Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ekonomi Politik

Sınıfın yeni sorunu: Endüstri 4.0 nedir?


Şimdilerde sık sık tartışılan 'Endüstri 4.0' daha çok 'kaçırmamamız gereken bir tren' olarak anlatılıyor. Bu gelişmenin işçilerin hayatında ne tür sonuçlara yol açacağı ise henüz gündeme getirilmedi.

İlke Bereketli

Son dönemlerin popüler konularından biri Endüstri 4.0. Daha çok sermayenin, onun temsilcilerinin, bakanların, hükümetin ağzından duyduğumuz bu kavram her ne olursa olsun gecikilmemesi gereken bir hedef, kaçırılmaması gereken bir tren olarak topluma sunuluyor. Konuyla ilgili dijital dönüşüm platformları kuruluyor, yatırımlar artırılıyor. Bütün iş dünyası Endüstri 4.0’ı yakalama peşinde. Teknolojik gelişmelerin yaratacağı yeni olanaklar, pazardan kapılacak yeni paylar belli ki şimdiden iştahları kabartıyor.

Buna karşılık üretici güçlerdeki değişmelerden ve sermaye hareketlerinden doğrudan etkilenecek olan işçi sınıfının, onun temsilcilerinin, sendikaların gündeminde Endüstri 4.0 pek yer almıyor. Her yıl binlerce işçinin iş cinayetlerine kurban gittiği, sağ kalanların 2018 yılında hâlâ tahtakurularına karşı mücadele vermek zorunda kaldığı, ilkokul öğrencilerinin tarikat yurtlarında yandığı, en temel demokratik hakların bile tırpanlandığı, gazetecilerin, milletvekillerinin tutuklandığı bir ülkede gözlerin dijitalleşmeye, teknolojik atılımlara dönememesi anlaşılır bir durum. Ancak önümüzdeki yıllarda bu başlığın da yakıcı bir sorun haline gelmesi, kitlesel işsizlikleri ve ardından işçi direnişlerini doğurması olası. Bu nedenle solun merceği şimdiden bu yana tutması ve gelişmeleri yakından izlemesi gerekiyor.
Endüstri 4.0’ın adı sıkça duyulsa da içeriğinin geniş kitlelerce bilindiği pek söylenemez. Çok boyutlu bir konu olan Endüstri 4.0 bu bilinmezlik içinde birbiri ardına sorular doğuruyor: Bu kavram nereden çıktı? 4.0 ne demek? Türkiye’de uygulanabilir mi? Küresel ölçekte ne anlama geliyor? Kapitalizm için bir fırsat mı yoksa bir tehdit mi? Uygulamaların toplumsal ve ekonomik etkileri nasıl olacak? Teknolojik gelişmeler kitlesel işsizliğe neden olacak mı? vb. Yanıtlanması gereken sorular çok, ancak henüz bu sorulara net yanıtlarımız da yok. Endüstri 4.0’ın başındayız, olanakları ve kısıtlarını keşfetme sürecindeyiz ve ancak kimi öngörülerle sorulara yanıtlar üretebiliriz.

Bu çetrefilli konuya bir giriş denemesi olarak üç başlıkta Endüstri 4.0’ı açımlamaya çalışacağız. Bu yazıda Endüstri 4.0’ın ne olduğunu ortaya koyarken, önümüzdeki yazılarda Türkiye’deki gelişimini ve küresel ölçekte kapitalizm için Endüstri 4.0’ın anlamını ele alacağız.

KAVRAMIN DOĞUŞU
İlk olarak 2011’de, dünyanın en büyük sanayi fuarının düzenlendiği Hannover’de Almanya’nın ortaya attığı bu kavram Sanayi Devrimi’nin kendi içinde geçirdiği farklı aşamalardan sonuncusuna yani dördüncüsüne işaret ediyor. Buna göre, 18. yüzyılda buhar gücüne dayalı Watt makinesinin üretimdeki verimliliği arttırması ve makineler çağını açmasıyla 1. Sanayi Devrimi başladı. Bu ilk devrimi, 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başlarında enerji kaynağı olarak elektriğin kullanılması ve seri üretime geçilmesiyle 2. Sanayi Devrimi, II. Dünya Savaşı sonrasında bilgisayarların icadı ve elektronik çağın başlamasıyla 3. Sanayi Devrimi izledi. 4. Sanayi Devrimi ise bugün akıllı makinelerin yaygınlaşmasıyla tüm üretim sürecinin dijitalleşmesine denk geliyor.

