ve 3 gün sürecek deprem konferansına, aralarında Fransız bilim insanı Prof. Dr. Xavier Le Pichon, Prof. Dr. John F. Dewey ve Prof. Dr. Dan McKenzie gibi isimlerin olduğu onlarca yabancı uzman ile Türkiye’nin önemli yerbilimcileri katılıyor.

Milliyet’e konuşan Fransız deprem bilimci Prof. Le Pichon konuyla ilgili şunları söyledi:
“5.8’lik deprem kilitlenmiş kısmın en batı ucunda meydana geldi. Öngördüğümüz bir depremdi ama iyi bir işaret değil. Sistemin ucundaki kısım kırılmaya başladı. Ana fay dışında da depremler olabilir ancak diğer faylarda gerilmenin biriktiğine dair veri yok.

Marmara deniz tabanında yaptığımız ve daha önce ortaya koyduğumuz verilerle Silivri’deki sarsıntının içerdiği mesaj birbiriyle uyuşuyor. Marmara’da kırılacak fay Silivri depreminden sonra belli olmuştur. Fayın batı ucu yavaş yavaş kayıyor. Fayın doğu kısmı ise yani Silivri açıklarından Adalar’a uzanan hat kilitlenmiş durumda bu bizi endişelendiriyor.

Buradaki kırılma şehrin tamamını etkileyecektir. Tek parçalı kırılmada 7.4 veya 7.5 büyüklüğünde, iki parçalı kırılmada ise 7.2’lik bir deprem öngörüyoruz. Herkes depremin zamanını soruyor ama bu konuda maalesef bir şey diyemiyoruz. Yarın da olabilir, 5 yıl sonra da. Ancak ana fayda, 5.8 veya 6.2’lik çok sayıda deprem olmayacak”

Prof. Dr. Şengör ise olası deprem hakkında da şunları söyledi:
“Silivri ile Küçükçekmece arasındaki alanda mikrodeprem bile yok. Çok az var. Bu fayın kilitlendiğini gösteriyor. Kandilli ve bizim dışımızda konuşanlara itibar edilmemeli. İstanbul depremi maksimum 7,6 büyüklüğünde olacak. Fay Silivri’denBüyükçekmece’ye kadar kırılırsa korkulacak bir durum olmaz, ancak kırılma Gebze açıklarına uzanırsa 7.6 büyüklüğünde deprem üretir.”

https://www.abcgazetesi.com/fransiz-deprem-bilimci-istanbul-kacinilmaz-sona-dogru-gidiyor-48267



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.11.2019- 07:17


Marmara Denizi'nde deprem araştırmasının sonuna gelindi: Uzman isim kötü haberi verdi

Marmara Denizi'nde 2,5 yıldır yürütülen Marmara Earthquake Gap Assessment and Monitoring for İstanbul (MAREGAMİ) Projesinde sona gelindi. Son verileri inceleyen bilim adamları, Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depreme ilişkin bilgilere de ulaştı.

Resim Ekleme
TÜBİTAK, Fransa Ulusal Araştırma Ajansı (ANR) ve Avrupa Çok Disiplinli Deniz Tabanı ve Su Kolonu Gözlemevi (EMSO) desteğiyle Marmara Denizi'nde 2,5 yıldır yürütülen Marmara Earthquake Gap Assessment and Monitoring for İstanbul (MAREGAMİ) Projesinde sona yaklaşıldı.

Marmara Denizi'nde çok disiplinli deprem araştırmalarının yapılmasını ve deniz tabanında bir gözlem istasyonunun tasarlanmasını içeren projeyi yürüten, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsünden Prof. Dr. Sinan Özeren ve Araştırma Görevlisi Nurettin Yakupoğlu ile Fransa'daki Aix Marsilya Üniversitesi CEREGE Araştırma Biriminden yer bilimci Pierre Henry ve Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezinden (CNRS) deniz teknolojileri mühendisi Olivier Desprez de Gesincourt'un Silivri ve İmralı açıklarında iki gün süren çalışmalarını görüntüledi.

Resim Ekleme
Dört ayağı bulunan bilimsel proje kapsamında deniz tabanında farklı cihazlarla sismoloji gözlemleri, deniz tabanında fay kaymalarının ölçümü (deniz tabanı haritacılığı), deniz tabanı gözlem istasyonu dizaynı ve deniz tabanı tsunamileri üzerine gözlem ve modelleme çalışmaları yapılıyor.

