Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Resim Ekleme

İşte kanıt .12 eylülde Konya da yapılan şeriatçı mitingi cunta gereçesini bu mitinge dayandırmıştı.Cuntaya karşı direnebilecek kitleleri de pasifize edilmesi amacı sağlsnmıştı. Yani ülkede faşistlerce sağlanan kaottik ortam bu mitingle pekiştirilmişti. 12 eylüle gelirken maraş çorum,sıvas olayları sağcılar tarafından yaratılmış,kim neden niçin yaptığı belli olmayan olaylar yaratılmaya çalışılmıştı. Hatta daha ileri gidip tren raylarına bombalar konup sabotajlara yönelinmişti.

Tüm bunları yapanlar ve başta iktidarda bulunan sağcı AP tarafından ortam sağlanmıştır. ''bana sağcılar suç işliyor dedirtiremezsiz'' diyen Demirelin kendisidir. Çorum da yapılmak istenen ve başarılamayan alevi etnik katliamı tartışmalraında ''çorumu bırak Fatsya bak''diyen yine bu ülkede sağcılar olmuştur.

Kısaca bu ülkede cuntaların gelmesine çanal tutan bu amaçla çalışan olanak yaratanlar   sağcılar olmuştur. Çünkü cunta bu kesimlerin işlerine gelecek uygulamalar yapmaktadır.

Toplumsal süreç ekonomik olarak dinamik olmak zorundadır. Bu ekonomik zorun bir sonucudur. Kapitalizm ve burjuva egemen alanlarını genişletmek ve burad da temel ihtiyaçlarını giderecek kitlelere uluşmak zorundadır. Bu evrimsel ve süreç olarak gelişsede siyasal anlamda ifade bulmaması,sömürü amaçlı ulaşabildiği yerde siyasal iktidarını kurmak ister ve bu kurumlarını yaratır.

Anacak burjuva ve kapitalizm burada paradoksla karşılaşır. Siyasal ilericilikten yana değildir. Toplumun siyasal ilericiliğini bastırmakla da mükelftir. Yani bir yandan egemen olmak isterken ,kapitalizmin uluslararası   ölçekli gelişimi siyasal talepleri üst aşamaya,yani kapitalizmin istediği ve arzu etmediği yönde gelişir.

İşte Kapitalizm ve burjuva bizim gibi ülkelerde,cuntalar aracılığı ile bu gelişkin siyasi talepleri engelerken ,yukardan merkezi olarak kendi kurumlarını oluşturma çabasına zorunlu olarak girer. Burjuva burada hem kendi egemenliğini tesisi etmek bu amaçla ,ağ şıh ve feodel egemenliği yıkmaya çalışırken: diğer taraftan kapitalizmin uluslar arası gelişimine parelel bu ülkelerde gelişen toplumsal siyasal eğilimleri baskı altına alır. Bunları toplumsal olarak geri cephelere sürükler ...


toplumcu  |  Cvp:
Cevap: 1
03.12.2013- 12:50

Solu darbeci olarak göstermeye çalışanların ibret verici geçmişlerinin küçük bir örneği. Biraz daha araştırma yapılsa altından kimbilir kimler çıkar.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
03.12.2013- 19:56

Kim çıkacak; bugün ortada ne kadar AKP yandaşı ''liberal'' varsa hepsi o zamanlar ''darbeci''ydi.

owert  |  Cvp:
Cevap: 3
04.12.2013- 00:35

Alıntı Çizelgesi: toplumcu yazmış

Solu darbeci olarak göstermeye çalışanların ibret verici geçmişlerinin küçük bir örneği. Biraz daha araştırma yapılsa altından kimbilir kimler çıkar.



Bence bura da kim ve hangi kişilerin çıkacağı değil,sağcı idelojinin bu ülkede neden böyle olduğunu irdelemek gerek.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
05.12.2013- 18:54

''Sağcı ideoloji'' her ülkede böyle bir yönetim tarzı gösterir. Yeter ki, ihtiyaç hissetsin.İhtiyacı olduğunda burjuvazi ''demokrasiden'' faşizme, askeri diktatörlüğe geçiş yapmaktadır ki, varlığını-egemenliğini sürdürmesinin başkaca da bir yolu yoktur.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 5
08.12.2013- 04:18