Geçerken şunu söyleyelim. Endüstri 4.0 kendi içinde üretici güçlerin yıkıcı güçlere dönüşmesinin devrimci potansiyelini barındırsa da bugün bu aşamaya devrim demek olanaksız. Bugün ancak Sanayi Devrimi’nin 4. sürümünden ya da 4. aşamasından söz edebiliriz. Devrim sözcüğünü henüz sermayenin kontrolündeki bir süreç için dilimizde çarçur etmeyelim, doğru zaman için saklayalım diyelim ve devam edelim.

Endüstri 4.0’ın anahtar sözcükleri arasında insansız üretim, tam otomasyon, robotların egemenliği yer alıyor. Nasıl ele aldığınıza, ne amaçla kullandığınıza bağlı olarak ütopik ya da distopik bir geleceği çağrıştırabilecek bu sözcükler, insan kol ve kafa emeğinin yerini son teknoloji makinelerin alacağını, gittikçe daha akıllı hale gelen makinelerden tümüyle akıllı fabrikalara geçileceğini iddia ediyor. Bu iddiaların ne ölçüde gerçekleşeceği, kapitalizmde insanın üretim sürecinden tamamen çekilmesinin mümkün olup olmayacağı tartışmaları şimdilik bir yana dursun, Endüstri 4.0’ın önünü açan kimi önemli teknolojik atılımlara yakından bakalım.

ÖNCÜ TEKNOLOJİK GELİŞMELER
Nesnelerin Interneti: Nesnelerin, bilgi paylaşımı için aracı olarak insana gerek duymadan, internet üzerinden veri akışıyla karşılıklı konuşması, anlaşması ve tanımlı işleri organize etmesi anlamına geliyor. Günlük hayatta bireylerin yaşamını kolaylaştıran akıllı ev sistemlerinde nesnelerin interneti teknolojisinin gittikçe daha fazla kullanıldığı görülüyor. Bu teknolojiye göre, örneğin eve dönüş yolundayken evinizdeki internete bağlı nesnelere akıllı telefonunuzdan erişebilir, eve varmadan kombinize evin ısıtılması komutunu verebilir, kahve makinenizi çalıştırabilir, ışıkları yakabilirsiniz.

Büyük veri ve analizi: Üretim süreçlerinden yönetim sistemlerine, bireysel tüketimden sosyal ağlara kadar attığımız her elektronik adım eş zamanlı olarak devasa hacim ve çeşitlilikte veri kümeleri yaratıyor. Bu büyük verinin incelenmesi ve veriler arasındaki ilişkilerin ortaya konması gözle bir bakışta saptanamayacak anlamlı bağlantıları ortaya çıkarıyor. Örneğin ürün geliştirme süreçlerinde geçmiş tasarım verileri üzerinden hataların saptanıp düzeltilmesi ve daha dayanıklı ürünler üretilmesi gibi olumlu sonuçlar elde edilebiliyor. Bunun yanında büyük veri analizi araçlarıyla kredi kartı harcama verilerinizi inceleyen bankanız satın aldığınız kitaplar, kullandığınız markalar, vb. üzerinden ideolojinizi tahmin edebiliyor. Facebook kullanıcı verileri üzerinden ABD seçimlerinin manipüle edildiği Cambridge Analytica skandalı da büyük veri analizine bir örnek. Bu bağlamda büyük veri depolama ve işleme süreçlerinde kişisel verilerin korunması ve bilgi paylaşım politikaları toplumsal yaşamın düzenlenmesinde önemli yer tutuyor.

