Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan ve yazarlardan

İyi ki varlar.../Erbil Tuşalp

Hoşgeldin Mustafa Balbay

Eskiyen zaman, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne başka bir pencereden bakmayı zorunlu kıldı. Yaşlı bildiriyi köşesine çekilmeye zorlayan güncel koşullar “yeni pencere-yeni bakış” gereğini kaçınılmaz olarak gündeme getirdi.

Bu saatten sonra ülkenin ve bölgenin insan hakları piyasasına bu pencereden bakılmalı. Orta Doğu demokrasi pazarının kokuşan temel insan hak ve özgürlükler çöplüğündeki sorunlar, bu görüntü ışığında araştırılmalı.

Öncelik elbette Türkiye çöplüğündeki gerçeklerde olmalı.

O çöplükte Anayasa ve yasa değişiklikleri, uyum yasaları ve demokrasi paketleri gibi “yetmez ama evet” histerisi ile alkışlanan “beyhude çabalar” var.
İslam referanslı bu değişim-dönüşüm “tuluatı’na” rağmen hak ve özgürlük sorunlarının her gün biraz daha derinleştiği gerçeğinden kaçmanın olanağı yok.

NE DERSE O
Türkiye’de hak aramanın, karşı çıkmanın, eleştirmenin, muhalif olmanın, adil yargılanmanın giderek güçleştiği artık sır değil. Devletin saklısı gizlisi yok. Ülkede “başbakan ne derse o olur rejiminin!” saat gibi işlediğini yediden yetmişe cümle alem herkes biliyor.

Rejimin her tür sorunu yetenekli rejisörün kararlılığıyla anında çözülüyor. Aklar karaya, karalar aka dönüşüyor. Hak ve özgürlükler konusunda iktidar sözcülerinin ağzında bakla ıslanmıyor. Kahramanlar hain, hainler kahraman ilan ediliyor.

Bağırsakların temizlenmesi sorun olmaktan çıkıyor. Her gün biraz daha azgınlaşan alan iktidar sandığa gitmeye kısa süre kala kontrolden çıkıp altına kaçırmaya başlıyor:

Özgürleşme masalıyla özgürlük, eşitlik maskesiyle eşitlik, ihale çetesiyle ekonomi, özelleştirme mafyasıyla mülk, polis tercihiyle güvenlik, dindar toplum tuzağıyla çağdaş yaşam, anayasa ve yasa değişiklikleriyle hukuk devleti toprağa gömülüyor.

KÜÇÜK BİR UYARI
Bunca zaman, en azından “son on yılda ne oldu böyle oldu” sorusunun basit bir yanıtı var.

Önce “demokratikleşme yalanı demokrasinin ipini” çekti, demokrasi kendi adını taşıyan bir dikta rejimine kurbanı oldu. Sonra evrensel doğrularından uzaklaştırılan, olmazsa olmazlarından koparılan demokrasi piyasa koşullarına terk edildi.

Referansı İslam olan demokrasi tercihi iktidar olunca antiempeyalizme, antikapitalizme, antişovenizme kapılarını kapattı. İmam hatipli hacılı hocalı, tesettürlü türbanlı, tarikatli cemaatli, fetvalı hutbeli demokrasi arayışına girişti. Muhafazakar demokrasi ucubesinin arkasına saklanarak Amerikan ordusuyla el ele gönül gönüle “Müslüman katliamına” katıldı.

“Amerikan askerlerinin sağ salim evlerine dönmesi için dua ettiğini” söyleyen Başbakan Bay Tayyip; vurulup yere düşen kendi ülkesinin çocuklarını “şehitler elbette gelecek, şehadet bir makamdır” diye özendirecekti.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 65 yaşına bastığı gün hakları ve özgürlükleri, bağımsızlığı ve demokrasiyi, barışı ve kardeşliği savunan insanların duyarlığına emanet etmek istediğim küçük bir uyarım var.

İnsan hakları savaşcısı dostlar, arkadaşlar, yurttaşlar lütfen unutmayın.

Ülkemizin “makam arabasının penceresinden uzattığı işaret parmağıyla protestocu bir genci polise ihbar eden bir cumhurbaşkanı” ile “on üç yaşında bir çocuğun gırtlağına sarılıp öfkeyle boğazına sıkan bir başbakanı” var.

İyi ki var. Onlar olmasalar temel haklar ve özgürlükler ne işe yarar?

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/erbil-tusalp/iyi-ki-varlar-83924

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
10.12.2013- 14:26

‘Yetmez ama evet’çiler bizi salak mı sanıyor?
Külyutmaz Okur


“Hafta içinde, Anayasa Mahkemesi’nin Balbay ve Haberal’a ilişkin kararı, kişi hak ve özgürlüğünü koruyan, seçilmişliği ve halkın iradesini esas alan çok değerli bir karardır. ‘Yetmez ama evet’in tarihi bir sonucu!”

Dün Radikal’de okudum bu satırları. Sedat Yurtdaş yazmış. Yazarı pek tanımadığımdan, yazısının da her tarafı ünlemlerle dolu olduğundan, acaba ironi mi yapıyor diye tekrar okumak zorunda kaldım.

İroni falan yok. Mustafa Balbay’ın tahliyesi, “yetmez ama evet” sayesindeymiş!

Yahu Balbay’ın tutuklanması, bunca yıl hapiste yazması sizin sayenizde, be yetmez ama evetçi!

Bak şu satırları hatırlar mısın:

Oya Baydar: “[Balbay’ın] tutukluluk nedeninin ve dava dosyasındaki yerinin gazeteci olarak yazdığı yazılar falan değil, darbe planlarına bulaşmak olduğunu bilmiyor muydunuz? Neydi sizleri darbe teşebbüsü suçlamasını aklamaya, desteklemeye sürükleyen?”

Peki Ali Bayramoğlu’nu? “Örneğin kimi köşe yazıları Balbay’ın tutuklanmasını, anlaşılması zor bir ‘düşünce özgürlüğü’ meselesi ilan ettiler ve onun imza gününe onun adına katıldılar. Anlaşılması gerçekten zor...”

Emre Aköz veya da? “Günlükler, Balbay’ın gazeteci gibi değil, darbe heveslilerinin basın danışmanı gibi davrandığını ortaya koyuyor.”

Vallahi arşiv falan tuttuğum yok. Bunları internette 5 dakikalık aramada buldum. Sen çok değil bir saatini verirsen, bunlar gibi yüzlerce örnek bulursun.

Salak mı sanıyorsunuz bizi?

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kulyutmaz-okur/yetmez-ama-evetciler-bizi-salak-mi-saniyor-83928

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
12.12.2013- 10:37

''Bizim sayemizde oldu'', ''Yetmez ama evet''çiliğimizde ne kadar haklı olduğumuz   ortaya çıktı'' ve benzeri bir yığın argümanla Balbay üzerinden günah çıkartmaya çalışıyorlar. Evet, sanırım bizleri ''salak sanıyorlar''! Ya da Balbay'ın çıkışıyla birlikte yetmez ama evetçiliğin altındaki ezilmişliklerini böyle dışa vurmaya çalışıyorlar. Geçenlerde Ilıcak da, Nagehan Alçı da bunu yinelemişti, utanıp sıkılmadan. İnsanın ar damarı çatlar.

Akıllarına AKP'nin siyasi, ekonomik ve toplumsal alandaki iktidarını böylesine perçinlemesinin altında 12 Eylül referandumu ve o referandumda ''AKP'ye evet'' anlamından başka bir şeye gelmeyen 'yetmez ama evetçiliğin ya da boykot kararlarının yattığını getirmiyorlar.   AKP bugün bu kadar muktedir hale gelerek çığırından çıkmış bir hale gelmişse, züccaciye dükkanına girmiş bir fil gibi hareket etmekten çekinmeme durumuna gelmişse bunun nedeni ''dışarıdan' aldığı dolaylı ve dolaysız destekler nedeniyle değil midir?

Şimdi de utanmadan sıkılmadan Balbay üzerinden ''bizim yüzümüzden'' deyip zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorlar.

Evet, sizin yüzünüzden oldu, bu ülke bu hale gelmişse sizin yüzünüzden...
AKP gericiliğinin   bu ülkede yarattığı ve belki de kuşaklar boyunca çekilecek olan yıkım hep sizin yüzünüzden...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]