Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Türkiye Devrim Tarihi

Cumhuriyetin Kapattığı İlk Siyasi Parti: -Resmi- Türkiye Komünist Fırkası – Hamit Erdem

Resim Ekleme

Türkiye Mart ayının sonunda –tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet çalkantıları arasında– seçime gidiyor. Seçime 27 siyasi partinin katılacağı kesinleşti.

Siyasi partilerin “demokrasi”nin vazgeçilmez unsurları oldukları hep söylenir. Ancak Türkiye, en çok parti kapatan ülke olarak Avrupa’nın da ilk sırasında.

1920 yılında TBMM açıldıktan sonra günümüze kadar geçen zaman diliminde 61 siyasi parti döneminin özelliklerine göre; Bakanlar Kurulu, Sivil ve Askeri Mahkemeler, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Milli Güvenlik Kurulu kararıyla kapatılmıştır. Aşağıda yer alan “Türkiye’de Kapatılan Siyasi Partiler” listesi dikkatle gözden geçirilirse; darbe dönemlerinde “bütün siyasi kurumları” hedef alır gibi gözüken yıllar da dâhil olmak üzere, 1920’den bu yana siyaset öncelikle; ‘sol’un ve ‘özgürlüklerin’ örgütlenmesini engellemek üzere inşa edilmiş gibidir.

Bunun en az bilinen örneği, daha her şeyin başındayken devletin hem kurduğu, hem dağıttığı “Komünist Fırkası”dır.

1920 yılının 18 Ekim tarihinde kurdurulan “Türkiye Komünist Fırkası”, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi siyasi geleceği, kendi rejimi ve kendi meşru kurumlarından da önce, devletin el attığı ilk siyasi girişimdir. Hükümetin kurulmasına önayak olduğu bu parti, diğer komünist örgütlenmelerden ayrılması anlamında ve başına -Resmi- sıfatının konulmasıyla anılan, -Resmi- Türkiye Komünist Fırkası’dır.

Resim Ekleme

-Resmi- TKF üzerindeki sır

-Resmi- Türkiye Komünist Fırkası’nın kurulması ve kapatılmasının nedenleri, o ayların hatta haftaların birbirini izleyen olaylarının mantığı içinde açıklanabilir.

-Resmi- TKF’nın üzerindeki bilinmezlikler ve esrar da bu yıllardan kalan korkuların eseridir.

Türkiye’de on yıllar boyu süren şiddetli komünizm yasakları ve bunun etrafında yaratılmış dehşetengiz tehlikeler sürerken; devletin kendisinin, bir zamanlar bir komünist parti kurmuş olduğu gerçeğinin yan yana getirilmesindeki tuhaflık kolayca açıklanamadığından, Cumhuriyet tarihi boyunca –devletin– böyle bir eyleminin hiç dile getirilmemesi tercih edilmiş, bu tercih de gizli ve açık sansürlerle sağlanmıştır.

Burada ‘yok’ sayma politikasının başka nedenleri de bulunmaktadır.

Bir kere kendisi ‘devletli’ de olsa partinin ismi komünizmi hatırlatmaktadır. Daha önemlisi, zaferler ve başarılarla taçlanmış yeni bir ideoloji yaratılırken, bir ‘tuzak’ parti kurup-dağıtmış olmak algılaması, yaratılmak istenen ak sicilde gölge bırakacak cinstendir.

Bu döneme ait olan kırık dökük bilgiler, anılar; ya 1920’leri yaşamış yaşlı kuşakların sonrakilere aktardığıyla, ya da anti-komünist yayınlarda ne kadar yer alabilirse, o bilgilerle sınırlı kalmıştır.

Yeşil Ordu Cemiyeti ve Komünist Fırkası hazırlığı

1920 yılının bahar aylarında Ankara’da kurulan Yeşil Ordu Cemiyeti, Merkez-i Umumisi hepsi milletvekili olan 14 kişiden oluşan bir örgüttü. Katib-i Umumisi (Genel Sekreter) Tokat milletvekili Nazım (Resmor) Bey’di. Yöneticileri arasında dönemin önemli siyasi kişilikleri; Hakkı Behiç (Denizli Milletvekili), Yunus Nadi (İzmir Milletvekili), Çerkez Reşit (Saruhan Milletvekili), Muhittin Baha (Bursa Milletvekili), Eyüp Sabri (Eskişehir Milletvekili), Adnan (Adıvar) (İstanbul Milletvekili), Mahmut Celal (Bayar) (Saruhan Milletvekili), Şeyh Servet (Bursa Milletvekili) gibi isimler bulunuyordu.

