Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 17
27.01.2015- 15:34

Sınıfların varlığı üzerinde değil, devletin varlığı üzerinde yoğunlaşmak eksik bilgi nedeniyle oluyor. Devleti sınıfla ilişkilendirmeden ortadan kalkması için yapılan yorumlar bu marksizme aykırı yorumlardır ve idealist bir tavırdır. Devletin varlığı sınıflarınvarlığına bağlı olduğu için sınıflar ortadan kaldırılmadan devletin ortadan kalkması yönündeki yorumları marksist yorum olarak kabul etmek olanaksızdır. Teorik olarak sınıflar ortadan kalkmadığı sürece devlette ortadan kalkmayacaktır. Sınıflar ortadan kalktığında ise devlete ihtiyaç kalmayacak ve devlet sönüp gidecektir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 18
19.08.2015- 16:05

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Sınıfların varlığı üzerinde değil, devletin varlığı üzerinde yoğunlaşmak eksik bilgi nedeniyle oluyor. Devleti sınıfla ilişkilendirmeden ortadan kalkması için yapılan yorumlar bu marksizme aykırı yorumlardır ve idealist bir tavırdır. Devletin varlığı sınıflarınvarlığına bağlı olduğu için sınıflar ortadan kaldırılmadan devletin ortadan kalkması yönündeki yorumları marksist yorum olarak kabul etmek olanaksızdır. Teorik olarak sınıflar ortadan kalkmadığı sürece devlette ortadan kalkmayacaktır. Sınıflar ortadan kalktığında ise devlete ihtiyaç kalmayacak ve devlet sönüp gidecektir.



Evet, doğru söylüyorsunuz. Devlet denildiğinde hemen ''karşıyız'' sesleri yükselmekte ve bu ses sol içinden de dillendirilmekte. Sizin de söylediğiniz gibi devlet sınıflı toplumların özde egemen baskı aracı olduğu gibi, ve aynı zamanda toplumda bireylerin tek başlarına yapamayacakları işlerin gerçekleşmesini sağlayan bir mekanizmadır. Emperyalizmin varlığı bir yana, devrimden sonra küçük meta üretimi ortadan kaldırılmadan, köy ile kent arasındaki çelişki yok edilmeden, toplumun tamamı kendini aracısız yönetebilecek duruma gelmeden devlet ortadan kalkmaz ve sönümlenmez. Bilinçli devrimciler örgütü ( komünist özne) ve proleter diktatörlüğün ( işçi sınıfının devleti) nasıl ortadan kaldırılacağı   üzerine kafa yormak, doğru bir bakış açısı değildir. Amaç devleti var eden koşulların ortadan kaldırılması olmalıdır ve kafa yorulması gereken konu da budur. Bu koşullar ortadan kalktığında zaten devlet ihtiyaç duyulacak bir mekanizma olmaktan çıkacak ve kendiliğinden sönümlenecektir.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 19
20.08.2015- 14:04

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Sınıfların varlığı üzerinde değil, devletin varlığı üzerinde yoğunlaşmak eksik bilgi nedeniyle oluyor. Devleti sınıfla ilişkilendirmeden ortadan kalkması için yapılan yorumlar bu marksizme aykırı yorumlardır ve idealist bir tavırdır. Devletin varlığı sınıflarınvarlığına bağlı olduğu için sınıflar ortadan kaldırılmadan devletin ortadan kalkması yönündeki yorumları marksist yorum olarak kabul etmek olanaksızdır. Teorik olarak sınıflar ortadan kalkmadığı sürece devlette ortadan kalkmayacaktır. Sınıflar ortadan kalktığında ise devlete ihtiyaç kalmayacak ve devlet sönüp gidecektir.



Evet, doğru söylüyorsunuz. Devlet denildiğinde hemen ''karşıyız'' sesleri yükselmekte ve bu ses sol içinden de dillendirilmekte. Sizin de söylediğiniz gibi devlet sınıflı toplumların özde egemen baskı aracı olduğu gibi, ve aynı zamanda toplumda bireylerin tek başlarına yapamayacakları işlerin gerçekleşmesini sağlayan bir mekanizmadır. Emperyalizmin varlığı bir yana, devrimden sonra küçük meta üretimi ortadan kaldırılmadan, köy ile kent arasındaki çelişki yok edilmeden, toplumun tamamı kendini aracısız yönetebilecek duruma gelmeden devlet ortadan kalkmaz ve sönümlenmez. Bilinçli devrimciler örgütü ( komünist özne) ve proleter diktatörlüğün ( işçi sınıfının devleti) nasıl ortadan kaldırılacağı   üzerine kafa yormak, doğru bir bakış açısı değildir. Amaç devleti var eden koşulların ortadan kaldırılması olmalıdır ve kafa yorulması gereken konu da budur. Bu koşullar ortadan kalktığında zaten devlet ihtiyaç duyulacak bir mekanizma olmaktan çıkacak ve kendiliğinden sönümlenecektir.



Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte solun içine sızan torçkist ve anarşist eğilim çarpık bir sol anlayışın ortaya çıkmasına neden olmuş. İnternet ortamının sağladığı olanaklar kısa yoldan solcu olabilmenin yolunu da açmıştır. Artık bir kaç foruma girip birkaç sitede yazan yazı okunduğunda herkesten fazla sosyalist, marksist olma olanağı vardır! Devletin sınıfsal içeriğinin hesaba katmaksızın devlet karşıtı olmak, buradan Sovyetlere ''bürokratik diktatörlük'' damgası vurmak ve buradan da özgün! sosyalist! teoriler! oluşturmak bilimsel sosyalizmi öğrenmekten daha kolay ve cazip hale gelebiliyor. Devlet nedir, sınıflar durdukça devlet kalkmazmış, bürokrasi diye Marksizmde bir sınıf yokmuş, hiç düşünmeden bu konularda eleştirel yaklaşma marksistçe bir yorummuş gibi düşünülüyor. İnternet ortamı da bu bulanıklığı arttırıyor. Sosyalist olduğunu iddia eden forumlar da bu görüşler karşısında çaresiz kalınca bu saçma düşünceler marksizm adına savunulabiliniyor.

hakkı  |  Cvp:
Cevap: 20
22.01.2016- 12:52

Sovyetler birliği veya reel sosyalizmin yıkılmasında boşuna dış kaynaklı sebepler aranıyor Reel sosyalizmi kendi içi dinamikleri yıktı
O sistemi hiç bir savaş hiç bir ajan faliyeti yıkmadı
Zaten yıkımdan sonraki zamana baktığımız da geçmişte bürokrasinin içinde yer alanların hepsi şimdiki zamanda iş adamı şirket yöneticisi ve bölünen devletlerin başında erk olduğundan bellidir.

Yıkımda boşuna yabacı el aranmaktadır.
Zaten bu sistem bu şekilde yaşayamazdı eğer ikinci dünya savaşı çıkmasaydı bu sisten daha 1950 lerde yıkılacaktı
Gerekçe belli halkı zor yolu ile iktidara bağlamak yöneticilerin halktan giderek daha fazla uzaklaşması ve halkla yöneticiler arasındaki yaşam mesafesinin açılmasıdır.

SB de özgür düşünce eleştiri hakkı halkın irade beyan etmesi yasaklanmıştır.
Ülkeyi her hangi bir sınıf değil bürokratik azınlık bir sınıf yönetmektedir bu halka sürekli savaş hali dayatılarak demokrasi engellenmiş ve savaş ekonomisi en erk ekonomik model olarak sunulmuştur.

Halkın en küçük gereksinmeleri bile dikkate alınmayarak emsallerinden çok gerilere düşürülmüştür. Sovyet halkı sürekli rakip kapitalist halka özenmiş onların dünya nimetlerinden daha fazla yararlanmasını TV lerden seğir etmiştir.

Bunları söyleyen sisteme zarar vermeden yönetim biçimini ve yöneticileri eleştiren fikir beyan eden her kes devletin baskısına maruz kalmış ve cezalandırılmıştır.

Sovyetler Birliği ve reel sosyalizmin yıkımında dışardan bir etkiden çok kendi içindeki kurtların sisteme saldırısı sonucu olmuştur.

Hiç kimse bu gün Sovyet sisteminin eleştirisi ve tıkımın sebepleri konusunda fikir beyan etmesini düşmanlık sanmasın en güçlü düşman dost gibi görünenler olduğunu da unutmasın.

Sovyetler birliğini yıkan ne revizyonistler ne Troçkistlerdir kendi bürokrasisi ve halka desteği almayan yöneticilerdir.

