Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kürt Ulusal Sorunu

Öcalan’dan ‘önemli gelişme’ vurgusu, AKP’den savaş hamleleri

Resim Ekleme  

HDP heyetiyle önemli bir görüşme gerçekleştiren Abdullah Öcalan, 2-3 hafta içerisinde müzakere süreciyle ilgili önemli gelişmeler olabileceğini söyledi. Öcalan’ın sözünü ettiği adımları bekleyen Kürt hareketi ise Rojava-kalekol-aileler üzerinden yürütülen askeri-psikolojik harekatın “savaşın sürdürülmesinden başka bir plan olmaması” anlamına geldiğini söyledi

Kürt sorununda AKP’nin bir yandan çatışmasızlık sürecinden faydalanırken, diğer yandan karakol-kalekol inşaatları savaş hazırlıklarını hızlandırıp çocukları kayıp aileler üzerinden Kürt hareketini sıkıştırdığı süreçte HDP heyeti Abdullah Öcalan ile önemli bir görüşme gerçekleştirdi. İmralı’ya giden heyette yer alan HDP milletvekilleri İdris Baluken, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder görüşme üzerine bir açıklama yaptı. Görüşmenin ayrıntılarını ise Sırrı Süreyya Önder ANF’ye aktardı.

‘2-3 hafta içinde önemli görüşmeler olacak’
Son üç hafta içinde görüşmelerin sıklık kazandığının bilgisini veren Öcalan, görüşmelerin bürokratlardan çıkıp siyasi heyetler eliyle yürüyen, tartışılan ve geliştirilen bir niteliğe büründüğünü belirtti. Görüşmelerin yasal çerçevesi, demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması, hasta tutsaklar, Terörle Mücadele Yasası başlıklarının bir program ve takvime kavuştuğunu aktaran Öcalan “Önümüzdeki 2-3 haftalık dönemde bütün bunları çok yoğun olarak, derinlikli şekilde tartışacağız. Mesafe alınacağını ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.

Şeffaflık, denetim ve cesaret vurgusu
Sürecin şeffaf ve halkın denetimine açık yürütülmesi talebinde bulunduğunu da dile getiren Öcalan şöyle konuştu:


Hükümetin bugüne kadar temel yanılgı ve eksiklikleri oldu. Bunun birisi hep bir seçim bahanesi arkasına sığınarak geciktirici, öteleyici, siyasi cesaretten uzak bir tutum benimsemişti. Ben hep sürecin bu şekilde korunamayacağını, aksine yasal ve siyasi nitelik kazandırılarak ancak sürecin ve büyük barışın teminat altına alınabileceğini söyledim. Aksi halde sabote edilmeye, güçsüzleştirilmeye, değersizleştirilmeye dönüşen bir proje haline geleceğini söylüyordum.

‘Cumhurbaşkanlığı sistem tartışması’
Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının kişiler üzerinden değil, “toplumun önüne demokrasi ve barış projesiyle gelenler ve gelmeyenler” olarak ayrılacak sistem üzerinden yürütülmesi gerektiğini söyleyen Öcalan, sosyalistlerin, Kürtlerin, emekçilerin, mazlumların demokratikleşme ve barış meselesini bir program ekseninde örgütlemesi halinde Yunanistan’da olduğu gibi bir anda iktidar alternatifine dönüşebileceğini ifade etti.

Birleşik muhalefet için HDP’yi işaret eden Öcalan, HDP Kongresi’nin demokratik sosyalizmi kendi demokratik ulus, devlet, ekonomik program alternatiflerini ortaya koyma, pratik-örgütsel olarak yaşamsallaşma, başkanlarını ise ilkesel uzlaşmayla seçme görevleri olduğunu belirtti.

Öcalan, Tayyip Erdoğan’ın HDP-BDP’ye yönelik tehditlerine de “Plan yapılacaksa demokrasi için yapılmalı, barışa dönük yapılmalı. Savaşa dönük plan yapılmamalı” sözleriyle yanıt verdi.

