Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi

Merdan Yanardağ 29 Ekim için yazdı

FKF'nin yaptığı 29 Ekim çağrısına destek veren Merdan Yanardağ, "Devrimci gençlik bu 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayrağını ona ihanet edenlerin ellerinden almalıdır" ifadesini kullandı.

Resim Ekleme

Gazeteci Merdan Yanardağ, Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun 29 Ekim için yaptığı "Saltanata son ver" çağrısına bir yazıyla destek verdi.

Yanardağ'ın yazısının tamamı şu şekilde:

"Sosyalistler, mücadele ettikleri toprakların bütün ilerici ve devrimci mirasını içererek yollarına devam ederler. Dolayısıyla sosyalistler, insanlığın ilerici birikimini inkar ederek değil, içererek aşarlar. Ancak bu basit gerçek, ne yazık ki, liberalizm, dinci gericilik ve etnik milliyetçilik tarafından terörize edilen entelektüel ve siyasal ortam nedeniyle Türkiye’de dürüst bir şekilde tartışılamıyor.

Oysa, bir Fransız sosyalisti için 1789 Devrimi tartışma dışıdır. Bir sosyalist Fransız Devrimi’ni, Fransa daha sonra emperyalist bir ülke oldu, Örneğin Cezayir’i sömürgeleştirdi ya da sömürgesi olan bazı Afrika ülkelerinde katliam yaptı diye Fransız Devrimi’ni reddetmez, ona düşmanca yaklaşmaz ve zaten burjuva devrimiydi diye akıl ve mantık dışı bir yaklaşımla aşağılamaz, Bunu yapana o ülkede deli gözüyle bakarlar. Artık bu konu, bırakın sosyalistleri aklı başında bir Fransız sağcısı için bile tartışılmaz. Çünkü 1789 Devrimi, sadece Fransa’nın değil, insanlık tarihinin en büyük devrimci ve ilerici atılımlarından biridir. İnsanın özgürleşmesi yolundaki en önemli tarihsel dönemeçtir. Nitekim başta Marx olmak üzere bütün kurucu sosyalist düşünürler, sorunu böyle ele alır.

Örneğin ABD daha sonra kapitalist, emperyalist bir ülke oldu, dünyanın birçok ülkesinde katliamlar yaptı ve faşist darbeler düzenledi diye, 1776 Amerikan Devrimi ve Bağımsızlık Bildirisi değerinden hiçbir şey kaybetmez.

Bu toprakların ilk modern devrimci atılımlarını gerçekleştirenler ise, nesnel bir bakış ve bilimsel bir değerlendirmeyle ele aldığımız taktirde; hiç kuşkusuz 1908 Hürriyet Devrimi (II. Meşrutiyet) ve 1923 Cumhuriyet Devrimi’dir. Bu devrimlerin öncüleri de Jön Türkler, İttihat ve Terakki Hareketi ve Kuvai Milliyeciler ya da Kemalistlerdir. Tarihsel gerçek budur. Dahası bu bir bilimsel olgudur. Dahası, gerek 1908 gerekse 1923 sadece bu topraklarda değil, bütün Doğu’da 1789 Büyük Fransız Devrimi’nin gecikmiş bir yorumudur. Tartışmasız bir burjuva demokratik devrimdir.

Dolayısıyla, İttihat ve Terakki Fırkası yönetimi Ermenilere karşı suç işledi ya da Cumhuriyet zamanla gericileşerek Kürt kimliğini reddetti, dahası asimilasyon, inkar ve imha politikaları uyguladı diye (bu devrimler) tarihsel değerlerinden, bu toprakların kaderinde oynadıkları ilerici rollerinden hiçbir şey kaybetmezler.

Bizim, cumhuriyetin (tarihsel bakımdan) ilerici kazanımlarından söz ederken anlatmaya çalıştığımız budur. Bir ülkenin sosyalistleri kendi tarihlerindeki bütün ilerici ve devrimci birikimi, geleneği ve kazanımları sahiplenip içeremedikleri taktirde, o ülkenin geleceğinde ve halklarının kaderinde hiçbir zaman devrimci ve ilerici bir rol oynayamazlar. Böyle solcular ya da sosyalistler, kendi ülkelerinde birer turist gibi görülmek ve dolaşmaktan kurtulamazlar. Liberal solun ve onun etkisindeki sosyalistlerin dramı budur.

Türkiye’de cumhuriyet hiç kuşkusuz bir burjuva devrimidir. Ancak, Ortaçağ kalıntısı bir din devletini yıkmış ve onun yerine laik, kamucu/halkçı özellikleri ağır basan, insanlığın aydınlanmacı birikimini bu topraklara taşıyan ve nihayet kapitalist anlamda da olsa modern bir toplumsal düzen kuran ilerici bir atılımdır. Medeni Kanun’un kabulü bile başlı başına tarihsel ve devrimci bir önem taşımaktadır. Örneğin Marx, I. Meşrutiyet döneminde Mithat Paşa hükümetini Medeni Kanununu getirmeye teşvik etmiş ve bunu başaramadıkları için eleştirmişti.