Bilim adamları, araştırma için 6 ayda bir İstanbul Üniversitesine ait Yunus-S araştırma gemisiyle Marmara Denizi'ne açılarak, fay hattı üzerinde belirledikleri, derinliği yer yer 800 metre ile 1300 metre arasında değişen noktalara, çeşitli tiplerde algılayıcılara sahip ölçüm cihazlarını bırakıyor.

Cihazlar, akustik modem aracılığıyla 6 ayda bir denizden çıkarılıyor ve kaydettiği bilgiler alınarak bilgisayarlara aktarılıyor, cihaz bataryaları yenilenerek yeniden hazır hale getiriliyor ve fay hattında belirlenen yeni noktaya bırakılıyor.

Resim Ekleme
ÖLÇÜM CİHAZI 1300 METRE DERİNDEN ÇIKARILDI

Bilim adamları Yunus-S araştırma gemisiyle çıktıkları son seferde Silivri'nin 13,5 mil açığında yer alan fay hattı üzerindeki ölçüm cihazını denizden çıkardı.

Akustik modem denize bırakıldıktan sonra ilettiği sinyali algılayan ölçüm cihazı, 1300 metre derinlikten 20 dakikada deniz yüzeyine ulaştı. Vinç yardımı ile gemiye alınan ölçüm cihazı, su ile yıkandıktan sonra üzerinde yer alan basınç ölçer, sıcaklık, oksijen ve akım ölçer sensörler bilim adamları tarafından özenle çıkarılarak içindeki verilere ulaşıldı.

Son verileri inceleyen bilim adamları, Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depreme ilişkin bilgilere de ulaştı. Ölçüm cihazını da etkileyen bu depreme ilişkin bilgiler, seferin tamamlanmasının ardından bilim adamları tarafından detaylı şekilde incelenecek.

Bilim adamları, Silivri'deki çalışmalarını tamamladıktan sonra rotayı İmralı'nın 4 mil açığındaki noktaya çevirdi. Çalışmanın ikinci gününde Silivri açıklarında denizden çıkarılan ölçüm cihazı pili ve donanımı yenilenerek İmralı'nın 4 mil açığında 400 metre derinliğe bırakıldı. Cihaz 6 ay boyunca burada ölçüm yaptıktan sonra yine denizden çıkarılarak, yeni verilere ulaşılacak.

Resim Ekleme
"ÜZERİNDE ENERJİ BİRİKTİREN FAY KIRILACAK"

Prof. Dr. Ziyadin Çakır, projeye ilişkin yaptığı açıklamada, TÜBİTAK'ın yabancı ülkelerle ikili iş birliği kapsamında Fransa Ulusal Araştırma Ajansı ile ortaklaşa yürüttükleri projenin 6 ay sonra biteceğini belirtti.

Araştırma kapsamında deniz tabanında farklı cihazlarla sismoloji gözlemleri, deniz tabanında fay kaymalarının ölçümü (deniz tabanı jeodezisi), deniz tabanı gözlem istasyonu dizaynı ve tsunamileri anlamak için gözlem ve hidrodinamik modellemelerin yapıldığını aktaran Prof. Dr. Çakır, araştırma sonunda elde ettikleri verilere ilişkin şu bilgileri aktardı:

"Biz bu projeyle Kuzey Anadolu fayının, Marmara Denizi içinden geçen bölümünün özelliklerini daha detaylı anlamaya çalışıyoruz. Fay hangi hızda hareket ediyor? Kilitli mi? Bir deprem üretebilecek mi? Bir deprem olursa tsunami olur mu? Bu sorulara cevap bulmaya çalışıyoruz.

Marmara Denizi'nin Silivri açıklarından başlayıp, boğazın açıklarına kadar gelen bölümünde fayın kilitli olup olmadığı belirsizdi. Bu çalışma ile kesinlikle kilitli olduğunu ortaya koyduk. Deniz tabanına yerleştirdiğimiz cihazlar sayesinde fayın bu bölümünün kilitli olduğunu ve üzerinde enerji biriktirdiğini göstermiş olduk. Dolayısıyla üzerinde enerji biriktiren bu fay gelecekte kırılacak."

Resim Ekleme
DENİZ TABANINA GÖZLEM İSTASYONU KURULACAK
Deniz tabanında bu gözlemleri periyodik olarak değil, sürekli yapmak istediklerini aktaran Prof. Dr. Çakır, "Bunu hayata geçirmek için ülkenin ekonomik ve insan gücü var. Bu projede güneş enerjisinden beslenen şamandıra ile bağlantılı bir gözlem istasyonu tasarlandı." dedi.

