Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

25.07.2014- 03:54


Güncel Değerlendirme: Erdoğan Devletine Doğru

Resim Ekleme

Emniyetteki cemaatçilere dönük operasyonlar iki gündür ülkenin gündeminde. RTE, operasyonların başka alanlara da yayılarak süreceğini ifade etti. Öyle de olacak görünüyor.

Operasyon yapılanların daha önce rejimin inşasında önemli bir işlev gören operasyonlarla birlikte yine 17 Aralık ve 25 Aralık’taki yolsuzluk operasyonlarını da yürüttükleri biliniyor. Durumun özeti İlhan Cihaner’in de ifade ettiği gibi bir çete savaşından ibaret.

RTE, ucu kendisine dokunan operasyonları yapanlara operasyon çekiyor. Ötesinde geçtiğimiz dönemde yapılan hukuksuzluklara ilişkin bir adalet arayışından falan söz etmek imkansız. Zaten öyle bir durum olsa önce şimdi operasyonu yapan RTE ve Partisinin önden buyurması gerekecek!

Operasyonda gündeme gelen karşılıklı suçlamaların her ikisinin de doğruluğundan şüphe duyulmaz. Nasıl bir çete ilişkisi içerisinde ülkeyi yönettikleri görünüyor.

***
AKP ve Cemaatin merkezinde olduğu bir neoliberal-muhafazakar iktidar blokunun dağılmasının ardından başlayan krizde hakim sınıflar içerisinde –çok merkezli- bir çatışma yaşanmaya devam ediyor.

RTE ve Partisi bu krizi kendi lehine çözmek için devlet içindeki stratejik baskı kurumlarını doğrudan kendisine bağlayacak şekilde düzenlemeler yapmaya çalışıyor. Yolsuzluk operasyonları sonrasında da MİT’e ve çeşitli alanlara dönük düzenlemelerle kendini güvence altına almaya çalışan RTE, bu operasyonlarla bu yönde yeni adımlar da geliştiriyor.

Yargıdaki çelişkileri aşmak için oluşturulan yeni mahkeme yapısı, TİB’in MİT’e bağlanması ile doğrudan AKP’ye bağlı özel bir devlet yapılanması kurulmaya çalışılıyor. Bu operasyonların bir yönü de ittifak içinde paylaşılan iktidarın geri alınması ve kendine yönelebilecek olası risklerin bertaraf edilmesine dayanıyor. Ancak mesele yalnızca AKP ve Cemaatle sınırlı olmanın ötesinde çeteler savaşının uluslararası bir boyutta süren bir çatışma olduğu da görülüyor.

***
RTE, bu operasyonlarla daha önce birlikte yaptıkları ve bugün tüm hukuksuzluklarıyla orta yerde duran kirliliklerini kendi üzerinden atmaya çalışıyor. Sanki olup biten her şey RTE’nin dışında gelişmiş bir mağdur havası estirilmeye çalışılıyor.

Öte yandan da gündeme getirilen casusluk-vatana ihanet-İsrail’le işbirliği iddialarıyla da   RTE kendisine karşı uluslararası komplo kurulduğu yönündeki söylemini güçlendirmeye çalışıyor. Filistin’te yaşanan katliamla birlikte Ortadoğu’daki biçareliği ve İsrail’le kurulan ekonomik ve askeri işbirliğinin altında ezilen RTE, bu şekilde gündemi de kendi lehine çevirmeye çalışıyor.

RTE medyasının ortaya attığı pek çok iddia etrafında yaratılan kaos içerisinde, AKP’nin yargıdan Emniyete, MİT’ten medyaya kadar tümüyle kendine yeni bir devlet kurma çabaları gizlenmeye hatta bu yöndeki adımlar –casusluk vb. İddialarla- meşrulaştırılmaya çalışılıyor.

***
Bu gelişmelerden geçtiğimiz dönemde yaşananların hesabının sorulmasını beklemek saflık olur. Boğazına kadar pisliğe batmış bu çetecilerin birbirlerine yaptıklarında birisini mağdur görmek de anlamsız elbette. Birbirlerinin pisliklerini ortalığa saçmaları iyidir de. Ancak tüm bunlar bugün RTE ve Partisinin bir muhaberat devleti kurmaya yöneldiği gerçeğinin üzerini örtmemelidir.

Operasyonun merkezinde olanların asıl yapmak istedikleri, faşist devlet yapılanmasının tüm aygıtlarını kendi aparatı haline getirme arzusudur. CB seçimleri ile birlikte düşünüldüğünde, AKP yandaşlarının Erdoğan’ın CB seçilmesini yeni bir devletin kuruluşunu ilanı olacağını söylemelerinin boşuna olmadığı görülüyor.

