Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

22.04.2015- 16:39

Yoldaş Lenin 145 yaşında

Ekim Devrimi'nin ve Bolşevik Parti'nin lideri Lenin, bundan tam 145 yıl önce doğdu. Lenin, işçi sınıfının iktidar mücadelesine yaptığı teorik ve pratik katkılarla hala mücadelemize ışık tutmaya devam ediyor.

Resim Ekleme

(İleri - Haber Merkezi) Vladimir İlyiç Ulyanov 22 Nisan 1870'de Simbirsk kentinde orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Lenin 17 yaşındayken, bir Narodnik olan ve idam edilen ağabeyi Alexander'ın anısını, Çarlık rejimine duyduğu öfke olarak her zaman içinde taşıdı. Lise eğitiminin ardından Kazan Üniversitesi'nde hukuk eğitimine başlayan Lenin, devrimci faaliyetleri nedeniyle kısa süre sonra okuldan atıldı. Okulu dışarıdan bitirmek zorunda kalan Lenin, bundan böyle bütün yaşamını Rusya'da sosyalizm mücadelesine adadı.

1895'te yurtdışında Rus marksizminin önemli isimleriyle birlikte İşçi Sınıfının Kurtuluşu için Mücadele Birliği'ni kuran Lenin, aynı yıl tutuklanarak Sibirya'da sürgüne gönderildi. Sibirya'dan Rusya'ya yayılmış devrimci gruplarla temasını sürdüren Lenin, hazırladığı program taslağı ile Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin (RSDİP) kuruluşunda başı çekenlerden oldu. 1898'de kuruluşu gerçekleşen RSDİP içinde en etkin biçimde faaliyetlerini sürdüren İlyiç, Iskra'da yayınlanan bir makalesinde ilk kez "Lenin" adını kullandı.

1903'de RSDİP içinde demokratik merkeziyetçilik ve tüzük tartışmaları sırasında çoğunluğu sağlayan Lenin ve yoldaşları, o tarihten sonra "Bolşevikler" (çoğunluk) olarak, Lenin'e karşı çıkanlar ise "Menşevikler" (azınlık) olarak adlandırıldılar.

1905 devriminin yenilgiye uğrayıp geri çekilmesinden sonra yeniden yurtdışındaki mülteci yaşamına dönmek zorunda kalan Lenin, bu dönemde marksist felsefe ve iktisat teorisi üzerine önemli eserler kaleme aldı. Aynı zamanda Rusya'da Bolşevik Parti'nin örgütlenme faaliyetleriyle de bizzat ilgilenen Lenin, Avrupa işçi ve sosyalist hareketinde gözlemlemeye başladığı reformizm, revizyonizm ve oportünizm gibi akımlara karşı partisini sürekli güçlendirdi. Avrupa'da sosyal-demokrat partilerin işçi hareketine ihanet anlamına gelen, Birinci Dünya Savaşı'nda kendi hükümetlerine destek politikasını şiddetle eleştiren Lenin, bu dönemde uluslararası sosyalist hareketin en güçlü liderlerinden biri haline geldi.

1917 Şubat Devrimi'nin ardından Rusya'ya dönen Lenin, Bolşevik Parti'nin sosyalist devrim stratejisini hayata geçirmek konusunda olağanüstü bir yaratıcılık ve taktik esneklik sergileyerek, devrim teorisine de geniş çaplı katkılar yaptı. 7 Kasım'da Lenin'in liderliğindeki Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesiyle birlikte, Büyük Ekim Devrimi zafere ulaşmış oldu.

Ekim Devrimi'nin ardından sosyalist inşa sürecinin bütün zorluklarına karşı özveri ve inançla mücadele eden Bolşevikler, yine Lenin'in bükülmez iradesinin liderliğinde yol aldı.

21 Ocak 1924'te hayata gözlerini yuman Lenin, o günden bugüne sosyalizm ve devrim mücadelesinin yol göstericisi olmaya devam ediyor.