PROF. DR. ÇAKIR, HAYATA GEÇİRMEYİ HEDEFLEDİKLERİ BU PROJEYE İLİŞKİN ŞUNLARI SÖYLEDİ:

"Şamandıranın üzerinde birçok deprem kayıt cihazı ve sensörler olacak. Gerçek zamanlı yani sürekli veri toplayıp bunları şamandıradaki sistemlere aktaracak. Buradan veriler AFAD veya Kandilli'nin ağına dağılabilecek. Depremler 24 saat izlenecek bu istasyon üzerinden. Cihazın 1,5 milyon avro kurulum maliyeti bulunuyor. Bir şamandıra ile tecrübe kazanıp sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Gerekli bütçenin bulunması halinde ilk şamandıra 800 metre derinlikte Kumburgaz açıklarına konulacak. Devlet kurumlarının vereceği destek ile bu projeyi hayata geçirmek istiyoruz."

Bu proje kapsamında deprem tabanında 5 deprem kayıt cihazı kurmak istediklerini aktaran Prof. Dr. Çakır, "Depremlerin bir hazırlık safhası var aslında. Örneğin İzmit depremi öncesinde 45 dakika öncesinden başlayan bir sinyal var. Aynı sinyal bu gözlem istasyonları aracılığıyla yakalanabilir. Denizdeki deprem kayıt cihazları karadaki cihazlarla birleştirilip, aynı anda değerlendirilirse çok hassas bilgiler verebilir." diye konuştu.

Resim Ekleme
"CİDDİ ZARARLAR VERECEK BİR TSUNAMİ MEYDANA GELEBİLİR"

Marmara Denizi'nde de tsunami tehlikesinin bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Çakır, "Marmara'da tsunamilerin oluştuğu tarihsel kaynaklardan biliniyor. Tsunamiler deniz altındaki yamaç heyelanları veya Adalar fayı dediğimiz fayın kırılmasıyla meydana gelebilir. Japonya veya Endonezya'daki gibi bir tsunami beklentisi yok ama ciddi zararlar verecek bir tsunami meydana gelebilir. Elde ettiğimiz verilerle tsunami konusunda modelleme yapabileceğiz."dedi.

Prof. Dr. Çakır, yürüttükleri projeyle iyi sonuçlar elde ettiklerini, sağlanacak finans desteğiyle ihtiyaç duyulan cihazları alarak devam etmek istediklerini belirtti.

Resim Ekleme
DÜNYANIN EN HASSAS BASINÇ SENSÖRLERİNDEN BİRİ

Prof. Dr Sinan Özeren de denizin içinde gerçekleşen depremler ile su kütlesi arasındaki ilişkileri incelemeye çalıştıklarını söyledi. Bunları incelerken kullandıkları en önemli aletlerden birinin çok hassas bir basınç sensörü olduğunu anlatan Prof. Dr. Özeren, sözlerine şöyle devam etti:

"Suyun dibinde duran bir basınç sensörü aslında kendi üzerinde bulunan suyun ağırlığıyla orantılı olarak statik basıncı ölçüyor. Bizim basınç sensörümüz dünyanın en hassas basınç sensörlerinden biri. Ekvador'da geçen sene meydana gelen bir depremi kaydettiğini gördük. Tam manasıyla değil ama neredeyse bir sismometre gibi çalışıyor.

Sadece basıncı değil aynı zamanda suyun dibindeki diğer parametreleri de ölçüyoruz. Cihazın üzerindeki bir bölüm, denizin tabanına yakın yerdeki suyun akıntısının hızını ve istikametini ölçmemize yarıyor. Sıcaklık sensörü, suyun iletkenlik miktarını ölçüyor. Bir başka sensör denizin altındaki oksijeni ölçüyor. Bütün bu sensörlerin yaptıkları gözlemler, cihazın altındaki silindirik kısmın içindeki diske yazıyorlar. Bu cihazı çeşitli aralıklarla denizden çıkarıyoruz. Verileri alıyoruz, pilini değiştiriyoruz ve denize yeniden bırakıyoruz. Her operasyon iki gün sürüyor."

