Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan

Sosyal demokratların başına bir Marksist geçerse - İbrahim Varlı

Sadece bizde değil dünyanın pek çok ülkesinde de sosyal demokratlar arayışta. Pek çok yerde derin bir ideolojik, politik kriz içerisindeler. Ekonomik krizin, salgının, pahalılık ve savaşın neden olduğu “elverişli” koşullara rağmen sosyal demokratlar kan kaybediyor. Fransa’da Sosyalist Parti eriyor. Yunan PASOK son seçimde oy artırsa da yok hükmünde. Rotayı iyiden iyiye sağa kıran İngiliz İşçi Partisi başlı başına bir muamma. İskandinav “kardeşler” başka bir âlemde.  

***

Avusturya da bu ülkelerden bir tanesi. Ancak ülkenin ikinci büyük kenti Graz’ın belediye başkanlığının Komünist Parti’nin eline geçtiği, Salzburg eyaletinde komünistlerin Parlamento’ya girdiği ülkede “sol rüzgar”ın da etkisiyle sosyal demokratların başına bir Marksist geçti: Andreas Babler.

Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPÖ) 3 Haziran’daki kongresinde 50 yaşındaki Babler,   “muhafazakar” Hans Peter Doskozil’e karşı kazanır. Seçimi önce Doskozil’in kazandığı duyurulsa da iki gün sonra seçim komisyonu başkanı Michaela Grubesa, sayım sırasında oyların karıştığını söyleyerek, yarışı Babler’in kazandığını açıklar.

***

3 Haziran 2023 tarihinde Linz’deki parti kongresinde Babler 45 dakika kesintisiz bir konuşma yapar. Ve sözlerini şu çağrıyla bitirir: "Şimdi daha fazla sosyal demokrasiye cesaret etme zamanı."

Babler "Ben bir Marksistim" diyerek sol kimliğine açıkça vurgu yapıyor. Babler ile birlikte sosyal demokratlar, çok uzun zamandır ilk kez kendisini siyasi olarak nerede konumlandırdığını söylemekten korkmayan bir lidere sahip oldu. Yani solda.

Günlerdir Alman ve Avusturya’nın sol medyası Babler’in gelişini tartışıyor. Çünkü Neues Deutschland gazetesi “SPÖ’nün başında bir Marksist” başlığıyla verdiği haberinde sanayi kenti Traiskirchen Belediye Başkanı olarak fark yaratan Babler’in Avusturya’nın ilk sığınmacı kabul merkezine ev sahipliği yapan kentte muhafazakârların ve aşırı sağcıların göç üzerinden estirdiği aşırı sağcı rüzgâra rağmen yerel siyasetin sol yüzü olduğunu aktaracaktı.

***

Babler, Aşağı Avusturya’nın küçük bir kasabasında ortaya çıkan sosyal dinamikleri sakin bir şekilde yönetir. ÖVP ve FPÖ’nün yıkıcı bir şekilde sömürdüğü göçmen meselesinde soldan bir tutum takınır, saldırıları püskürtür.

Babler’in dümeni sola kırması kendisine umut bağlanmasına yol açar. “-Daha kısa çalışma saatleri önermesi, -Eşit işe eşit ücret istemesi, -Şirketlerin ve zenginlerin daha fazla vergilendirilmesi çağrısında bulunması, -Göçmen işçiler için daha iyi koşullar istemesi, -İklim krizini öncelemesi, -AB’yi en saldırgan askeri ittifak olarak adlandırması” gibi vaat ve yorumları onun “keskin” Marksist olarak damgalanmasına neden olur.

Karizmatik Babler’in parti lideri olduğu netleştiğinde 11 bin yeni üye gelir. 150 bin üyesi olan bir parti için hiç de fena değil bu rakam.

***

Natascha Strobl, nd’de Andreas Babler’in SPÖ başkanlığına seçilmesi hakkında şunları yazıyor: “SPÖ, beklenmedik bir şekilde, her adımda son derece zorlu bir demokratikleşme sürecine girdi. Doskozil ve Babler sosyal demokrasiye farklı yaklaşımları savundular. Doskozil, rol model olarak Danimarka modeli gibi muhafazakâr-sosyal-demokrat bir yolu tercih ederken, Babler solcu, uygulamalı bir sosyal demokrasiyi savunuyordu. Açıkladığı rol modeli çarpıcı.”

***

Babler, ile birlikte uzun yıllar sonra ilke kez SPÖ, ayağa kalkma şansını elde etti. Babler ile artık umut var. Bu sadece Babler ile ilgili değil. Her şeyden önce, siyaseti yeniden düşünmek ve farklı düşünmekle ilgili.

Tüm kampanyası boyunca "sosyal demokrasinin geri dönüşünü" vurgulayan, sola meyleden. Babler bir “hayalperest” olarak tanımlanır. Yeryüzünün içine sürüklendiği bu kaotik iklimde belki de ihtiyaç duyulan tek şey bir “hayalperest” liderdir.

Şimdi tüm Avusturya sosyal demokratları küçük bir sanayi kentinden çıkan bir liderin   böyle bir siyasi umut yaratmasını tartışıyor.

Bir yıl sonraki seçimde Babler liderliğindeki sosyal demokratların şimdiden bir heyecan yarattığı ortada. Sağa değil de sola yelken kırmak dahi üzerine “ölü toprağı” serilmiş partiyi harekete geçirmeye yetti.

Özetle Avusturya’da sol adına dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Avusturya Komünist Parti’nin ( KPÖ) Graz ve Salzburg’da başarılar elde etmesi, Steiermark’taki Marksist belediyecilik modelinin başarısı ülke çapında kelebek etkisi yaratıyor. Sosyalist solun artan gücü, ana muhalefet sosyal demokratları da sola itiyor.

Avusturya sosyal demokratlarının yaşadıkları her türlü yol gösterici. Kısadan hisse, değişim “kurulların kendi içindeki toplantılara” hapsedilemeyecek kadar önemli. Değişim köklü olmalı, kadro değişikliğiyle sınırlanmamalı, sağa değil, sola yelken açılmalı.

https://www.birgun.net/makale/sosyal-demokratlarin-basina-bir-marksist-gecerse-447078

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]