Artırılmış gerçeklik: Fiziksel gerçekliğin teknolojik olanaklarla sanal gerçekliğe taşınması, sanal ortamın sunduğu bilgi ve görsellerle fiziksel gerçekliğin zenginleştirilmiş olarak dinamik bir biçimde yeniden deneyimlenmesi durumudur. Artırılmış gerçeklik bir anlamda gerçek ile sanal arasında bir diyalektik ilişki, fiziksel gerçekliğin kendini içererek aşması olarak da tanımlanabilir. Uygulama alanları fabrikalardan eğlence/oyun sektörüne kadar yayılabilen bu teknolojide akıllı telefon uygulamaları ya da artırılmış gerçeklik gözlükleri yardımıyla arabanızın bozulan motorunu görüntüleyebilir, sanal ortamdan gözünüzün önüne düşen görüntülerle bozuk parçanın nasıl tamir edileceğini öğrenebilir, yedek parçayı herhangi bir ustaya gerek duymadan, kendi kendinize değiştirebilirsiniz.

Bulut teknolojisi:
Verilerin tek bir bilgisayardaki bellekte değil, çoklu bilgisayar ve kullanıcının yer ve zamandan bağımsız olarak internet aracılığıyla erişebileceği, yukarılarda bir yerde, görünmez bir “bulut”ta, yani sanal bir makinede depolanabilmesini sağlayan teknolojidir. Bu teknoloji büyük tedarik zincirleri üzerinde birlikte çalışan onlarca yapının ortak verilere kolayca ulaşmasını sağlıyor. Örneğin Çin’deki bir elektronik parça tedarikçisi, ABD’deki ana üreticinin genel merkezindeki ürün tasarım dosyalarına kendi bilgisayarlarından erişebilir, bunlara bakarak istenen parçaları üretebilir. Günlük hayatta bu teknolojinin kullanıcıları akıllı telefonlarıyla çektikleri fotoğrafları buluta kaydettikleri sürece evlerindeki bilgisayarlarından da görüntüleyebilir.

Yapay zeka: Bilgisayarların insanın bilişsel süreçlerine benzer biçimde algılama, öğrenme, düşünme, iletişim kurma ve karar vermesini sağlayan becerilerinin bütünüdür. Yapay zeka araçları ve akıllı robotlar çeşitli algoritmalar ve yöntemlerle (makine öğrenmesi) kendi kendine öğrenebilir, insan davranışlarını taklit edebilir. Üretim hattındaki makinelerde yapay zeka kullanımı bugünlerde olağan kabul edilse de tartışmalı kimi alanlar bulunuyor. Sağlık ve hukuk alanlarını ele alalım. Tüm geçmiş hasta verilerini, tedavi yöntemlerini, tedaviye verilen yanıtları, vb. inceleyen, buradan anlamlı çıkarımlara varan ve hastalıkları öğrenen bir yapay zeka, bir doktorun yerini alabilir, bir insanı tedavi edebilir mi? Benzer biçimde geçmiş suçları, mahkeme tutanaklarını, sanık profillerini, verilen cezaları, vb. inceleyen ve buradan anlamlı çıkarımlara varan bir yapay zeka, bir hakimin yerini tutabilir, kimin suçlu kimin suçsuz olduğuna karar verebilir mi? Yapay zeka toplam zihin kapasitemizi arttırırken etik sorunları da beraberinde getirecek gibi duruyor.

Eklemeli üretim: En sık 3 boyutlu (3D) yazıcı teknolojisiyle karşımıza çıkan bu yeni üretim biçimiyle “herhangi bir” tasarım düşük maliyetlerle ve tek seferde prototip olarak üretilebiliyor. Eklemeli üretim, geleneksel yöntemlere göre daha fazla şekil seçeneği sunuyor, baskıdan önce ayrıca bir kalıp üretilmesine gerek duymuyor ve baskı sonrası geriye malzeme atığı bırakmıyor. 3D baskıya uygun geniş tasarım seçenekleri yapay organ üretimi gibi yaşamsal gereksinimleri kapsadığı gibi evlerde kontrolsüz üretilebilecek silahları da kapsıyor.
Bu saydığımız teknolojiler ve daha nicesi, her geçen gün sanayinin daha fazla alanında uygulamaya konuyor. Yaşamı ve üretimi çok büyük ölçüde kolaylaştırsa da kritik toplumsal ve ekonomik dönüşümlere ve felsefi sorgulamalara neden oluyor.

