Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi
03.10.2016- 11:00

TKP geri dönüyor

TKP'nin tüzel kişiliğinin muhafazası görevini üstlenen Heyet'ten TKP üyelerine bir çağrı yapıldı.

Resim Ekleme


TKP'nin tüzel kişiliğinin muhafazası görevini üstlenen Heyet'ten TKP üyelerine bir çağrı yapıldı. Çağrıda TKP'nin 2 yılı aşkın bir süredir ülke siyasetinde yer alamamasının yarattığı boşluğun acil olarak doldurulmasının sosyalizm mücadelesi açısından yaşamsal hale geldiği belirtildi ve 6 Kasım'da kongre çağrısı yapıldı. Bu çağrı TKP’nin siyaset sahnesine dönebileceği anlamına geliyor.

ÇAĞRI MEKTUBU GÖNDERİLDİ

2014'te yaşanan ayrışma sürecinin ardından TKP'nin tüzel kişiliğinin muhafazası, protokolün sorunsuz bir şekilde hayata geçirilmesi görevini üstlenen Heyet, TKP üyelerine bir çağrıda bulundu. TKP üyelerine gönderilen çağrıda, “Güncel durum itibariyle yapmış olduğumuz değerlendirme neticesinde, ülkemizin içinden geçtiği süreç nedeniyle TKP'nin 2 yılı aşkın bir süredir ülke siyasetinde yer al(a)mamasının yarattığı boşluğun acil olarak doldurulmasının sosyalizm mücadelesi açısından yaşamsal hale geldiğini düşünmekteyiz. 27 Temmuz 2016 tarihinde heyetimiz tarafından KP, HTKP ve TKH Merkez Komitelerine hitaben, ‘TKP'nin siyasal mücadeleye dönmesi gerektiği’ konusundaki değerlendirmemizi içeren bir çağrı mektubu gönderilmiştir” denildi.

“TARAFLARIN YAPTIKLARI SON GÖRÜŞMEDE…”

“Heyet olarak TKP'nin siyasi, hukuki ve mali çıkarları düşünülerek protokolün tarafı olan siyasi iradelerin daha fazla gecikmeden (önerimiz 6 Kasım Pazar günü) kongrelerini gerçekleştirmesinin doğru olacağını düşünmekteyiz” denilen açıklamada, “Tarafların yaptıkları son görüşmede bu yöntem konusunda uzlaştıkları ancak kongrelerin takvimi ve belirleyici kriterleri hususunda mutabakata varılamadığını belirtmek isteriz. Bu doğrultuda tarafların acilen bir araya gelerek yapılacak kongrelerin teknik başlıkları hususunda mutabakata varmalarının hayati önem taşıdığını belirtiriz” ifadeleri yer aldı.

Odatv.com

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
03.10.2016- 20:48

Komünistlerden TKP açıklaması: Kimse meydanı boş zannetmemelidir!


Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Merkez Komitesi, Pazar günü Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) tüzel kişiliğini korumak üzere görev alan heyet tarafından yapılan ve bugün basına da yansıyan açıklama üzerine başlayan tartışmalara ilişkin Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyelerine dönük bir açıklama yayınladı.

TKH Merkez Komitesi tarafından yapılan açıklamada, “Dün ‘Heyet’ tarafından TKP kamuoyu ile paylaşılan son açıklamada yer alan pazarlıklar ve anlaşmalar ile TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi konusunda ‘Heyet’ tarafından ifade edilen görüşlerle partimiz TKH’nin ilgisi ve sözü edilen görüşmelere dair bilgisi bulunmamaktadır.” ifadeleri kullanılırken TKH’nin herhangi bir pazarlığın, anlaşmanın ve oldu bittinin parçası olmadığı vurgulandı.

“TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi kapalı kapılar ardından yapılan görüşmelerle, pazarlıklarla, siyasi manevralarla ve dayatmalarla şekillenmesi TKH’nin doğru bulmadığı ve meşru görmediği bir yöntemdir.” denilen açıklamada, komünistlerin, TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi için bir sürecin örülmesini ve bu sürecin örülmesi için ilk olarak “nasıl bir parti” sorusunu merkeze koyan bir düzlemin yaratılması gerektiği ifade edildi.

