Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 9
18.11.2018- 21:00

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bundan on sene öncede ortaya yapay bir türban konusu atılmış, Türkiye soluda bu konuda çeşitli tavırlar takınmıştı ki TKP gibi kimi partiler üniversitede türban karşıtı faaliyetler yürütmüştü.
Türbanın kişisel özgürlük kapsamında değerlendirilemeyeceği muhakkaktı ama gericiliğe karşı asıl mevzilenilecek mevzi türban karşıtlığımıydı?
Kimi sol çevreler türban ile uğraşırken, İslamcı burjuvazi palazlandı, sermaye üzerinde egemenliğini kurdu, FETÖ gibi örgütler devlet üzerinde etkinlik kurdu.
Türban yasağını destekleyen muhalefet işe yarasaydı ve türban yasağı üniversite ve kamu kurumlarında devam etseydide yine yukarıda saydığım olaylar vuku bulacaktı.
Yani türbanın üniversite ve kamu alanında kendisine yer bulması, islamcı sermaye egemenliğinin konumu yönünde aleyhte veya lehte bir sonuç ortaya çıkarmayacaktı.
Dolayısıyla etkin bir muhalefet kadar, muhalefetin kendisini üzerine tesis edeceği zeminin ve gündeminde etkin olması önemlidir.



Türbana karşı çıkmak doğruydu, gerekliydi ve zorunluydu. AKP'nin attığı her adıma kısaca AKP'nin kendisine karşı çıkmak doğruydu, gerekliydi, zorunluydu. AKP (gerici) sermayenin has partisiydi ve Ergenekon konusunda davalar açarken bile devlete yerleşmek istediği aşikardı. ''İslamcı sermayenin palazlanmaması için'' AKP'ye karşı çıkmak gerekiyordu. AKP'nin devlet haline gelmesi ise sadece gerici kesimleri değil, laik sermayenin de karlarına kar katmasına neden oldu. Bu nedenle doğru siyaset AKP'ye cepheden karşı çıkmaktı. Türkiye solu bu konuda iyi bir sınav verememiştir.






Hayır, bence yanlıştı...
Bir kişi veya topluluğu gerici veya ilerici yapan, onun üretim ilişkileri bağlamındaki sınıfsal konumudur.
Sen her türban takan bayana veya dinle ilişki içerisinde olan insana gerici sıfatını takamazsın.
Üstelik bunların çoğunluğunun sınıfsal konumu kol veya kafa emekçisi olmaktan ileriye gitmiyorken.
Eğer bunu yaparsan bu insanları doğrudan İslamcı ideolojinin kucağına itmiş olursun ve bu kişilerin siyasal tercihleri, sınıfsal konumu ile ilintili olmaktan çıkıp,   kendi yaşam tarzını koruma şeklinde olur.
Halbuki bu insanlar, sınıfsal konumları hasebiyle solun verdiği toplumsal ve siyasal mücadelenin doğrudan hitap ettiği kitleler konumundadırlar.


melnur  |  Cvp:
Cevap: 10
19.11.2018- 02:15

Hayır, bence yanlıştı...
Bir kişi veya topluluğu gerici veya ilerici yapan, onun üretim ilişkileri bağlamındaki sınıfsal konumudur.
Sen her türban takan bayana veya dinle ilişki içerisinde olan insana gerici sıfatını takamazsın.
Üstelik bunların çoğunluğunun sınıfsal konumu kol veya kafa emekçisi olmaktan ileriye gitmiyorken.
Eğer bunu yaparsan bu insanları doğrudan İslamcı ideolojinin kucağına itmiş olursun ve bu kişilerin siyasal tercihleri, sınıfsal konumu ile ilintili olmaktan çıkıp,   kendi yaşam tarzını koruma şeklinde olur.
Halbuki bu insanlar, sınıfsal konumları hasebiyle solun verdiği toplumsal ve siyasal mücadelenin doğrudan hitap ettiği kitleler konumundadırlar.


Yazdıklarımdan bunu mu çıkardınız? ''Türbana karşıtlık'' denilince anlaşılması gereken gerici bir partinin toplumsal ve siyasal alandaki etkinlik kazanma siyasetine karşıtlık mı, yoksa bir genç kadının başına taktığı bir şeye karşıtlık mı?

AKP'ye karşı çıkmak üstelik öyle böyle de değil, yarım ağızla hiç değil, cepheden karşı çıkmak   gericiliğe karşı çıkmaktır. AKP gericiliğin koç başıdır çünkü. Başka bir başlıkta somutlaşmadan, sadeleştirmeden söz ediyorduk. İşte bu yüzden siyasi çözümlemelerde ya ''üretim ilişkileri bağlamı'' gibi sözcükleri kullanmakla yetinmeyip onun sadeleşmesini de yapalım, ya da bu tür cümleleri bu haliyle bırakmamak adına hiç kullanmayalım, derim. Çünkü yararı olmuyor. Solun bir kısmı da -nedense- hep bunu yapıyor ve solculuğun siyasette bu tür ''iri laflardan'' geçtiğini sanıyor. Oysa bu tür sözler, bu işin zorunlu yanı. Siyaset ise bu zorunluluğun güncele sadeleşmiş olarak yansımasıdır. Siyasi olan ideolojik olanın sadeleşmiş ve somutlaşmış olanından farklı bir şey değil ki!