Toplumsal muhalefet

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 1
25.07.2014- 04:00

İlhan Cihaner: Çete içi kavga!

Başsavcılığı sırasında cemaatleri hedef alan soruşturmalar yürütürken Ergenekon örgütü üyeliğiyle suçlanan CHP'li Cihaner, AKP'nin cemaate yönelik Emniyet operasyonunu 'çete içi kavga'ya benzetti. Cihaner, "Bundan adalet çıkmaz" dedi.

Resim Ekleme

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı iken İsmailağa ve Gülen cemaati hakkında kapsamlı soruşturmalar yürütürken Ergenekon örgütü üyeliği iddiası ile makam odası basılmış, önce gözaltına alınmış, ardından da tutuklanmıştı. Hakkında açılan dava Yargıtay’da sürmekte. Dört yıl önce cemaatleri hedef alan soruşturması sırasında başına gelmeyen kalmayan Cihaner ile Emniyet içindeki ‘Gülenci’ yapıya yönelik başlatılan son operasyonu Cumhuriyet Gazetesi'nden Utku Çakırözer'e değerlendirdi. Cihaner’in değerlendirmeleri şöyle:

‘Ne adalet, ne hesaplaşma’

“Bir kere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın basın açıklaması dışında elimizde ciddi veri yok. Suçlamalar belli değil. Ancak şu ana kadar yaşananlardan çıkardığım sonuç şu: Bu yargıda ve güvenlik bürokrasisinde örgütlenmiş olan cemaat yapılanmasının daha önce işledikleri ileri sürülen suçlara yönelik etkin bir soruşturma değil. Bundan ne adalet çıkar ne de geçmişte yapılan haksızlıkların hesabı sorulur.”

‘Hani kumpas iddiaları?’
“İçinde Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Erzurum-Erzincan, Askeri Casusluk KCK davalarında yapılan hukuksuz eylemlere ilişkin bir şey var mı? Yok. O davalardaki usulsüzlükler, haksızlıklarla ilgili yüzlerce delil yıllardır ortada duruyor. Dönüp bakan var mı? Yok. Onlarla ilgili etkin, kamuoyunu tatmin edecek soruşturma yapmadılar, yapmıyorlar. Yerine zorlama bir ‘casusluk’ iddiasıyla götürmeye çalışıyorlar.”

Çete içi kavga
“Bu aslında bir nevi ‘çete içi kavga’. Çete iki fraksiyona ayrıldı. Hükümet şimdi her ikisinin de canını yakacak işlere girmiyor. Onun yerine sadece ucu kendisine dokunan 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları gibi, MİT soruşturması gibi ortaklıklarının bozulduğu döneme ait olayları soruşturuyor.”

‘Hükümete ilişmeyin’ mesajı
“Bu soruşturma ile cemaate ‘hükümete ilişmeyin’ mesajı veriliyor. Bu ülkede askerleri, yargıçları, sendikaları, avukatları, gazetecileri, öğrencileri ve muhalefeti dinleyebilir, bunları servis edebilirsin. Yıllarca içeride yatırabilirsin. Bu yüzden insanlar intihar dahi edebilir. Buna bir şey denmez. Ama iktidarı ve ona yakın insanları dinlemeyeceksin. Verilen mesaj bu. Göstermelik kelepçe takma gibi hareketler de ‘Bize ilişirseniz başınıza gelecek budur’ demekten başka bir şey değil.”

‘Hazin savunmalar’
“Gözaltına alınanların tavırları da hazin. Aynısını birkaç yıl önce onlar da başkalarına yaptı. Şimdi o dönem suçlananların haklı olarak kullandıkları argümanları bunlar kullanıyor. Mesela kelepçe takılmasını, gece yarısı aramayı eleştiriyorlar. Evlerinde dijital materyal konacağından endişe duyuyorlar. Çünkü aynısını onlar yaptılar.”

‘İki taraf da ak değil’
“Bu kavganın her iki tarafı da sütten çıkmış ak kaşık değil. Bir taraf, yani cemaatçi polisler, yapılanların tümünün hırsızlıkları örtmek için yapıldığını ileri sürerken ak değil. Diğer tarafı yani hükümet de, paralel bir yapının tek derdinin hükümeti indirmek olduğunu savunurken ak değiller.”

‘Adil yargılama olmalı’
“Bu kavgada bizler her zaman hukuktan yana duran üçüncü bir bakış açısı ile hareket etmeliyiz. Ben bir hukukçu olarak tabii ki yargıyla muhatap olan herkese adil bir yargılama süreci diliyorum. Türkiye’de yargının sorunlarına bir bütünlük içinde yaklaşmak ve çözmek zorundayız. Böyle yapılmazsa söylenecek her söz bizi ya hükümet ya da cemaatten birini destekler konuma düşürür.