Ancak Cumhuriyet Devrimi, bu atılımın mirasçılarının, ona asıl sahip çıkması gereken sınıf ve toplumsal kesimlerin, asker ve sivil bürokrasinin önemli bir bölümünün ihaneti sonucu 90 yıl sonra yenilgiye uğramış bulunuyor. Artık ‘Birinci Cumhuriyet’ diye kodladığımız düzen -ki içi yıllar boyunca boşaltılarak bir kabuğa dönüşmüştü- yıkılmış durumda. Cumhuriyetin, başta laiklik ve kadın hakları olmak üzere bütün tarihsel kazanımları birer birer tasfiye ediliyor.

Öte yandan cumhuriyeti yıkan Türkiye gericiliği yerine, kendi düzenini kurmakta zorlanıyor. Çünkü kozlar henüz paylaşılmış değil. Hiçbir rejim, onu sahiplenenlerin direnişi tam olarak kırılmadan bütünüyle yıkılamaz. İşte bu nedenle toplum ve ülke tarihsel bir hesaplaşmaya doğru gidiyor.

Cumhuriyete yönelik sosyalistlerin ilerici ve devrimci eleştirisi ile sağcıların, muhafazakarların ve İslamcıların gerici itirazlarını birbirine karıştırmamak gerekiyor.

Yukarıda tarihsel gerekçelerini ve nedenlerini açıklamaya çalıştığım çerçevede cumhuriyetin kazanımlarını savunmak, bu toprakların bütün ilerici ve devrimci birikimine sahip çıkmak sosyalistlerin görevidir. Biz bu tarihsel birikimi içererek aşacağız, inkar ederek değil. Ancak bilinmeli ki, ortada artık savunulacak bir cumhuriyet yok. Biz yeni bir cumhuriyet kuracağız. Devrimci ve toplumcu yeni bir cumhuriyet.

Artık cumhuriyet bayrağı sosyalistlerin elindedir. Bu anlamda devrimci sosyalistler, hem 1923 Cumhuriyetinin ilerici mirasının taşıyıcısı hem de yeni ve toplumcu bir cumhuriyetin kurucu gücü ve öznesidir

Bu nedenle devrimci gençlik bu 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayrağını ona ihanet edenlerin ellerinden almalıdır.

Bu anlamda, FKF’nin (ve sosyalistlerin) 29 Ekim’de Cumhuriyet kutlamalarını sahiplenmesi ve eylemli bir şekilde onu daha ileriye taşıma iradesini ortaya koyması çok doğru bir tutumdur.

Selamlıyorum."

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 1
27.10.2014- 17:52

Yanardağ'ın yazısının tamamı şu şekilde:

"Sosyalistler, mücadele ettikleri toprakların bütün ilerici ve devrimci mirasını içererek yollarına devam ederler. Dolayısıyla sosyalistler, insanlığın ilerici birikimini inkar ederek değil, içererek aşarlar. Ancak bu basit gerçek, ne yazık ki, liberalizm, dinci gericilik ve etnik milliyetçilik tarafından terörize edilen entelektüel ve siyasal ortam nedeniyle Türkiye’de dürüst bir şekilde tartışılamıyor.


Sosyalist Cumhuriyet Cumhuriyet'in bütün ilerici birikimlerini içerecek şekilde gerçekleştirilecektir. Cumhuriyet'i yıkarak yenisi kurulmayacak, cumhuriyetin kazanımları aşılarak yeni bir cumhuriyet kurulacaktır. Cumhuriyet düşmanlığıyla sosyalist cumhuriyeti hedeflemek çok saçma.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 2
27.10.2014- 22:09

Artık cumhuriyet bayrağı sosyalistlerin elindedir. Bu anlamda devrimci sosyalistler, hem 1923 Cumhuriyetinin ilerici mirasının taşıyıcısı hem de yeni ve toplumcu bir cumhuriyetin kurucu gücü ve öznesidir

Bu noktadan geriye dönülmemelidir. Türkiye solunun kitlesellik kazanabilmesi ve kitleyi sosyalist saflarda örgütleyebilmesinin önemli bir kazanımı olacaktır bu süreç.

abbas  |  Cvp:
Cevap: 3
28.10.2014- 19:41

Bizim, cumhuriyetin (tarihsel bakımdan) ilerici kazanımlarından söz ederken anlatmaya çalıştığımız budur. Bir ülkenin sosyalistleri kendi tarihlerindeki bütün ilerici ve devrimci birikimi, geleneği ve kazanımları sahiplenip içeremedikleri taktirde, o ülkenin geleceğinde ve halklarının kaderinde hiçbir zaman devrimci ve ilerici bir rol oynayamazlar. Böyle solcular ya da sosyalistler, kendi ülkelerinde birer turist gibi görülmek ve dolaşmaktan kurtulamazlar. Liberal solun ve onun etkisindeki sosyalistlerin dramı budur.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]