Türkiye’nin ve dünyanın bu teknolojilere nasıl uyum sağlayacağını, ne gibi toplumsal ve ekonomik dönüşümlere gebe olduğunu ve işçi sınıfının Endüstri 4.0 gelişmelerinden nasıl etkileneceğini önümüzdeki yazılarda tartışacağız.

https://ilerihaber.org/icerik/sinifin-yeni-sorunu-endustri-40-nedir-90486.html

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
06.02.2019- 07:07

Teknoloji işçi sınıfını bitirecek mi?


Teknolojik gelişmelerin çok hızlı ilerlemesi ise bir mit olarak önümüzde durmakta. Geçtiğimiz yüzyılın sonundan beri ortaya çıkmış yeni bir bilimsel yaklaşım olmadığı gibi dünyayı sarsacak bir teknolojik ilerleme de henüz ortaya çıkmadı. Yapay zeka ve endüstri 4.0 ile birlikte anılan “nesnelerin interneti” gibi kavramlarda ise daha fazla yatırım ve çok daha fazla zamana ihtiyaç olduğu açık.

Mehmet Güven
Kapitalist-emperyalist sistem son yıllardaki teknolojik gelişmeleri her zaman ki işleyişine uygun bir şekilde metalaştırıp kar elde etmekte. Her teknolojik gelişim yine sistemin ihtiyaçları ve yönlendirmesi ile şekillenmekte.

Kısaca önümüze gelen her icat aslında bir metaya dönüştürülmüş şekilde. Daha ötesi ise bu icatların artık ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı. Yani daha yeni bir telefon ya da insan gözünün algılayamayacağı netlikte görüntü sunan bir televizyona ihtiyaç var mı? Kapitalizmi sürekli bir bombardımanla bu ürünlere ihtiyacı körüklemektedir.

İnsanlığın ulaştığı binlerce yıllık bilgi ve birikim insanlığın sorunları çözmek için değil daha fazla kar ve daha da fazla sorun ortaya çıkarmaktadır. Yani daha fazla reklam geliri için bir sosyal medya platformunun harcadığı teknolojik kaynak ve insan emeği insanlığın herhangi bir basit problemini basitçe çözebilir.

Konumuza dönersek şimdi kapitalist sistemin yeni macerası var olan teknolojik birikimin, üretimin daha fazla ucuzlaşması ve daha fazla kar için tekrar kullanılması olarak karşımıza çıkacak. Endüstri 4.0 diye ortaya çıkan bu yenilik insanlığa yönlendiricilerinin sınıfsal karakteri itibariyle bir şey kazandırmayacaktır.

Endüstri 4.0- hayal mi, gerçek mi?

Akıllı fabrikalar da diyebileceğimiz endüstri 4.0 stratejisi, insanlardan bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek fabrikalar yapmayı hedeflemekte. Bu yolla üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı azalacak, üretim miktarı ve kalitesi artması hedeflenmekte. Üretimin robotlara üretim planlamalarının yapay zekâlara devredileceği bir strateji kurgulanmakta.

Ancak burada önemli bir nokta var, bu üretim modeli gelişip insanlığa sabah balık tutup, akşam felsefe yapacak ve üretimin ucuz ve çok olması sayesinde “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” ilkesi ile insanlığın büyük düşünü gerçekleştirmek için yapılmamakta. Biz komünistlerin teknolojik ilerlemeleri karşımıza almamız söz konusu olamaz. Ancak bu ilerlemelerin neye ya da hangi sınıfa hizmet ettiği bizim ilgi alanımız ve mücadele konumuzdur.

Bu ara hatırlatmadan sonra; işçi sınıfının bu teknolojik gelişmeler karşısında durumuna bakarsak. Göreceğimiz şey tabi ki “makina kırıcılar”ın ortaya çıkması olamaz. İşçi sınıfının üretimin en önemli bileşeni olması ve üretimin olmazsa olmazı olmasının yanı sıra kapitalizm için bir pazar olması da kapitalizm için oldukça önemli bir faktördür. İşçi sınıfının işini elinden alıp yoksullaştırmanın getireceği sonuçlardan önemli bir tanesi de işçilerin oluşturduğu bir pazarın da ortadan kalkmasıdır. Bu ilk akla gelecek olan sonuçlardan biridir. Ancak daha önemli olan işçi sınıfının teknoloji ile değişecek olan yapısı. Şimdilerde yeni çağın meslekleri diye temcit pilavı gibi önümüze sürülen listelerdeki mesleklerin işçi sınıfının yeni karakterini oluşturacak olmasıdır. Yani bu endüstri 4.0 dönemi belki kafa emeğinin öne çıkmasını sağlar ama işçi sınıfını tamamen ortadan kaldıramaz. İşçi sınıfı üretim süreçlerinin bir parçası olmaktan çıkartılamaz.