Açıklamada, sol siyasette yaşanan boşluğun doldurulması için “TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesinin” büyük bir ihtiyaç olduğu ve bu sürecin bu siyasal ihtiyaçlarla birlikte ele alınması gerektiği önermesinin doğru olduğu, ancak bugün böylesi bir boşluğun doldurulmasının ya da TKP’ye duyulan siyasal ihtiyacın tek başına herhangi bir TKP bölmesinin isim değişikliğine gitmesinden ibaret sayılmasının büyük bir apolitizm olduğu belirtildi.

Açıklamanın devamında, “Aynı zamanda Heyet tarafından ‘6 Kasım tarihinde herkes kendi Kongresini toplasın’ önerisinin yapılması, devrimci ahlakla bağdaşmamaktadır. TKH’nin bundan üç gün önce, 6 Kasım tarihinde dışa açık bir siyasal toplantı yapacağını ilan etmesine rağmen bu tarihin TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi için gündeme getirilmesinin başka türlü yorumlanması mümkün değildir.” ifadeleri yer alıyor.

“Kimse meydanı boş zannetmemelidir!” sözleriyle biten açıklamada “Türkiye Komünist Partisi’nin üye ve dostları içlerini ferah tutmalıdır. Partimiz, asıl yanıtını 6 Kasım günü “Karanlığa Boyun Eğme, Laiklik için Buluşuyoruz” başlığıyla düzenlediği etkinlikte Bostancı Gösteri Merkezi’nde verecektir.” denildi.

http://gazetemanifesto.com/2016/10/03/komunistlerden-tkp-aciklamasi-kimse-meydani-bos-zannetmemelidir/

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
03.10.2016- 20:49

TKH Merkez Komitesi tarafından Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyelerine gönderilen açıklamanın satır başları şu şekilde:

“Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyelerine ve dostlarına,

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) üyelerine ve dostlarına,

Dün “Heyet” tarafından TKP kamuoyu ile paylaşılan son açıklamada yer alan pazarlıklar ve anlaşmalarla TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi konusunda “Heyet” tarafından ifade edilen görüşlerle partimiz TKH’nin ilgisi ve sözü edilen görüşmelere dair bilgisi bulunmamaktadır.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) yeniden siyaset sahnesine dönmesi konusunda görüş ve düşüncelerini açık olarak her platformda ifade etmiş, bu konuda yaklaşımını net olarak ortaya koymuştur.

TKH, her şeyden önce bu sürecin kapı arkalarında yapılan görüşmeler ve pazarlıklarla değil, siyasal bir yaklaşımla ele alınmasının en sağlıklı yol olduğunu belirterek sürecin bütün TKP kamuoyuyla paylaşılarak ve açık bir biçimde tartışılarak yürütülmesinin gerekli olduğunun altını çizmiştir.

Çünkü, Türkiye Komünist Partisi’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi, toplumsal ve siyasal ciddi bir mesele olarak ele alınmalı, yeni bir ileriye çıkış ve sinerjiyle birlikte düşünülmeli ve siyasal-örgütsel bir kongre hedefiyle başarıya ulaştırılmalıdır. TKH olarak, TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesine yüklediğimiz anlam, tek başına isim meselesinden öte böylesi bir siyasal anlam içermektedir.

Türkiye Komünist Hareketi, TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi konusunda bu siyasal yaklaşım çerçevesinde yapıcı bir tutum alacağını, geçmişe değil geleceğe bakılmasını, yeni bir örgütsel-siyasal düzlem tarif edilmesi gerektiğini, bunun için bir sürecin örülmesini en başta da “Nasıl bir parti?” sorusunu merkeze koyan bir düzlemin yaratılabileceğini açık, samimi ve dürüst olarak ifade etmiştir. Bu zemin üzerinden yürütülecek açık siyasal tartışmalarla TKP’nin yeniden siyaset sahnesine büyük bir atılımla dönmesi mümkündür.

