Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

“Yetmez Ama Evet”çiler Cemaat’ten yana saf tuttu: AKP’ye “Yetti artık!”


AKP’yi yolsuzlukları örtbas ettiği ve orduya yanaştığı için eleştirirken HSYK’nın mevcut yapısına sahip çıkan liberallerin yeni kampanyasında imzacılar arasında Gülen Hareketi’nin resmi temsilcilerinden Cemal Uşşak da var

12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği referandumunda “Yetmez ama evet” diyerek AKP-Cemaat koalisyonunun yargıyı ele geçirme projesine destek veren liberaller şimdi de Fethullah Gülen Hareketi’nden isimlerle birlikte “Yetti Artık! Yolsuzlukları da Ergenekoncuları da AK’lama” sloganlı yeni bir kampanya başlattı.

100 kişilik listede Prof. Dr Baskın Oran, eski Milletvekili Ufuk Uras gibi namlı liberal solcuların yanı sıra Fethullah Gülen Hareketi’nin resmi örgütlenmesi Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, Prof. Dr. Ferhat Kentel, eski Mazlum-Der Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, avukat Ergin Cinmen, Genç Siviller’den Turgay Oğur, gazeteci-yazar Cengiz Aktar, Türkiye Barış Meclisi üyesi Hakan Tahmaz ve yazar Roni Margulies de yer alıyor.

Kampanyada AKP-Cemaat çatışması görünümünde süren iktidar içi kapışmada AKP’nin yolsuzlukları ört bas etme ve yeniden yargılama yoluyla orduyla yakınlaşma politikası hedef alınıyor.

AKP’nin yargıyı bütünüyle kontrol altına alma girişimi eleştirilirken, 2010’da HSYK’nın yapısında yapılan ve eski devlet sahiplerinin yanı sıra toplumsal muhalefetin de sonu gelmez operasyonlarla baskı altına alınmasına yol açan değişiklik savunuluyor.

Kampanya bildirisi şöyle:


Yetti Artık! Yolsuzluğu da Ergenekoncuları da AK’lama”

Derin bir yolsuzluk soruşturması, inanılmaz bir hızla Balyoz ve Ergenekon davasından ceza yiyen darbecilerin yeniden yargılanması tartışmasına bağlandı. Bu eğilim, hem yolsuzluk yapanları hem de Ergenekoncu ve Balyozcuları aklamayı hedefliyor. HSYK’nın yapısını 2010 öncesine döndürerek tümüyle hükümete bağlamaktan yolsuzluk soruşturmasını yapan yargı mensuplarının ve kolluk güçlerinin tasfiye edilmesine kadar bir dizi hukuksuzluk gündemde. Biz aşağıda imzası bulunanlar,

Yolsuzluk yapanların yerinin Ergenekoncuların yanı olduğunu,

Yolsuzluk ve rüşvet ilişkilerine bulaşan tüm siyasilerin istifa etmesini ve soruşturmaların tam bir şeffaflık ve tarafsızlık içinde yürütülmesini,

Yargının hükümete bağımlı hale getirilmemesi gerektiğini, yargının yürütmeden bağımsızlığının demokratik bir rejimin koşullarından birisi olduğuna dikkat çekerek, 2010’da değişen HSYK yapısının yeniden değiştirilerek hükümete bağımlı hale getirilmemesini,

İktidarın yargıyı baskı altına almak için oluşturduğu her fiilin suç olduğuna dikkat çekerek, yolsuzlukların örtülmemesi gerektiğini savunuyoruz.

Çok açık ki; devlet yapılanması içindeki yasa dışı tüm odakların açığa çıkartılmasının yolu daha fazla demokrasi ve daha fazla şeffaflıktan geçiyor.

Çözüm, barış ve demokratikleşme yönünde yepyeni adımların hızla atılmasının gerekli olduğu her geçen gün açığa çıkıyor.

Demokrasi, yeni ve demokratik bir anayasa yönünde verilecek mücadelenin ürünü olacaktır.”

