Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan
umut  |  Cvp:
Cevap: 9
27.01.2014- 22:34

İşkence raporunun kaynağı tescilli sahtekar

Resim Ekleme

 
Suriye'de yönetim tarafından işlenen savaş suçlarını belgelediği iddia edilen ve Katar tarafından finanse edilen raporun kaynağı olduğu belirtilen kişinin sahtekar olduğu bizzat Türkiye Dışışleri Bakanlığı tarafından duyurulmuştu.

(soL - Dış Haberler) Suriye yönetiminin 11 bin muhalifi sistematik olarak katlettiğini öne süren raporun kaynağının daha önce Türkiye Dışışleri Bakanlığı tarafından sahtekarlıkla suçlandığı ortaya çıktı.

Hükümete yakınlığı ile bilinen Star gazetesinde “Soykırımı o belgeledi” başlığıyla yayımlanan haberde, rapora dayanak olan 55 bin fotoğrafın Abdülaziz Cesim eş-Şalal tarafından ulaştırıldığı öne sürüldü. Star, Suriye yönetimine karşı militanları destekleyen Katar tarafından finanse edilen raporda “Sezar” kod adıyla anılan kaynağın “25 Aralık 2012’de yayınladığı bir video ile rejimden ayrıldığını duyuran Askeri Polis Komutanı Korgeneral Abdülaziz Şalal” olduğu iddiasını aktardı.

Tescilli sahtekar
Eş-Şalal 2012 yılının Aralık ayında taraf değiştirmiş ve militanların destekçisi bir diğer ülke olan Suudi Arabistan'ın televizyonu El Arabiya'da neden kaçtığını anlattığı bir video yayımlanmıştı. Videoda Şalal, “Askeri Polis Komutanı Tümgeneral” olduğunu iddia ediyor ve “rejimin katliamları nedeniyle taraf değiştirdiğini” iddia ediyordu. Uluslararası medyada geniş yer bulan ve “bugüne kadar taraf değiştiren en yüksek rütbeli kişi” olarak duyurulan Şalal'ın sahtekarlığı Türk Dışışleri Bakanlığı tarafından ortaya konulmuştu.

Rapor şüpheli, zamanlaması manidar

Şalal'ın taraf değiştirmesinden dört gün sonra Hürriyet'den Uğur Ergan'a bilgi veren Dışışleri yetkilileri “İsmi aynı ama bu askerin rütbesi tümgeneral değil albay. Polis gücünün başında olduğuna dair henüz bir bilgi yok. New York Times’ta bu kişinin motosikletle dört saat süren tehlikeli bir yolculuk sonrası Türkiye’ye geldiği belirtiliyor. Henüz böyle bir bilgiye ulaşmış değiliz. Suriye Ordusu aleyhine konuşan kişinin kim olduğu araştırılıyor. Albay Cesim El-Şelal’le ilgili verebileceğimiz tek sağlıklı bilgi Cilvegözü’nden Türkiye’ye giriş yaptığı ve Suriyeli asker mültecilerin kaldığı Apaydın Kampı’na yerleştiğidir.” demişlerdi.

Star gazetesi ise Şalal'ın “Gizlenmek güçleşince kaçtığını” iddia etti ancak haberde bir başka çelişki daha bulunuyor. Rapora göre “Sezar” yani kaynak “geçtiğimiz Ağustos ayına kadar görevi süresince çektiği 55 bin fotoğrafı bir flaş bellek ile Suriye dışına kaçırdı”. Rapordaki kaynak ile Star'ın kaynağının kaçma tarihleri arasında sekiz ay fark bulunuyor.

Önceki çelişkiler
Birleşmiş Milletler tarafından tek kaynağa dayandığı için “makul bulunmayan” rapordaki tek çelişki de bu değil:

-Rapor Suriye'deki militanlara para ve silah ulaştırdığını gizlemeyen Katar tarafından finanse edildi.

- Rapor Suriye'deki savaşın çözüme kavuşturulması için 22 Ocak'ta başlayan Cenevre-II görüşmelerinden iki gün önce açıklandı. Üstelik bu görüşmelerde, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve ABD, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın istifasını dayatıyor. Raporu hazırlayanlar ise ellerindeki belgenin Esad'ın yargılanmasını sağlayacak içeriğe sahip olduğunu iddia ediyor.

- Raporu hazırlayan Carter-Ruck Co. adlı Londra merkezli hukuk firmasının daha önce Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD tarafından el Kaide'ye para aktarmakla suçlanan Yasin el-Kadı ve Tunus Müslüman Kardeşleri'nin lideri Reşid Gannuşi gibi isimleri temsil etmiş olması dikkat çekiyor.

- Yayımlanan fotoğraflarda bazı kişilerin yüzlerinin ve duvar yazılarının sansürlenmesi ise dikkat çekiyor. Şam yönetimi bu fotoğrafların bir kısmının Suriye ordusunca öldürülen militanlara, bir kısmının da militanların kaçırarak işkenceyle katlettiği sivillere ait olduğunu iddia etmesi, fotoğrafların bazılarının neden sansürlendiği sorusunun yanıtını daha da kritik hale getiriyor.