Resim Ekleme
SİLİVRİ DEPREMİNE İLİŞKİN ÖNEMLİ VERİLER ELDE EDİLECEK

Prof. Dr. Özeren, depremlerin denizde etkileşiminin en tanınan etkisinin tsunamiler olduğunu ifade ederek, "Ciddi tsunamilere neden olmayan depremlerin yine suyla etkileşimleri oluyor. Bu verilerden yola çıkarak birtakım matematiksel modeller kurmaya çalışıyoruz. Örneğin su dibinde, deprem nedeniyle oluşan akıntılar ile depremlerin nasıl bağlantıları olduklarıyla ilgili birtakım teorileri test etmeye çalışıyoruz." dedi.
Ölçüm cihazını en son geçen aylarda 5,8 büyüklüğünde depremin meydana geldiği Silivri açıklarına koyduklarını anlatan Prof. Dr. Özeren, şunları kaydetti:

"Bu son veriler, 5,8 büyüklüğündeki depremin etraftaki çevre değişkenleriyle olan etkileşimi hakkında bilgi verecek. Geçmiş depremlerle ilgili çeşitli veriler alıyoruz. Örneğin deniz tabanından karotlar alıyoruz, tıpkı doktorların kanser hastalarından biyopsiyle doku örneği aldığı gibi. Fakat aldığınız örnekleri yorumlarken olayın tam olduğu sırada nasıl şeyler olduğu hakkında fikriniz olması lazım yoksa elinizde veri olsa bile bunu yorumlamanız zor oluyor. Bu araştırma deprem ile su kolonu arasındaki ilişkinin fiziği üzerine de fikirler verecek."

PROJENİN DEVAMLILIĞI İÇİN FİNANSMAN DESTEĞİ GEREKİYOR

Prof. Dr. Özeren, "Daha uzun süre suyun altında kalabilecek, veriyi bu operasyonları yapmadan kablo veya şamandıralar yoluyla aktarabilecek sistemlerimiz olsa ve bunlara ek olarak su altı sismometreleri de koyabilsek bu verilere anında veya çok kısa zaman harcayarak ulaşabilsek hem bilimsel hem de pratik yönden daha iyi olur." dedi.

Projenin mart ayında sonlanacağını belirten Prof. Dr. Özeren, bu proje, bilimsel bir araştırma olmasının yanında deprem ile ilgili bir araştırma olduğu için pratik öneme de haiz olduğunu, bu nedenle projenin devamlılığı için kuruluşların desteğini beklediklerini vurguladı.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1703398/marmara-denizinde-deprem-arastirmasinin-sonuna-gelindi-uzman-isim-kotu-haberi-verdi.html









Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.12.2019- 08:28


Prof. Dr. Görür'den Kanal İstanbul değerlendirmesi: Depremde kanal ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilir

Prof. Dr. Görür, Kanal İstanbul'un olası depremde yaratacağı etki için çok önemli uyarılarda bulundu.

AKP’nin hazırlıklarına başladığı yeni “çılgın” projesi Kanal İstanbul’a bilim insanlarından tepkiler yükselerek sürüyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi emekli öğretim görevlisi ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, projenin İstanbul için yaratacağı deprem riski konusunda önemli uyarılarda bulundu.

Proje için yaklaşık 1-1,5 milyar m3 malzemenin kazılacağını ve bu alandaki ekosistem, fauna ve flora büyük ölçüde tahrip olacağını söyleyen Görür, “Bir ihtimalle Marmara içerisinde adacıklar oluşturulacaktır. Marmara’nın içerisindeki aktif fay sistemi düşünülürse bu iş son derece riskli olacaktır. Kanalın kazılması esnasında zemin özelliklerine göre fazla kayma, heyelan ve göçmeler olacaktır” dedi.

İstanbul’da beklenen büyük depreme de dikkat çeken Görür, “Beklenen deprem gerçekleşirse Kanalın Marmara ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilecektir. Kanal gibi yatay ve düşey harekete sıfır toleranslı bir yapının bu depremden (veya sonrakilerden) ciddi hasarlar görmesi mümkündür” ifadelerini kullandı.

Bazı haritalar paylaşarak projeyi yerbilimleri ve deprem açısından değerlendiren Görür şunları sıraladı:

1- PROJENİN AMACI: İstanbul Boğazında gemilere geçiş kolaylığı sağlamak, kazaları önlemek ve gelir sağlamaktır.

2- GÜZERGAH: Küçükçekmece-Terkos Gölü arasındaki vadi boyunca kazılacaktır. Tek bir geminin geçebileceği genişlik ve derinlikte olacaktır.

