Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 V.I.Lenin
12.08.2013- 22:55

YOLDAŞLAR,Macar Sovyetleri yöneticilerinden aldığımız haberler bizi coşkunluk ve sevinçle dolduruyor. Macaristan'da Sovyet iktidarı kurulalı henüz ancak iki ayı biraz aştı; bununla birlikte Macar proletaryası örgütlenme konusun da bizi çoktan geride bırakmış gibi görünüyor. Macaristan'da halkın genel kültür düzeyi daha yüksek olduğu için, bunda şaşılacak şey yok. Ayrıca sanayi işçilerinin oranı Macaristan'da son derece daha yüksek (tüm Macaristan'daki 8 milyon nüfusunun üç milyonu Budapeşte'de yaşıyor.) Son olarak Sovyet yönetimine, yani proletarya diktatörlüğüne geçiş, Macaristan'da son derece daha kolay ve daha barışçıl bir yol izledi.

Bu son durum, özellikle önemli. Sosyal-şoven ya da Kautskyi'ci bir eğilim taşıyan Avrupalı sosyalist önderlerin çoğu, on yıllar boyunca bir dereceye kadar "barışçıl" bir kapitalizm ve burjuva parlementarizmiyle geliştirilen köküne kadar küçük-burjuva önyargılara öylesine bulanmıştır ki, Sovyetler iktidarının, proletarya diktatörlüğünün ne olduğunu anlayamaz. Proletarya bu önderleri yolundan uzaklaştıramadıkça, onları başından atmadıkça, tarihsel ve evrensel nitelikteki kurtarıcı görevini yerine getiremez. Rusya'daki Sovyet iktidarı konusundaki burjuva yalanlara az ya da çok inanan bu önderler, yeni proleter demokrasi, emekçiler için demokrasi ve karşısında yerlere kapandıkları, "katıksız demokrasi" ya da genel olarak "demokrasi" diye adlandırdıkları burjuva demokrasi arasında bir ayrım yapamadı.

Burjuva önyargılarla dolu bu körler, burjuva demokrasiden proletarya diktatörlüğüne geçişle ortaya çıkan tarihsel dönemeci göremedi. Rus Sovyet iktidarının, Rus tarihinin, bu tarihin gelişmesinin bazı özelliklerini, uluslar arası anlamdaki Sovyetler iktidarıyla karıştırdı.

Macar proletarya devrimi, körlerin bile gözünü açtı. Macaristan'da proletarya diktatörlüğüne geçiş, burjuva hükümetin kendi isteğiyle istifa etmesi, işçi sınıfının birliğinin, sosyalizmin birliğinin komünist program üzerinde birdenbire yeniden kurulması gibi, Rusya'dakinden bambaşka bir biçimde gerçekleşti. Sovyet iktidarının özü de bugün o kadar açık bir biçimde ortaya çıktı. Artık dünyada Sovyetler iktidarından, proletarya diktatörlüğünden başka, başta proletarya olmak üzere emekçiler tarafından desteklenen herhangi bir iktidar olanaksız.

Bu iktidar sömürücülerin, yani kapitalistler, büyük toprak sahipleri ve kötülük ortaklarının direnişini bastırmak için, tez ve kararlı, amansız bir şiddet uygulanmasını gerektirir. Bunu anlamayan biri, devrimci biri değildir; böyle birini proletaryanın önderi ya da danışmanı görevinde tutmamak gerekir.

Ama proletarya diktatörlüğünün özünü oluşturan şey de ne yalnızca, ne de her şeyden önce şiddettir. Proletarya diktatörlüğünün temel niteliğini, emekçilerin öncü birliği ve tek yöneticisi olan proletaryanın örgütlenme ve disiplin ruhu oluşturur. Proletarya diktatörlüğünün ereği sosyalizmi kurmak, toplumun sınıflara bölünmesine son vermek, tüm toplum üyelerini emekçi duruma getirmek ve insanın insan tarafından her türlü sömürülme olanağını ortadan kaldırmaktır. Bu ereğe bir çırpıda erişilemez; bunun için, kapitalizmden sosyalizme oldukça geniş bir geçiş evresi gerekir. Çünkü: Üretimin yeniden örgütlenmesi güç bir iştir. Çünkü, yaşamın bütün alanlarında köklü değişikliklere yol açmak için zaman gerekir ve çünkü engin küçük-burjuva ve burjuva yönetim alışkanlığı gücü, ancak sert ve uzun soluklu bir savaşımla yenilebilir. Bu yüzden Marks Kapitalizmden sosyalizme geçişi sağlayan tam bir proletarya diktatörlüğü döneminden sözeder.

Bu geçiş dönemi boyunca devrim, kapitalistlerin ve devrime bilinçli olarak karşı çıkan burjuva aydınlar arasındaki birçok yardakçılarının direnişiyle olduğu kadar, engin bir emekçiler yığınının, özellikle küçük-burjuva adet ve gelenekler altında son derece ezilen ve genellikle devrime bilinçsiz olarak karşı çıkan köylülerin direnişiyle de karşılaşır. Bu katmanlar arasındaki duraksamalar, kaçınılmaz bir nitelik taşır. Emekçi olarak köylü, sosyalizme doğru yönelir; isçilerin diktatörlüğünü, burjuvazinin diktatörlüğüne yeğ tutar. Buğday satıcısı olarak köylü, burjuvaziye doğru, serbest ticarete doğru, yani eski "göreneksel", "geleneksel"kapitalizme doğru yönelir.

