Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Sosyalizm üzerine pek çok başlığımız ve yorumumuz var. Sanırım bir kez daha sosyalizmin ne olup ne olmadığı ve solcu-sosyalist olduklarını söyleyenlerin ya da dolaylı olarak ima edenlerin sosyalizme yaklaşımı üzerinde bir başlık açmakta yarar var. Gerçi kerameti kendinden menkul solculuk konusunda başlıklarımız var ve bu başlıklarda doğrudan sosyalist-marksist veya enternasyonalist olduklarını söyleyenlerin gerçekte solcu-sosyalist ve hatta enternasyonalist sayılıp sayılmayacakları konusunda pek çok yorumlarda bulunuluyor ama burada biraz daha farklı olarak daha mikro düzeyde örneklemelerde bulunmanın konuyu daha anlaşılır kılacağını umuyorum.

Bir kere şunun altını iyice çizmek gerek. 80 öncesinde bu tür kerameti kendinden menkul bir solculuk(!) anlayışı olmadığı gibi, solcu-sosyalist olup olmadıklarına karar bile veremeyenler ama işleri güçleri, ve işlevleri ''eski sosyalizm'e eleştiri(!) yöneltmek olan kişiler de yoktu. Bu spesifik durum, 80 sonrasında, özellikle 80'lerin sonunda ortaya çıktı. İki nedeni var; birincisi Türkiye solunun 12 Eylül faşizminin paletleri altında ezilmişliği, ve bu konunun yarattığı bezginlik ve yorgunluk, ikincisi ise yine 80'lerin sonunda reel sosyalizmin çözülüşü, ve bu çözülmenin yarattığı ümitsizlik. Buna Fukuyama'nın önderliğindeki liberal saldırıları da eklerseniz, bu kerameti kendinden menkul solculuğun ve ne olduğunu kendilerinin bile bilmediği kişilerin nasıl da pıtrak gibi ortaya çıkıverdiğini anlamak mümkün hale gelebiliyor.

Kerameti kendinden menkul solculuğu bir kenara bırakıyorum. Onlar, ne kadar da Marksizme aykırı bir söylemi Marksizm adına ileri sürseler de, en azından bir samimiyet taşıdıklarını söyleyebilirim. Ama diğer örnek, bana bu duyguyu vermiyor, samimi de gelmiyor. Sol-sosyalist olduklarını da söyleyemiyorlar, öyle oldukları konusunda bir algı yaratmaya çalışıyorlar ama işlevleri tipik bir liberalin sola-sosyalizme yönelik saldırılarından başka bir şey değil.

Gerekçeler; reel sosyalizmin yıkılmış olmasıdır. Reel sosyalizmin çözülmüş olmasının yarattığı algı, bu tiplerde ''yanlış bir şey olmasaydı yıkılmazdı'' algısına yol açmaktadır. Bu sonuçtan yola çıkıp, bilmedikleri, gerekliliğini bir türlü kavrayamadıkları bütün sosyalist tezleri reddetmektirler. Kerameti kendinden menkul solcular ile bu tiplerde ortak olan şey ise, doğrudan ya da dolaylı olarak liberalizmi gündeme taşımak, sola liberale zevzekliği bulaştırmaktır; başka bir şey değil!

Peki reel sosyalizmin çözülmüş olması bir şeylerin yanlışlığını ve çöküşün de bu nedenle gerçekleştiğini göstermez mi? Elbette gösterir. Reel sosyalizmin çözülüşü, tıpkı Paris Komünü'nün çöküşü gibi bir şeylerin yanlışlığını gösterir. Ama kuramın, ideolojinin yanlışlığını değil. Anlayamadıkları da, anlamak istemedikleri de bu.

