Ukrayna'da kanlı gece, çatışmalar sürüyor



Ukrayna'da dün gece yaşanan çatışmalarda 25 kişi hayatını kaybetti. Muhalefetle hükümet arasındaki görüşmeler başarısız olurken, muhalefetin silahlanması yönünde çağrılar yapılıyor. Bugün de çatışmalar devam ediyor.

Güncelleme 13:10

Ukrayna'da çatışmalar sürüyor. Başkent Kiev'deki Euromaidan'ı terk etmeyen göstericiler bekleyişini sürdürüyor. Meydandan zaman zaman gaz bombaları ile silah sesleri duyuluyor. Yine meydanda ateşler yakılmış durumda, yoğun duman yükseliyor.



Sabah eylem çağrısı yapan bazı muhalefet grupları, herkesin barikatları sağlamlaştıracak malzeme getirmesini isterken, "Bu basit bir eylem değil, askeri bir karşı karşıya geliş" dedi.

Başkan Viktor Yanukoviç'in Kremlin'le telefon görüşmesi yaptığı belirtilirken, Moskova'dan bir açıklama daha geldi. Rusya, muhalefet liderlerinden akan kanı durdurmalarını isterken, Moskova'nın kardeş ülke Ukrayna'daki kanın durdurulması için tüm etkisini kullanacağı belirtildi.

Vladimir Putin'in basın sekreteri ise, Rusya'nın Ukrayna'nın içişlerine karışmama ilkesine sadık kalmaya devam edeceğini söyledi.

Öte yandan Avrupa Birliği dışişleri bakanlığı Ukrayna'daki gelişmelerle ilgili acil toplandı. Toplantıda Ukrayna'daki gösterilere uygulanan "orantısız güç" nedeniyle ülkeye yaptırım kararının tartışılacağı iddia ediliyor. Polonya Dışişleri Bakanı Donald Tusk, Ukrayna'ya yaptırım uygulanmasını talep etti.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande da Ukrayna'ya yönelik AB yaptırımı istedi.


(soL - Dış Haberler) Ukrayna'nın başkenti Kiev'de dün gece başlayan çatışmalarda kan aktı.

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, 9'u polis en az 25 kişinin öldüğünü açıklarken, yaralı sayısı ise 300'ün üzerinde. İçişleri Bakanlığı, ölen polislerinin tamamında kurşun yarası bulunduğuna dikkat çekti.

Başkan Viktor Yanukoviç'in muhalefet liderleriyle yaptığı acil durum toplantısından ise bir sonuç çıkmadı. RIA Novosti'ye konuşan UDAR Partisi lideri Vitali Kliçko, Yanukoviç'in tek seçenek olarak Kiev'deki Eurmaidan'ın boşaltılmasını ve herkesin evine dönmesini gösterdiğini aktardı.

Yanukoviç ise, internet sitesinden yaptığı açıklamada şiddet çağrılarının anayasanın ihlali olduğunu ve bunu yapanların yargılanması gerektiğini söyledi. Yanukoviç, muhalefet liderlerinin kendilerini şiddet uygulayanlardan ayırması gerektiğini, aksi takdirde de desteklerini açıklayarak daha "saygıdeğer" hale gelmeleri gerektiğini kaydetti.



Yanukoviç'le telefonda görüşen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ABD yönetiminin "endişe"sini bildirirken, Kiev'deki polislerin göstericilerle karşı karşıya gelmemesini istedi. Biden ayrıca protestocuların "meşru şikayetleri"ne hitap etmek için muhalefet liderleriyle görüşme ve politik reform gerekliliğinden bahsetti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Kiev'deki durumun suç ortağının doğrudan Batılı politikacılar olduğu belirtildi. Protestoların "açıkça hukuk düzenini ve sağduyuyu kötüye kullanmak" olarak nitelendiren Rusya, olayların başından beri Batılı siyasetçilerin ve Avrupalı kurumların Ukrayna'daki radikal grupların saldırgan eylemlerine göz yumduğunu ve dolayısıla onları cesaretlendirdiğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Kiev'de tırmanan şiddetten 'ciddi şekilde' endişe duyduklarını söyledi. Hem muhalifler hem de Ukrayna yönetimi açısından şiddete başvurulmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Genel Sekreter, ülkede daha fazla kan dökülmesinin önüne geçmek ve yeniden istikrarın sağlanması için taraflara bir an önce diyalog kurmaları çağrısı yaptı.

Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, Ukrayna'da protestocuları hedef alan şiddetin devam etmesi durumunda, bundan sorumlu olan yetkilileri hedef alacak Avrupa Birliği yaptırımlarının söz konusu olabileceği uyarısında bulundu.

Olaylar sırasında gösterici bir grup Kanada Büyükelçiliği'ne girdi ve binanın bir bölümünü tahrip etti. Bir başka grup ise, polis merkezine patlayıcılarla saldırmak istedi.

Sol

İşte Kiev'deki 'barışçıl' göstericiler




Ukrayna'da Batı tarafından "barışçıl" olarak nitelendirilen gösterilerde kullanılan silahlar, hükümete yönelik barışçıl değil, savaş yanlısı bir harekatın başladığını düşündürüyor.

(soL - Dış Haberler) Ukrayna'danın başkenti Kiev'den dün gece akan kanın ardından bugün de çatışmalar sürüyor.

En az 25 kişinin Euromedian'da ölmesinin ardından, akan kanın sorumluluğunun kimde olduğuna dair bir tartışma da başladı. Rusya ve Ukrayna hükümeti, en başından beri çatışmaların "radikal vandallar" tarafından çıkartıldığını savunurken, Avrupa Birliği, ABD ve muhalefet ise gösterilerin barışçıl olduğunu, polis şiddeti nedeniyle bu görüntülerin ortaya çıktığını söylediler.

Kiev'deki gösterilen ana gövdesini ırkçı ve milliyetçi gruplar oluşturuyor. Bunlar arasında Yahudi düşmanı ve milliyetçi Svoboda en önemlilerinden. Bu sabah eylem çağrısı yapan bazı gruplar, insanları barikatları güçlendirecek ne varsa yanlarında getirmeye çağırmış ve "Bu basit bir eylem değil, askeri bir karşılaşma" demişti.

Ancak Batılı diplomatların Kiev'deki muhalefet kamplarını dolaştıktan sonra "Ukrayna'nın anayasal sistemine tehdit oluşturmadığını" söylediği göstericilerin kullandıkları silahlar arasında yok yok.

İşte onlardan bazıları:














http://haber.sol.org.tr/dunyadan/iste-kievdeki-bariscil-gostericiler-haberi-88131

Arap baharına sevinenler sanki tırsmaya başladılar gibi..Ukrayna,bir Avrupa baharı başlatabilir mi?Yakında olabilir belki..
Avrupa'da işsizlik ciddi boyutlara ulaşmış durumda..Yetkililer bir tedbir almazsa,yakında ''gülme komşuna gelir başına'' sözünü Avrupalılar için söyleyebiliriz..

Ukrayna'da ateşkes



 

Ukrayna'da son iki gündeki ölü sayısı 28'e çıkarken, Başkan Viktor Yanukoviç ve muhalefet liderleri "ateşkes" konusunda mutabakata vardı.

(soL - Dış Haberler) Ukrayna'da iki gece önce kanlı bir savaşa dönüşen çatışmalar dün de yer yer devam ederken, Başkan Viktor Yanukoviç ile muhalefet liderlerinin yaptığı acil toplantıdan "ateşkes" kararı çıktı.

Başkanlık basın ofisinden yapılan açıklamada ateşkes ve kanın durması için müzakereler konusunda anlaşmaya varıldığı duyuruldu. Yanukoviç ile görüşenler arasında milliyetçi Svoboda'nın lideri Oleg Tyagnibok, Batkivshchyna lideri Arseniy Yatsenyuk ve UDAR Partisi lideri Vitali Kliçko bulunuyor.

Yatsenyuk da, toplantıdan çıkan sonucu doğruladı. Muhalefet liderinin iddiasına göre, hükümet olağanüstü hal ilan ederek Bağımsızlık Meydanı'na bir gece operasyonu düzenlemeyi planlıyordu. Bu plan, toplantı sonucunda iptal edildi.

Faşistler reddetti
Ancak muhalefet ve hükümet kanadından gelen bu açıklamaya rağmen, faşist gruplar ateşkesi reddetti. "Sağ Sektör" isimli sağcı grubun lideri, herhangi bir anlaşma imzalamadıklarını söyleyerek, "dirilen halkın saldırısının devam etmesi" çağrısını yaptı.

