Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
17.11.2018- 11:53

Fesli Kadir'in Diyanet İşleri Başkanı tarafından ziyaret edilmesinin yankıları hala devam ediyor. Ziyaretler de sürüyor. Kapıyı cumhurbaşkanı açmıştı, onun açtığı kapıdan giren girene. Tepkiler biraz yoğunlaşınca ''insani bir ziyaret''le geçiştirmeye çalışıyorlar. Bana göre önemsenmesi gereken bir durum var ortada ve sadece fesli Kadir'in ziyareti değildir konu. Bu ülkede fesli olmayan ''fessiz Kadirler''in var olduğunu hiç unutmadan ve ayrıca bu fessiz Kadirlerin solun içine sızmış olduklarını da hiç unutmadan, bu ''ziyaret'' konusunun önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Orhan Gökdemir de önemsemiş ve Solportal'daki bugünkü yazısını bu konuya ayırmış!

Bir özetini verelim, devamı SOLportal'da okunabilir. Sonrasında yeri geldikçe devam ederiz.

''Kadir’in fesi, devrimin sesi
Herkes öyle sanıyor ama Fesli Kadir sıradan bir meczup değildir. Bize meczupluk olarak görünen şey cumhuriyete karşı duyulan gerici kininin ete kemiğe bürünmesidir. 200 yıllık aydınlanma mücadelemizin karanlık yüzünde cehaletin hareke geçmesi, yobazlığın meşruiyet kazanmasıdır. Kadir gecesinde laikliğe fes giydirilmesidir.

Laik cumhuriyete fes giydirirsen neye dönüşür? Kendi geçmişinden nefret eden Fesli Kadir’e. Kendi devriminden ürkmüş cumhuriyetin ideal tipidir Fesli. Cumhuriyetin devriminden nefret edersen, önce Vahdettin’e sonra Abdülhamit’e varırsın. Hızını alamayıp devlet memuru Diyanet Başkanını Şeyhülislam sanırsın. Lozan’da hezimet arar, işgalcide kurtuluş bulursun.''

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/orhan-gokdemir/kadirin-fesi-devrimin-sesi-250998

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 1
17.11.2018- 17:04

Bir ülkede üretim araçları ve sermaye üzerinde hakim olan hangi sınıf ise, o ülkedeki düşünce hayatına yön veren kavramlarda o sınıfın dünya görüşleri çerçevesinde şekillenir.
Özal ile başlayan ve son 16 yıllık süreçte iyice artan hızla bir İslamcı bir burjuvazinin palazlandığı ve güçlendiği göz önüne alınırsa, tarihsel, kültürel ve entelektüel tartışmalarda Kadir Mısıroğlu gibi simaların ön plana çıkmasına ve bunların düşüncelerinin kabul görmesinde yadırganacak bir şey yok.
Aslında TRT başta olmak üzere iktidar yanlısı yayın organlarının çoğunluğunda, benzer düşünce yapısındaki kişilerin çeşitli konularda bilirkişi veya uzman sıfatı ile yorumlarda bulunduklarını görmekteyiz ki bu da meselenin sadece Kadir Mısıroğlu'ndan ibaret olmadığını göstermektedir.
Devlet televizyonlarında Nuh peygamberin cep telefonu ile konuştuğunu söyleyen, Allah ile her gün iletişim kurduğunu iddia eden insanların topluma aydın sıfatı ile lanse edilmesi, meselenin sadece Kadir Mısıroğlu'nun şahsından ibaret olmadığını göstermektedir.
Kadir Mısıroğlu (allah geçinden versin) yarın bir gün vefat etse bile benzer düşünce yapısındaki kişiler kamuoyunda kabul görmeye devam edecektir.
Zira başlangıçta da belirttiğim gibi bugün üretim araçlarını kontrol eden ve sermayeye sahip olan sınıf İslamcı burjuvazi ve bu sebeple toplumdaki kültür ve düşünce hayatınada onlar hükmediyorlar.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
18.11.2018- 03:50

GazeteManifesto'da ''Cumhuriyet ile hesaplaşma'' başlığı altında güzel bir yazı yayınlanmış. Ondan bir bölümü aldım, sonrasında devam edilir.

''...liberalizmin ve gericiliğin tarihsel kardeşliğinin bir kez daha kurulduğu “Cumhuriyet düşmanlığı” özünde emperyalizme işbirlikçiliğinin ister sınıfsal ister ideolojik olsun şekillendiği noktadır. Gericiler ve liberaller bugün el ele vermiş, yalan ve büyük bir propaganda üzerinden tarihsel gerçekleri ters yüze edecek yeni bir tarih yazımı peşindeler.

Başkanlık sistemini tek adam diktatörlüğü olarak eleştirenler Atatürkçülere karşı, “asıl tek adam Atatürk idi” diyerek sözde akıl satan liberaller, padişahlığı ortadan kaldıran bir tarihsel olguyu ters yüz ederek, bugün yaşanılan tek adamlığa meşruiyet kattıklarının farkında bile değiller. Birikim Dergisi ve T24 gibi haber sitelerinde Atatürk dönemini tek adam olarak kodlayıp, bugün kendisini Atatürkçü olarak ifade eden ve Erdoğan rejimine karşı koyan insanlara, asıl Atatürk tek adamdı yazılarıyla yanıt vermeye çalışıyorlar. Tarihin niteliksel gelişimi, niceliksel değerleri önemsiz kılar. Her şeyi ile tek adam yönetimi olan padişahlığı ortadan kaldırmak asıl gerçekliği oluşturmaktadır. Zorlama yeni tarih yazımı, bu gerçekliği asla değiştiremeyecektir.