- Raporun hazırlanması sırasında “Sezar”ın irtibat kurduğu ekip Suriye Ulusal Hareketi (SUH) adlı muhalif örgüt. Bu örgütün tepe isimleri ise Suriye Müslüman Kardeşleri'ine mensuplar. Dahası SUH lideri İmad el Din el-Raşid, esir aldıkları Suriyeli askerleri katlederken görüntülenen Katar destekli Sukur'uş Şam grubuyla yakın ilişkilere sahip.

- Fotoğraflar 12 Ocak'ta Suriyeli muhaliflerin twitter hesaplarından yayımlanmıştı. Bu hesaplarda fotoğrafları sızdıran kişinin rapordaki gibi askeri polisten değil, askeri istihbarattan olduğu iddia edilmişti.

sol

umut  |  Suriye: Gerçek Savaş Suçluları Kim?
Cevap: 10
27.01.2014- 22:43


Suriye: Gerçek Savaş Suçluları Kim?



Michel Chossudovsky

Batı medyası, Uluslararası Af Örgütü ve kendini insani yardım örgütü olarak tanımlayan diğer birçok yapılanma yayımlanan binlerce fotoğrafın ardından Suriye aleyhine savaş propagandası başlattı.

Yürütülen karalama kampanyasında Suriye hükümetinin uyguladığı iddia edilen zulüm öne çıkarılıyor. İddialar, Cenevre-2 Barış Görüşmeleri’nin başladığı tarihte ortaya atıldı.

Haberlerde “Suriye ordusundan askeri polis fotoğrafçı” olduğu söylenen bir kişinin “yaklaşık 11000 kişinin maruz kaldığı sistematik işkencelerle katliamların, Nazi ölüm kampları koşullarını hatırlatan vahşetin somut delillerini” ortaya koyduğu iddia ediliyor. (CBC, 21 Ocak 2014)

“Savcılardan biri, ‘sanayi çapında katliamı’ işaret eden delillerin, İkinci Dünya Savaşı dönemindeki Belsen ve Auschwitz toplama kamplarını hatırlattığını belirtiyor.” İşkence gördüğü anlaşılan cesetlerin bazılarının gözleri yoktu. Bir kısmında ise boğulma veya elektrik akımı vererek öldürme belirtileri mevcuttu. (Ibid)

  Uluslararası Af Örgütü, fotoğrafların “şüpheye yer bırakmadığını” açıkladı:
“Dövülmüş, yakılmış, çürümüş, boğulmuş cesetler kirli koridorda yatıyordu. Bazılarının açlıktan öldüğü anlaşılıyordu. Kiminin ise gözleri yoktu. Bir kısmının elektrik akımı verilerek öldürüldüğüne dair belirtiler vardı. Vahşeti tarif etmek neredeyse imkânsız.” (Ibid)

Ana akım medya, “şüpheye yer bırakmayan delillere” işaret ederken, “Sezar” kod adlı, polis memuru olduğu iddia edilen kişinin kimliğinin belli olmadığını, fotoğrafların kaynağının belirsiz olduğunu doğrulamak durumunda kaldı.

Dikkatlice okunduğunda ana akım medyanın kendini yalanladığı anlaşılıyor:
Reuters, haberi yeniden gözden geçirdi; ancak Sezar’ın fotoğraflarının güvenilirliğini teyit etmeleri veya Sezar ile irtibata geçmeleri mümkün olmadı. (Vurgular yazara ait.)

Basında yer alan haberde de durum aynı:
“Mevcut durumda, karşı tarafta yer alan kişilerin de ciddi suçlar işlemediklerini söylemek mümkün değildir. Üst düzey yetkililerin, her iki tarafın da suç işlediğini ifade edebileceklerini düşünüyorum. Buna dair kanıtlar mevcut.”

Uluslararası Af Örgütü, soruşturmayı derinleştirmeye mahal bırakmadan, temel savını çürüttü ve şu iddiayı ileri sürdü:

“Fotoğrafların gerçekliğini ispatlayamamakla beraber, iddiaların Uluslararası Af Örgütü’nün Suriyeli yetkililerin devre dışı kalması ve işkencenin yaygınlaşmasına ilişkin yürüttüğü soruşturma ile tutarlı ilerlediğini ifade edebiliriz.” (Vurgular yazara ait.)

Gerçek savaş suçluları kim?
Yürütülen son propagandanın altında yatan sebep, Suriye hükümetini suç örgütü olarak lanse ederek Suriye halkına karşı büyük savaş suçları işleyen hakiki mücrimleri aklamaktır.

Batılı hükümetler ile müttefiklerinin – ABD, Britanya, Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar buna dâhildir – ellerinde kan var. İnsani felaketleri tetikleyenler, sorumlular bizzat onlardır. Terörizm, bu saldırgan savaşta işgalin zalim aracı olarak kullanılıyor.