Teknolojik gelişmelerin çok hızlı ilerlemesi ise bir mit olarak önümüzde durmakta. Geçtiğimiz yüzyılın sonundan beri ortaya çıkmış yeni bir bilimsel yaklaşım olmadığı gibi dünyayı sarsacak bir teknolojik ilerleme de henüz ortaya çıkmadı. Yapay zekâ ve endüstri 4.0 ile birlikte anılan “nesnelerin interneti” gibi kavramlarda ise daha fazla yatırım ve çok daha fazla zamana ihtiyaç olduğu açık. Yani medyadaki magazine bulanmış teknoloji haberleri çok az bilimsel veri içermekte. Yapay zekâlar kendi arasında yeni bir dille konuşmuş, makineler kendi kendine hareket etmiş meseleleri dediğimiz gibi bilimsel bir ilerleme haberi değil bilimsel magazin haberi olmaktan ileriye geçmemektedir.

Endüstri 4.0 ile ilgili son olarak emperyalist sistemin savaşlar ve ticaret savaşları ile sürekli yeni ucuz emek cehennemleri yarattığı dünyada bu yeni yönelim için ayrılacak sermaye ve yatırım henüz kar sağlamamakta ve yakın zamanda da sağlamaktan uzaktır.

İşçi sınıfı bitiyor mu?

Yukarıda kısmen değinmiş olduğumuz endüstriyel ilerlemenin teknolojiyle olan bağı işçi sınıfı üzerinde henüz ciddi bir etki göstermemiştir. Ama uzun vadede bu etki kendisini göstermeye başlayacaktır. Yine yukarıda değindiğimiz sanayinin gelişmesinde değil daha çok hizmet sektöründe kendini göstermesi daha muhtemeldir. Çünkü ağır sanayideki yüksek miktarlarda yatırımlara nazaran daha az yatırımlarla yapay zekanın hizmet sektöründe etkisini göstermesi daha olası. Özellikle son 50 yılda gelişmiş ve gelişmekte olan kapitalist ülkelerde hizmet sektörünün ilerlemesi ve büyüklüğü ağır sanayi ile karşılaştırma yapacak bir büyüklüğe ulaşmıştır.

Hizmet sektörünün zorunlu olarak yerel olması daha ucuz emek gücünün olmadığı yerlere taşınamaması, yetişmiş iş gücünün transfer edilmesindeki zorluklar nedeniyle kapitalizmin çözemediği başlıklardan biri haline dönüşmüştür. Belki birtakım hizmetler uzaktan verilebilir mesela bir çağrı merkezini Hindistan’a taşıyabilirsiniz ama örneğin temizlik hizmeti uzaktan verilemez. Yapay zekâlar ve bununla ilişkili teknolojiler daha çok hizmet sektöründe karşımıza çıkması daha olası gözükmekte. Zaten şu ana kadar gerçekleştirilmiş uygulamalar ya trilyonlarca dolar harcanan silah sanayisinde ya da daha basit işlerde daha az masraflı yatırımlar gerçekleştirilmiş durumda.

Emperyalist kapitalist sistem burada çok güçlü olduğu kadar kırılgan bir yapıya da sahip olmakta. Özellikle kentlerde değiştirebileceği işçi sınıfı yapısı kârlı olacak olsa da hem buralarda gözden çıkarılan işçi sınıfının isyanı gözlerini henüz korkutmuyor olsa da korkutmalıdır.

Sonuç yerine

Meramı anlatmak için güncel bir örnekle bitirelim.