3-ZEMİN (Jeoloji): Kanal Küçük Çekmece yöresinde Miyosen ve daha genç, görece daha sorunlu zemini (çökelleri) kesecek ve kuzeye gittikçe Eosen-Oligosen yaşlı birimlerin içerisine girecektir. Bu zemin yer yer çok sert kireçtaşları ile görece daha yumuşak kiltaşı, silttaşı, kumtaşı ve marnlardan oluşmuştur. Kanalın Karadeniz’e girişi de çürük zeminden ibarettir. Bu kanal kazılrsa şu olumsuzlukların olması kaçınılmazdır:
a) Yaklaşık 1-1,5 milyar m3 malzeme kazılacaktır. Bu malzemenin kazılması yıllarca sürecek, kazıda iş makinalar ve patlayıcı kullanılacak dolayısıyla vadi ve çevresindeki ekosistem, fauna ve flora büyük ölçüde tahrip olacaktır.

b) Bu boyuttaki bir malzemenin herhangi bir yere serilmesi mümkün değildir. Bir ihtimalle Marmara içerisinde adacıklar oluşturulacaktır. Marmara’nın içerisindeki aktif fay sistemi düşünülürse bu iş son derece riskli olacaktır.

c) Kanalın kazılması esnasında zemin özelliklerine göre fazla kayma, heyelan ve göçmeler olacaktır.


d) Deniz seviyesine kadar kazılınca kanal bir drenaj sistemi olarak çalışacak ve kanal çevresindeki yeraltı su rezervuarlarını tahrip edecek ve yörede tuzlanmaya neden olacaktır.

e) Kanal ile Boğaz arasındaki bölge bir ada haline gelecek dolayısıyla tüm ulaşım sistemleri değişecek ve zorlaşacaktır. Özellikle Kanalı üstten geçecek yapılar irtifa, zemin koşulları nedeniyle daha riskli ve maliyetli olacaktır. Bu adanın Trakya’dan ayrılması askeri açıdan da riskli olabilecektir.

f) İstanbul deprem beklemektedir. Beklenen deprem gerçekleşirse Kanal’ın Marmara ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilecektir. Kanal gibi yatay ve düşey harekete sıfır toleranslı bir yapının bu depremden (veya sonrakilerden) ciddi hasarlar görmesi mümkündür.

g) Yetkililerin ifadesine göre Kanalın etrafında en az 3 milyonluk bir şehir oluşacaktır. Bu da deprem riskini artıracaktır. Fazla nüfus fazla can ve mal kaybı demektir.

h) Kanal dünyanın en kirli denizlerinden biri olan Karadeniz ile şu anda can çekişmekte olan Marmara’yı birleştirecektir. Orta Avrupa’nın tüm sanayi kirliliği bu vesile ile Marmara’ya dolacaktır.

I) Marmara’nın oşinografik sistemi bozulacak ve bu denizde oksijen tüketimi daha da hızlanacaktır. Bu da yaşam koşullarını daha da zorlaştıracaktır. Görüldüğü gibi böyle bir projenin getirisinden çok götürüsü vardır. Kaldı ki milyarlarca dolara mal olacak bu proje yerine ülkenin çok daha elzem olan işleri yapılabilir. Bu günün teknolojisi ile Boğaz’da trafik çok daha güvenli bir şekilde gözetim ve denetim altına alınabilir. Bu hem daha ucuz hem de ülke yararına olur.

https://gazetemanifesto.com/2019/prof-dr-gorurden-kanal-istanbul-degerlendirmesi-depremde-kanal-agzi-9-10-siddetinde-etkilenebilir-316834/




Bu ileti en son melnur tarafından 24.09.2020- 21:01 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.09.2020- 21:11


İstanbul'da da hissedilen 4,2 büyüklüğünde deprem

AFAD'dan yapılan açıklamada, "Marmara Denizi'nde Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi ilçesi yakınlarında saat 16.38'de 4,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi." denildi.

Marmara Bölgesi’nde meydana gelen ve AFAD tarafından büyüklüğü 4.2 olarak açıklanan deprem, İstanbul’da da hissedildi.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre Marmara Denizi açıklarında 4.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem, İstanbul’da da yoğun bir şekilde hissedildi.

AFAD’dan yapılan açıklamada, “Marmara Denizi’nde Tekirdağ’ın Marmaraereğlisi ilçesi yakınlarında saat 16.38’de 4,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.” denildi.

​Kandilli Rasathanesi ise söz konusu depremin büyüklüğünü 4.3 olarak duyurdu.

VALİLİKTEN AÇIKLAMA
İstanbul Valiliği, depremin ardından yaptığı açıklamada “AFAD Başkanlığından alınan bilgiye göre saat 16.38 Marmara Denizi’nde Tekirdağ’ın Marmaraereğlisi ilçesi açıklarında 4,2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Deprem İstanbul’da da hissedilmiştir. Deprem kaynaklı herhangi bir olumsuzluk şu ana kadar bildirilmemiştir. İstanbul, Tekirdağ/ Marmaraereğlisi ve hissedilen tüm il ve ilçelerimize geçmiş olsun.” ifadelerini kullandı.

