Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan Seçkiler
16.09.2013- 13:46

AŞK BİTTİ


aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
Bitti.

Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da

Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım

Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti işte tam da öyle

selma56  |  Cvp:
Cevap: 1
16.09.2013- 13:48

SEN TÜRKÜ SÖYLE VE GÜLÜMSE

sen türkü söyle ve gülümse küçüğüm, çünkü sesinin ırmağıyla yeşerecek hasretin bozkırları



selma56  |  Cvp:
Cevap: 2
16.09.2013- 13:49

UNUTMA DOSTUMSUN


Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde
Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız
Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum
Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim?
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun!
Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı
Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları
Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi
Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim!

selma56  |  Cvp:
Cevap: 3
16.09.2013- 13:51

ÖFKENİN ADINI KOY

Devrilen bir çınar
nasıl uzanırsa boylu boyunca
öylece düştü kollarına
kan-revan içinde dostun
donup kaldı soluk bir gülümseyiş
çocuksu kıvrımında dudaklarının

Kaşın seyirmeye başladı birden
yüreğin körüğü üflüyor
içindeki cehennemi
ve bir boşluğa nasıl çarparsa deli su
öyle uğuldamakta kulakların
bir bora patlıyor göğsünün okyanusunda

Ne ki tutulmuş nalçalı seslerle
umudun köşebaşları
korsanlar dalgalandırıyor
senin deli rüzgarlarınla bayraklarını
ve yitiriyorsun yolunu
balta kesmez ormanında öfkenin

Bil ki dostunda değil çekilen tetik
senin umuduna, unutma bunu
kör bir öfke delirtmesin
yıkmasın yaşamın direncini
unutma ki her köşebaşında
bunca dostun kurumadı hâlâ kanları

Hele dik tut başını önce
haykır yıkılmadığını, tükenmediğini
yüreğindeki yalım nasıl olsa
korlaştırır zamanın çeliğini
sen önce öfkenin adını koy
yanıltmasın yüreğini

selma56  |  Cvp:
Cevap: 4
26.09.2013- 18:23

BENGİ İZ


Bir kahkahayla silkindim
dalıp gittiğim mektuptan;
yaşam hep böyle uyarır bizi,
katıksız neşeye dönüşür
altuni bir sesle
en derin kederler;
mutlu bir düşteymiş gibi
zamanın dibinden gülümser,
artık yanaklarından öpemeyeceğimiz
sevgili yüzler.

Budur odaya süzülen mehtabın,
kurumuş eski çeşmenin
açıklayıp durduğu bilgelik ve giz

Sevinç de olgunlaştırır kalbi
acı ve ayrılık gibi;
süzülüp dibe çökeldikçe anılar
anlarız ki
çürüme ve tohum süreçtirler.

Yine de yetmez zaman
gecenin ve kitapların söylediğini çözmeye,
kaç kent, kaç aşk terkedilmiştir;
sinmiştir ölümler
satırlara bir koku gibi;
hep bir şeyler kalmıştır geride
asla unutmak istemediğimiz

Yüzyıllar içre konuşur farklı Yazılar,
solar, yıpranır meşin ve parşömen
bellekte kalır o bengi iz.

selma56  |  Cvp:
Cevap: 5
26.09.2013- 18:24

SIRADA


Uzat saçlarını gecenin balkonundan
isteğimin çok tüylü suyuna.
Bir orman gecesinde
bir kar gündüzünde,
gördüm nasıl süzüldüğünü
yırtıcı ölüm kuşlarının.
Hadi uçsun memelerindeki güvercinler
hadi cennet ülkeni sun.
Kardeşliğin şarabını istemiyorlar
söyle kaç sofra kaldı kurulu?

Baktıkça içleniyorum fotoğraflarına
yüzlerini öpmüş anneleri ayrılığa benzer
çilekeş kadınlar rüzgârlarına vurgun,
onlar silâhları ve şarkılarıyla
hani şuracığından geçerlerdi
korkularınla kaldığın zaman.

Ölümü en güzel kullandı onlar
bir karanfil dişleri arasından
aşk içinde ulaştırdıkları sana,
cepheden, sürgünden, mapustan.

Sıra bizim, hadi günler bitiyor.
hadi uzat mavi saçlarını
yenik gövdemin üstünden.

selma56  |  Cvp:
Cevap: 6
26.09.2013- 18:26

TEN ORDA YIRTILIR


Karlı dağı tarttım ve söğütlerin
gölgelediği dereyi. Eşittiler
yeşim taşının oluştuğu ve
bebeğin memeden kesildiği
vakitlerde. Göreli nicelikler
ama kim emin niteliklerden?

Geçti geçen: Anımsamıyorum artık
kimdi ilk seviştiğim kadın? Belirsiz
sarıldığım gövde. Kemikli miydi sırtı
var mıydı öpüşünde yeni sulanmış
bir bahçenin serinliği?

Yitirdim anlamları çoktan;
duyumsuyorum ama çürüyen kökü
aşınan bazaltı, yırtılan
damarını elmasın.
Siliniyorum mevsimlerden
sayfalardan, oyluklardan;
uçucu bir kokuyum sanki.

Dönen de benim ama gecenin
hazinelerine. Giz dolu izbeler, yatak odaları
açık unutulmuş musluklar: Yabanıl
evren kapılarıdır hepsi. Dinlerken
ve düşlerken, geçerim ormanların
ve toprakların karanlığından. Büyütürüm
beslerim hayvanımı. Ten
orda yırtılır ve kıpkızıl kesilir gül.

"Dur gitme! Çok güzelsin" diyeceğimiz
an yok hâlâ. Kara duygulu zamanın
tohumu içimizde yeşeren. Kendisi için
bile havada dağılan bir şarkı
herkesin yaşaması.

Biliyor, yine de ölemiyoruz.
Sararan yaprağında dalın
akmayan çeşmenin kararmış taşında
bir ses tınlıyor masmavi.

Bilici! Sına beni alevinle
ve söyle: iğva mı bu
Baht mı?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]