Savaş Suçluları: El-Kaide’nin Batılı Terbiyecileri
Özel istihbarat kuvvetlerinin devreye girmesi ile karşı karşıyayız: El-Kaide teröristlerinin uyguladığı zulümler, Batılı terbiyecilerinin yabancı paralı askerleri tarafından destekleniyor. Bu korkunç suçların sorumluları onlardır.  

Batılı askeri birliklerin doğrudan sebep olduğu suçlar – mantık kurallarını altüst ederek – Beşar Esad hükümetinin üzerine gelişigüzel biçimde atılıyor. Saldıran devletler, suçları savaşın kurbanlarının üzerine atıyor.

El-Kaide isyancıları, emirleri yerine getiren, Batılılar, Suudiler ve Katar özel birlikleri tarafından eğitilen paralı askerlerden oluşuyor. İstihbarat operasyonlarının parçası olarak harekete geçiriliyorlar. Korkunç suçlara sebep olanlar bizzat bu devletlerin hükümetleri, NATO’nun yöneticileri ve GCC (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi) üyesi ülkelerdir.

Batılı ordu birlikleri pes etmesi ve “rejim değişikliğini” kabullenmesi için Suriye’ye baskı yapıyor. Aksi durumda ülkeye daha fazla terörist göndermekle tehdit ediyorlar.  

Terörizm ve Terörle Mücadele
El-Kaide CIA tarafından kuruldu. Terörizm, ülkelerin istikrarını bozarak onları yerle bir etmenin bir aracı olarak kullanılıyor.

İşin komik tarafı, Obama yönetimi “Terörizme Karşı Küresel Savaş” adı altında terörizmi destekliyor. Bunun için de El-Kaide’nin yaya birliklerini Ortadoğu ve Orta Afrika’ya salıyor.

Terörist saldırılar dikkatlice planlanıyor. Saldırıların ardından Batılı hükümetler şunları söylüyor: (Alıntılar George W. Bush’tan)
  “Ya bizimlesiniz ya da teröristlerle”,
“Terörizme karşı mücadelede birlikte hareket etmeliyiz.”
Esas soru şu: Terörizme karşı mücadele etmeliyiz; fakat kim bu teröristler?

Cevap:
Suriye’de, Yemen’de, Somali’de, Libya’da, Mali’de, Nijer’de, Nijerya’da… Terörizmi destekleyen devletlere karşı mücadele edilmelidir.

Ölüm mangaları gönderen teröristleri hedef alan bir mücadele yürütülmeli. Yani hedef El-Kaide ile onların CIA-Pentagon-Beyaz Saray’daki terbiyecileri olmalıdır.

Teröristlerle müzakere
Acı ama gerçek: Batılılar ile müttefikleri; yani savaş suçluları Montrö’deki Suriye Barış Konferansı’nda müzakere masasına oturdu.  

ABD-NATO destekli savaşın hedefinde yer alan ülkeler (mesela Suriye), teröristleri destekleyen bu ülkelerle hiçbir şekilde müzakere yürütmemelidir.

Uluslararası Af Örgütü gibi, gerçeklerin üstünü örten sivil toplum örgütleri de savaş suçlarına dâhil oldu.

Uluslararası Af Örgütü, Batılı askeri müttefiklerin iplerini bırakarak Suriye ve Irak’a saldıkları El Kaide ölüm mangaları aracılığıyla gerçekleştirdiği zulmü, saldırının hedefinde yer alanların üzerine atarak korkunç bir anlatıya imza atıyor.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun, BM’deki icraatlarını bariz biçimde ABD ve NATO’nun çıkarlarına hizmet edecek şekilde sürdürüyor. Ban Ki-Mun da savaş suçlarından azade değildir.

Batılı medya, başlangıçtan itibaren hakikatleri değiştirerek ve kamuoyunu aldatarak gerçeklerin üzerini örtüyor. Şimdi ise sıra, ABD istihbaratı ile düzenli aralıklarla irtibat kuran insani yardım ve insan haklarını “izleme” örgütlerinde. Kendini ilerici olarak tanımlayan medyanın bir kısmı da onlara katılıyor.

Kaynak: http://www.globalresearch.ca/

Muhalefet org.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 11
03.02.2014- 05:00

11 000 kişi işkenceyle öldürülmüş ve 55 000 fotoğraf varmış. Hani nerede? TV'de flaş haber olarak verdikleri gün tek bir şahsa ait birkaç kare fotoğraf verdiler. Nerede 55 000 fotoğraf? Geri kalmış bir Orta Doğu ülkesi 11 000 kişiyi böyle sistemli biçimde öldürüp üstüne bir de beşer kare fotoğraf çekip arşivleyecek öyle mi? Geri kalmış ülkelerde Nazilerin rafine metodları ve böyle disiplinli ve arşivci yaklaşım mı var? Belli ki bunu uyduran İngiliz kafası. Orta Doğu kafasını hiç bilmeyen birkaç İngiliz uydurmuş.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]