Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Türkiye Devrim Tarihi
Cevap: 9
19.03.2019- 16:45

Genellikle Çanakkale Savaşı konusunda geleneksel liberal sol demagojileri dillendiren kesimlerin sarıldığı temel argüman, Lenin'in, Kautsky'e yönelik 1. Dünya Savaşı arefesinde yazdıklarıdır. Bildiğimiz gibi Kautsky, 1. Dünya Savaşı'nda her ülke işçilerinin savaşta, kendi ülkelerinin yanında saf tutması gerektiğini savunmuştur. Lenin ise enternasyonalizmin, Fransız işçilerin Alman işçilerini, Alman işçilerin İngiliz işçilerini kurşunlamasını savunmakla bağdaşmayacağını söylemiştir. Lenin burada haklıdıydı. İşçi sınıfı, emperyalist ülkelerin paylaşım savaşında figüran olamaz, olmamalıdırda. Bu doğrultuda emperyalistlerin, para babalarının çıkarları için kendi emekçi yoldaşlarına kurşun sıkamazlar. Burada vatan savunması kavramının arkasına gizlenen ve Lenin tarafından teşhir edilen olgu, sermayenin çıkarlarıdır. İşçi sınıfı, sermayenin çıkarları için değil, o sermayenin, emek üzerindeki tahakkümünü kırmak için mücadele edebilirler ancak.

Fakat Lenin'in bu söylediklerinin Osmanlı Devleti ile bir ilişkisi yoktur. Zira zaten bir yarı sömürge ülkesi olan, üretim ilişkileri ilkel bir yarı feodalizme tekabül eden bir devlet olan Osmanlı, emperyalizmi üretebilecek bir alt yapıdan yoksundu. Dolayısıyla 1. Dünya Savaşı'nda ki emperyal kamplaşmada Osmanlı Devleti bir aktör değil, sadece bir figürandır. Bu da Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'nda ki konumunun, gelişmiş bir kapitalizme ve sermaye ihracına sahip bulunan İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler ile bir tutulamayacağını göstermektedir. Dönemin Osmanlı bürokrasisinin gülünç Turan fantazileri ve 1. Dünya Savaşı'nı bu imkansız hayalleri için bir vasıta olarak görmeleride bu gerçeği değiştirmez. Dolayısıyla savaş sırasında Osmanlı Devleti ile İngiliz, Fransız ve Rus emperyalizmi arasındaki çelişkiyi; geri kalmış bir yarı sömürge ile bu sömürü ilişkilerini daha da ilerletmek isteyen emperyal kamp arasındaki çatışma oluşturmaktadır. Bu sebeplede Lenin'in 1. Dünya Savaşı sırasında her Fransız işçisinin Fransa'yı, her Alman işçisinin Almanya'yı desteklemesi şeklindeki sosyal şovenist argümanlara yönelik ortaya koyduğu anti-tezler veya savaşın bir emperyalist paylaşım savaşı olduğunu yönündeki teşhirler, Osmanlı'nin savaştaki durumunu açıklamakta yetersiz kalmaktadır.

Tabi Çanakkale Savaşı'nın liberal sol tarafından bu kadar hedef alınmasının bir nedenide, üzerinden anti-emperyalist bir söylem geliştirilebilecek bir olay olmasıdır. Şöyle ki liberal solun Çanakkale Savaşı'na ilişkin tespitlerinin bir an doğru olduğunu varsaysak bile bu bir şeyi değiştirmez. Zira bugün Çanakkale Savaşı, emperyalist batıya yönelik toplumdaki tepkimeyi mümkün kılan anti-emperyalist bir damarı temsil etmektedir. Bu durumda sol, bu damarı kesmek yerine, bu damar üzerinden kendi anti-emperyalist mücadele alanını yaratır. Fakat malum artık anti-emperyalizm, soğuk savaş dönemine ait, modası geçmiş bir kavram olarak görülüyor. Hatta ulusalcılık olarak mahkum ediliyor liberal sol tarafından. Bu sebeple anti-emperyalizm noktasında atıfda bulunabilinecek bir Çanakkale Savaşı veya bir Kurtuluş Savaşı'nın liberal solu bu kadar rahatsız etmesi normaldir. Tabi bunu söylediğimiz zaman hep aynı tekerlemeyi karşımıza çıkartıyorlar; ''anti kapitalist olmadan, anti-emperyalist olunamaz!''...   Ben ise feodal bir tarım imparatorluğu olan Osmanlı'nın, nasıl anti-kapitalist olabileceği gerçeği apaçaık önümüzde dururken bu soruya cevap vermeye bile tenezzül etmiyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]