Bugün TKP kamuoyunun beklediği ciddiyet, dürüstlük ve açıklık tam da bunu gerektirmektedir.

(…)

Dolayısıyla Türkiye Komünist Hareketi’nin böyle bir yaklaşım içerisinde olmasını isteyenlerin yanıldığını bugüne kadar hep söyledik ve gelecekte de yanılacağını şimdiden söylemek istiyoruz. Geçmişte olduğu gibi, gelecekte de ne dayatmalara, oldu bittilere, siyasi manevralara boyun eğeceğiz, ne de böylesi önemli bir başlıkta doğrularımızı, perspektifimizi ve inandıklarımızı geri çekeceğiz.

Biz, tüm bu süreçte, ülkenin karanlık tablosunda gerçek bir sınıf partisinin, gerçek bir komünist partisinin, yeni bir enerji yaratan ve atılım gösteren bir partinin şekillenmesi konusunda üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle yaklaşım geliştirmeye çalıştık.

Bir kez daha tekrar olma pahasına belirtmek isteriz ki, TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi kapalı kapılar ardından yapılan görüşmelerle, pazarlıklarla, siyasi manevralarla ve dayatmalarla şekillenemez.

Ne yazık ki bugün karşılaştığımız tablo tam da budur.

Öncelikle “Heyet” tarafından TKP kamuoyu ile paylaşılan son açıklamanın partimizi bağlamadığını, yürütülen pazarlıkların ve anlaşmalar ile TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi konusunda “Heyet” tarafından ifade edilen görüşlerin partimiz TKH ile ilgisi olmadığını ifade ederiz.

Türkiye Komünist Hareketi, herhangi bir pazarlığın, anlaşmanın ve oldu bittinin parçası değildir. Bizim TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi konusunda ifade ettiklerimiz açık ve net olarak ortadır.

Dün sizlere de mail yolu ile iletilen “Heyet” tarafından kaleme alınan metin böylesi bir algı oluşturmaktadır. Bu durumu düzeltmek ve bu algının oluşturulmasının iyi niyetli olmayan bir manipülasyon taşıdığını ifade etmek “Heyet”in” son açıklamayla birlikte zorunlu olmuştur.
“Heyet”, TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi konusunda yetkili ve karar verici bir organ olarak değil, TKP’nin hukuki varlığını güvence altına alacak bir kurul olarak misyon yüklenmiş olmasına rağmen, son açıklamasıyla bu misyonun dışına çıktığını göstermiş ve açık söylemek gerekirse Komünist Parti’nin girişimlerinin bir parçası haline dönüşmüştür.
Güven, samimiyet ve açıklık karinesi bu açıklamayla birlikte ne yazık ki ortadan kalkmıştır. TKH olarak kabul etmediğimizi daha önce “Heyet”e ilettiğimiz “TKP’nin geleceğinin her partinin yapacağı kongrenin sonuçlarına bakarak karar verilmesi” şeklindeki yöntemin, bir anlaşmayla ortaya çıkmış gibi yazılması “Heyet”in KP’nin siyasi manevra ve dayatmalarının parçası haline gelmesinin alenileşmesinden başka bir şey değildir.

(…)

Aynı zamanda Heyet tarafından “6 Kasım tarihinde herkes kendi Kongresini toplasın” önerisinin yapılması, devrimci ahlakla bağdaşmamaktadır. TKH’nin bundan üç gün önce 6 Kasım tarihinde dışa açık bir siyasal toplantı yapacağını ilan etmesine rağmen bu tarihin TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi için gündeme getirilmesinin başka türlü yorumlanması mümkün değildir.

Heyet tarafından yapılan açıklamada 2014 ayrışmasının “siyasal” bir ayrışma olarak sunulması ayrıca sorunludur. Partimiz TKH, 12. Kongre iradesinin bir parçası olarak 2014 ayrışmasını siyasal bir ayrışma olarak görmemekte, 2014 yılında yaşanan ayrışmayı “örgütsel bir ayrışma” olarak değerlendirmektedir. Bu konuda görüş ve düşüncelerimiz heyete ve kamuoyuna defaatle ifade edilmiştir. Kaldı ki aynı tezi savunan KP’nin, 2014 ayrışması Atılım Kongresi bültenlerinde 12. Kongre metninin siyasal bir ayrılığa işaret etmediğini yazdıkları da hatırlanmalıdır.

