Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan ve yazarlardan

Bazı tartışmaların çözümü

Asıl çözüm, farklı görüşlerin kapışmasından değil sosyalizmin yeniden oyun kuracak bir güce ulaşmasından elde edilebilir. Bu yönde sıçrama olduğunda bazı tartışmalar şaşırtıcı hızla önemsizleşecektir.

AYDEMİR GÜLER

  Güncel siyasal ayrımlar, nesnelse, yapıntı değil gerçek olduklarını sürekli hissettiriyorlarsa tarihsel derinliğe sahip oldukları düşünülmelidir. Ne kadar derine inilmesi gerektiği konusunda rivayet muhteliftir…

Örnek olsun; Alevi dinamiğinin 16.yüzyılda bir Yavuz Sultan Selim sorunuyla bağını kolayca kurabiliyoruz, ama kuşkusuz dahası da var. İslam’ın siyasal, ideolojik ve kurumsal hegemonyasının bir dizi reaksiyona neden olmasıyla konunun ilişkisi eskidir. Bölgenin kadim bir halkı olarak Kürt başlığının da kökleri tartışmalıdır. Milliyetçi ideolojiler ulusu ezelden beri var olan bir kategori sayarlar. Bunu bütün ulusal formasyonlar için geçebiliriz, ama bugünkü Kürt sorununu kavramak için, yine de hayli gerilere gitmekte yarar olacaktır. Velhasıl güncel akımların birbirlerinden ayrı hatta karşıt konumlanışlarının, kural olarak “tarihsel” kaynakları vardır.

Ancak çelişkiler, ilk günah gibi, doğdukları biçimde donup kalmazlar. Bir dizi faktörle biçimlenen bir “dönemsel bağlam” geçmişten gelen çelişkileri yeniden yapılandırır. Deyim yerindeyse, bu bir yeniden formatlama işlemidir. Toplumsal dinamikler söz konusu olduğunda eski büsbütün silmeyecektir. Yeni bir bağlam oluştuğunda bir süreliğine üstü örtülen, önemsizleşen unsurlar yeniden sivrilebilir.

Elbette bu değişimlerin sosyal ve ekonomik temelleri vardır. Yeniden yapılanmanın noktasını ise siyasal mücadele koyar. Haliyle siyasal mücadeleyi tarihin derinliklerinde değil güncelliğin içinde verebilirsiniz. Dolayısıyla muhtelif rivayetlerde ne denirse densin, bunlar ne kadar yerinde olursa olsun, tartışma bugüne dairdir.

Yine aynı örneklerden gidersek; Aleviliğin siyasal merkezle sorunlu ve gelgitli ilişkisi Cumhuriyetle birlikte özgün bir bağlama oturmuş, söz konusu kesim hukukta, kurumlarda, ideolojide karşılığı net olan laik yurttaşlığa tutunmuş, Atatürk sempatisi dokulara işlenmiştir. Kürt toplumuysa merkezi devletin güçlenmesiyle itildiği tali ve ezilmiş konumunun, bir de defalarca kana bulanması sonucu Cumhuriyetle ilişkisini kaçınılmaz biçimde “sorunlu” olarak hisseder olmuştur.

Bu örneklerde bağlamı belirleyen bir burjuva devrimi olarak Cumhuriyet ve onunla paralel modern ulus-devlettir. Burjuva devrimi devraldığı toplumsal dinamiklerin geçmişini önemsizleştirmiş, kendi tanım çerçevesini belirginleştirmiştir. Sonra; her şey gibi bu da evrilir…

Sol, 1960-80’e denk düşen yükseliş çağında bütün bu yapılara, ister istemez yeni bir bağlam sunmaya çalıştı. Aleviliğin komünal gelenekleri dağ köyündeki cemde gizlenmekten çıkıyor ve modern kentlerde formatlanmayı bekliyordu. Solun Alevi emekçilere kültürel ve politik olarak açtığı kanallar karşılık buldu. Siyasi mücadelenin koyduğu “dönemsel noktada” Nâzım Hikmet’in Bedrettin Destanı’nın, Ruhi Su’nun ses verdiği türkülerin, Birinci TİP’in sunduğu çıkış yolunun katkısı vardır. Solun cumhuriyetçi karakteri, komünal geleneklerin işçi sınıfı mücadelesinde yeniden doğmasını kolaylaştırdı. Köylü çocukları öncü işçi oldular, devrimci genç oldular. Sosyalizm kavgası verenlerse bu topraklarda tahmin ettiklerinden çok daha derin kökleri olduğunu kavradılar.