Bu başlıkta üzerinde durulmaya çalışılacak konu da tam bu tür çizgi olacaktır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
27.11.2018- 22:30

Başka bir konudan bir örnekle başlamak, karşılaştırmak açısından yararlı olabilir. Evrim denildiğinde aklımıza gelen ilk isim kuşkusuz Darwin'dir. Neden, evrim sözcüğünü ilk telaffuz eden kişi Darwin değildir ki! Dedesi Erasmuş Darwin başta olmak üzere, Lamark dahil pek çok isim verilebilir. Ama neden diğerleri değil de aklımıza hep Darwin geliyor? Nedeni, kendisinden önce de evrim sözcüğü kullanılmış olmasına   ve bu konuda pek çok da çalışma-araştırma yapılmasına rağmen evrim olgusunu bilimsel bir temele oturtan kişinin Darwin olmasıdır ve bu yüzden evrim denildiğinde konuya yabancı olanların bile akla getirdiği isim Darwin'dir.

Darwin için söylediklerimizi fazlasıyla Marks için söyleyebiliriz. Darwin nasıl ki evrim konusunu bilimsel bir temele oturtmuşsa Marks da kendisinden önce kullanılan sosyalizm kavramını bilimsel bir temele oturtmuştur. Sosyalizm her dönemde farklı anlamlarda kullanılmasına rağmen Marks ile ilişkili olanı bilimsel sosyalizmdir. Marks'ın bu bilimselliğinin anlamı nedir; bilimsel denildiğinde ne söylenmek isteniyor? Şu; kapitalizmin bir sömürü sistemi olduğu ve o sömürünün nasıl gerçekleştiği, ve bu ilişki nedeniyle hangi sınıfın hangi sınıf üzerinde bir egemenlik gerçekleştirdiği ve devlet denilen aygıtın da bu nedenle bir sınıfsal öze sahip olduğu gerçeği vb. Ve ayrıca, tarihsel anlamdaki dönüşümlerin sınıf mücadeleleriyle gerçekleştiği, bunun nedenleri, ilişkili olduğu yasaları ortaya çıkaran da Marks'tır. İste sosyalist ideolojik, sosyalist-komünist toplumsal sistemler Marks'ın ortaya çıkardığı bu bilimsellik, bu yasalardan çıkardığımız sonuçlardır, bilimsel çıkarımlardır. Zaman ve mekan değişimi bu gerçekliğin değişmesini gerektirmiyor. Tıpkı maddenin bir çekim gücünün olduğu gerçeği zaman ve mekana bağlı olarak değişmemesi gibi.

Bu saptamalara dönmek üzere, başka bir konudan başka bir örnek verelim:

Yerçekiminden kurtulabilmek için bir cismin sn.de 11 km.lik bir hıza ulaşması gerekiyor. Hesap kitap yapılıyor, ve çeşitli roketler üretilerek bir uzay aracı bu roketlerle yerçekiminden kurtulmak ve atmosfere yerleştirilmek isteniyor. Defarca başarısızlık yaşandı. Roketler atmosfer dışına ulaşamadan patladı, yükselemedi, parçalandı, infilak etti vb. Bir yanlışlık vardı ama hiç kimsenin aklına yerçekiminden kurtulmak için gerekli olan bilimsel gerçeğin yanlışlığı gelmedi. Kimse sn.de 11 km. nin yanlışlığından da söz etmedi. Her başarısızlık, başka bir deneme yapmanın önüne de geçmedi.

Reel sosyalizmin çözülmesinin bilimsel sosyalizmin yanlışlığı anlamına geldiği şeklinde yorumlarda bulunmak, ne adına yapılırsa yapılsın, liberal saçmalık ve zırvalıktır. Marksizmi   kavrayamamaktır.   12 eylül faşizminin bezginlik ve yılgınlığını, reel sosyalizmin çöküşünün verdiği ümitsizliği bir yere kadar anlayabilmek mümkün. Bu durumun karşılığı siyasetten uzak durmak ve içe kapanmak da olabilir. Bu durum da bir yere kadar anlaşılabilir; ama bilimsel sosyalizmin reddiyesi haline gelen bir konumlanışı anlayabilmek mümkün değildir. Kerameti kendinden menkul solculuk da, solcu-sosyalist olmadıklarını açıkça söylemeseler de sosyalist oldukları algısını yaratmaya çalışanların ortaklaştığı nokta tam da burası.