(…)

Partimiz TKH, TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi konusunda siyasal bir yaklaşıma sahiptir. Bugün sol siyasette yaşanan boşluğun doldurulması konusunda “TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesinin” büyük bir ihtiyaç olduğu ve bu sürecin bu siyasal ihtiyaçlarla birlikte ele alınması gerektiği doğru bir önermedir. Ancak bugün böylesi bir boşluğun doldurulmasının yolunun herhangi bir TKP bölmesinin isim değişikliğine gitmesinden ibaret sayılması büyük bir apolitizm olarak görülmelidir. TKP bölünmesi sonrası 3 siyasi partinin varlığı ve çalışmaları ortadayken, TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesinden herhangi bir bileşenin ismini TKP olarak değiştirmesinin anlaşılması, sorunlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Çünkü bugün 3 siyasi yapının da siyasal yaklaşımları, etkisi ve gücü bellidir. Tam da bu nedenle “TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi” tartışması yürütülmekte, bu doğrultuda bir arayış ve çaba ortaya konmaktadır. Doğaldır ki, böylesi bir ihtiyaç ve tartışmanın karşılığı “isim değişikliği değil” daha büyük enerji, yapılanma, güç ve çıkış ile birlikte TKP’nin yeniden kurulmasıdır.

Ancak anlaşılıyor ki, “niyet” ülkemizin geçtiği karanlık kesitte emekçi sınıflara umut olacak bir komünist partisi arayışı değil, TKP ismi üzerinden rant elde etmektir.

Böylesi bir yaklaşım ve niyetin devrimci bir arayış olmadığı bizler açısından sabittir. Partimiz TKH, bu siyaset tarzıyla hesaplaşmadan solun makus talihini yenemeyeceği konusunda net bir görüşe sahiptir.

Bizim görüşümüz nettir: TKP’nin siyaset sahnesine dönmesi, Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde komünist hareketin örgütsel birliğini yeniden kurduğu, daha büyük bir güç ve enerji ile ayağa kalktığı, bunun bir ileri çıkış sürecine tekabül ettiği, daha büyük bir mücadele ve siyaset zemininin ortaya konduğu bir bakış açısıyla ele alınmalıdır. Tam da bu yaklaşım dolayısıyla, TKP konusunda yeni bir düzlem tarifi gerektiği ve bunun için “nasıl bir parti” sorusu üzerinden geleceğin örgütlenmesi bizim dile getirdiğimiz ana tez olmuştur.
Heyet tarafından yapılan açıklamada tarafların somut bir öneri getirmediği görüşü de bu açıdan yanlıştır. Partimiz TKH, kapalı kapılar ardında yapılacak görüşmelerle değil, siyasal süreç örülerek bu hedefe ulaşılabileceğini belirtmiş ve somut bir yol haritası önererek tavrını ortaya koymuştur. Bu konuda Heyet aracılığıyla KP tarafından bizlere bir mektup iletilmiş, mektupta sürece dair KP’nin görüşleri bizlerle paylaşılmıştır.

Partimiz TKH, KP tarafından iletilen mektuba yazılı bir metinle yanıt vermiş, 2014 ayrışmasının bizler açısından “örgütsel bir ayrışma olduğu”, TKP’nin siyasal hattıyla ayrışmanın bizler açısından gündemde hiç olmadığı, TKP saflarında ortaya çıkan siyasal tartışmaların ve hesaplaşmanın 2015 yılında yaşandığı, partimiz TKH’nin bu konuda net tutum aldığı ortaya konmuş, dönemin Atılım Kongresi bültenlerinde yer alan 12. Kongre metnini olumlayan yaklaşımlar hatırlatılarak, 2014 tartışmalarının düzleminin bizi doğruladığı belirtilmiştir.