Proletaryanın köylülüğü ve genel olarak tüm küçük-burjuva katmanları ardından sürükleyebilmesi için proletarya diktatörlüğü, yani örgütlenme ve disiplin gücü merkezileştirilmiş egemenliği, kapitalizmin bütün kültür, bilim ve teknik başarılarına, her türlü emekçi zihniyetle proleter ilişkilerine, dağınık, daha az gelişmiş, siyasal bakımdan o kadar kararlı olmayan kır ya da küçük üretim emekçilerinin gözündeki saygınlığına dayanan tek bir sınıfın iktidarı gerekir. Genel olarak demokrasi üzerine, "birlik" ya da "emek demokrasisinin birliği" üzerine, bütün "emek insanlarının eşitliği"vb, vb. üzerine, sosyal-şovenlerin ve burjuvalaşmış kautskycilerin ağızlarından düşürmedikleri tumturaklı sözler, bu konuda hiçbir işe yaramaz. Düşünceyi bulandırmaktan, bilinci köreltmekten, kapitalizmin, parlamentarizmin ve burjuva demokrasisinin eski alıklık, ve kokuşmuşluk ve görenekçiliğini sürdürmekten başka hiçbir işe yaramaz.

Sınıfların ortadan kaldırılması uzun, güç ve sürekli bir sınıf savaşımının sonucudur. Bu sınıf savaşımı, sermaye iktidarının devrilmesinden sonra, burjuva devletin yıkılmasından sonra, proletarya diktatörlüğünün kurulmasından sonra, eski sosyalizm ve eski sosyal-demokrasinin sıradan temsilcilerinin sandıkları gibi ortadan kalkmaz, ancak biçim değiştirerek birçok bakımdan daha zorlu bir nitelik kazanır.

Proletaryanın kendi iktidarını, burjuva direnişine karşı, küçük-burjuvazinin kokuşmuşluk, görenekçilik, kararsızlık ve duraksamalarına karşı sınıf savaşımıyla savunması, örgütleyici etkisini bu sınıf savaşımıyla güçlendirmesi, burjuvaziden ayılmaktan korktuğu için kendisini çok güvensiz adımlarla izleyen katmanların "tarafsızlığını" bu sınıf savaşımıyla sağlaması gerekir; emekçilerin yeni ve kardeşçe disiplinini, proletaryayla sağlama bir bağ kurmalarını, onun çevresinde toplanmalarını güçlendirmesi, feodal disiplin yerine, açlık disiplini, yani kapitalist rejimin "özgür" ücretli köleliği yerine, toplumsal ilişkilerin yeni temelini oluşturan bu yeni disiplini pekiştirmesi gerekir.

Sınıfları ortadan kaldırmak için, tek bir sınıf tarafından uygulanan bir diktatörlük evresi, daha açık bir deyişle ezilen sınıfların, yalnız sömürücüleri devirmeye, direnişlerini amansızca bastırmaza değil, ayrıca burjuva demokratik ideolojiden, genel olarak özgürlük ve eşitlik üzerindeki küçük- burjuva lafazanlığından da tamamen vazgeçmeye yetenekli bir diktatörlük evresi zorunludur. (gerçekte bu küçük- burjuva lafazanlık, Marks'ın çok zaman önce ortaya koyduğu gibi, emtia zilyetlerinin "özgürlük ve eşitliği", kapitalistin ve isçinin "özgürlük ve eşitliği" anlamına gelir.)

Dahası var: Kendi diktatörlüğünü uygularken sınıfları ortadan kaldırmaya, ezilen sınıflar arasında yalnız sermayeye karşı onlarca yıllık grevci hareket ve siyasal savaşım içinde bilgilenen, birleşen, yetişen ve çelikleşen sınıf yeteneklidir. Yalnız gelişmiş kapitalizmin tüm kent ve sanayi uygarlığını kendine maleden, bu uygarlığı savunmak, onun tüm kazanımlarını korumak ve geliştirmek, bu kazanımları halkın, yani tüm emekçilerin yararlanabileceği bir duruma getirmek istek ve yeteneğine sahip olan sınıf yeteneklidir. Yalnız geçmişten kopan ve yeni bir geleceğe doğru kendine korkmadan yol açan herhangi bir sınıfa tarihin yükleyeceği her türlü yük, felaket, acı ve büyük özveriyi yüklenebilecek sınıf yeteneklidir. Yalnız en iyi militanları küçük-burjuva ve hamkafa bir nitelik taşıyan her şeye karşı, küçük-burjuvazi, küçük memurlar ve "aydınlar" arasında büyük bir gelişme gösteren bütün emekçilerde, bütün dürüst insanlarda saygı uyandıran sınıf yeteneklidir.

Macar işçi yoldaşlar, siz dünyaya Sovyet Rusya'nın verdiği örnekten daha iyi bir örnek verdiniz. Çünkü, bütün sosyalistleri hemen gerçek bir proletarya diktatörlüğü programı üzerinde yeniden bir araya getirebildiniz. Şimdi sizi bekleyen çok güç, ama çok verimli görev, itilaf devletleri karşısındaki acımasız savaşta dayanmaktır. Metin olun. Dün sizlere, yani proletarya diktatörlüğüne katılan sosyalistler arasında ya da küçük- burjuvazi arasında kararsızlıklar baş gösterirse, bu kararsızlıkları acımasızca bastırın. Savaşta bir korkağın kurşuna dizilmesi, yalnızca dürüstlük demektir.

Yoksul, haklı, gerçekten devrimci bir nitelik taşıyan tek savaşı, ezenlere karşı ezilenlerin savaşını, sömürücülere karşı emekçilerin savaşını, sosyalizmin zaferi için savaşı sürdürüyorsunuz. Tüm dünya devrimini Biraz daha yaklaştırıyor.

Metin olun! Zafer sizindir!

27 Mayıs 1919
Lenin

Kaynak:
Ekim Devrimi Dosyası, Sol yay. sah. 322-323-324-325

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]