“ÖNCÜ DEĞİL ANCAK UYARICI”

Depremin ardından Habertürk canlı yayınına bağlanan Prof. Dr. Ahmet Ercan, beklenen 7 – 7.2’lik büyük depremin hangi fay kolunda olacağını gösterdiğini söyledi. Ercan, “İki kolda deprem beklentisi vardı. Tekirdağ ve İstanbul kolu. Bu deprem beklenen büyük depremin hangi kolda gerçekleşeceğini işaret etti. 1912’deki 7.4’lük deprem de bu kolda gerçekleşti. Bu deprem öncü değil ancak uyarıcı,” dedi.

https://gazetemanifesto.com/2020/istanbulda-da-hissedilen-42-buyuklugunde-deprem-387557/

*******
Naci Görür: Depremin yeri endişe verici...

4,3’lük depreme ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Naci Görür, "7.2 büyüklükte deprem beklediğimiz fayın üzerinde. Yeri endişe verici." dedi.

Resim Ekleme
Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’inde meydana gelen depremin ardından bir Twitter hesabından uyarıda bulundu.

Depremin meydana geldiği noktayı gösteren haritayı paylaşan Görür, “Min. 7.2 büyüklükte deprem beklediğimiz fayın üzerinde. Yeri endişe verici.” dedi.

Görür’ün açıklaması şöyle:

“Arkadaşlar Marmara’da olan 4,3’lük depremi görüyorsunuz. Min. 7.2 büyüklükte deprem beklediğimiz fayın üzerinde. Yeri endişe verici. Bu deprem fayda az da olsa stres değişimine ve mekanik vibrasyona neden olmuş olabilir. Bu da söz konusu fayın tetiklenmesine katkıda bulunabilir.”

Resim Ekleme

https://gazetemanifesto.com/2020/naci-gorur-depremin-yeri-endise-verici-387597/




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.11.2020- 02:42


İstanbul'un birbiriyle bağlantılı iki temel sorunu var, biri deprem diğeri Kanal İstanbul.   İstanbul depremi konusunda siyasi iktidarın yıllardır hiçbir ciddi adım atmadığını, Kanal İstanbul sorununu ise başımıza kakanın zaten siyasi iktidar olduğunu söyleyebiliriz. Oysa Kanal İstanbul konusundaki ısrar yıllar öncesinden başlayarak   İstanbul depremi konusunda gösterilebilseydi, şimdi çok daha hazırlıklı olur, önlemler konusunda çok daha fazla yol almış olurduk. Olmadı!

İstanbul depremi kapımızda, mutlaka olacak, uzunluğu toplamda 250 km. olan Kuzey Anadolu Fayı'nın Marmara Denizi içindeki kuzey kolu bir defada kırılırsa ki, Marmara sırtından ötürü biraz zor gözüküyor, aletsel büyüklüğü 8-9'a kadar olabilecek bir deprem gerçeği ile karşı karşıya kalırız. Celal Şengör hoca 99 depreminden beri bunu savunuyor. Naci Görür ve yabancı uzmanlardan oluşmuş bir ekiple Marmara'da yapılan detaylı çalışmalardan sonra da aynı iddiasını sürdürdü. Böyle bir olasılık olduğunu Fransız deprem bilimci   Le Pichon'la birlikte önümüze koyuyorlar. ''Önlem alınsın'' diye de yırtınıp duruyorlar. Yaşanacak olan şeyin bir küçük cehennem olduğunun altını çiziyorlar.

Prof. Naci Görür ise Marmara'daki fayın iki defada kırılacağını tahmin ediyor. Adaların güneyindeki kol 7 büyüklüğünde, Kumburgaz açıklarındaki fayın ise 7'nin üzerinde bir deprem üreteceğini söylüyor. İki yıkıcı deprem. İstanbul gibi büyük bir coğrafyada çeşitli zemin özelliklerinin bulunması ve yapı stoğunun elverişsizliği yıkımın da gerçekten kaygılanacak bir düzeyde olacağını açıkça gösteriyor. Önlem alınması gerekiyor. Bugüne kadar alınmadı, hiçbir şey yapılmadı ama şimdi, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine de çalışkan bir başkan gelmişken ve bu konuda ısrarlı çağrılar yapıyorken, bari şimdi birtakım ciddi adımlar atılabilsin. Bu önlemler konusu hem ilçe belediyelerin ve hem de İBB'nin boyunu aşar. Mutlaka merkezi idarenin devreye girmesi, bir özel kaynak ayrılması ve uygun yasaların çıkarılması ve ihtiyaç duyulan düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekiyor.   Siyasi iktidarın bu konuda kaderci bir anlayışı tercih ettiği ve İstanbul'a sadece bir rant penceresinden baktığı biliniyor, belki kamuoyu baskısına ihtiyaç var ama, toplumumuz da öylesine yorgun ve öylesine kişisel sorunlarıyla meşgul ki, bu tür konulara ayıracak enerjisi kalmamış.

