Alıntı Çizelgesi: umut yazmış
Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış
Sosyalist solun dağınıklığının en önemli nedeni emekçi kitlelerin bilinç düzeyidir. Emekçi kitleler içinde bilinçlilik yaygın olmadığından sol örgütlerin tabanını da yeterince bilinçli olmayan gençler ve çoğu genelde küçük burjuva kökenli aydınlar oluşturuyor. Bu zayıf kadroların oluşturduğu örgütler de tabii ki kısır tartışmalardan kurtulamıyor. Eylemlerde harcanan emeğin karşılığı, özverili çalışmaların sonucu kısa vadede alınamayınca da, hem moralisizlik ortaya çıkıyor, hem yapılan hatalar abartılıyor.
Öte yandan solun dağınıklığı da, hakim sınıflar tarafından aşırı abartılıyor ve sola vurmak için bu durum sanki yalnızca Türkiye'ye özgüymüş gibi gösterilmek isteniyor. Oysa benzeri durum tüm dünyada var. Türkiye'deki sol fraksiyonların paralleleri dünyanın tüm ülkelerinde var. Bunu da özellikle vurgulamak isterim.
Solun dağınıklığı her ülkede var diyerek geçiştirilemez. Solu en dağınık göründüğü ülkelerde bile solun toplum içinde örgütlü olduğu büyük yapılar vardır. Komşumuz Yunanistan'a bakın, SYRİZA birinci parti durumunda komünist parti yüzde 7'ye yakın oy alıyor. Başka ülkeler de böyle. Hiç bir ülkede solun dağınıklığı bizdeki durum ile örtüşmüyor.
Ben solun dağınıklığını geçiştirmiyorum. Sosyalist sistemin çökmesinden sonra başta Avrupa olmak üzere sol büyük kan kaybetti. Fransa'da, İtalya'da, İspanya'da, hatta Portekiz'de iktidara oynayan KP'ler var mı şimdi? Ne oldu bunlara? Çoğu adından komünist sözcüğünü bile kaldırdı.
Yunanistan KP'si her zaman (Türkiye'ye göre) güçlüydü. KKE, Nazi işgaline silahla direnmiş ve savaştan sonra da iç savaş vermiş bir partidir. SYRİZA KP değil. Ayrıca bugün SYRİZA'nın aldığı oylar Yunanistan'daki büyük ekonomik kriz nedeniyle. Türkiye'de de bunun zamanı gelecektir.
Türkiye'deki her türlü sol akımın paraleli tüm ülkelerde vardı, halen de var. Yakından bildiğim için yazıyorum. Türkiye'de gelenksel KP çizgisinde parti, Dev-Yol'lar, Dev-Sol'lar, Troçkistler, her türlü Maoist akım v.b. vardı da diğer ülkelerde yok muydu? Hepsinin neredeyse bire bir karşılığı vardı.
Dağınıklık lafla giderilmez. Bunu sürekli ön plana çıkarmak, kitleler üzerinde sola karşı propaganda olmaktadır. Zaten burjuva medyasının da bunu özellikle ve abartarak vurgulaması bu nedenle. Beni rahatsız eden budur.
Öte yandan, zamanı gelince, devrimci ortam ortaya çıkınca, durumu doğru teşhis eden grup öne çıkacak ve kitleleri peşinden sürükleyecektir hiç kuşkusuz. İşin mihenk taşı da budur. Şimdi ne söylense boş, herkes bildiğini okuyor. 1917 öncesinde Rusya'da sayısız görüşler ve çizgiler var. Hatta, Bolşevikler işin başlangıcında azınlıkta. Ama ne oluyor? Teşhisde isabetli olan ve yapılması gerekeni isabetle saptayan Lenin önderliğindeki Bolşevikler kitleleri peşinden sürüklüyor, devrim öncesi çoğunluğa geçiyor ve devrimi gerçekleştiriyor.