Bir daha söylüyorum; bir kadının türbanlı hali bir solcuda farklı duygu ve düşünceler uyandırmalı ama, bu kişisel karşıtlık anlamına da gelmemeli. Türban denildiğinde anlaşılması gereken bu olmadığı gibi, böyle olmaması da bu tür simgelerin hiçbir koşulda özgürlük simgesi olarak görüleceği anlamına gelmemeli ''ve ne olacak canım'' vurdumduymazlığına da hiç dönüşmemeli.

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 11
19.11.2018- 03:24

Alıntı Çizelgesi: kim yazmış
Yazdıklarımdan bunu mu çıkardınız? ''Türbana karşıtlık'' denilince anlaşılması gereken gerici bir partinin toplumsal ve siyasal alandaki etkinlik kazanma siyasetine karşıtlık mı, yoksa bir genç kadının başına taktığı bir şeye karşıtlık mı?



Eğer siz gericiliğe yönelik bu karşıtlığı o genç veya yaşlı kadınların kafalarına taktığı türban üzerinden yürütüyorsanız, sonunda ulaşacağınız noktada o insanlarla karşı karşıya gelmek olacaktır.
Üstelik bu insanların çoğunluğu, Türkiye'de ki işçi veya görece daha yoksul kitlelerden oluşmaktadır ki bu da onları solun doğrudan muhattabı kılmaktadır.
Fakat siz bu tür politik söylemlerinizle, hedef almak istediğiniz siyasal odak farklı olsa bile ister istemez bu kesimide ötekileştirerek İslamcı siyaset içerisinde konumlanmalarına, onlar tarafından istismar edilmelerine sebep oldunuz.
İktidarın ''biz gidersek camileri kapatırlar, kuranı yasaklarlar'' türü komik ajistasyonlarına (ki bu ajistasyonlarda oldukça etkili oldu) malzeme taşımız oldunuz.



Alıntı Çizelgesi: kim yazmış
AKP'ye karşı çıkmak üstelik öyle böyle de değil, yarım ağızla hiç değil, cepheden karşı çıkmak   gericiliğe karşı çıkmaktır. AKP gericiliğin koç başıdır çünkü. Başka bir başlıkta somutlaşmadan, sadeleştirmeden söz ediyorduk. İşte bu yüzden siyasi çözümlemelerde ya ''üretim ilişkileri bağlamı'' gibi sözcükleri kullanmakla yetinmeyip onun sadeleşmesini de yapalım, ya da bu tür cümleleri bu haliyle bırakmamak adına hiç kullanmayalım, derim. Çünkü yararı olmuyor. Solun bir kısmı da -nedense- hep bunu yapıyor ve solculuğun siyasette bu tür ''iri laflardan'' geçtiğini sanıyor. Oysa bu tür sözler, bu işin zorunlu yanı. Siyaset ise bu zorunluluğun güncele sadeleşmiş olarak yansımasıdır. Siyasi olan ideolojik olanın sadeleşmiş ve somutlaşmış olanından farklı bir şey değil ki!



İri laflar mı?
Söylediğim kavram son derece basit, yalın ve Marksizm/Leninizmin abc'sini ifade eden bir içerik taşıyor.
Marksizm, tarihi, sınıfların savaşımı olarak görür ve toplumsal, siyasal, ekonomik ilişkileri bu sınıfsal gerçeklik üzerinden analiz eder.
Dolayısıyla bir toplumdaki ilericiliğin ve gericiliğin kıstası olarak, o toplum içerisindeki sınıfların niteliği ve oynadıkları rolü esas alır.
Bu sebeple de kişinin bir dinsel inanca sahip olup, olmaması değil, mevcut bulundukları sınıfsal konumdur belirleyici olan.
Bununla birlikte tabi ki   Türkiye'de ki sınıf mücadelesinde oynadığı rol bağlamında (özellikle 80 darbesi sonrası) dininde sınıfsal bir nitelik taşıdığı, emek mücadelesi aleyhinde kullanıldığı söylenebilir ama buna karşı mücadelenin yoluda türban gibi yapay gündem maddeleri değildir.
2007'de sizin düştüğünüz temel hata bu oldu.
Evet, etkili bir muhalefet üretebilmek, toplumsal kesimlerin tepkilerini sistemleştirerek onlara önderlik edebilmek önemlidir ama gerçek problemleri perdelemek için iktidarın ortaya attığı yapay gündem maddelerinin ve tartışmaların tutsağı olmamakta aynı derecede önemlidir.
16 yıllık sürece bakarsan sürekli olarak iktidarın gerçek problemleri ve arızilikleri gizlemek için suni gündemler yarattığını görürsün.
Bugünde bu suni gündem maddesini andımız teşkil ediyor.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 12
19.11.2018- 03:45

siyasi çözümlemelerde ya ''üretim ilişkileri bağlamı'' gibi sözcükleri kullanmakla yetinmeyip onun sadeleşmesini de yapalım, ya da bu tür cümleleri bu haliyle bırakmamak adına hiç kullanmayalım, derim. Çünkü yararı olmuyor. Solun bir kısmı da -nedense- hep bunu yapıyor ve solculuğun siyasette bu tür ''iri laflardan'' geçtiğini sanıyor. Oysa bu tür sözler, bu işin zorunlu yanı. Siyaset ise bu zorunluluğun güncele sadeleşmiş olarak yansımasıdır. Siyasi olan ideolojik olanın sadeleşmiş ve somutlaşmış olanından farklı bir şey değil ki!

Burada da anlatılmak istenen sizin yanıtınızın içerdiğinden farklı bir şey değil mi?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]