Cemaatin yargıda ve bürokrasideki örgütlenmelerinden, AKP ile ilgili yolsuzluk davalarına kadar tüm süreci bir bütün olarak ele almak en doğru yaklaşım.”

‘Cemaat de arınmalı’
“Sadece bu operasyona bakarak ‘Şu yanlış, bu yanlış’ demek yetmez. Tabii ki yasa kelepçeyi yasaklamışsa, gece aramayı yasaklamışsa ve bu yapılıyorsa yanlış. Ama dünyanın hiçbir yerinde de güvenlik ve yargı bürokrasisi bu boyutta kapalı bir yapının emrine girmez, Polis sahte deliller koymaz. Savcı lehte delil toplanmasını gözetir. Gizli tanıklarla, uyduruk delillerle insanlar yıllarca hapiste çürütülemez. Yani o kanatta da bir arınma, temizlenme ve özeleştiri yaşanması lazım.”

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 2
25.07.2014- 04:02

Erdoğan devletine doğru gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazanırsa diktatörlüğün pekişmesi gerçekleşecektir. Cemaatle birlikte diktatörlüğe giden yolu temizlemişlerdi birlikte, Erdoğan şimdi kendine ayak bağı olan cemaati tasfiye ediyor.

abbas  |  Cvp:
Cevap: 3
25.07.2014- 11:51

Cumhuriyet tarihinin önemli krizlerinden biri merkez sağı silmiş ve bu boşlukta Milli Görüş'ten koptuğunu söyleyen Erdoğan hareketi cemaat ortaklığıyla birlikte iktidara gelmişti. 2002 yılından itibaren   girdiği her seçimden güçlenerek çıkan ve güçlendikçe kendisine muhalif kesimleri demokratik olmayan yollarla, kumpaslarla susturmaya çalışan Erdoğan, cemaatle ortaklığı bozulunca bu kez tek başına bir devlet iktidarı oluşturmanın peşine düşmüştür. Cemaat ile olan kavgasını bu yönde kullanmaktadır. Cemaati tasfiye ederken doğrudan kendisine bağlı olan kadroları kilit noktalara yerleştirmekte ve çıkardığı yasalarla devleti tek adam devletine dönüştürmeye çalışmaktadır. MİT yasası böyle bir yasadır ve bundan böyle kapatılacak olan istihbarat dairesi MİT'e bağlanacak, MİT de cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışacaktır. Tam bir tek adam diktatörlüğü. Devlet içinde kuvvetler ayrılığı prensibi çoktan terkedilmiştir.

Erdoğan'ın tek adam diktatörlüğü engellenmeli ve bu konuda karşımıza çıkan her fırsat değerlendirilmelidir. Erdoğan'a yönelik muhalefet sadece seçimlerde veya parlamentoda sürdürülmemeli, halkı, ilerici ve yurtsever güçleri, solcuları ve devrimcileri ortak bir muhalif güce katmanın yolları aranmalıdır. Erdoğan seçimleri kazanırsa, bundan sonraki mücadelenin boyutları çok daha geniş tutulmalıdır. Muhalif kesimlerin kendi aralarındaki kısır çekişmeleri bir tarafa bırakılmalıdır. Tarihi bir süreçten, tarihi bir dar boğazdan geçilmekte olduğunun bilincine varılmadır.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 4
25.07.2014- 23:58

Tayyip sırtına binerek yükseldiği cemaati tasfiye ediyor. Kendisini bugünkü konuma getiren cemaat onun tek adamlığına engel çünkü. Cemaate gelince, onlar kendi belalarını kendileri bulmuştur. Tayyip'in ne denli güvenilmez ve hırslı olduğunu, "Rabbena hep bana" dediğini   zamanında görememişlerdir. Bu tasfiye yakında tamamlanacaktır. Çünkü cemaatin bir kadro hareketi olduğu, tabanı olmadığı son seçimlerde ortaya çıkmıştır. Bu ülke yazık ki çıkarcıların ve biat edenlerin ülkesidir. Tarih boyunca bu ülkeye "mühür kimdeyse Süleyman odur" anlayışı hakim olmuştur. Şimdi de, hile ile olsa da mührü Tayyip ele geçirmiştir. Cemaatçileri bitirecek, onların içinden bir bölümü de biat ederek Tayyipçi olacaktır. Bugünkü AKP kadroları zaten biat edenlerden oluşuyor. Biat eden eski liberal/merkez sağcılar, biat eden eski ülkücüler, biat eden Batı düşmanı eski milli görüşçüler, biat eden eski sahte solcular. Bu çıkarcılar ve biatçılar ordusuna şimdi de cemaatçiler katılacak gibi görünüyor.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]