Bu dergi 12 Eylül 1980 öncesinin değil, 12 Mart 1971 öncesinin dergisi. O yılları yaşamamış olan genç arkadaşların o günleri değerlendirmesi zor tabii. 1971'de bir yandan ülke büyük bir kriz içindeydi. Ekonomik kriz, sosyal kriz, siyasi kriz. Buna bağlı olarak da Türkiye'de devrimci yükseliş yaşanıyordu. Bu devrimci yükselişe karşı Amerikancısı, hızlı milliyetçisi, yobazı kol kola savaş veriyordu. O zaman TSK tam olarak ele geçirilmiş değildi. Ordu içinde de, özellikle genç subaylar arasında devrimci subaylar vardı, Harbokulu'nda devrimci öğrenciler vardı. Ordu içinden sol bir darbe de bekleniyordu. Hatta Doğan Avcıoğlu gibi bazı sosyalist aydınlar böyle bir darbeden medet umuyordu. Zaten 12 Mart 1971 darbesi bu nedenle yapıldı. Bugün bazısı AKP içinde ön saflarda yer alan ve darbe karşıtlığı edebiyatı yapanların, o zaman Memduh Tağmaç öncülüğündeki sağcı generallerin darbesine çanak tuttukları görülüyor. Bugün AKP'de yer alan bu adamların sola karşı yapılan faşist 12 Mart darbesinin planlayıcılarından oldukları açıktır. Dergi, Şubat 1971 tarihli, hemen arkasından darbe geldi zaten. Ülkeyi kana buladılar, solcuları astılar, kestiler, sol örgütleri bitirdiler, anayasayı istedikleri gibi değiştirdiler. Değil komünistlere, sosyalistlere legal siyaset olanağı bırakmak, meslek örgütlerine bile ilerici siyaseti yasakladılar. Ordudan, Harbokulundan yüzlerce solcu subayı, genci de attılar, pek çoğunu, diğer solcularla birlikte kodese tıktılar. Generalleri kapitalist yapmak, kirli kapitalist düzenlerine yamamak için OYAK'ı da o dönemde kurdular.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 6
08.12.2013- 23:20

Burada adı geçen Atilla Yayla, o Atilla Yayla değil mi? Hani çok liberal açıklamalarıyla AKP'nin gönlüne taht kuran Atilla Yayla?

Bu liberal geçinenler iktidara geçtiklerinde liberal, sol bir ayağa kalktığında en zorlusundan faşizme göz kırparlar. Burada artık göz kırpma da   yok.   Açık seçik komünistlere ölüm diye haykırıyorlar.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
22.02.2014- 18:07

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Burada adı geçen Atilla Yayla, o Atilla Yayla değil mi? Hani çok liberal açıklamalarıyla AKP'nin gönlüne taht kuran Atilla Yayla?

Bu liberal geçinenler iktidara geçtiklerinde liberal, sol bir ayağa kalktığında en zorlusundan faşizme göz kırparlar. Burada artık göz kırpma da   yok.   Açık seçik komünistlere ölüm diye haykırıyorlar.




Liberaller sol güçlendiğinde soldan yana tavır takınırlar, gericilik şaha kalktığında o gericilikten demokrasi ve özgürlük çıkarma yarışına girerler. ''Sakıncalı Piyade'de Uğur Mumcu'nun ''sağcıyla sağcı/solcuyla solcu/çevir kazı yanmasın/çevir de çevir/ çevir kazı yanmasın/devir bu devir. dediği gibi. ( Müzikler de Timur Selçuk'tandı.)

Bugünün liberal geçinenleri dünün dönekleri ve gericileridir. Bunlara dönemin ürettiklerini de kattığınızda karşımıza çıkan tablo AKP şakşakçılığından başka bir şey değildir. Ağızlarından demokrasi ve özgürlük lafı hiç düşmez, ama bu demokrasi ve özgürlüğün neden Tuzla tersanelerine hiç uğramadığını, neden işçi cinayetlerinin bu toplumda bu kadar yüksek olduğunu hiç gündeme taşımazlar. AKP'yle birlikte ulusal gelirin üç dört kattığını hep dile getiriler de, bu artıştan anasının kucağında açlıktan ölen bebeğin payına neden hiç bir şey düşmediğini hiç sorgulamazlar.

Liberalizm kapitalizmin yaşam öpücüğüdür.
Liberalizm kapitalizmin ideolojisinden başka bir şey değildir.

Neo-liberalizm ise reel sosyalizmin çözülüşünden sonra bütün dünyaya ihraç edilmek istenen vahşi kapitalizmin demokrasi ve özgürlük adına parlatılma çabasıdır. Ne kadar liberal varsa, kendini öyle niteleyen varsa, hepsinin ortak özelliği de budur; kapitalizm ve özel mülkiyet.

Yönetim biçimi demokrasi olmuş, askeri diktatörlük veya faşizm bir yerden sonra biçimsel farklılık değil de nedir?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]