Atalay: ‘İstanbul’da nasıl saldırıyorsak orada da saldırırz’
Öcalan’ın görüşme sonrası mesajları ses getirirken, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise Kanal 7′de katıldığı programda “çözüm süreci” ile ilgili bilgi verdi. Süreçte bir tıkanma olmadığını, diyalogların sürdüğünü söyleyen Atalay, bölgeye yatırımların artmasının barış için bir veri olduğunu öne sürdü. 19 Mayıs’ta son dönemin en önemli toplantılarından birini yaptıklarının bilgisini veren Atalay, “Konu bütün boyutlarıyla masaya yatırıldı, yeni bir ivme kazandırılması yönünde kararlılık oluşturuldu ve yeni kararlar alındı” dedi.

Atalay, Kürt coğrafyasında polis-asker saldırılarıyla bastırılmak istenen eylemlerin ise “süreci sabote etmeye yönelik provokatif davranışlar” olduğunu öne sürdü. “Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendi toprakları içerisinde hiçbir yerde güvenlikle, asayişle ilgili olumsuzluklara İstanbul’da nasıl müdahale ediyorsa orada da müdahale eder. Nitekim de etti” diyerek saldırıları savundu.

Atalay, çocukları için eylem yapan aileler için de “Bölge halkının teröre karşı daha yüksek sesler çıkarmasını arzu ediyoruz. Bölge insanının oradaki haksızlıklara karşı tavır almasını ben çok destekliyorum. BDP kesimlerinden haddini aşan söylemler oldu bu konuda. Onların da farkındayız. Annelerin feryadına katlanamadılar” dedi.

AKP’nin hazırlığı savaşa

Abdullah Öcalan’ın sözünü ettiği görüşmelere karşın AKP, “müzakere” sürecinde oyalama ve savaşa hazırlanma stratejisi doğrultusunda hareket etmeye devam ediyor. Rojava’da AKP destekli IŞİD’in katliamları, Kürt kentlerinde inşa edilen karakol-kalekolları protesto eden halka yönelik asker-polis saldırıları ve kayıp çocukları için eylem yapan ailelerin Kürt hareketine karşı psikolojik savaşın bir unsuru haline getirilmesi sürecin önümüzdeki dönemi için ipuçlarını taşıyor.

Kürt hareketi ise gerek Rojava’daki katliamlar gerekse Kürt kentlerindeki saldırılara karşı eylemlerini yoğunlaştırdı. Çocukları için eylem yapan ailelerle doğrudan görüşen BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ise AKP’nin taktiğini tersine çevirdi. Demirtaş, Erdoğan’a “Dağda indirme görevi anaların değil, senin birinci görevindir” diye seslendi. Aileler de “A-B-C planı değil çözüm planı yap, tüm çocuklarımız gelsin” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı ise “çocukların alıkonulduğu” iddiasının Kürt hareketini ve gerillayı çözmeye yönelik bir hamle olduğunu kaydetti. Açıklamada “Çatışmasızlığın sürdüğü ortamda böyle bir psikolojik harekatın başlatılması, AKP hükümetinin bir çözüm politikası olmadığını göstermektedir. Bu da savaşın sürdürülmesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Zaten ‘B ve C planımız var’ demesi savaşı ve siyasi soykırım operasyonlarını planladıklarını ortaya koymaktadır çünkü Türk devletinin bunlar dışında bir planı yoktur. Bu durum karşısında demokrasi güçleri ile tüm Kürt halkı harekete geçerek demokrasi ve Özgürlük Mücadelesini yükseltmelidirler. AKP’nin gündem saptırmasına fırsat vermemeli, mücadeleyi yükselterek gündemi kendileri belirlemelidirler” denildi.

Sendika.Org, ANF

http://www.sendika.org/2014/06/ocalandan-onemli-gelisme-vurgusu-akpden-savas-hamleleri/

abbas  |  Cvp:
Cevap: 1
03.06.2014- 12:44

AKP-PKK 19 Mayıs’ta 2. aşama için anlaştı
Mehmet Ali Güller


İmralı’dan dönen HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarına bakılırsa, Erdoğan’ın B ve C Planı Öcalan’mış!

Çünkü Öcalan’ın belirttiğine göre, son devlet heyetiyle yaptığı görüşmede Açılım ilk kez bir programa ve bir takvime bağlanmış! (ANF, 2 Haziran 2014)

Üstelik Öcalan’ın açıklamalarına göre Açılım’da yeni bir aşama da başlatılmış!

Atalay: Yeni aşama yolda
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da Öcalan’ı teyit eden açıklamalarda bulundu. Atalay, Açılım’da bir tıkanma olmadığını ve diyalogların sürdüğünü, yeni bir aşamanın yolda olduğunu söyledi.