Bilimsel sosyalizmin reddi!

(Devam ederiz.)

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 2
27.11.2018- 23:25

Sayın melnur,

Ortalama uzunlukta iki ileti gönderipte, hiç bir şey anlatmamak bu olsa gerek :)
Yine her zamanki gibi konunun üzerinden, aşağısından, yanından dolaşıyor ve sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz.
Evet, reel sosyalizmin yıkılışının solda bir hayal kırıklığı yarattığı muhakkak.
Şaşıracaksınız ama bu tespiti ilk defa siz yapmıyorsunuz.
20 yıldır üzerinde mutabık kalınan bir konu bu...
Peki siz bu konuda yeni olarak telakki edilebilecek ne söylüyorsunuz, dinliyoruz.
Kısacası, sadede gelin lütfen sayın melnur...



melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
28.11.2018- 01:10

Alıntı Çizelgesi: Sosyalist27 yazmış

Sayın melnur,

Ortalama uzunlukta iki ileti gönderipte, hiç bir şey anlatmamak bu olsa gerek :)
Yine her zamanki gibi konunun üzerinden, aşağısından, yanından dolaşıyor ve sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz.
Evet, reel sosyalizmin yıkılışının solda bir hayal kırıklığı yarattığı muhakkak.
Şaşıracaksınız ama bu tespiti ilk defa siz yapmıyorsunuz.
20 yıldır üzerinde mutabık kalınan bir konu bu...
Peki siz bu konuda yeni olarak telakki edilebilecek ne söylüyorsunuz, dinliyoruz.
Kısacası, sadede gelin lütfen sayın melnur...





Forumlarda makale yazar gibi her şeyi bir yazıda anlatmaya çalışmak benim çok da benimsediğim bir tarz değil. Böylesi daha uygun. Daha anlaşılabilir oluyor. Ayrıca söylemek istediklerimin de çoğunu söylediğimi sanıyordum. Belki de size çok basit sıradan gelmiştir. Tepkiniz ondan olabilir! Bir ara devam ederim :)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
29.11.2018- 14:36


Ortalama uzunlukta iki ileti gönderipte, hiç bir şey anlatmamak bu olsa gerek :)
Yine her zamanki gibi konunun üzerinden, aşağısından, yanından dolaşıyor ve sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz.
Evet, reel sosyalizmin yıkılışının solda bir hayal kırıklığı yarattığı muhakkak.


''Yani ortalama uzunlukta iki ileti''den anladığın reel sosyalizmin yıkılışının solda yarattığı hayal kırıklığı''ndan ibaretse, söylediğin ve ısrarla gözümüze sokmaya   çalıştığın ''birikim''inden (!) kaygı duymaya başlayacağım :)

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 5
29.11.2018- 21:11

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış


Ortalama uzunlukta iki ileti gönderipte, hiç bir şey anlatmamak bu olsa gerek :)
Yine her zamanki gibi konunun üzerinden, aşağısından, yanından dolaşıyor ve sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz.
Evet, reel sosyalizmin yıkılışının solda bir hayal kırıklığı yarattığı muhakkak.