Verdiğimiz yanıtta yeni bir siyasal düzlemin oluşturulması gerektiği söylenirken, hataların açıkça ortaya konulması, ciddi bir TKP değerlendirmesi yapılması ve “nasıl bir parti?” sorusunun tartışılması gerektiği ifade edilmiştir.

(…)

Ancak gerek KP tarafından iletilen metnin üslubu, gerekse bu süreçte ortaya çıkan irade beyanı adı altında yürütülen ve tarafımızca tespit edilerek heyet ve TKP kamuoyu ile de paylaşılan fiili girişimler samimiyet ve açıklık konusunda şüphelerimizi doğrulamış, niyetlerin başka olduğu gerçeği çok hızlı açığa çıkmıştır.

Gelinen nokta, bu görüşümüzü daha da doğrulamıştır.

(…)

2014 ayrışmasında imzalanan protokolde 12. Kongre iradesinin bir bileşeni olarak TKH’nin imzası olduğu TKP kamuoyunun çok iyi bildiği bir konudur. Hal böyle iken, bir gün TKH’ye Heyet olarak çağrı yapıp başka bir gün TKH’yi dışarıda bırakmaya çalışarak TKP pazarlığına zemin hazırlamak sadece basit bir tutarsızlığı değil, başka bir niyeti de ortaya koymaktadır.
Türkiye Komünist Hareketi, bu gelişmeler ortadayken, Heyet tarafından açıklanan durumun bir parçası olmadığını ve bu durumu meşru, ahlaki ve hukuki bulmadığını bir kez daha ifade eder.

Türkiye Komünist Hareketi, yoluna devam etmektedir. Ülkemizin emekçi sınıflarla buluşmuş bir komünist partisinin şekillenmesi misyonuyla açık, samimi ve ilkeli duruşundan asla taviz vermeyecektir. Biliyoruz ki, TKP ismi siyasi manevralarla, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla, oldu bittilerle, dayatmalarla, üzerine konulmakla alınamaz.

TKP’nin 96 yıllık şanlı tarihi bu tür girişimlerin nasıl hüsranla sonuçlandığını yeterince göstermiştir. TKP ismi emekçi sınıfların mücadelesiyle kazanılacaktır.

Türkiye Komünist Hareketi, yukarıda yazmaya çalıştığımız gelişmelerin bir kez daha gösterdiği “çirkin tablonun” parçası olmadan devrimci yürüyüşünü büyüterek sürdürmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu bu karanlık kesitte, üzerimize düşen devrimci sorumluluğun bilinciyle bütün üye ve dostlarımızı mücadeleyi yükseltmeye ve partiyi örgütlemeye çağırıyoruz.

Türkiye Komünist Partisi’nin üye ve dostları içlerini ferah tutmalıdır. Partimiz, asıl yanıtını 6 Kasım günü “Karanlığa Boyun Eğme, Laiklik için Buluşuyoruz” başlığıyla düzenlediği etkinlikte Bostancı Gösteri Merkezi’nde verecektir.

Kimse meydanı boş zannetmemelidir!

TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ

MERKEZ KOMİTE”


melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
03.10.2016- 20:51

'Bu kepazelik TKP'lilikle bağdaşmaz'

Halkın Türkiye Komünist Partisi MK üyesi Metin Uçak, TKP kongresi hakkında çıkan haberlere yanıt verdi: "Bir grup muhterisin kendi ikbal arayışına malzeme bulmak için TKP adı üzerinde yürüttükleri spekülasyonlara kıymet vermemiz söz konusu olamaz."

Resim Ekleme

Dün (2 Ekim), 2014 yılı kayıtlarına göre TKP üyesi olan kişilerin bir bölümüne, TKP ayrışması ardından partinin yasal varlığını korumakla görevlendirilmiş "heyet"in imzasıyla bir metin gönderildi. Metinde Türkiye Komünist Partisi kongresine ilişkin yer alan bölümler bugün çeşitli siteler tarafından haberleştirildi.