Yeşil Ordu Cemiyeti; “Sol-İttihatçıların, Kemalistlerin ve Üçüncü Enternasyonal’e yakın komünistlerin” birlikte yer aldıkları bir örgüttü. Adı üzerinde efsanelere kadar uzanan söylentiler bulunmakla beraber, ezilen Doğu’da radikal sosyal değişimi ve İslam Enternasyonali’ni tüm belgelerinde savunmaktaydı. Kurulmasında Ekim Devrimi’nin de büyük etkisi vardı.

Rusya’da Ekim Devrimi’nin Müslüman halklara getirdiği özgürlük ve kendi geleceğini belirleme hakkı; Doğu’da dalga dalga yayılan eşit ve adil bir toplumsal düzen ideali, Türkiye’de de farklı sosyal kesimlerde ses bulmuştu. Bu durum Anadolu’da devam etmekte olan anti-emperyalist mücadeleyle birleşince; emperyalizme karşı sürmekte olan savaşın bir “sosyal devrim” ile tamamlanması fikri, Yeşil Ordu Cemiyeti’nde paylaşılan bir ortak paydaya dönmüştü.

Yeşil Ordu Cemiyeti’ni oluşturan kesimlerin hepsinin “sosyal devrim”den anladıkları farklıydı, ancak bir değişim ihtiyacı genel olarak paylaşılıyordu.

Yeşil Ordu, örgütlenme faaliyeti içindeyken o dönemin önemli silahlı güçlerinden olan Çerkez Ethem ve örgütü de Yeşil Ordu’ya katıldı. Çerkez Ethem ki; henüz düzenli ordu ortada yokken Kütahya, Demirci, Simav hattında Yunan kuvvetlerinin ilerlemesini durduran ve daha önemli olmak üzere; İstanbul Hükümetinin teşvikiyle Ankara’daki hükümeti tehdit eden Bolu, Düzce, Adapazarı ve Yozgat ayaklanmalarını bastıran tek kuvvetti.

Eskişehir’de basılan ve “sermuharriri’nin” Arif Oruç’un olduğu “Seyyare Yeni Dünya” adındaki gazete Yeşil Ordu Cemiyeti’nin yayın organıydı.

Resim Ekleme

-Resmi- Türkiye Komünist Fırkası’nın kuruluşu ve kurucuları

1920 yılının sonbahar ayları Yeşil Ordu Cemiyeti’nde ayrışma ve çatışma döneminin başlangıcı olmuştur.   Neredeyse bütün bir yıl boyunca farklı kanallarda canlı ve özgür bir tartışma süreci geçiren sol ve komünist hareketin denetim altına alınması düşüncesi –Hükümet nezdinde- ön plana geçmeye başlamıştı.

Temmuz ayında Hükümet ve Mustafa Kemal Paşa, Yeşil Ordu Cemiyeti’ne kendini kapatması için baskı yapmış, ancak bu baskı Cemiyet tarafından kabul edilmemiştir.

Bu dönemde Meclis’te, Yeşil Ordu Cemiyeti ile irtibatlı “Halk Zümresi” adı altında toplanan Halkçı vekiller; “halk şuraları, mesleki temsil, demokrasi, cumhuriyet, ezilen sınıfların hak ve hukuklarının yasal güvenceler altına alınması vb.” gibi unsurları öne çıkararak bir nevi “sosyal ve insalcıl-kapitalizm” tezleri yayınlayarak, yeni kurulacak rejimin temel metinlerinin bu önceliklere yer verilmesini istemekteydiler.

Yeşil Ordu Cemiyeti Merkez-i Umumi üyesi olan Hakkı Behiç ve Dr. Adnan (Adıvar), Cemiyet’in Mustafa Kemal ve Hükümet ilişkilerini yürüten üyeleridir. Hakkı Behiç ise, İttihatçı kimliğine rağmen Mustafa Kemal’in Yeşil Ordu içinde en güvendiği yöneticilerdendir.

-Resmi- TKF projesinin doğumunda bu yakınlık ve işbirliğinin kuşkusuz rolü olmuştur.