Bir de Jeofizikçi hocamız Ahmet Ercan konusu var. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum, İstanbul depremi konusunda ''2045 yılında bekliyorum'' şeklindeki demeçleri neden verir gerçekten anlamak zor. Toplumda ve özellikle siyasilerde bir rahatlama ve umursamazlığa yol açtığının farkında değil mi? Eminim bunu söylerken karşısındaki kişi ''yani 2045'e kadar deprem olmaz mı diyorsunuz?'' diye bir başka soru sorsa ''hayır, onu söylemiyorum, benim tahminim...'' şeklinde başlayacak cümleler kurmaya çalışacaktır. Eminim!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.02.2021- 01:35


Olası İstanbul depremi: 3 milyon insan, 200 bin bina etkilenecek

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Polat, İstanbul'da olası bir depremde 200 bin binanın orta ve ağır hasar almasının beklendiğini bunun da 3 milyon insanı etkileyebileceğini söyledi.

Resim Ekleme


TBMM Depreme Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Esenler Belediyesi ile Avcılar Belediyesinin depremle mücadele çerçevesinde yürüttüğü çalışmalarını, projelerini ve önerilerini dinledi.

AKP Sakarya Milletvekili Recep Uncuoğlu başkanlığında toplanan komisyonda söz alan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, İstanbul’da olası bir depremde 200 bin binanın orta ve ağır hasar almasının beklendiğini, bunun da 3 milyon insanı etkileyebileceğini söyledi. Hızlı tarama sistemiyle Avcılar bölgesinde yapılan çalışmalarda daha önce tespit edilen riskli bina sayısının 4 katına çıktığını gördüklerini belirten Polat, bu sayının Silivri bölgesinde de 2 katına çıktığını ifade etti.

“HASAR GÖRECEK BİNA SAYISI 2 KATINA ÇIKACAK”
Polat, “İstanbul genelinde yapacağımız inceleme çalışmalarında bugüne kadar bilinen, hasar görecek bina sayısının en iyimser rakamla iki katına çıkacağını öngörüyoruz. 2000 yılı öncesinde İstanbul’da yapılmış yapı stoku da 790 bin olarak görülüyor” diye konuştu.

İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman, İstanbul’da 1,16 milyon binanın bulunduğunu, İstanbul’daki binaların beşte birinin olası depremde kullanılamaz hale geleceğini, bir kısmının göçme riskiyle karşı karşıya olduğunu aktardı.

Olası 7,5 büyüklüğündeki bir deprem senaryosuna göre 48 bin binanın ağır hasar almasının beklendiğini, göçme riskinin de bu binalarda olmasının öngörüldüğünü dile getiren Kahraman, içme suyu, atık su, doğal gaz noktalarında da olası büyük bir depremde hasarlar beklediklerini anlattı.

Kahraman, “Tahmin çalışmasına göre 120 milyar liralık ekonomik kayıp, depremin etkisiyle birlikte oluşacak. Daha sonra yaratacağı etkiyle birlikte bunun büyüklüğünün elbette çok daha fazla olması bekleniyor. Çünkü Türkiye ekonomisinin büyük oranda etkileneceği bir deprem olacak. İstanbul’da umarız ki böyle bir durumla karşılaşmayız.

İstanbul’da kara yollarının, köprü ve viyadüklerin afetlere karşı hazır hale getirilmesi gerekiyor. İstanbul’da içme suyu, kullanma suyu gibi rezervlerin tespit edilmesi, bunların afet sonrasında nasıl dağıtılacağına ilişkin yol haritalarının hazırlanması gerekiyor. Şu an İstanbul’da yer altı sularının haritasını çıkardık, bu yer altı sularını geçici barınma alanlarıyla ilişkilendirilecek bir sistem kurguluyoruz. Sismik ve yer bilimleri çalışmalarıyla İstanbul’da deprem, heyelan, tsunami gibi tespitler yapılıyor. Tsunami bugüne kadar Türkiye’de bir gerçeklik değildi ama İzmir’deki son deprem bize tsunamiyi hatırlattı. Şimdi bunun tespitleri de yapılıyor” şeklinde konuştu.

