Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

'Katılımcılık söylemde kalmamalı'

Resim Ekleme

Hatay'ın Samandağ ilçesinde TKP'den belediye başkan adayı Salim Diyap, TKP'den aday olmaya nasıl karar verdiğini ve yerel yönetimlere bakışını soL'a anlattı. “Sol üniforması" giyip belediye hizmetlerini özelleştiren anlayışı eleştiren Diyap, “katılımcılık söylemde kalmamalı” diyor.

Görüşme: Cihan Uzun

Siyasi hayatınızı uzun süre Sosyalist Birlik Partisi, Birleşik Sosyalist Parti ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi çatısı altında sürdürdünüz. 30 Mart seçimlerinde ise Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) Samandağ Belediye Başkan adayısınız. Neden TKP'den aday olmayı tercih ettiniz?

Bir dönem farklı sol siyasi oluşumlar içinde yer almış ve sol adına farklı görüşler taşıyan Samandağlı bir grup sosyalist arkadaşla uzun bir süreden beri yörede yaşanan siyasi ve sosyal durumlar karşısında tavır alıp, kendi ihtiyacımıza denk gelecek şekilde toplantılar düzenliyorduk. Bu toplantılarımızdan sol adına, her siyasi görüşe açık tutuğumuz Sosyalistlerin Halkla Hareketi (SHH) adını koyduğumuz bir oluşum oluşturduk. Bu oluşumun içinde TKP'den de arkadaşlarımız vardı. Süreç içinde bu oluşum, çeşitli çatlaklar yaşansa da, bölgede yaşanan konjonktür gereği TKP'den seçimlere girmeyi uygun buldu.

Sizleri TKP'ye taşıyan bu konjonktür nedir?
Suriye'de olaylar başlayınca yörede yaşayan halklar Suriye'ye gerçekleşmesi muhtemel bir müdahale durumunda savaşın bu yöreye yayılmasından endişe ediyor. ABD gemileri yaşadığımız yörenin açıklarına kadar gelmiş, yaşadığımız ilçenin kuzeyine ve güneyine askeri üsler konumlandırılmış... Sıcak müdahalenin başlaması durumunda ilçe halkının kendini bir savaşın orta yerinde bulması kaçınılmaz.

İşte tam bu noktada biz sosyalistlerin gözleri, bizlerle ve yörede yaşayan halklarla dayanışma içindeki dostlarımızı aradı. Yıllardır bu yörede her koşulda yer bulmuş kimi sol örgütlenmeler, yöre halkıyla dayanışma içine girmek yerine Suriye de gelişen olayları “Arap baharı” olarak değerlendirdiler.
Yapılan yorumlar hepinizin malumu. Birçok durumda Suriye'ye müdahale, Amerikan gemilerinin gelip Suriye'yi bilfiil bombalamasına indirgendi, Suriye de yaşanan katliamlar önemsenmedi ve işgale karşı tavır konmadı. Oysa Suriye'ye dışardan sokulan binlerce katil fiilen emperyalizmin taşeronluğunu yapıp, Alevileri, Hıristyanları, kendinden olmayan Sünnileri, Ermenileri gördükleri yerde katlediyor, Suriye topraklarında tarifi imkansız bir terör estiriyorlar. İçinde yaşadığımız ülkenin iktidarı, emperyalist ülkelerin talebi ve kendi sermaye sınıfının çıkarları gereği bu canilere sınır kapılarını ardına kadar açmış, Suriye'de halkları katledip emperyalizme fiili müdahale ortamı hazırlamak için her şeyi yapıyor.

İşte böylesi bir ortamda TKP'li arkadaşlar, yörede gelişen bu ahlaksızlıklara karşı net siyasi bir tavır sergilediler. Yöre halkıyla dayanışmak adına Hatay'da birçok etkinlik düzenlediler. Bu durum, ben dahil, SHH içinde birlikte hareket ettiğimiz arkadaşları etkiledi ve TKP'den seçimlere girmeyi uygun bulduk.

Yöre halkının gelişen durumlar karşısında tavır koyması eşyanın tabiatına uygundur. Çünkü sorun kendi sorunlarıdır. Ancak asıl anlamlı olan bu mağduriyet karşısında yöre inansının değil, Alevi, Sünni, mezhebi ne olursa olsun tüm Türkiye'nin, özellikle de sosyalistlerin, kendini solcu diye adlandıranların mağdurun yanında tavır koyabilmesidir. Ne yazık ki Türkiye'de sol adına bunu çok az grup yapabildi. Bunlardan birisi de TKP'ydi. Biz buralarda hayatımıza dair ciddi korkular içinde yaşarken, yanı başımıza bir ülke baştan aşağı yağmalanırken, “Esad diktatör müdür, değil midir” tartışması yapan, bunca mezalimi görmeyenler, Suriye de özgürlüklerin savunulması hususunda da samimi değillerdi.