Konuyla ilgili, Halkın Türkiye Komünist Partisi ile KP arasında yapılan görüşmelerde yer alan HTKP Merkez Komitesi üyesi Metin Uçak'ın görüşlerine başvurduk.  

'YÜREKTEN ÖZÜR DİLİYORUZ'

Uçak şunları söyledi:

"Öncelikle bir TKP üyesi olarak partimizin adının böylesi ipe sapa gelmez biçimlerde gündeme getirilmesinden son derece rahatsız olduğumuzu söylemek isterim. Ülkemizin AKP/Saray çetesi eliyle bir karanlığa sürüklendiği dönemde TKP’nin adının bir spekülasyon konusu gibi gündeme getirilmesi nedeniyle ülkemiz ilerici, devrimci kamuoyundan ve emekçi halkımızdan özür diliyoruz.

Bir grup muhterisin kendi ikbal arayışına malzeme bulmak için TKP adı üzerinde yürüttükleri spekülasyonlara kıymet vermemiz söz konusu olamaz. Temel hedefi sermaye iktidarını ve onun bugünkü somutlanmış hali olan AKP/Saray iktidarını alaşağı etmek olan devrimcilerin, TKP üyelerinin, bu saçmalığın bir parçası olması ve TKP adının bu kepazeliğe bulaştırılmasına izin vermesi de beklenemez. TKP adının siyaset sahnesine dönmesi ihtiyacını dillendirenlerin yapacakları ilk iş, TKP adını sinsi hesaplarıyla kirletmekten vazgeçmeleridir.

'OHAL KOŞULLARINDA SOL İÇİ GÜNDEMİMİZ YOK'

OHAL koşullarında komünistleri "sol içi" bir gündeme mahkum etmemek bizim yaklaşık 2 ay önce aldığımız bir karardı. 2 aydır yaşananlar bir yana, sadece son 24 saat içinde yaşananlar dahi ne kadar doğru bir tutum aldığımızı gösteriyor. Bunu şimdiye kadar hem “heyet”le hem de KP temsilcileriyle yaptığımız görüşmelerde de açıkça ilan ettik. Ancak bu görüşmelerde partimizi temsil etmiş birisi olarak şunu açıkça söyleyebilirim ki, ne “heyet”in konunun ciddiyetini anladığı yönünde bir işaret ne de KP temsilcilerinde AKP/Saray Rejimi ile mücadeleyi önceliklendiren politik bir tutum gördük.

Dün gece "heyet" haddi olmayan bir açıklama yaptı, ardından Oda TV, soL Haber gibi siteler sanki TKP kongresi toplanacakmış gibi bir algı yaratan manipülatif haberler girdiler. Bu haberler üzerine "heyet" bir açıklama daha yaparak "kongre çağrısı yaptıkları" bilgisini yalanladı ve tüm gün yayında olan manipülatif haberler “düzeltildi”.

'TKP'LİLER BU CİDDİYETSİZLİĞE PRİM VERMEZ'

Bütün bu ciddiyetsizliğin müsebbibi olanların TKP adı ile ilgili tek bir söz söylemeye hakkı olabilir mi? Komünistlerin ve TKP’lilerin bu ciddiyetsizliğe prim vermesi, bu tablonun içinde yer alması düşünülebilir mi?

Tüm TKP’lilere çağrımız devrimci görev ve sorumluluklara odaklanmak ve bizi bu mücadeleden bir an olsun uzaklaştıracak hiçbir konuyu gündeme almamaktır. Gerekli açıklamalar partimiz tarafından kamuoyuna iletilecektir. Bunun dışında, yoldaşlarımız ve dostlarımız spekülasyonlara itibar göstermemeli, AKP/Saray diktatörlüğüne karşı mücadeleyi bir an olsun aksatmadan güçlendirmeye devam etmelidir."

http://ilerihaber.org/icerik/haciosman-yenikapi-metrosunda-intihar-girisimi-iddiasi-seferler-durduruldu-60901.html#tepe

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
09.10.2016- 02:07

''Gerçek olan her mücadele birleştirmez ama bir araya getirir. Evet, açıkça söylüyoruz; biz komünistler bu düzen sınırları içinde duran ve bu anlamda halkı aldattığı gibi başarısızlığa uğrayacak her tür birliğin, ittifakın dışındayız. Başkaları gibi bir gün Türkiye'nin gericileşmesine ses çıkarmayan hatta destekleyenlerle savaşa karşı ortak duruş geliştirip, sonra laikliği savunma adına savaşa çanak tutan bir siyasi partiyle cepheleşmeye çalışmayız.''