ABD'den yaptırım, NATO'dan uyarı
ABD Başkanı Barack Obama, hükümetin geçici de olsa bir ülkeyi seçimlere kadar götürecek bir "birlik hükümeti" oluşturmaktan sorumlu olduğunu savunurken, bu sayede "sokakta gördüğümüz kaos olmadan, Ukrayna halkının kendi iradesinin parlak bir şekilde görüleceğini" söyledi.

Bu sırada ABD, 20 Ukraynalı yetkiliye vize kısıtlaması yaptırımı uyguladığını söyledi. ABD'ye göre bu yetkililer, Ukrayna'da şiddetten sorumlu. Bir Dışişleri yetkilisi, vize yaptırımının yeterli olmadığı durumda, ABD'nin AB ile birlikte daha ileri yaptırımlar uygulamaya hazır olduğunu belirtti.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Ukrayna hükümetini "daha fazla şiddetten uzak durmaya" çağırırken, göstericilere askerin müdahale etmesi durumunda NATO-Ukrayna ilişkilerinin zarar göreceği uyarısında bulundu.

sol

Ukrayna'da ateşkes bozuldu: 5 ölü
 


Ukrayna’da polisin göstericilere yaptığı operasyonun ardından başlayan olaylarda dokuzu polis ve bir gazeteci olmak üzere toplam 25 kişi yaşamını yitirmesinin ardından varılan ateşkes bozuldu. 5 kişi daha yaşamını yitirdi. Almanya, Fransa ve Polonya dışişleri bakanları, güvenlik gerekçesiyle Ukrayna ziyaretlerini iptal etti

Ukrayna’nın başkenti Kiev’de polisin hükümet karşıtlarına gerçekleştirdiği operasyonun ardından çıkan çatışmalarda ölü sayısının 25’e yükselmesinin ardından dün gece iktidar ile muhalifler arasında varılan ateşkes de bozuldu. Ülkedeki ırkçı Sağ Sektör üyelerinin saldırılarına devam etmesi üzerine çıkan çatışmalarda 5 kişi daha yaşamını yitirdi. AFP'ye konuşan Batılı bir yetkili ise Ukrayna lideri Yanukoviç ile Almanya, Fransa ve Polonya dışişleri bakanları arasında bugün Kiev'de yapılması planlanan görüşmenin iptal edildiğini söyledi. Yetkili, "Görüşme güvenlik gerekçesiyle iptal oldu. Kiev'in merkezi tamamen güvensiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç ülkede yaşanan şiddetten muhalifleri sorumlu tutarken, muhalifler ise Ukrayna yönetimini suçluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ölenler arasında 9 polisin ve bir gazetecinin bulunduğu bildirildi. Cumhurbaşkanı Yanukoviç tarafından dün yapılan açıklamada, “Muhalefet liderleri iktidarın sokaklarda ya da meydanlarda değil seçimler yoluyla elde edileceğine ilişkin demokrasinin temel ilkesini göz ardı ediyor. Halkı silahlanmaya çağırarak sınırı aştılar” diyerek şiddet olaylarından sorumlu olanların karşısında yasaları bulacaklarını ifade etti. Yanukoviç, krizi çözmenin “daha iyi ve etkili yolu”nun diyalog ve uzlaşıdan geçtiğini vurguladı.

SORUMLULUK YANUKOVİǒTE
Ukrayna muhalefeti ise Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in açıklamalarının yapıcılıktan uzak olduğunu iddia etti. AB yanlısı Udar Hareketi’nin lideri Vitali Kliçko ve Yurt Partisi lideri Arnesiy Yatsenyuk, Cumhurbaşkanı’nın kendilerine sadece ‘eve dönün’ dediğini söyledi. Muhalif liderler ise protestoları sonlandırmaya niyetleri olmadığını bildirdi. Protestocuların liderleri ana sahneden eylemcilere kalmaları çağrısı yaptı. Kliçko “Hiçbir yere gitmeyeceğiz. Burası bir özgürlük adası ve burayı savunacağız” dedi. Yatsenyuk da Cumhurbaşkanı Yanukoviç’e “kan dökülmesine son vermesi ve ateşkes ilan etmesi” çağrısında bulundu.
 