BİLDİRİDE İMZASI OLANLAR

“Ahmet Dindar, Ali Bilge, Arife Köse, Asu Aksoy, Atilla Dirim, Atilla Tuygan, Ayşe Erzan, Ayşe Günaysu, Ayşe Demirbilek, Ayşe Gözen, Baskın Oran, Besim Delaloğlu, Betül Tanbay, Bülent Somay, Cafer Solgun, Can Irmak Özinanır, Canan Şahin, Çağatay Anadol, Çağla Oflas, Cemal Uşşak, Cemal Yardımcı, Cengiz Aktar, Elif Dasdarlı, Eren Keskin, Ergin Cinmen, Erol Katırcıoğlu, Ersin Damarsardı, Evre Ergeç, Faruk Sevim, Fatma Türe, Ferda Keskin, Ferdan Ergut, Ferhat Kentel, Garo Paylan, Görkem Yeltan, Gürhan Ertür, H. Baha Coşkun, Hale Sözmen, Halim Bulutoğlu, Haluk Ünal, Hakan Gürvit, Hakan Tahmaz, Hale Sözmen, Hasan Fehmi Özer, İkbal Polat, İrvin Cemil Schick, Jale Mildanoğlu, Kelemet Çiğdem Türk, Kemal Başak, Kerem Kabadayı, Korhan Gümüş, Kuban Kural, Levent Şensever, Ludmilla Büyüm, Mahmut Boynudelik, Mehmet Bekaroğlu, Meltem Oral, Mesut Varlık, Mustafa Arslantunalı, Mücteba Kılıç, Murat Aksoy, Mustafa Paçal, Neşe Erdilek, Nil Mutluer, Nora Şeni, Nuran Yüce, Nurcan Kaya, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ömer Madra, Ozan Tekin, Pelin Cengiz, Roni Margulies, Samet Mengüç, Semih Gümüş, Samim Akgönül, Selami Gürel, Serdar Kordu, Seyfettin Gürsel, Sinan Özbek, Şanar Yurdatapan, Şenol Karakaş, Şevki Evrendilek, Şirin Tekeli, Talat Ulusoy, Tamer Kayaş, Tolga Tüzün, Turgay Oğur, Ufuk Uras, Ümit İzmen, Ümit Kıvanç, Ümit Şahin, Veli Deniz, Viki Ciprut, Volkan Akyıldırım, Yener Orkunoglu, Yıldız Önen, Yüksel Selek, Zeynep Tanbay, Zeynep Tozduman, Ziya Taner Koçak.”

sendika org.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 1
25.01.2014- 14:37

Siz ne istiyorsunuz açıklayın? Yolsuzlukların, Ergenekonun,..... üstü kapansın demesinimi beklıyorsunuz?
Sizinkisi üzüm yemek deği bağcıyı dövmek.

Ortada bir yolsuzluk var bu yolsuzluğu kapatmak isteyenlerde var. Ehhh şimdi ben bu yolsuzluğun ortaya çıkarılmasını istiyorsam ve üstünü katanlara karşıysam ve aynı zamanda bu görüşüm Fetullahcılarlada örtüşüyor diye doğru bildiği yoldan cayayımda, yok her şey yolunda, yolsuzluk falan yok u diyeyim. Böle deyincede akpa ci olursun. Yani fark etmiyor ne dersen de seni birisinin kuyrukcusu yapıyor. Yolsuzluğa karşıyım diyorsun fetullahcı oluyorsun. Bu ne biçim bir mantık anlaşılır değil.

umut  |  Cvp:
Cevap: 2
25.01.2014- 17:24

Yetmez ama evetçiler günah çıkartıyorlar. Bu bildiride bir şey eksik: Yanlış yapmışız,   AKP'den ileri demokrasi çıkmazdı, güçlendikçe faşist bir yapı ortaya çıkardı, ona destek vermek, güç vermek bu yaşananları hazırlamak anlamına gelirdi, hata yapmışız, yanlış yapmışız, diyebiliyorlar mı? Hala AKP'ye akıl veriyorlar: Barış ve demokrasi yolunda adımlar atılmalıymış. Hala ümitliler. Hala akıllanmadılar.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
26.01.2014- 12:29

Bu bildiride HDP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Salman Kaya'nın adı neden yok? Salman Kaya bu bildiriye neden imza vermemiş? O da referandumda ''evet''i basmıştı. O da ''her şey güzel olacak'' diyenlerdendi. O da AKP'den iyi şeyler beklentisine girebilecek kadar öngörüden yoksundu. Yoksa, bu bildiriye imza koymayı AKP'den kopmak ve sözde barış sürecini baltalamak olarak mı yorumluyor? Şimdiki öngörüsü de bu mu?