"Sol üniforması giymiş yönetim"

Biraz da Samandağ'ın sorunlarıyla devam edelim dilerseniz. Samandağ’da nasıl bir yerel yönetimle karşı karşıyasınız? Mevcut yönetimle sorununuz nedir? Bugüne karar ne yapıldı ve siz ne istiyorsunuz?

Bundan beş sene önce Samandağ’da sol üniforması giymiş bir yönetim, bu ilçenin belediyesini ele geçirdi. Söz konusu yönetim bütün belediye hizmetlerini özelleştirdi. Torba yasa gereğince onlarca işçiyi istihdam fazlası olarak gösterip başka birimlere sürdü. “Belediye borçlarını ödüyorum” diye 10 yıllık birikmiş işçi alacaklarından, her bir işçiden 30 bin TL olmak koşuluya, katkı payı adı altında yüzde 30 kesinti yaptı. Yine aynı nedenlerle emekli olan ve kıdem tazminatlarını alamamış emekli işçilerden de yüzde 30 kesinti yaptı. Üstüne böyle bir işçiyi de belediyenin sırtında yük görerek başka alanlara sürdü. Kısa bir süre zarfında belediyeyi halka hizmet kurumu olmaktan çıkarıp, sermayeye hizmet eden bir kurum haline dönüştürdü.
Dünyada her halde eşi benzeri yoktur. Vergisini düzenli ödeyen bu halktan, yüklü miktarda bağışlar toplandı. Bu bağışı vermeyenlerin yolları yapılmadı.

Yol yapmak için para mı toplandı?
Evet ve toplanan bu paranın hesabı da kimseye verilmedi. Bakın geçmişten bugüne kadar, devletin ve hükümetlerin Samandağlıya yerel hizmetlerde uyguladığı ayrımcılık, Samandağlının hizmeti fetişleştirerek hayatının merkezine koymasına neden oldu. Bunun neticesinde Samandağlı nasıl ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, ilçeye yapılan her yatırımı hizmet olarak algıladı. Bunun farkında olan bazı siyasi güçler ve devlet de bunu fırsat bilip, “kendin yaparsan daha iyi iş yaparsın” bahanesiyle yükü Samandağlı'nın sırtına yükledi. Samandağlı bu durumu hizmetlere olan ihtiyacından kısmen kabullendi. Lakin ilginçtir, devlet bu alanda yapılan tüm usulsüzlükleri de, bu usulsüzlüklere karşı çıkması gereken siyasi kökenden gelen insanlara yaptırdı.

Yani anlayacağınız ÖDP'den seçilip, Samandağlıya sahip çıkması gerekenler bugün Samandağlıya kendi hizmetini kendi parasıyla yaptırmaktadır.

"Halkın yönetimi kurulmalı"

Peki siz ne yapacaksınız? Nasıl bir yönetim kurmayı tasarlıyorsunuz?

Yılardır egemenlerin işlevsizleştirmeye çalıştığı belediyeleri bizlerin sahiplenmesi gerekiyor. Bu kurumları halkın yönetimine ve denetimine açık, halkın yönetime doğrudan katılmasını sağlayacak şekilde sahiplenmeliyiz. Bu kurumları halkın inisiyatifinde devinen kurumlar olmaktan çok, halkın parasıyla iş yapan, halkın sırtına yük kurumlar haline getirirsek, sadece belediyeleri işlevsizleştirmek isteyen egemen zihniyetin amaçlarına hizmet etmiş oluruz. Hatırlanacağı gibi halka hizmet sunmakla yükümlü ve özelleştirilen tüm kurumlar ilk etapta işlevsizleştirilmiştir. Ondan sonra bu işlevsizlikleri, özelleştirmelerin gerekçesi olmuştur.

Şimdi egemenler bu oyunu belediyelerin yetkili olduğu birçok alan üzerinde de oynuyor. Her gün okuyup gözlemliyoruz; su hizmetlerinin özelleştirilmesi talebi, çöp hizmetlerinin özelleştirilmesi talebi... Başarmaları durumunda gelecekte yerel yönetimleri birer özel şirket haline getirmeleri kaçınılmaz.

Biz diyoruz ki sol adına hareket eden belediye yönetimleri, bu kurumların halkın sırtında kambur gibi görünmesini halkın nazarında değiştirmek zorundadır. Bu da belediyelerin yapması gereken hizmetleri halkın parasıyla yaparak sağlanacak bir şey değildir.

"Gerekirse çadır kurarız"

Belediyeler kâr-zarar hesabı ile çalıştırılacak kurumlar değildir. Ayrıca Samandağ Belediyesi'nin borcu bahane edilerek bahsettiğimiz olumsuzlukları meşrulaştırmanın da bir manası yok. Türkiye’de borçsuz belediye zaten yok. Tüm işlerini belediyenin devlete olan borçlarını ödemeye endeksleyenler, halktan çok devlete hizmet etmek durumunda kalırlar. Belediyeler borçlu olmalarına rağmen, halk yararına olumlu işler yapmak istediklerinde yapabilirler. Bu noktada sol bir yönetimin yapması gereken kısıtlı olanaklarını zorlamaktır, hizmet yapmak için halkın cebine el atmak değil. Yapılması gereken şey merkezi yönetime giden vergilerin önemli bir kısmının yerel yönetimlere devredilmesi için mücadele etmektir.