***

Protestoların bayrağını ırkçı ‘Sağ Sektör’ taşıyor

1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ukrayna’da, ABD-AB ile Rusya’nın iktidar mücadelesi yıllardır sürüyor. Ülkede ekonomik sıkıntılar her daim öne çıkmakla birlikte, kasımdan beri yaşanan protestolarda AB’nin ülkedeki ekonomik ve demokratik sorunlara çare olacağı görüşü savunuluyor. Bu nedenle Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in AB ile Ortaklık Anlaşması’nı ülke ekonomisine zarar vereceği gerekçesiyle ve Rusya’nın ‘telkinleriyle’ imzalamaması, ülkedeki protestoları alevlendirdi. Ülkedeki gösterilerde “Pravy Sektor” (Sağ Sektör) üyeleri ön planda. Sağ Sektör, “Svoboda” (Özgürlük) partisi taraftarları, “Ukrayna Yurtseverleri” ve   “Ukrayna Millet Meclisi – Ukrayna Halkı Meşru Müdafaası” (UNA-UNSO) ve “Trizub” gibi partileri de içinde barındıran birkaç aşırı milliyetçi (faşistler) sağ görüşlü grup için bir şemsiye organizasyon niteliğinde. Ukrayna’daki nüfusun yüzde 20’sini Rus yurttaşlar oluşturuyor ve göstericilerin Rus yurttaşlarına karşı ırkçı faaliyetlerde bulunduğu biliniyor. ABD ve AB’nin desteğini alan bu gruplar, geçen ay başkent Kiev’deki Lenin heykelini yıkarak da sovyet düşmanı tutumlarını açık bir şekilde gözler önüne sermişti.

***

Kremlin: Ukrayna’da yaşananlar darbe girişimidir

Rusya Devlet Başkanı’nın Sözcüsü Dmitriy Peskov, Kremlin’in Ukrayna’da yaşananları darbe girişimi olarak yorumladığını açıkladı. Rusya’nın Sesi’nde yer alan habere göre Peskov, “Moskova, aftan yararlanarak hemen şiddet içerikli eylemlere başlayan aşırılık yanlısı unsurların uyguladığı şiddeti kararlı bir şekilde kınıyor” dedi. Putin’in Sözcüsü, “Rusya yönetiminin ve Rusya Devlet Başkanı’nın Ukrayna’da yaşananlara yönelik tutumu, krizin bir an önce çözülmesini beklemektir. Ancak çözümün ne şekilde ve hangi yöntemlerle sağlanacağı tamamen meşru hükümetin münhasır yetkisindedir” şeklinde konuştu.

Rusya Devlet Başkanı’nın Ukraynalı muadiline neyin nasıl yapılacağı konusunda hiçbir zaman öğüt vermediğini ve gelecekte de öyle bir niyetinin olmadığını ifade eden Peskov, “Devlet Başkanı’na göre Ukrayna’da yaşananlardan tüm sorumluluk tamamen aşırıcılara ait. Moskova, Ukrayna’daki tüm uygar politik güçlerle diyaloğu destekliyordu ve destekliyor” ifadesini kullandı.

Birgün

Ukraynalı komünistlerden krize çözüm önerisi


 

Ukrayna’da önemli bir güç olan Ukrayna Komünist Partisi, ülkedeki çatışmaların emperyalist merkezler tarafından kışkırtıldığı yönünde açıklamalar yaptı. Partinin krizden çıkışa ilişkin önerilerinden birisi de ülkenin federasyonlaşması.

(soL-Dış Haberler) Ukrayna Komünist Partisi, son Parlamento seçimlerinde yüzde 13,2 oy alarak, dördüncü parti oldu. Parlamento’da 35 milletvekiline sahip olan partinin temsilcileri, son çatışmaların emperyalist merkezler tarafından körüklendiği yönünde açıklamalar yaptı. Ancak Ukrayna Komünist Partisi’nin krizden çıkışa ilişkin önerileri fazla bilinmiyor. Partinin Genel Sekreteri Petr Simonenko’nun bu konuyla ilgili makalesinin geniş bir özetini paylaşıyoruz.

Ukrayna Komünist Partisi, mevcut çatışmaların toplumun içerisinde yarattığı eğilimlerin sürmesi ve ivme kazanması halinde ülkenin farklı devletlere bölünmesinin engellenmesinin ve bütünlüğünün korunmasının tek yolunun Ukrayna’nın federasyonlaşmasından geçtiği yönündeki görüşünü kamuoyuyla paylaştı. Ancak bazı medya organları partinin pozisyonunu ve önerilerimizin özünü çarpıttı.