İzmir’deki İZBAN grevi az sayıda işçi ile kent hayatını oldukça ağır bir biçimde etkilemiştir. Bahsettiğimiz işçi sayısı oldukça azdır. Yaklaşık 350 işçinin başlattığı grev oldukça etkili olmuştur. Ama bu greve bakıp şehir içi raylı taşımacılığı tümüyle otomasyon ile yönetmeyi deneyecek kapitalist sistem belki tüm operasyonu birkaç mühendis ve biraz fazla sayıda teknik elemanla sorunu çözebilir. Böylece teknoloji yatırımı ile belki çalışan sayısını yüzde 10’a kadar düşürür. Burada bize düşen ise bu 35 kişiyi bulmak ve örgütlemektir.

Bu durumun yaşanmış örneği ise 2001’de Emlak Bankası’nın kapanmasına karşı yapılan grevin genel merkez çalışanları tarafından desteklenmesi ama şubeler tarafından desteklenmemesi ile ortaya çıkan durumdur. Şubelerin grev yapmaması ihtimali genel merkez çalışanlarının bilgisayar sistemlerini kapatması sonucu ortadan kalkmıştır.

https://gazetemanifesto.com/2019/pusula-teknoloji-isci-sinifini-bitirecek-mi-236137/

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
15.02.2019- 21:17

Endüstri 4.0: Kapitalizmin kurtarıcısı mı, mezar kazıcısı mı? / İlke Bereketli


Bir önceki yazıda “Günümüzün teknolojik olanakları sayesinde ağır işler tamamen robotlara yaptırılabilir, günlük çalışma süresi yarı yarıya azaltılabilir, işsizlik sorunu tamamen ortadan kaldırılabilir, artan boş saatlerde insanlar yaratıcı kapasitelerini geliştirecek etkinliklerle uğraşabilir” demiş, gündüzlerinde sömürülmeyen ve gecelerinde aç yatılmayan insanca bir yaşamın mümkün olduğunu söylemiştik. Her ne kadar mümkün olduğunu söylesek de işçi sınıfının bu olasılığı gerçek kılması için henüz erken. Öte yandan bugün sermayenin biraz da göz boyamak için hevesle dillendirdiği “tam otomasyona geçiş” iddiası da pek gerçekçi değil. Verili durumda robotlaşmanın bir sınırı var ve %100 otomasyondan söz edilemez.


Yine önceki yazıda dile getirdiğimiz endüstri 4.0’ın yol açacağı kitlesel işsizlik sorunu kimilerince “sıfır proletarya” olarak yorumlanıyor ve bu yorumun iki farklı sonucu olarak ya “işçi sınıfının sonu” ya da işçi sınıfının öfkesinin hemen devrime evrileceği sanısıyla “kapitalizmin sonu” müjdeleniyor. Bu aceleci görüşler bir kenarda dursun, biz ayaklarımızı yere sağlam basalım ve çetin mücadelelerin bir süre daha devam edeceği bu yeni evreyi kavramaya çalışalım.

Öncelikle ayan beyan ortada olan bir gerçekle, kapitalizmin yasalarının hâlâ geçerli olduğunu saptamakla işe başlayabiliriz. Sorunumuzun işçinin kanını emmek isteyen kötü kalpli patronların insanlık üzerindeki sinsi planları olmadığı açık. Kötü kalpli de olsa Hulusi Kentmen karakterleri gibi yufka yürekli de olsa bir patronun elindeki tüm teknolojik olanaklara karşın işçiyi sömürmekten, yukarıdaki alıntıda sözünü ettiğimiz olasılığı gasp etmekten başka seçeneği yoktur. Çünkü:

1.Evet, robotlar mola vermez, zam istemez, greve çıkmaz, isyan etmez. Bu nedenle patronlar için ideal işçi gibi görünür ama insansız, tümüyle robotlara dayalı bir üretimi kapitalistler istemez, isteyemez. Kapitalizm en basit tanımıyla artı-değer sömürüsüne dayanır. Artı-değerin kaynağı canlı emek, yani işçilerin emeğidir. Makineler, yani ölü emek ise artı-değer üretmez. O halde sermaye birikimini sağlayan artı-değere el koyamazsa ayakta kalamayacak olan kapitalist, bütün işçileri işten çıkartamaz. O, işçinin emeğine bağımlıdır.