Ekim ayının ortasına doğru Hükümet, Yeşil Ordu Cemiyeti’ni kapatamayacağı veya denetimi altına alamayacağını anlayınca, hem “sol” hareketi devletin zapturaptının altına sokmak, hem de Yeşil Ordu’yu etkisiz hale getirmek için harekete geçti ve –Resmi- Türkiye Komünist Fırkası kuruldu.

Partinin Genel Sekreteri Hakkı Behiç Bey’di. Hakkı Behiç Bey, 18 Ekimden sonra, “Türkiye Komünist Fırkası, Katib-i Umumisi Hakkı Behiç” imzası ile partinin kuruluşunu çeşitli kurumlara, bu arada herhalde öncelikle vali, kaymakam ve kumandanlara bildirmiştir.

Feridun Kandemir’e göre, Hakkı Behiç Bey, 20 Ekim 1920 tarihinde –Resmi- TKF’nın faaliyete geçtiğini Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşa’ya da bir telgraf göndererek haber vermiştir. Hakkı Behiç telgrafında, “siz kumandan yoldaşımızı dahi partinin azaları” arasında görmekten iftihar etmekteyiz demektedir.

Hakkı Behiç Bey’in telgrafından bir bölüm şöyledir:



“Sevgili Yoldaş,

Doğrudan doğruya Üçüncü Enternasyonale bağlı ve esas programına göre bir (Türkiye Komünist Fırkası) teşkil edilerek, Dâhiliye Vekâleti Emniyeti Umumiye Şubesi’nin 18 Ekim 1920 tarihli resmi ilmühaberiyle hükümetçe de tasdik edilmiştir. Fırkanın Üçüncü Enternasyonale bağlı olan esas programıyla dâhili nizamnamesi gönderilmek üzere olduğu gibi, memleketimizin hususi şartlarına göre, fırkanın umumi kongresi toplanıncaya kadar tatbik ve takip edilecek esaslara dair ayrıca bir de çalışma programı tanzim edilmektedir. Bu Fırkanın otuz kişiden mürekkep bir umumi merkezi, orada burada bulunup bilfiil kongrenin icra heyeti salâhiyetiyle ahenkli çalışacak yoldaşlardan mürekkep dokuz kişilik bir kurucu heyeti vardır…”

Türkiye Komünist Fırkası, Katib-i Umumisi Hakkı Behiç Bey bu telgrafında, Hükümetin yayınladığı bir genelgeyle; “kendi fırkalarına üye olmayan ve oradan mühürlü üyelik kartı almayan kimselerin komünizm propagandası yapmaları ve komünizmle ilgili herhangi bir faaliyette bulunmaları yasaklanmıştır” demektedir.

Bu karar, -Resmi-   TKF dışında faaliyet göstermekte olan tüm sol hareketin yeraltına itilmesinin başlangıcı olacak, devlet partisinin dışındaki bütün “sol” yasadışı ilan edilecektir.

-Resmi- Türkiye Komünist Fırkası’nın kurucuları arasında; Hakkı Behiç (Bayiç), Yunus Nadi (Abalıoğlu), Eyüp Sabri (Akgöl), İbrahim Süreyya (Yiğit), Muhittin Baha (Pars), Tevfik Rüştü (Aras), Mahmut Esat (Bozkurt), Kılıç Ali, İhsan (Eryavuz), Refik (Koraltan), Mahmut Celal (Bayar), Adnan (Adıvar), Çerkez Ethem, Fevzi Paşa (Çakmak), Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Kazım Paşa (Karabekir), Refet Bey (Bele), İsmet Bey (İnönü) sayılmaktadır.

Değişik kaynaklar veya anılarda partinin yöneticileri arasında yukarıda sözü edilen isimler sayılsa da, söz konusu 9 kişilik kurucu heyetin ve 30 kişilik Umumi Merkez yöneticilerinin kimler olduğunu belirten resmi herhangi bir belge henüz bulunamamıştır.

Parti, 27 maddeden oluşan “Türkiye Komünist Fırkası Nizamnamesi” ve 65 maddeden oluşan “Türkiye Komünist Fırkası Programı” hazırlamıştır.