Ukrayna Komünist Partisi, her zaman Ukrayna’nın, farklı uluslardan insanların kardeşçe ve birbirlerine saygı içinde yaşadığı, çok etnisiteli bir devlet olmasının savunucusu olmuştur. Sovyet Ukrayna’nın yaratıldığı ve ilk 10-15 yılda benimsenen ilkeler temelinde bağımsız bir Ukrayna ortaya çıkabilmiştir.

Ancak bugün ülkenin fiili olarak, giderek daha da kötüleşen ulusal çatışmalara doğru ilerlediğini, hatta parçalanmaya ya da bir iç savaşa doğru gittiğini görüyoruz. Siyasi alanda bu tehditler görmezden gelinse bile, hanehalkları ve tek tek bölgeler düzeyinde bu endişe verici işaretler daha sık ortaya çıkmaktadır. Ayrıca uzmanlar ve siyasetçiler de ülkenin federasyonlaşmasının esas itibariyle başladığını öne sürmektedir: Bazı bölgeler kendi paralel hükümetlerini, güvenlik güçlerini ve paramiliter birimlerini yaratmış, kendi kararlarını almakta ve ulusal makamların yasa ve yönetmeliklerine uymayı reddetmektedirler.

(...)

Tarihin de gösterdiği üzere, alternatif bölgesel otoriteler yaratılması, parçalanmanın ilk adımıdır. Ukrayna’da bu gibi adımların başlatıcısı olan radikal milliyetçi gruplardır; bu adımları destekleyen ve zorlayanlar onlar ve sözde “muhalefet”in liderleridir; komünistler değil. Ülkenin parçalanma süreci, esas olarak, “Katolik ve bölünmez” Ukrayna sloganlarını en yüksek sesle atan siyasi güçlerce başlatılmıştır.

Bu merkezkaç durum ve eylemler, ülkenin parçalanmasına neden olabilir. Ve bu durum yalnızca Ukrayna’da değil, ülke dışında da hissedilmektedir. Bir dizi komşu ülkenin, üst düzeyde ülkemizden toprak taleplerini dile getirdikleri yönünde yayınlar yapılmaktadır.

Ukrayna Komünist Partisi, ülkenin içinde bulunduğu bu vaziyet nedeniyle, Ukrayna’nın ve devletin toprak bütünlüğünü korumanın tek aracı olabileceği görüşünden hareketle kamu yönetimi mekanizmalarında federasyonlaşmaya gidilmesi tartışmasını açmıştır.

Bu konunun açık ve kamusal bir biçimde tartışılmasını istiyoruz.

(...)

Sıkça gazetelerde federasyonlaşmayla ilgili yapay olarak, Yugoslavya federasyonun kanlı bir biçimde parçalanması örneğinin verildiğini görüyoruz. Aslında federasyonlaşma, Ukrayna’daki durum gözetildiğinde, Yugoslavya’daki kanlı senaryonun önlenmesini sağlayabilir.

(...)

Bir kez daha biz komünistlerin, seçim kampanyalarını şoven ve milliyetçi fikirler üzerine kurarak iktidar sahibi olan politikacıların, yıkıcılığı ve kanlı çatışmaları sessizce izlediklerine, hatta teşvik ettiklerine ikna olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Bu yol tek bir yere çıkar: Ülkenin parçalanmasına. Bu durumda federasyonlaşma belki de ülkenin tek bir devlet altında yaşamasının ve ayrılıkçı senaryolardan uzaklaşmasının yegane yoludur.

(...)

Federasyonlaşma konusu hükümet nezdinde ya da bazı siyasi güçler tarafından değil, bir referandum aracılığıyla halk tarafından karara bağlanmalıdır.
(...)