Hatta Atalay, Erdoğan’ın başkanlığını yaptığı 19 Mayıs tarihli Açılım toplantısında, daha somut ve yeni bir yol haritasının üzerinde çalışılmasının kararlaştırıldığını belirtti! (Kanal 7, 1 Haziran 2014)

Peki, Öcalan ile Atalay’ın belirttiği bu yeni aşama ne?
3 Aşamalı AKP-PKK Açılımı
Gerek AKP sözcülerinin gerekse PKK sözcülerinin bugüne kadarki açıklamalarına göre Erdoğan-Öcalan Açılımı 3 aşamalıydı:
1) Ateşkes ve geri çekilme.
2) Yasal ve anayasal adımların atılması.
3) Öcalan’ın da serbest bırakıldığı normalleşme aşaması.
Gelişmelere bakılırsa 1. aşama, PKK’den ziyade TSK’nin geri çekilmesi şeklinde tamamlandı.

2. aşama için de pek çok yasal düzenleme yapıldı. Ancak o noktada Öcalan’ın talepleri hâlâ tam olarak karşılanmış değil. Nitekim 1 Haziran’da Öcalan’la görüşen Sırrı Süreyya Önder’in belirttiğine göre programa ve takvime bağlananlar şunlardır: “Yasal çerçeve, demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılması, hasta tutsalar, Terörle Mücadele Yasası’nın düzenlenmesi vs.” (ANF, 2 Haziran 2014)

İşte Atalay’ın “yeni aşamaya geçildi” dediği, tamamlanamayan bu 2. aşamadır. Şimdi AKP Hükümeti’nin görevi Açılım için bir “yasal çerçeve” hazırlamaktır!

Anaların eylemi AKP için milat

Peki, AKP’nin PKK ile böyle açıktan yeni aşamalar başlatması, Öcalan için yasal çerçeveler oluşturması Cumhurbaşkanlığı seçimine olumsuz yansımayacak mı? Zira AKP 30 Mart seçimlerinde de görüldüğü üzere ancak PKK karşıtı sözde bir söylemle milliyetçi oylara oynayarak düşüşünü bir ölçüde durdurabiliyor.

İşte burada devreye “tahterevalli yöntemi” giriyor! Yani öyle bir şey olmalı ki, öyle bir manivela bulunmalı ki, bir ucunda AKP’nin, bir ucunda PKK’nin oturduğu tahterevalli, sorunsuz hareket edebilsin.

Yani hem Açılım sürebilsin, hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri tehlikeye düşmesin.
O manivela, PKK’nin kaçırdığı çocukların analarının haklı eylemidir! AKP o eylemi kullanarak ve ana edebiyatı, çocukları kurtarma edebiyatı yaparak yine bölünme açılımını “barış” ve “çözüm” diye maskeleyebilecektir. Üstelik AKP bu eyleme yaslanarak sözde PKK karşıtlığı görüntüsü de verebilecektir.

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler tam da bu nedenle anaların eylemini “bir milat” olarak nitelemiştir. (Yeni Şafak, 2 Haziran 2014)

Açılımı rafa Haziran kaldırmıştı

Burada Türkiye açısından esas önemli olan Erdoğan ile Öcalan’ın ne planladığından çok, bu planın nasıl durdurulabileceğidir. Orada da çok önemli bir deneyim vardır:
Erdoğan ile Öcalan’ın 19 Mayıs (bu tarihin neden seçildiği de ayrı bir yazı konusudur) tarihli yeni aşama anlaşması, aslında tam bir yıl gecikmiştir. Geçen yılki Haziran Halk Hareketi, AKP-PKK ortaklığının takvimini erteletmiş, açılımı rafa kaldırtmıştır. O gün yurt çapında Gezi eylemleri olmasa AKP ile PKK çoktan 2. aşamayı da tamamlamış olacaktı.
Dün Türk Bayrağı’nı dalgalandırarak “Mustafa Kemal’in askeri” olma kararlılığı ilan etmenin hedefinde sadece Erdoğan değil, Öcalan da vardı! Türk milleti dün olduğu gibi bugün de Erdoğan-Öcalan anlaşmasını tarihin çöp tenekesine atabilecek durumdadır!

Ulusal Kanal

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]