Kürt kimliği de 1960’lara, o güne kadarki durumdan farklı olarak, ağalarla değil eğitimli demokrat aydınlarla girdi. Şeyhlerden Meclise milletvekili, toprak ağalarından kapitaliste ortak devşirmenin ötesinde pek de bir açılımı olmayan egemen düzen hazırlıksızdı. Sonuç olarak “arkaik yerelin modern merkeze tepkisi” dönüşüm geçirdi. Yoksul ve aydın Kürtler ezilenlerin sömürü düzenine karşı mücadelesinin bir unsuru oluyordu. Cumhuriyetle “sorun” bitmiş değildi, ama sosyalist çözüm o sorunu başlı başına bir hesaplaşma nedeni olmaktan çıkarıyordu.

Evrim ve mücadele sürdü. Türkiye kapitalizminin yeni gözdesi İslamcılık örnek verdiğim akımlara yeni bir bağlam dayattı. Her etki, tepkisiyle birlikte varlık kazanır. Bu anlamda yukarıdaki “nokta koyma” deyimini mutlaklaştırmak yanlış olur. Solun kucakladığı Alevi ve Kürt dinamikleri de Alevici ve Kürtçü tepkiler üretmişti. Sosyalizmin çözümünün parçası olmak yerine kendi özerk çözümlerini aradılar… Bugün de İslamcı kuşatması da birçok tepki görüyor. Ancak verili durum ne olursa olsun, dinci gericilik 21.yüzyıl başında Türkiye’de çeşitli toplumsal, ideolojik, politik akımlara güncel bir bağlam sunmuş bulunmaktadır. Bugünkü mesafeler, ilişkiler, karşıtlıklar, tarihsel kökenlere sahip olsalar da, somut olarak bu bağlamın ürünüdür.

Yükseliş çağımız, Türkiye sosyalizminin kendisini toplumsal bir deneye tabi tutabildiği en önemli zaman aralığıydı aynı zamanda. O yıllarda sosyalizm bu yazıda bahsi geçen iki akımla yeni bir ilişki kurmuş, güçlü bir davette bulunmuştu. Sosyalizmin domine ettiği bu ilişki sayesinde, bütün bileşenlerin kimlik kartına yeni tanımlar işlendi. Dinci gericilik bu tanımları kazımak için büyük bir uğraş verdi. Ancak kısa sayılmayacak bir mesainin sonunda 2023 itibariyle sular durulmuş olmaktan uzaktır.

Sosyalizm, suların durulmasını değil devrimi arar. Oysa düzen içi akımlar istikrar yaratmak zorundadırlar ve bu görev açısından bakıldığında dinci gericilik başarılı olamamıştır. Konumuzla ilgili kısmi başarılarıysa bizim açımızdan ağır sorunlar anlamına gelmektedir.

Aleviliğin tarihsel derinliğe sahip komünal, eşitlikçi, aydınlanmayla barışık bir dinamik olmaktan İslamın bir mezhebi olmaya doğru gösterdiği kayma, gericiliğin kısmi başarısı sayılabilir. Kürt dinamiğinde Cumhuriyet karşıtlığının güçlenmesi de İslamcılığın memlekete attığı format çerçevesinde, kurduğu dönemsel bağlam içinde yaşanan bir olgudur.

Bunları neden mi yazdım? Söz konusu akımlardan, sosyalizmin geçmişte oluşturduğu bağlamın dışına hatta karşısına taşan örnekler çıkabiliyor. Buradan güncel polemiklerin ve tarih değerlendirmelerinin feyz almaması mümkün değildir. Elbette tartışılacak… Ama benim bu yazıyı bağlayacağım yer şu olacak: Asıl çözüm, farklı görüşlerin kapışmasından değil sosyalizmin yeniden oyun kuracak bir güce ulaşmasından elde edilebilir. Bu yönde bir sıçrama olduğunda bazı tartışmalar şaşırtıcı bir hızla önemsizleşecektir. Öte yandan sıçrama olmadığı sürece tartışmaların bir verim sağlama olasılığı pek düşüktür.

https://haber.sol.org.tr/yazar/bazi-tartismalarin-cozumu-387840

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]