Günahı başka yerde arayarak günahtan kaçılmıyor

Biz buna beceriksiz yöneticiler kendi hırslarına yenilen bürokrasi ve kendi rejimine sahip çıkamayan işçi sınıfı diyoruz.
Bu günah bütün işçi sınıfı devrimcilerinindir

Bu yıkımın masajları 1980 lerde varilmiş ilk sinyaller 1982 yılında hindistanda yapılan komünist partileri toplantısında söylenmiştir
Dünyada bütün Komünist Partileri sağa kaymıştır diyenler Hindistan daki toplantıda devrimin devrimciliğin komünist partileri gündeminden çıktığını alçak seslede olsa beyan etmiştir.

Bu gün bu eleştiriyi yapmayanlar eleştiriye engel olmaya çalışanlar hidistandaki   tesbitin mirasçılarıdır. Sağa kaymışlığın simgeleridir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 21
28.09.2019- 23:37

''...Sovyetler birliğini yıkan ne revizyonistler ne Troçkistlerdir kendi bürokrasisi ve halka desteği almayan yöneticilerdir.
Günahı başka yerde arayarak günahtan kaçılmıyor...''


SSCB'nin çözülüşünü tek bir parametreye bağlamak da pek doğru değil. Özellikle Stalin sonrasındaki yönetim hatalarını (bence) en başa yazabilmeliyiz, bu doğru, ancak sağlı sollu liberallerin SSCB ve sosyalizm düşmanlığından etkilenip ''demokrasi yoktu'' çığırtkanlığına da kapılmamak gerek. Sınıfsal öz'ü değil de, demokrasiyi ille de biçimsel olarak anlamak ve almak yanlışlığına çok düşüyoruz. Anlaşılmayan şey, altını kalınca çizme gereği duyuyorum, bir türlü anlaşılmayan şey sosyalizm kuruculuk ile kapitalist kuruculuk arasında ve kapitalist gelişmeyle sosyalist gelişme arasında çok önemli bir fark olduğunu hep gözardı ediyoruz.

Kapitalizm kendiliğindenci bir sistemdir.
Sosyalizm kendiliğindenci bir gelişmeyle komünizme varamaz.

Bu yüzden kapitalizmin biçimciliği, sosyalist biçime uymaz. Böyle bir şey olamaz. Mümkün değil. Nasıl ki siyasal devrim için öncü partinin mutlak bir gerekliliği ve zorunluluğu varsa, devrimden sonraki toplumsal dönüşümler sürecinde de hem (komünist) partiye ve hem de sınıfsal niteliği değişmiş proleter devletin yönlendiriciliğine ihtiyaç vardır. Bu süreç hiçbir şekilde kapitalizmin biçimsel demokrasisiyle yürümez/yürütülemez.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 22
17.11.2020- 09:10

Hakkı arkadaşımız konu başlığıyla bir ilgisini kurmuş ki, ''Marksist komünizm anlayışı''nı SSCB'nin yıkılışına bağlamış ve her zamanki gibi yıkılış nedenini demokrasi yoksunluğuna bağlamış. Israrla böyle yapıyor, böyle yapılıyor. Sovyetlerde demokrasi ne kadar vardı, ya da varsa nasıl vardı, sosyalizmle demokrasiyi nasıl ilişkilendiriyoruz ve benzer bir yığın soruyu yanıtlamadan, netleştirmeden nasıl böyle bir yargıya varılıyor anlayabilmek zor.

Katılıyorum, öncü parti işleyişinden başlayarak demokrasi daha fazla kişinin katılımına açılmalıdır. Ama diyelim ki yok, diyelim ki SSCB'de bu konuda bir eksiklik var, o zaman da bu konuda halkın veya bir kesimin memnuniyetsizliği var demektir ki, bu memnuniyetsizler bir ayaklanmayla sosyalizmi mi yıktı? Ya da bu durum bir yıkılışın nasıl nedeni olur? Ne oldu da yıkıldı sorusuna yanıt değil ki bu?

Alışkanlık olmuş, iyi olsaydı yıkılmazdı, yıkıldı çünkü demokrasi yoktu!
Yav şu demokrasisi olmayan onlarca yüzlerce kapitalist ülke var, onlar neden bu demokrasisizlikten yıkılmıyor da, reel sosyalizm yıkılıyor?

Bu kadar basit olmamalı bu sorunun yanıtı!



Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]