2.Evet, robotlar mola vermez, zam istemez… ama alışveriş de edemez. Bir kapitalistin yalnızca artı-değere el koyması yetmez, aynı zamanda ürettiği malı satıp kâr elde etmesi gerekir. Yalnızca metaların üretilmesi yeterli değildir, metaların pazarda değişip değerini gerçekleştirmesi, Kapital’deki o ünlü formülasyonla söylersek, meta-para-meta zincirinde metanın “ölüm parendesi”ni atması gerekmektedir. Tam otomasyona geçilirse, gelirinden olmuş, satın alma gücünü yitirmiş işçiler emeğin yeniden üretimini sağlayamayacak, böylece piyasa da işlemez olacaktır. Robotlar kârın gerçekleşmesini sağlayamayacakları için patron elindeki tüm teknolojiye karşın yine de işçiye muhtaçtır.

Peki bir kapitalist için işçiden mahrum kalmak pek de mantıklı değilse neden tam otomasyondan, akıllı fabrikalardan, robotlaşmadan söz edilmektedir?

Robotlar/makineler artı-değer üretmese de toplam üretkenliği arttırarak işçilerden elde edilen artı-değerin çoğalmasını sağlar. Burada, özellikle şimdilerde Türkiye’de gördüğümüz dijitalleşme yarışındaki amaç teknolojik atılımı ilk gerçekleştiren olmaktır. Böylece alanında öncü olanlar, verimlilik artışını ilk sağlayanlar piyasadan yüksek kârı toplar. Ancak bunun da bir sınırı olacaktır elbette. Pazardaki diğer kapitalistlerin eli boş durmayacak, kendi yöntem ve araçlarını geliştirecektir. Zamanla ileri teknoloji ortalamaya düştükçe, üretim için gerekli toplumsal emek-zaman herkes için eşitlenmeye başladıkça, kâr oranları da düşme eğilimine girecektir. Bu aşamada kapitalizmin yasaları bir kez daha devreye girer: Kapitalist kârını arttıramaz ve büyüyemezse küçülmeye, yok olmaya mahkumdur.

Bu noktadan sonra sermaye ile teknoloji arasındaki cicim ayları geride kalır. Artık söz konusu olan, yüksek kâr getirmeyen bir aşırı üretim krizidir: Artan verimlilikle çok sayıda üretilen ürün, kâr oranlarının düşmesi, geliri azalan patronun maliyetleri düşürebilmek için ücretleri baskılaması, ücreti azalan işçinin tüketimi gerçekleştirememesi, satılamayan ürünler ve kriz. Burada elbette ekonomik krize, aşırı kaynak ve enerji tüketimi, atıklarda artış, vb. sorunlarla gittikçe büyüyen ekolojik kriz de eşlik eder.

Görüldüğü gibi endüstri 4.0 uygulamaları kısa erimde yüksek kârlarla sermayenin yüzünü güldürecek ancak uzun erimde eskisinden de büyük krizlere yola açabilecektir. Kapitalizm koşullarında endüstri 4.0 uygulamalarının işçi sınıfı yararına olacağı ise düşünülmemelidir bile. Sermaye, işçilerden tümüyle vazgeçemese de kitlesel işten çıkarmaların yaşanacağı kesindir.

İşsizlik ve krizlerle derinleşen çelişkilerin ise toplumsal altüst oluşları beraberinde getirmesi öngörülebilir. İşte başlıktaki sorunun yanıtı da burada gizlidir. Belki endüstri 4.0 sermaye için kapitalizmin açmazlarını -en azından bir süre daha- kapatacak bir kurtarıcı olacaktır ama üretici güçlerin gelişme düzeyi kapitalist üretim tarzıyla git gide daha da bağdaşmaz hale gelecek, kapitalizmin sonunu geri döndürülemez biçimde hazırlayacaktır.

Peki teknolojik gelişmeler kapitalizmin mezar kazıcısı mıdır? Sanmıyoruz ama kapitalizmin gerçek mezar kazıcılarının tarihsel rollerini üstlenmesinde iyi bir araç olacağını söyleyebiliriz.

https://ilerihaber.org/yazar/endustri-40-kapitalizmin-kurtaricisi-mi-mezar-kazicisi-mi-93720.html

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]