Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol


"Kılıçdaroğlu ve Sol Diye Bir Şey…" - Sabri Kırdar


Kemal Sunal’ın Salako filmini izlemeyen yoktur sanırım. Orada ki bir sahnede iki köy ağası arasında şöyle bir diyalog geçer “Sol diye bir şey çıkardılar başımıza, Allah seni inandırsın sol elimi kullanamaz oldum. Kabil olsa sol adımımı atmayacağım yürürken.” Cumhurbaşkanı adayının ismini görüşürken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli arasında da böyle bir diyalog geçmiş olabilir diye düşündüm. Kılıçdaroğlu Bahçeli’ye “ sol diye bir şey icat etmişler, tutturuyorlar sol aday diye. Biz boş verelim bunları da sen Ekmeleddin beye ne diyorsun ?” gibi bir konuşma geçmiş olabilir. Çünkü CHP için iş o raddeye varmış durumda. Israrla soldan kaçma ve sağda ısrar etme durumu söz konusu.

Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu kongreyi hatırlayın sol sloganlar havada uçuşuyor, Ecevitvari bir söylem ve kasketle yeni bir Karaoğlan havası yaratılıyordu. Ama kısa zamanda anlaşıldı ki Kılıçdaroğlu, Ecevit’in yetmişli yıllarda ki “sol” çizgisini değil seksenlerden sonra Ecevit’in yaslandığı sağcılığı kendine rehber edinmiş. Haksızlık etmeyelim CHP’nin sağa açılma hamlesi Kılıçdaroğlu’yla başlamadı ama Cumhurbaşkanı adayı gösteriyor ki sağa açılma Kılıçdaroğlu’yla nihayete eriyor. Birinci Cumhuriyeti ilan eden CHP’ye, onun bitişini de ilan etmek nasip olmuş oldu.   Cumhurbaşkanlığı hamlesiyle daha önce Erdoğan’a Başbakanlık yolunu açan Baykal gibi Kılıçdaroğlu’da Cumhurbaşkanlığı’nın yolunu açmış oldu.

  Büyük ihtimalle Ekmeleddin İhsanoğlu bir yerlerde pişirilip CHP ve MHP’ye servis ettirildi. Son çıkan haberlere göre Ekmeleddin İhsanoğlu’nu öneren kişi Kemal Derviş’miş. Öneren oysa işin içinde ABD kesin vardır. 2002 yılında yaşanan hükümet krizini hatırlayın birde o zaman Bahçeli’nin alelacele yaptığı hem de 3 Kasım diye tarih verdiği erken seçim çağrısını. Muhtemelen bu konuyla ilgili daha çok yazılıp çizilecektir. Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden tutunda başka dinamikleri de içeren senaryolar yakında açığa çıkar.

Bunlar bir yana vahim olan CHP’nin içine düştüğü bu durumdur. Ülkenin en büyük “sosyal demokrat” partisinin Cumhurbaşkanlığı için kendisinden bir aday çıkaramamış olması düşündürücüdür. Daha da kötüsü çıkan adaya parti içinden esaslı bir karşı duruş şimdilik çıkmamış olmasıdır.

CHP’nin sağa açılarak bu yöntemle AKP’yi alaşağı etmesinin imkanı yok. Çünkü o kulvarın şu anda tek ve en güçlü hakimi AKP. Cemaatle arası bozuk olsa da diğer cemaatleri halen kendi ittifakı içinde tutmayı başarıyor. CHP, Ekmeleddin İhsanoğlu hamlesiyle burada da   bir gedik açarım diye düşünüyorsa yanılıyor. AKP bütün cemaatlerin varlığını kendi varlığına bağlamış durumda.   Sağ seçmenden oy almanın yolu sağcı aday çıkarmak ya da sağcılaşmak değil onları ikna edecek örgütleyecek bir ideolojik hat ve programdır. CHP   bu yolu çok yorucu ve zahmetli buluyor   sanırım. O yüzden kestirmeden sağcılaşmaya gidiyor.

Oysa CHP gibi bir partiden beklenen AKP’nin ülkeyi bu kadar gericileştirmeye çalıştığı bir dönemde bu gericileştirmeye karşı bir barikat oluşturmasıydı.   Ama CHP bunu tercih etmek yerine halkı iki sağcı ve gerici aday arasında seçim yapmaya zorluyor ve bunu MHP ile ittifak kurarak yapıyor. Hem de kendisini halen bir umut olarak   gören Alevi ve kendisine oy veren sol seçmenlerine rağmen. Erdoğan’ın 3. Köprüye Yavuz ismini vermesi kadar yaralayıcı bir durum.   CHP, HDP ile yan yana gelmeyi iyi bir görüntü olmaz diye reddederken MHP ile yan yana gelmekte hiçbir sakınca görmüyor. Kürt seçmenle bağ kuramayan CHP mesafeyi daha da açmış oldu.

CHP açısından işin bir kötü yanı da adayın tepeden inme bir şekilde açıklanmış olması. Yapılan onca görüşme ve fikir alıverişinin dostlar alışverişte görsün mantığıyla yapıldığı anlaşılıyor. Kendi vekillerinin bile haberi olmadığı belki oy vermeyeceği bir adayı emrivakiyle ilan ediyor. Ne diyelim kendilerine hayırlı olsun.

Görüldü ki AKP ile mücadele sadece sandıkla olacak bir iş değil. Toplumda gerçekten bir dönüşüm yaratmak gerekiyor. Bu sağcı kuşatmaya karşı gerçekten demokratik özgürlükçü ve laik bir seçeneği hayata geçirmek gerekiyor.

abbas  |  Cvp:
Cevap: 1
18.06.2014- 15:11

Büyük ihtimalle Ekmeleddin İhsanoğlu bir yerlerde pişirilip CHP ve MHP’ye servis ettirildi. Son çıkan haberlere göre Ekmeleddin İhsanoğlu’nu öneren kişi Kemal Derviş’miş. Öneren oysa işin içinde ABD kesin vardır. 2002 yılında yaşanan hükümet krizini hatırlayın birde o zaman Bahçeli’nin alelacele yaptığı hem de 3 Kasım diye tarih verdiği erken seçim çağrısını. Muhtemelen bu konuyla ilgili daha çok yazılıp çizilecektir. Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden tutunda başka dinamikleri de içeren senaryolar yakında açığa çıkar.

BOP projesi Erdoğan'la yürümüyor. Amerika bunu anladı. Böylesine dinamik bir bölgede ve dengelerin sürekli alt üst olduğu koşullarda Erdoğan gibi rijit, ufku dar ve el-kaideci teröristlere bu kadar angaje olmuş biriyle birlikte olunamayacağına karar verilmiştir. Gezi'den sonra ortaya çıkan bu çıplak gerçek Amerika ve AB ülkelerinde kaygılar yaratmıştır. Mısır, Suriye ve Irak'ta ortaya çıkan gelişmeleri okuyamaması ERdoğan'ı bu süreçte boşa düşüren bir başka etken olmuştur. 17-25 Aralık olayları ise bunun üzerine tuz biber ekmiştir. Türkiye kamuoyunda oluşan tepkileri de göze alan uluslarası egemen güçler Erdoğan'ın yerine bir başka Tayyip Erdoğan'ı hazırlamak istemekteler. İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi bu projenin tipik bir sonucudur. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin ortak adayının perde arkasında olanlar budur.

Farkında mısınız, Erdoğan iki gündür suskun. Uluslarası güçler tarafından süpürülmek istendiğinin farkında çünkü. Erdoğan anladı Cumhuriyet güçleri hala farkında değil.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]