Kemal Okuyan / Boyun Eğme, sayı 48

melnur  |  Cvp:
Cevap: 5
13.11.2016- 02:20

Bir TKP yazısı
- Ekim İsmi -


Vedat Türkali’nin ölümünün üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçti. Türk edebiyatının ve sinemasının en önemli isimlerinden biri olan Türkali, bunların yanında politik duruşuyla ve TKP’li kimliğiyle de biliniyordu. Onu, hem de 80’li yaşlarına merdiven dayamışken, Türkiye’nin genç devrimcilerinin, komünistlerinin ilgi odağı haline getiren de TKP’nin tarihindeki flu kalmış bir zaman dilimini anlattığı “Güven” romanı olmuştu.

Türkali ile kişisel tanışmamın vesilesi de bu romandır. “Güven” romanı için yazılmış ve haksız eleştiriler içerdiğini düşündüğüm bir yazıya cevap yazmıştım ve o zamanki haftalık Sol dergisinde yazıyı yayımlamıştık. Yanlış hatırlamıyorsam, Türkali’nin bir anlamda asistanlığını yapan bir arkadaşımız yazıyı Türkali ile paylaşmış ve o da yazıyı yazan kişiyle tanışmak istemişti. Evinde buluşmuştuk, biraz resmi ve biraz da mesafeli bir tanışmamız olmuştu. Sonrasında, her hafta düzenli olarak gerçekleşen ziyaretlerle birlikte hem resmiyet, hem de mesafe azaldı. Aynı partinin farklı kuşaklardan üyeleriydik. Ülkeyle ilgili belli başlı meselelerde politik doğrularımız farklıydı. Ama aynı partinin kültürünü taşıdığımızdan olacak birbirimizi kırmadan dökmeden tartışabiliyorduk.

11 Kasım 2001 Türkiye sol tarihi için tarihi bir gündü. O gün gerçekleşen kongrede Sosyalist İktidar Partisi ismini değiştirerek Türkiye Komünist Partisi ismini aldı. Kongreye davet edilen çok sayıda konuğun arasında “eski tüfek” TKP’liler de vardı. Bu “eski tüfekler”in bir kısmı TKP isminin alındığı ilan edilince öfkeyle salonu terk ettiler; Mihri Belli gibi.

Vedat Türkali’yi de kongreye davet etmiştik. Sağlık durumundan ötürü gelememişti. Kongreden döndükten sonraki ilk fırsatta Türkali’yi ziyarete gittim. Çok uzatmadan TKP ismini almamızla ilgili ne düşündüğünü sordum. “Mihri aradı beni, anlattı. Çok öfkelenmiş.” dedi. “Ben Mihri gibi düşünmüyorum. Öfkeli değilim. TKP ismi ateşten gömlek gibidir. Siz bu gömleği giymiş oldunuz. Şimdiye kadar yaptıklarınız ettiklerinizde gözden kaçanlar, müsamaha gösterilenler olmuştur. TKP ismini aldıktan sonra böyle bir şansınız kalmadı. Bu ismi aldıysanız herkesin gözü üzerinizde olacak. Yaptığınız yapmadığınız her şeyin hesabı sorulacaktır. Bunu iyice öğrenin.” dedi.