Ülke bu hale geldiyse en büyük sorumluluk AKP'yi bugünlere taşıyan ve ona ideolojik ve entelektüel tahkimatta bulunan bu zevattadır. Hiç kuşkunuz olmasın, bu bildiri kimseyi aldatmasın, bu zevatın AKP şakşakçılığı bu kez doğrudan olmasa bile dolaylı yoldan devam edecektir. Bugün rahatsız oldukları konu hükümetin çaresizlik içinde bir kısım ulusalcılarla birlikte ergenekon simidine sarılma   görüntüsü vermesidir. Cemaatin yerine dışardan başka bir ortak arayışı içinde olması, bir kısım ulusalcıların yol göstericiliğine soyunması bu özgürlükçü(!) ve demokrat(!) zevatı rahatsız etmektedir. Az mı uğraştılar! Yıllarca ergenekon, darbe masallarıyla bu ülkede gerçekleştirilen gerici-dinci faşist dönüşümün üzerini örtmek için az mı çabaladılar! O gerici-faşist dönüşümü gerçekleştiren AKP ve cemaat ortaklığına o zaman hiç ses çıkarmayan bu sözümona aydın kesim bugün hala ergenekon diye tutturmuşlarsa ve AKP karşıtlıklarını yine ergenekon masalları üzerine oturtmaya çalışmaları eski şaşalı günlerini arama arzusundan başka bir şey değildir.

Ergenekon ve benzeri davaların bu ülkede AKP vesayetine yer açmak için açılmış ve sürdürülmüş olan siyasi davalar olduğunu pek çok sosyalist sürekli yineledi. AKP, ortağı cemaat kadroları ile birlikte ayyuka çıkmış usul hataları ile bir hukuk garabeti yaratmış, askeri vesayeti önlüyorum, darbeleri yargılıyorum, faili meçhulleri aydınlatıyorum palavraları altında tozu dumana katmış ve bu bulanıklıkta kendi gerici faşist yapılanmasını adım adım tamamlamıştır. Bu süreçte olan biten budur. 17 Aralık'ta bunun böyle olduğu bizzat AKP gericiliği tarafından da dillendirilmektedir. Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar polis ve savcı-hakim yer değişikliği, bu süreçte devletin   altının nasıl da oyulduğunun bir göstergesi değil de nedir?! Cemil Çiçek daha 15 gün önce devletin artık iş göremez hale geldiğini itiraf etmedi mi?

Türkiye kapitalizmi alt ve üst yapısıyla bir krizdedir. Bu kriz Haziran direnişi ile kitlelerde umulmadık bir karşılık bulmuştur. Haziran direnişi karşısında şaşıran, bocalayan siyasi iktidar, 17 aralık sonrası ise tam bir panik moduna girmiştir. Bu sürecin yaşanmasında doğrudan payı olan bu ''yetmez ama evet''çi sözde aydının çıkıp sadece özür dilemesi gerekiyor. ''Ülkenin bu karanlık sürecinde bizim de payımız var'' demesi gerekiyor. Bu sürecin tamamlanması için sadece ve sadece AKP ve AKP'nin temsil ettiği   zihniyet karşıtlığında bir mücadelenin yürütülmesi, Haziran ruhunun sürdürülmesi gerekiyor'' demesi gerekiyor.

Söyleyebilirler mi?
Mümkün değil.

Liberal olmak belki de böyle bir şey.
Liberal taşmaları dillendirmekten başka bir şey yapmayan sözde solculuk da böyle bir şey!

Ve bir de, Ankara örneğinde olduğu gibi, karşımıza çıkıp, ülkeyi AKP'yle birlikte barışa taşıyacaklarını iddia etmiyorlar mı!


abbas  |  Cvp:
Cevap: 4
27.01.2014- 13:01

Haziran devrimi Türkiye'de pek çok şeyi değiştirdi. Zihinlerdeki algıyı, yürekteki korkuyu sildi süpürdü. Korkma sırası şimdi AKP'de. AKP yalakaları da aynı korkuyu yaşadıkları için AKP'ye akıl vermeye devam ediyorlar. Yeniden yargılama, Ergenekon ve Balyoz'un gerçekte bir kumpas olduğu ortaya çıkarsa bugüne kadar arkasına saklandıkları   siyasi programın kumdan kaleler gibi yıkılıp gideceğinin korkusu AKP'den daha çok bu emperyalist uşakları paniğe   soktu.   Yükselen dalganın AKP'yi ve kendilerini götüreceğini biliyorlar.Ne yapacaklarını bilemez haldeler ve korkuları da bundan.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]