''Yani ortalama uzunlukta iki ileti''den anladığın reel sosyalizmin yıkılışının solda yarattığı hayal kırıklığı''ndan ibaretse, söylediğin ve ısrarla gözümüze sokmaya   çalıştığın ''birikim''inden (!) kaygı duymaya başlayacağım :)






melnur bey/hanım,

Kusura bakmayın ama aynı şeyleri tekrarlayıp durmuşsunuz.
Bu sebeple sadede gelmenizi istemiştim.
Umarım darılmamışsınızdır.
Yine söylüyorum, benim burada bulunmam sizin için büyük bir şans aslında   :)
Zira derin teorik birikiminden istifade etmeniz sizin için yararlı olacaktır.
Bunu sizin için söylüyorum.
Yoksa benlik bir durum yok...
Dostlukla...


melnur  |  Cvp:
Cevap: 6
29.11.2018- 21:42

Kusura bakmayın ama aynı şeyleri tekrarlayıp durmuşsunuz.
Bu sebeple sadede gelmenizi istemiştim.
Umarım darılmamışsınızdır.
Yine söylüyorum, benim burada bulunmam sizin için büyük bir şans aslında   :)
Zira derin teorik birikiminden istifade etmeniz sizin için yararlı olacaktır.
Bunu sizin için söylüyorum.


Gerçekten üzülüyorum; yazdıklarım sadece tekrar olmamakla birlikte, içinde özellikle tekrarladığım bölümler de oluyor ama, görüyorum ki, bu bile bazen yeterli olmuyor. Ama her yazıyı da Bilal'e anlatır gibi anlatamam ki!

Ama bu kez bir toparlama yaparken, sizin için deneyeceğim :)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
30.11.2018- 10:05

Kısa bir toparlama yapılacak olursa reel sosyalizmin çözülüşünün yarattığı şaşkınlık ve ümitsizlik bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sosyalizmin geri çekilmesine yol açmıştı. Ne var ki, dünya sosyalizmi bu geri çekilmeyi belli bir zaman içinde   atlatırken Türkiye'de bu süreç oldukça uzamış ve dahası liberalizme, kuyrukçuluğa ve kerameti kendinden menkul bir solculuğa savrulmalar da yaşanmıştı.( Ulusalcılığı saymıyorum. Kavram olarak ulusalcılık yeni ve 80 sonrasında yaygın bir şekilde kullanılmaya başlansa da, genellikle bu kavram (sol)Kemalizm ile de eş anlamlı olarak savunulmaktadır. 80 öncesinde sol Kemalizm belli çevrelerde yaygındı. Evrensel yayınlarından çıkan ve sosyalizmin Cumhuriyet tarihindeki gelişimini ve örgütlerini anlatan bir kitapta -adı şimdi aklıma gelmiyor- Perincek için o zamanlar da Kemalist olduğu yorumu yapılır.)

Uzunca bir zamandır, sosyalizmin bir şekilde reddi anlamına gelen söylemlerin savunulduğu ''kerameti kendinden menkul solculuk'' böyle bir iklimde ortaya çıkmıştır. Reel sosyalizmin çözülüşü, kapitalist üretimin (sözde) ulusal sınırlar dışına taşması, bilimsel-teknolojik çağ ve Marksizmin   ''eski bir teori'' olması bu reddiyenin nedenleri arasındadır. Marksizm ya sıradan bir eleştiri olarak görülüyor ya da Marksist ustaların onlarca-yüzlerce yıl önceki düşünceleri olduğu sanılarak ''eskidiği'' ileri sürülerek artık yenisinin yazılması gerektiği anlamına gelen cümleler kuruluyor.Ülkemizde uzun yıllar kerameti kendinden menkul bir solculuğun forumlarda savunulur hale gelmesinin altyapısında bu tür etkileşimler bulunur.

Bir yere kadar ciddiye alınmaması gerekir bu konumlanışın. Çünkü Marksizm üzerine değerlendirmelerin ve çıkış noktalarının baştan sona yanlışlığı Marks'ın sosyalizminin bilimsel niteliğinin göz ardı edilmesinden, bilinmemesinden veya işlerine öyle gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bilimsellik bir kenara bırakılınca da artık her türlü üfürmeye kapı aralanıyor demektir. Bu kerameti kendinden menkul solculuk ve benzer siyasal söylemler hep bu yanlış yorumlamalar üzerinden bilimsel sosyalizmin reddine kadar uzanır hale gelmektedir.