Resim Ekleme

-Resmi- TKF yöneticisi Kılıç Ali: “Parti muvazaadır”   –danışıklı dövüş–

Fırkanın kurucuları arasında adı geçen Kılıç Ali, -partinin- kuruluş gerekçesini; dışarıdan gelen komünizm cereyanı karşısında Mustafa Kemal’in bulduğu çözüm olarak değerlendirdikten sonra partinin kurucuları için kendisi dâhil beş kişinin ismini vermiş ve anılarında şunları yazmıştır.



“Mustafa Kemal Paşa, biz hariçten gelecek herhangi bir telkine uyarak değil, fakat kendi bünyemizi göz önüne alarak, icap ediyorsa fırkayı kendimiz kurabiliriz, dedi ve çok geçmeden, bir muvazaa (danışıklı)   tertibi olarak, ben de dâhil olduğum halde, Hakkı Behiç, Refik (Koraltan), Eyüp Sabri, Süreyya (Yiğit) beylerden mürekkep bir heyeti merkeziye teşkil ettirdi…”

Çerkez Ethem de anılarında, Mustafa Kemal Paşa’nın kendisine gönderdiği ve “Muhterem Yoldaş” diye biten mektubunda; Paşa’nın“Seyyare Yeni Dünya” gazetesinin Eskişehir’den Ankara’ya naklini istediğini, Ankara’da Komünist Parti kurduklarını ve partinin merkez heyeti içinde, “Mustafa Kemal, Refet Bey ve kendisinin -Çerkez Ethem”in de- olduğunu yazmaktadır.

Bu gelişmelerden sonra “Seyyare Yeni Dünya”, Kasım ayı başlarında Mustafa Kemal’in isteği üzerine Çerkez Ethem tarafından Eskişehir’den Ankara’ya taşınmıştır. Yeni Dünya gazetesinin 31 Aralık 1920 tarihinden sonra çıkan sayılarında ‘Yeni Dünya’nın üzerindeki ‘Seyyare’ kelimesi kaldırılmıştır.

Seyyare Yeni Dünya Ankara’ya taşındıktan sonra –Resmi- TKF organı olarak hükümetten 68.000 kuruş devlet yardımı almıştır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz anı ve kaynaklardan anlaşıldığına göre, -Resmi- Türkiye Komünist Fırkası’nı kuran ve Merkezi Umumisi içinde yer alan kişilerin bir bölümü, Yeşil Ordu’dan gelen eski ittihatçı vekiller, diğer kısmı da Mustafa Kemal’in yakın çevresindeki komutanlardan meydana gelmektedir.

Resim Ekleme

-Resmi- Türkiye Komünist Fırkası’nın kapatılması

1920 yılının Ekim ayında kurulan partinin ömrünün bu kadar kısa olacağını muhtemelen hiçbir kurucusu tahmin edememiştir. Aynı yılın Aralık sonuna doğru Hükümetin adım adım uyguladığı bir dizi operasyon kendi kurdukları partiyi de kapsayacak şekilde bütün “sol hareketlerin”   tasfiyesiyle son bulmuştur.

27 Aralıkta Çerkez Ethem ve Kuvva-i Seyyare Kuvvetlerinin bastırılması harekâtı başlamıştır. Memur ile eşraf ağırlıklı Meclis’in gizli celselerinde; Kemalist ve muhafazakâr vekiller ‘sol”un ezilmesi için genel bir mutabakat içindedirler. Aynı günlerde, Bakü’den Kars’a gelmiş olan Mustafa Suphi ve arkadaşlarına yönelik büyük tuzak kurulmaktadır. Ankara’da ise Hükümetin baskısı sonucu faaliyetini durduran Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve parti yöneticileri tutuklanmaya başlanmıştır.

2 Ocak 1921 tarihinde Ankara’da “Yeni Dünya” gazetesi, Çerkez Ethem’in bir bildirisini bastığı gerekçesiyle hükümet kuvvetleri tarafından tahrip edilmiş ve   -Resmi- Türkiye Komünist Fırkası da kapatılmıştır.

-Resmi- Türkiye Komünist Fırkası’nın, İstiklal Mahkemesi’nde yalnız gazetecileri yargılanmıştır.   Seyyare Yeni Dünya yazarları, ‘eylem ve yazı yoluyla vatan hainliği cürümünü’ işledikleri gerekçesiyle, Mustafa Nuri’yi 5 yıla, Nizamettin Nazif’i (Tepedelenlioğlu) 8 yıla mahkûm etmiştir. Gazete’nin “Sahib-i imtiyaz ve Sermuharriri” Arif Oruç tutuklu kaldığı yaklaşık 5 aylık süre yeterli bulunarak Kayseri’ye sürgün edilmiştir.