“ESENLER’DE 41 BİN BAĞIMSIZ BİRİMİN ACİLEN DÖNÜŞMESİ GEREKMEKTEDİR”
Mevcut yapı stokunun bir kısmının, jeolojik açıdan önlem alınması gereken alanlar üzerinde bulunduğunu ifade eden Esenler Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürü İbrahim Aslan, ilçedeki yapı durumuna ilişkin şunları kaydetti:

“Meri imar planına göre fazla katlar ve inşaat alanları bulunmaktadır. Yapı stokunun büyük bir kısmı hatalı kolon kiriş bağlantıları, yetersiz demir kullanımı, kolon ve kiriş kesilmesi gibi nedenlerden dolayı deprem karşısında yüksek risk taşımaktadır. Meri imar planında donatı alanında kalan ve yerinde dönüşümü mümkün olmayan 16 bin 846 bağımsız birim, 1999 yılı öncesi yapılan ve yapı ömrünü tamamlayan 24 bin 444 bağımsız birim olmak üzere toplam 41 bin 290 bağımsız birim acilen dönüşmesi gerekmektedir.

Esenler’de ikamet eden vatandaşlarımızın mevcut ekonomik gelir durumu nedeniyle, kentsel dönüşüm hususunda finansman sorunları yaşanmaktadır. Aile yapısı ve hane halkı büyüklüğü nedeniyle konut tercihleri ve taleplerini karşılamak mevcut inşaat haklarıyla imkansız hale gelmektedir.

Yerel yönetimlere proje bazında fizibilite raporlarının onaylanması şartıyla 5 yıl geri ödemesiz kredi imkanı getirilmeli. Düşük gelirli olduğu kaymakamlıkça tespit edilen hak sahiplerine yönelik faizsiz ve düşük faizli kredi imkanı verilmeli. Dönüşüm kredisini hiç ödeme imkanı bulunmayan ve kaymakamlıkça tespiti yapılan hak sahiplerine ait hisselerin yapım maliyetinin hazine tarafından karşılanarak, hak sahibine ömür boyu kullanım hakkı verilmesi ve vefatından sonra varislerine konutu satın almada öncelik hakkı verilmesi gerekir.”

Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ise, ”Depremden önce 1 harcarsınız, depremden sonra aynı duruma gelebilmek için 7 harcarsınız. Kaybettiğimiz canlar da var. Deprem öncesine odaklanmak gibi bir yükümlülüğümüz bulunuyor” değerlendirmesinde bulundu.

KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketinin deprem konusundaki bir çalışmasında elde ettiği verilere göre, depremle mücadele konusunda yapılması gerekenlere yönelik verilen cevapta “binaların sağlamlaştırılması” önerisinin öne çıktığının altını çizen Hançerli, depreme karşı farkındalığın mutlaka en üst seviyede tutulması gerektiğine vurgu yaptı.

Hançerli, “Deprem konusunda hala ciddi bir farkındalık yok. Burada deprem öncesine odaklanma ve binaların depreme yönelik sağlamlaştırılması noktasında ciddi bir seferberliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. ‘Odaklanmadığımızı nereden çıkarttınız?’ derseniz, geriye dönüp baktığımızda kentsel dönüşüm çalışmalarının tamamında problemler var. Bunu eleştirmek için falan değil ama gerçekliği kabul etmezsek, çözüm de üretmeyiz. Yeni bir model kurmak lazım. Hızlı, yerinde ve gönüllülük üzerine bir sistemin mutlaka kurulmasını destekliyoruz” şeklinde konuştu.

https://gazetemanifesto.com/2021/olasi-istanbul-depremi-3-milyon-insan-200-bin-bina-etkilenecek-420035/



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kanal İstanbul ile İstanbul depremi arasında ilişki var mı melnur 0 1563 01.01.2020- 11:03
Konu Klasör Cumhuriyet Depremi tarihselmaddeci 1 5047 04.02.2015- 23:27
Konu Klasör Kürt milisler kritik kapının eşiğinde melnur 0 3540 27.09.2013- 18:36
Konu Klasör TMMM'den Marmaray için kritik açıklama! özgür 0 3957 27.10.2013- 11:36
Konu Klasör Türkiye sosyalist hareketi kritik bir eşikte denizcan 0 2729 08.05.2015- 16:51
Etiketler   İstanbul,   depremi:,   Durum,   kritik.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS