Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan ve yazarlardan
27.12.2013- 22:54

Son noktayı halk koymalı
Tunç Sipahi


Henri Barkey, eski CIA Ortadoğu istasyon şefi, Kılıçdaroğlu'yla görüştürülen "mahşerin 4 atlısından biri", eskiden Erdoğan'ı parlatanlardan, diyor ki: "Olanlardan rahatsız olan AKP'liler, Gül etrafında birleşin, Erdoğan yetkisiz cumhurbaşkanı olsun". Wolfowitz'in de saf değiştirdiğini kaydedelim; Erdoğan'ın"baş parlatıcısı" oydu. Buna Amerikan ordu jargonunda "honorable discharge" denir: Onurunla terhis ol. Alternatifi "dishonorable discharge": Yani ordudan atılırsın. Bu mudur, bunun için mi buradayız? CHP "yedeklenmiş", hatta belki koalisyona giderse "uyumlu" ortak kaydedilmiş görünüyor. Halk seyirci midir?

Ben seyirci değilim. Bıktım artık gözlemci sıfatıyla analiz yapmaktan. Hayır, ben artık bir düzeyde "aktörüm". Siz de öylesiniz. 31 Mayıs gecesi aktör oldunuz. Bu mide bulandırıcı, en gerici senaryoyu kabul etmiyoruz.

Bu kadar işi mendillerimize gül oyası işlemek için yapmadık. Gül-Gülen-Sarıgül... Kabul etmiyoruz.

CHP'ye daha fazla "vurmak" istemiyorum; o en kolay iş. Zamanlamayı bilmek lazım. Ama CHP genel merkezi bu kafada devam ederse, CHP'yi daha da sert eleştirmek -CHP'lileri değil- kısa sürede kaçınılmaz hale gelecek. 2014 sonunda siyasi harita değişmiş olacak ve biz malum kişiden bahsetmiyor olacağız. O artık yok. Teorik olarak yok, tarihi olarak yok ve pratik olarak yok hükmünde. Ama topun tamamı çizgiyi geçmeden gol olmaz. Diktatörün geleceğimizde olmaması için sağcılarla el ele kol kola girmek değil, "tüm ülkenin siyasi çizgisini değiştirmek istiyoruz" demek lazım.

Geleceğimizde olmaması için "ABD getirdi, ABD götürür" rehaveti -ve onursuzluğuyla- TV karşısında çekirdek çitlemeyerek oy sandıklarını korumamız da gerekiyor. Sol Cephe'nin bir işi de budur: Kendi oyumuzu koruyacağız, hatta mecburen CHP'nin sandıkları korumakta pasif kalmamasını da sağlayacağız. Bu iş de bize düşüyor. Sonrasında Türkiye'nin siyasi geleceğinde Erdoğan olmayacak. Olmayacak da, ne olacak, kim olacak?

Bu kadar işi mendillerimize gül oyası işlemek için yapmadık. Yıllarını verenler var, senelerce okuyan, dirsek çürütenler var, bedel ödeyenler var. Gül-Gülen-Sarıgül... Kabul etmiyoruz.

Sol şimdi kitleselleşemeyecekse ne zaman kitleselleşecek? En uygun zaman. Lakin kabul edelim: Biz düşürmeliyiz ama "biz" düşüremeyiz. Tek başına olmaz, olmuyor, olmayacak. Karışık ruh halini bırakıp, kendimizi uluslararası siyasi analist -futboldan sonraki en gözde kahve sohbeti- rolünden çıkarmamız lazım. En rafine analizi yapsak ne olacak? Aktör biz değiliz ki. Böyle aktör olunmuyor. Mantık gayet basit olmalı: Bizim işimiz düşürmektir. Biz düşürmeliyiz. Tek başına olmuyor: Halkla beraber düşürmeliyiz. Halktan kastımız emekçi halkımızdır.

Sol Cephe bunun için var. Ön bahçe, arka bahçe olsun diye değil.

Dünyaya bakışımız kimliğimizdir. Temel pozisyonumuz da bellidir. Lakin dilimiz çok daha popüler imgelere yakın olmalı. Dilimiz, üslubumuz esner, değişir, yaratıcı olur. "Biz" değişmeyiz. İdeolojik netliğimiz sigortadır. Siyaset yapma tarzımızdaki en küçük yaratıcılık arayışı kimliğimizi sulandırmak anlamında algılanırsa, siyasetin s'sini yapamayız.

Çok önemli fırsatlar çıkacak bu sene. "Biz" orada olmalıyız. Son noktayı koymak istiyorsak, sonrasında "biz" olmak istiyorsak, halkla beraber olmalıyız. Biz artık yalnız kalamayız. Biz artık kitleselleşmeliyiz.

Ben orada olacağım. Biz orada olacağız. "Siyasi aklımız" bizi oraya taşıyacak. Bu aklı biliyorum, bu aklı yakından tanıyorum. Bu akıl bizim ortak aklımızdır. Ne yapacağımızı açıkça dile getirmeye başlayacağız. Dinleyin ve anlatın!


SOL

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]