Yoldaş Lenin'i, 145. doğum gününde saygıyla anıyoruz.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 1
22.04.2015- 17:23

Resim Ekleme

Resim Ekleme

Resim Ekleme

Resim Ekleme

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 2
22.04.2015- 17:31

Resim Ekleme

Resim Ekleme  


Resim Ekleme

Resim Ekleme

Resim Ekleme

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 3
22.04.2015- 17:40

Lenin hakkında ne yazdılar?

Resim Ekleme


Çağdaşlarının Lenin hakkında yazdıkları, oldukça geniş bir külliyat tutuyor. Büyük önderin doğumgününde bu büyük külliyattan kısacık bir seçki yaptık.


Henri Barbusse – 7 Şubat 1924

(...) Lenin bana şimdiye kadar var olan en geniş, en tam figürlerden birisi olarak görünüyor. Aslında, tarihin bilinen tüm yaratıcılarından daha yukarıda o o gerçek bir yaratıcı. Bunu yaşadım ve çok defalar söyledim: yaşamını, aklını ve iradesini bütünleştirdiği doktrinde beni her şeyden daha fazla şaşırtan, kelimelerden ve imgelerden oluşan, gerçeklik denilen bu muazzam insanlık komedyasında arayıp ortaya çıkarmak zorunda olduğu erdemdi.

Heinrich Mann – 1924

Lenin’in yaşamında büyük davaya bağlılık, kaçınılmaz olarak bu davanın önüne engel çıkarmak isteyenlere karşı hoşgörüsüzlükle el ele gidiyordu.
Bağlılığa hak ettiği katkıyı sunabilmek için, hoşgörüsüzlüğü kabul etmek zorunda hissediyorum kendimi. Ve benim için bunu yapmak, Lenin’in, davasını hayattaki insanların ivedi taleplerine tabi kılma kapasitesine kendimi ikna ettikten sonra daha kolay oldu. İşte bu yüzden insanları seviyordu, davası gibi, ve bu yüzden büyük bir adamın eserini bıraktı arkasında.

George Bernard Shaw – 1919


Bu ülkede sosyalizmin samimi bir propagandacısı olduğum ve kimsenin bunun için bana bir şey vermediği zamanları anımsıyorum. Yaşamımın 12 senesi boyunca kitlelere sosyalizm üzerine uzun söylevler verdim, iki haftada en az üçer defa, ve başlarda beni en fazla şaşırtan şeylerden birisi, bu kadar az muhalefetle karşılaşmaktı. Neredeyse kendimi insanlarda merhamet uyandıracak malum bilgiyi vaaz eden bir papaz gibi hissediyordum. Kimse karşı çıkmıyordu. Hiçbir şey olmuyordu. Belli ki, dinleyicileri kendime kazanıyor ve heyecanlandırıyordum. Buna rağmeni kapitalizm aynen sürüp gidiyordu. Sosyalizmin liderlerini, uygun siyasi kavrayışa ve zekaya sahip adamları, Kautsky’nin istediği gibi tüm halkı sosyalizme kazanana ve sandıktan kansız bir devrim çıkarana kadar hiçbir şey yapmama bahanesiyle beklememeliydiler. Halk az defalar ne istediğini bilmiştir, ve hiçbir zaman bunu nasıl başaracağını bilmez.
Kautsky’ye karşı ağırlık olarak Avrupa Lenin adında çok ilginç bir devlet adamıyla tanıştı. Diyordu ki: Bu konuştuğunuz gibi konuştuğunuz sürece, gerçekte hiçbir şey yapmazsınız, yapamazsınız.