sol

Ukrayna'da pozisyonlar
Mustafa Türkeş

Ukrayna'da yaşanan çatışmalar, bir yönüyle, diğer kentlere sıçrayıp genişleme eğilimine girdi, öte yandan Kiyev'de çatışmalar azaldı. Yanukoviç kayboldu. Timoşenko serbest bırakıldı, fakat siyasi geleceği tükenmiş durumda. Geçici hükümet, muhalefet liderlerinden Arseniy Yatsenyuk tarafından kurulacak. AB ve ABD sıcak mesajlar gönderip kredi açacaklarını söylüyorlar, Putin ise geçici hükümeti tanımayacağını açıkladı. 1953'de Stalin'in ölümünü takiben iktidara yükselen Ukraynalı Kuruşçev 1954'de Kırım'ı Ukrayna'ya hediye etmişti. 1991'de Sovyetler Birliği dağılınca Rusya Federasyonu Karadeniz'de ciddi bir sorunla karşılaştı. Rusya'nın Karadeniz'de bulunan donanması Azak Denizinde konuşlanmaktaydı, şimdi Kırım'a ait bu bölgede bulunan Rus donanmasına ne olacaktı? Bütün Karadeniz kıyısında Rusya için Soçi dışında askeri konuşlanmaya elverişli kıyısı kalmayacaktı Rusya'nın. Yeltsin döneminden itibaren Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında Rus donanmasının Azak Denizinde kalmaya devam etmesi için antlaşmalar yapıldı. 2008 yılında yapılan antlaşma ile 2017'de süresi dolacak antlaşma 25 yıl uzatıldı ve 2042'ye kadar Rus donanması Azak'da eskisi gibi kalmaya devam edecek. Ukrayna bölünürse endişesi Kırım Tatarlarını telaşlandırdı, Kırım'da bulunan Rus nüfusu endişendirdi, Putin yönetimini hareketlenmeye sevk etti. Bütün bunlar AB'nin Ukrayna'da iktisadi alan yaratma girişimi, Rusya'nın buna karşı hamlesi ile birlikte değerlendirildiğinde gerginlik ve çatışmanın uluslararası boyutu anlaşılmaktadır. Ukrayna'da yaşanan kavganın içsel nedenleri de ortada; Osman Çutsay'ın köşesinde Alman dergiden aktardığı hızlı türeyen zenginler listesi, Ukrayna'da varlıkların nasıl belli ellerde toplandığını açıkça göstermektedir. Usülsüzlükler ve yolsuzluklara dayalı sermayenin belli ellerde toplanması süreci Ukrayna'da 1990'lı yılların ikinci yarısında başladı ve bugüne ulaştı. Ukrayna'da sermaye birikimi süreci kapitalizmin normal yollarıyla gerçekleşmiyor, usulsüzlükler ve yolsuzluklarla oluşuyor. Bir sanayicinin hiç yoktan 20 yılda 18 milyar dolar sermaye biriktirebilmesi mümkün değildir. Ukrayna emekçileri bu tür yolsuzluklardan muzdariptir, fakat Ukrayna'da siyaset Rusya karşıtları ile AB karşıtları arasındaki mücadeleye dönüştürülmüştür. Bu durum, siyasetin sınıfsal boyutunu görünür olmaktan çıkarmaya yaramaktadır. Son çatışmalar, bir yönüyle kimlik siyasetini pekiştirmekte, öte yandan Timoşenko ve Yanukoviç örneklerinde görüldüpğü gibi yolsuzlukları görünür kılmaktadır. Ukrayna'da asıl sorun, sol bir alternatifin henüz çıkamamış olmasıdır. AB için öncelikli mesele minimum da olsa Ukrayna'da istikrarın yeniden sağlanmasıdır, çünkü istikrarın olmadığı bir ortamda sermaye birikimi gerçekleştirilemez, Rusya için öncelikli mesele kendi nüfuz alanı olarak tanımladığı bölgede yaratmak istediği statükonun AB ve ABD tarafından bozulmasına müsade etmesi evdeki bulgurdan olmasına yol açabilir, bu nedenle Rusya çok sert bir tepki vermeye hazırlanmaktadır. Putin'in Yanukoviç'i korumaya çalışmak gibi bir tutum içine girmemesinin nedeni, Yanukoviç'in iki tarafla da müzakere etmek istemiş olmasıdır. Bunun kadar önemli bir neden Kırım meselesidir. Rus donanmasının Azak Denizinde varlığını sürdürmesini sorgulayacak bir durumun oluşmasına Putin yönetiminin tahammülü olacağını zannetmiyorum. ABD ve AB'nin Ukrayna'da Rusya'ya karşı askeri bir harekat yapabilmesi imkan dahilinde gözükmemektedir. Putin'in yapacağı şudur. Bir süre bekleyip Ukrayna yönetiminin ciddi bir hata yapması durumunda sert bir karşılık vermek. 2008'de Gürcistan'da böyle olmadı mı? Rus yanlısı olarak gösterilen Yanukoviç'de kaybolduğu için Putin'e karşı koyacak siyasi lidlerlik Ukrayna'da mevcut değildir. Putin, Ukrayna'da, kendine bağlı bir liderlik üretebilecek mi, bekleyip göreceğiz.

sol