Bu ilçe halkı devletten istihkakını almasını bilmeli. Gerekirse bu halk, İçişleri Bakanlığı önünde çadır kurup, hakkını almadan oradan ayrılmamalıdır.

Toplumcu belediyecilik, örgütlü toplum

Samandağ Belediyesi acilen yoksulları ilçe merkezinin dışına iten, siyasette ve ilçenin geleceği hususunda söz ve karar hakkı tanımayan uygulamalarından vazgeçmelidir.

Dahası Samandağ Belediyesi asıl görevi olan toplumsal hizmetleri bir kenara bırakarak, doğrudan getiri dağıtan ve şirket mantığıyla, muktedirlerin icraatlarını ve politikalarını meşrulaştıran bir kurum olmaktan çıkmalıdır.

Samandağ’da bir kadın sığınma evi yoktur. Acilen açılmalıdır

Samandağ’da yoksulların karnını doyuracağı bir aşevi yoktur acilen açılmalıdır.

Samandağ’da imar, müteahhitlerin insafına bırakılmamladır. Sermaye tarafından sürdürülen acımasız bir doğa tahribatı vardır. İlçede sürüp giden betonlaşma dünyanın en verimli ovalarından birini tüketmektedir. Acilen bu tahribatın önüne geçilmelidir.

Samandağ’da toplu taşımacılık adına hiçbir uygulama yoktur. Toplu taşımacılık hayata geçirilmeli ve otomobiller tarafından işgal edilmiş, dar, işlevsiz olan Samandağ sokakları tekrar Samandağ insanına kazandırılmadır.

Bugüne kadar yaşlılar ve çocuklar için hiçbir sosyal, siyasal alan oluşturulmamış, özellikle yaşlılar toplumun gözden düşmüş bireyleri olarak görülmüştür. Yaşlılar, gençler, kadınlar ve çocuklar için katılım mekanizmalarının oluşturulması için azami çaba harcanmalı, yaşlıların ilçenin siyasi ve sosyal yaşamına katılabilmesi için sosyal ağlar ve hücreler kurulmalıdır.

Derhal mahalle komitelerine paralel, site ve sokak örgütlenmeleri oluşturulmalı, bu örgütlenmeler içinde yer alanların toplumun yoksul kesimlerinden oluşmasına ayrı bir özen gösterilmeli, bu kesimlerin komiteleri aracılığıyla yönetime aktif katılımı sağlanmalıdır

Bu güne kadar yönetenler yerel basını tekellerine almış, muhalif sesleri susturmuş, siyasal tartışma ve demokrasi kültürünü katletmiştir. Belediye bünyesinde çıkarılacak ve her sese kulak verecek bağımsız, objektif bir gazete ilçede tartışma ve demokrasi kültürünü yeniden canlandırılması için bir ihtiyaçtır.

Ana başlıklarla sıralayacak olursak, katılımcılık söylemde kalmamalı; hizmet planlı olmalı; imar ve sokak sermayenin inisiyatifine bırakılmamalı; kültür ve sanata azami katkı sunulmalı; sosyal politikalarda cinsiyet, din ayırımı yapılmamalıdır.

Resim Ekleme
Salim Diyap kimdir?
1960 Hatay, Samandağ doğumlu Salim Diyap, ilk ve orta öğrenimini halen yaşadığı bu ilçede tamamladı. İnşaat boyacılığı dahil muhtelif işlerde çalışan Diyap, SSK emeklisi. Evli ve iki kız çocuğu babası.

“12 yaşımdan beri siyasetin içindeyim” diyen Diyap, Samandağ’da ilerici üniversitelilerin kurduğu Samandağ Kültür Derneği'ni, hayatında önemli bir dönüm noktası olarak niteliyor. İlk siyasi tecrübelerini bu dernek çatısı altında edinen Diyap, daha sonra Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'ne (TSİP) üye oldu ve 12 Eylül faşizmine karşı bu parti saflarında mücadele etti. Daha sonra TSİP'in Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) ile Sosyalist Birlik Partisi (SBP) çatısı altında birleşmesiyle SBP Samandağ İlçe Başkanlığı'nı yürüttü. SBP'nin Birleşik Sosyalist Parti'ye (BSP) dönüşmesi sonrasında da BSP il yöneticiliği, daha sonra da Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Samandağ ÖDP ilçe kuruculuğu yaptı. Diyap ayrıca 1988 tarihinde Hatay İnsan Hakları Derneği şubesinin kurucuları ve ilk yöneticileri arasında yer aldı. Samandağ Halkevi'nin de ilk kurucuları arasında bulundu.

SOL

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]