Bertolt Brecht – 1926

Yok Edilemeyen Yazı

Dünya savaşı sırasında,
San Carlo’daki İtalyan hapishanesinde,
Kaçaklar, dilenciler ve hırsızlarla dolu bir hücrede,
Bir hüküm gibi kazıdı kurşun kalemiyle sosyalist
bir asker:
“Yaşa Lenin!”
Çok yükseğe, neredeyse tavana yazılıydı bu,
alacakaranlık hücrede
duruyordu,
ve kelimeler zorla seçiliyordu.
Ama gardiyan gördü bunları, ve hücreye
bir boyacı gönderdi.
Boyacı, bir kireç fırçasıyla,
bunları silmek istedi.
Bu tehlikeli yazının üzerinden geçti
kalın fırçası.
Fakat duvarda, bu defa kurşun kalemle değil, kireç içinde mürekkeple,
bir kez daha
ortaya çıktı:
“Yaşa Lenin!”
Başka bir boyacı geldi ve tüm duvarı beyaza boyadı.
Yazı ortadan kayboldu, ancak güneşin doğmasına yakın,
kireç kuruduğunda, yüzeyde tekrar
göründü:
“Yaşa Lenin!”
O zaman gardiyan bir duvarcı getirtti,
harf harf kazıdı duvardan adam,
tam bir saat boyunca.
Ancak tam işine son verdiği sırada
yazı, taşa yontulmuş olarak, bir kez daha göründü:
“Yaşa Lenin!”
Ve asker seslendi-: Şimdi
tüm duvarı sökün!

Alejo Carpentier – 1970


(...) Leninist düşünce artık o kadar aramızda ki – devrimciler bir yana – kapitalistler, tekeller onu hesaba katmak zorunda. Hareket ediyor. Yaşıyor. Bolivya’daki madenciye ilham veriyor, Şili’de Lotta madenlerindeki köleye ilham veriyor, Brezilya’da Rio de Janiero’nun ve Sao Paolo’nun korkunç favelalarında yaşayanlara ilham veriyor, Karakas’ın tepelerinde yaşayanlara ilham veriyor, Şili’de Concepcion’un teneke şehrinde yaşayanlara ilham veriyor, bir şairin dediği gibi, “bir elini uzatmış, yol kenarında, ya da bir caddenin köşesinde bir dilenci eliyle sadaka beklemeyi sindiremeyenlere” ilham veriyor. (...)

Herbert G. Wells – 1920


Kremlin’deki Hayalci
Petersburg’dan Moskova’ya yolculuğumun temel amacı Lenin’i görmek ve onunla konuşmaktı. Onu görmek istiyordum ve itiraf etmeliyim ki ona karşı önyargılıydım. Ancak, aslına bakarsanız, beklediğimden tamamen farklı bir insan gördüm.
(...)
Ben marksizmin bir doktrineriyle karşılaşmayı bekliyordum. Ama hiç de böyle olmadı. Bana Lenin’in yukarıdan anlatan bir ses tonuyla konuştuğunu söylemişlerdi, ama, bu defa, bu da olmadı. Betimlemelerde, Lenin’in gülüşüne çok önem verilirdi, başlangıçta hoş görünen, ancak sonradan sinizm hissettiren bir gülüş. Ben bunu da hissetmedim. Alnındaki çizgiler bana birini anımsatıyordu (...)

Paul Vaillant-Couturier – 1925


(...) Vladimir İlyiç kesintisiz eylemin cisimleşmesi ve aynı zamanda tepeden tırnağa bir marksistti, ve böyle olmayı sürdürüyor. Onunla temas etmek, soluğu kesilmiş bir odaya kasırga girmesi izlenimi yaratıyordu insanın bilincinde: önyargılarla ve biçimsel doktrinlerle dolu beyni tazeliyordu.
(...)
Aydın Lenin, bir işçi gibi düşünmesini biliyordu. Hatip Lenin, kof ve dolambaçlı laflar kullanmadan konuşurdu. Tüm dünyayı sarsan ve bilinci, o dünyada nefes alan ve kalbi atan her şeyle sürekli olarak bütünleşen adam, bilinçli yaşamının sonuna kadar, o olağanüstü, Çinli bir ırgat gibi, siyah bir hizmetkâr gibi hissetme ve düşünme yeteneğini korudu. Ezilen bir Annamlı’yla (Vietnamlı) Hintli onun için aynı derecede anlaşılabilirdi, Petrograd’daki metal işçisi, Paris’teki terzi ya da New Virginia’daki madenciyle aynı açık kitap gibiydiler. Lenin yeni insanın son haliydi, bizim için gelecekteki insanın prototipi oldu.
Onu ilk gördüğüm günlerden beri Vladimir İlyiç bana böyle göründü.

(soL)

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]