Yine aynı şekilde tepeden inmeci ve darbeci İttihat Terakki söylemi de liberallerin ve gericilerin ağızlarında sık geveledikleri bir durum. Ancak Türkiye’de Meclis ve anayasa, bizzat İttihat tarafından getirilmedi mi?

Dünün mandacıları, hilafetçileri, padişahçıları, bugün “millet iradesi” kavramının arkasına saklanarak Erdoğan yandaşlığından başka hiçbir şey yapamayacak durum gelmiş, tarikatçıların sözcülüğünü üstlenmiş durumdadır. Yaşadığımız güncel tartışmaların özünde bulunan budur. Bu yüzden yeni bir tarih yazımı yazmaya çalışıyorlar.

Ama bilinmelidir ki, tarikatçıların ve şeriatçıların talepleri ile halkın talepleri bir ve aynı değildir. Bugünkü oy sayısı üzerinden bunları eşitleyenlere karşı sesimiz daha çok çıkmalıdır.''

http://gazetemanifesto.com/2018/mercek-cumhuriyet-ile-hesaplasma-219671/

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
19.11.2018- 03:11

Bu ülkede siyasal islam her zaman vardı. Sorun o siyasallaşmış islam'ın nasıl olup ta iktidara gelmesi ve giderek devlet haline bürünmesidir. Fesli Kadir elbette yalnız değildir; fesli Kadir benzeri bir yığın fessiz Kadir de var bu toplumda ve hatta kendini solcu-sosyalist sayanlar arasında bir yığın zihni bulanmış zevat da sayılabilir. Cumhuriyete, cumhuriyet bayramına ve 10 Kasımlara düşmanlık, sadece fesli Kadir'in işi mi sanıyorsunuz!

Fesli Kadir ''keşke Yunan galip gelseydi'' demiş, bu sözün benzeri, hatta aynısı kendini Sosyalizm Okulu olarak ortaya atan SF'de yazıldı, çizildi. Hatırlıyorum ve bir tane karşı çıkış yazısı da yazılmamıştı. Tek bir tane eleştiri yapılmamıştı.

AKP'nin iktidara gelmesi bir yana, nasıl olup da devlet haline geldiği bir, bu ülkede solcu ilerici geçinen zevat içinde nasıl olur da fesli Kadir benzeri fessiz Kadir'ler türedi, iki!

Arada bir de olsa hatırlamakta yarar var!

(Soyutlamalar zihnimizin bir yerinde kalsın, gereklidir, yararlıdır ama konuları belli bütünlük içinde çözümlemeye çalışalım. Soyutlamalar sadece soyutlama düzeyinde kaldığında ezberciliğe dönüşür.)

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 4
19.11.2018- 03:46

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bu ülkede siyasal islam her zaman vardı. Sorun o siyasallaşmış islam'ın nasıl olup ta iktidara gelmesi ve giderek devlet haline bürünmesidir. Fesli Kadir elbette yalnız değildir; fesli Kadir benzeri bir yığın fessiz Kadir de var bu toplumda ve hatta kendini solcu-sosyalist sayanlar arasında bir yığın zihni bulanmış zevat da sayılabilir. Cumhuriyete, cumhuriyet bayramına ve 10 Kasımlara düşmanlık, sadece fesli Kadir'in işi mi sanıyorsunuz!

Fesli Kadir ''keşke Yunan galip gelseydi'' demiş, bu sözün benzeri, hatta aynısı kendini Sosyalizm Okulu olarak ortaya atan SF'de yazıldı, çizildi. Hatırlıyorum ve bir tane karşı çıkış yazısı da yazılmamıştı. Tek bir tane eleştiri yapılmamıştı.






Doğru...
Kürt milliyetçiliğine hakim olan ilkel kavmiyetçi anlayış, milliyetçiliklerinin doğası gereği ötekileştirdikleri Türklerle ilgili olan her konuda, sığ bir kabileci reflekside beraberinde getiriyor.
Bu sebeple zaten geçmişte siyasal islam ile bir çok konuda yan yana geldiler ve benzer tezler üzerinden Türk aydınlanmasını hedef aldılar.
Kürt ulusal değerlerini herşeyin üzerinde gören bu anlayış, konu 1919-1922 arasındaki Türk ulusal mücadelesi olunca nedense birden enternasyonal oldukları akıllarına geliyor, bu savaşı sıradan bir Türk-Yunan mücadelesi olarak görerek, komünistlerin iki ulus arasındaki savaşta taraf olamayacağını söylüyorlar.
Bunların bugün geldikleri noktayı ise Kuzey Suriye'de Amerikan bayraklarının gölgesi altında, Amerikan komutanları emrinde savaşmalarından anlayabiliriz.


Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]