Türkali’nin değerlendirmesinin haklılığını sonraki zamanlarda yaşayarak öğrendik. TKP mücadelesini sürekli yükselterek ülke emekçilerinin aklı, vicdanı ve yumruğu olmayı başardı. Ne zaman ki Parti oluşturduğu politik, ideolojik ve örgütsel gücü toplumsal bir güç haline dönüştürmeyi başaramadı, politik ve örgütsel olarak kendinden menkul bir tarz egemen hale gelmeye başladı, bu noktada başlayan iç sorunlar 2014 ve sonrasında 2015 yılında yaşanan ayrışmalara neden oldu. Bugün örgütsel kaynağı TKP olan üç siyasi parti var siyaset sahnesinde ve TKP ismi onbeş yıl sonra tekrar bir tartışma konusu.

Bugün bu ismi üç partiden hangisinin taşıyacağı tartışılıyor. Taraflar geride bıraktığımız günlerde bu konuyla ilgili açıklamalarda bulundular. Ortada karmaşık bir tablo olduğunu belirtmek gerek. Yanıtının basit olmadığı bir soru var ortada ve TKP ismi ayak oyunlarıyla, oldu bittilerle alınamayacak kadar büyük. Peki ne olacak?

Türkali’nin verdiği cevap bu açıdan da değerlendirilmeli. Her kim ki ateşten gömleği giymeye cesaret edecek, işçi sınıfını örgütleyecek, kadınları örgütleyecek, gençleri örgütleyecek, ülke emekçilerinin aklı olacak, vicdanı olacak, gücü olacak, TKP o olacaktır. Ötesi laf-ı güzaftır…

http://gazetemanifesto.com/2016/10/09/bir-tkp-yazisi/

melnur  |  Cvp:
Cevap: 6
13.11.2016- 02:36

TKP'nin yeniden siyaset düzlemine geri dönmesi gündemde. Ayrışma sırasında yapılan protokolda HTKP ve KP taraflaşması olduğu için, bildiğim kadarıyla bu iki partinin heyetin yaptığı çağrı sonucunda başlattıkları görüşmeler de sonuçsuz kaldı. Kısaca anlaşamadılar. Bildiğim kadarıyla TKP isminin kabul edilmiş bir hak olarak varlığını sürdürebilmesi aradan geçen iki ay içinde kurultayını gerçekleştirme zorunluluğunu yerine getirmesine bağlı. İki yıl doldu ve TKP kurultayını yapması gerekiyor. HTKP bu konuda işi yokuşa sürüyor. KP ise bir an önce heyetin kurultay çağrısı yaparak TKP isminin tekrar siyaset alanında yerini almasını istiyor. Karışık bir durum gibi gözüküyor ama, KP'nin sadece parti üyelerine ve ''çok yakın'' parti dostlarına açık olarak yaptığı toplantıda Kemal Okuyan, bu konuda açıklamalarda bulundu. Sanırım detaylı açıklamayı daha sonra parti yapacaktır. Benim burada söylemek istediğim protokolda taraflardan biri olan HTKP'nin ve   bu partinin üyelerinin özellikle facebook'taki sözlerinin yakışıksızlığı üzerine...

Evet, facebook'ta yazıyorum. Elbette forumlardaki tartışma ortamını orada sürdürebilmek pek mümkün olmuyor ama, gördüğüm, KP'li üyelerin bu konuda oldukça hassas davranmalarına karşı, HTKP'li olduğu belli olan arkadaşların TKP adının yeniden etkin bir biçimde siyaset alanında yer alması konusunda ipe un sermeye çalışmaları ve uygun olmayan bir üslupla sosyalistlere yakışmayacak bir biçimde yorumlarda bulunmasıdır. En çok sarıldıkları argüman ise ''faşizme karşı mücadele varken, TKP ismini almak neden önemli olsun'' şeklinde. Sanki üç beş gün sonra AKP faşizmi sona erecek de sonrasında TKP konusunu konuşulacak...

Evet ipe un serilmeye çalışılıyor. Protokola uygun bir gelişim gösteremedikleri ortadayken ayak oyunları yaparak bu süreci ötelemeye çalışıyorlar. Garip geliyor bana ve oldukça yakışıksız üsluplarını da sosyalist ahlakla hiç bağdaştıramıyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]