Oysa sosyalizm için, Marks'ın sosyalizmi için bilimsel eki kullanılıyorsa, bilimsel sözcüğü sadece ''bilimle ilgili'' değil ve aynı zamanda ( burada olduğu gibi) doğrudan bilim anlamına geliyorsa, onu reddetmek, reel sosyalizmin çözülüşü de gerekçe gösterilse, öyle kolay değildir ve hatta mümkün değildir.

Marks'tan önce sosyalizm ve hatta komünizm kavramları kullanılıyordu. Marks'ın ve kuramının önemi bu kavramları bilimsel bir temele oturtmasıydı. Darwin örneğinin nedeni buydu. Ve ayrıca teorinin pratikte uygulanışı bir şekilde yanlış sonuçlar vermişse bu durum, bu sonuç mutlaka teorinin yanlışlığı anlamına gelmez. Yerçekimi örneğini de verişimin nedeni de buydu.Bu iki yaklaşım bir kenara atılarak ahkam kesmeye çalışmanın varacağı yer işte bu kerameti kendinden menkul solculuktu; ve öyle de olmuştu. Forumlarda bir dönem pıtrak gibi ortaya çıkan ve şimdilerde oldukça tavsayan bu kerameti kendinden menkul solculuğun zihinsel altyapısı ve yine bir dönem yaygınlık kazanmasının nedeni budur.

Teorinin doğruluğu pratiğin doğru işleyeceği anlamına gelir mi?
Ya da pratiğin yanlışlığı teorinin yanlışlığına neden yol açmasın ki?

Bir sonraki yorumda bunun yanıtını vermeye çalışırız.

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 8
30.11.2018- 18:25



Sayın Melnur,

Marksizm, aşılamaz ve nesnel bir gerçekliğe dayandığı için temel ilkeleri yanlışlanamaz ama geliştirilebilir, mevcut üretim ilişkileri ve sınıfsal yapı doğrultusunda yeniden uyarlanabilir.
Ayrıca teorinin sınanabileceği en önemli deneyim, pratiğin bizatihi kendisidir.
Pratik, teorinin hayatın nesnel gerçekliğine uygun olmayan yönlerinin tespit edilmesini ve yeniden şekillendirilmesini mümkün kılar.
Bu yüzden zaten Lenin'de pratik, teoriden her zaman daha önemli olagelmiştir.
Dolayısıyla sen geçmişe yönelik eleştiri yönelten her anlayışı, kerameti kendinden menkul solculuk şeklinde mahkum edemezsin.
Geçmiş sosyalizm deneyimleri bize aynısını kurmak için değil, hatalarından ders çıkararak, geri dönüşün olmayacağı daha sağlam bir sosyalizm inşa etmek için misal olabilir ancak.
Burada söylemek istediğim şey tabi ki geçmişe söverek, sosyalizmin reel mirasını reddetmek değil.
Fakat daha ileriye götürebilmek için bir özeleştiri vermek ve mevcut olana dair yeni tahlillerde bulunmak...
En basiti bugün sermayenin aldığı biçim, sınıfsal yapı, kapitalizmin ulaştığı evre ve buna paralel olarak siyasetin, kültürün, düşüncenin, sosyal hayatın aldığı şeklin Lenin veya 90 öncesinin doğu bloğu ülkelerinin varolduğu dönem ile tıpatıp aynıdır diyebilirmiyiz?
Tabi ki hayır...
Dolayısıyla devrimci bir düşüncenin dinamizmine denk düşmeyen bir muhafazakar eğilim ile reel sosyalizm deneyimlerini eleştirilemez olarak görmek doğru değildir.
Bu hatalı yaklaşımınızdan vazgeçeceğinizi ümid ediyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]