Hükümet, komünizm faaliyetlerini kendi tekelinde topladıktan sonra, Mustafa Kemal Paşa’nın kumandanlara bu konuda verdiği; “Komünizm cereyanı, nihayet ordunun en büyük kumandanlarında kalmalıdır” direktifi, büyük ölçüde yerine getirilmiş, “halk” komünizme bulaştırılmamış, partinin kapatılmasıyla sorun büyük ölçüde çözülmüştür.

-Resmi- TKF’nın Katib-i Umumisi Çerkez Hakkı Behiç Bey, bir başka Kafkasyalı Mehmet Rauf (Orbay) Bey’e Malta sürgününden dönüşünde gönderdiği uzun mektubunda “‘Başmuharrirliğini bizzat deruhte ettiğim Yeni Dünya gazetesi eşkıya yatağı gibi basıldı” demekte ve iki noktanın altını çizmektedir. Önce, “komünist partisi’ kurma teklifi Mustafa Kemal Paşa’nın fikriydi, sonra da, ‘büyük fedakârlıklarla kurduğumuz parti ve ben, Ethem isyanına katılmak dedikodusuyla cezalandırıldık, hatta aldatıldık” diye yazmaktadır.

Halide Edip’in ‘Kurtuluş Savaşı günlerinin en inanmış sosyalistiydi’ dediği Hakkı Behiç Bey’in samimiyeti inandırıcıdır. Samimiyetinin bir başka göstergesi, Meclis’te vekil ve bakanlık yapmış önemli bir siyasetçi iken Türkiye Komünist Fırkası Genel Sekreterliğini üstlenmiş,   “kırılarak” tasfiye edildikten sonra da siyasetten uzaklaşmıştır.

Devletin 1920 yılında siyasete bu denli zorbalıkla, entrikayla ve kaba güç kullanarak müdahalesi, kendi dışındaki bütün siyasi ve toplumsal hareketleri siyasi rakip değil de “düşman ve hain” olarak görmesi, “sol” düşünceyi, siyaset ve örgütlenmeleri yeraltına mahkûm etmesi, yeni kurulacak rejimin toplumsal tabanını daralttığı gibi otoriterizmin sistemleşmesini de kolaylaştırmıştır.

Bunun sonucu aşağıdaki listedir. Saptayabildiklerimizle, bir siyasi partiler mezarlığı…

Not: Türkiye’de Kapatılan Siyasi Partiler: (Yıllara göre)

1920-2009 tarihleri arasında: Bakanlar Kurulu Kararı ile 5 parti, Mahkeme kararıyla 4 parti, Askeri Mahkeme kararıyla 22 parti, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Milli Güvenlik Kurulu kararıyla 30 parti, toplam 61 parti kapatılmıştır.  

Türkiye Komünist Fırkası –Resmi- (2 Ocak 1921), Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (1 Şubat 1921), Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (İkinci kere) (Ekim1922), Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (3 Haziran 1925), Ahali Cumhuriyet Fırkası (21 Ocak 1931), Çiftçi ve Köylü Partisi (4Nisan 1946), İslam Koruma Partisi (12 Eylül 1946), Türkiye Sosyalist Partisi (16 Aralık 1946), Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (16 Aralık 1946), Türkiye Sosyalist Partisi (17 Haziran 1952), İslam Demokrat Partisi (20 Ekim 1952), Millet Partisi (27 Ocak 1954), Vatan Partisi (30 Ocak 1957), Demokrat Parti (27 Eylül 1960), Türkiye İşçi Çiftçi Partisi (22 Eylül 1966), Cumhuriyetçi Parti (23 Eylül 1966), Kemalist Gençlik Partisi (30 Kasım 1966), İşçi Çiftçi Partisi (15 Ekim 1968), Milli Nizam Partisi (20 Mayıs 1971), Türkiye İleri Ülkü Partisi (24 Haziran 1971), Türkiye İşçi Partisi (20 Temmuz 1971), Büyük Anadolu Partisi (19 Aralık 1971), Türkiye Emekçi Partisi (8 Mayıs 1980), Adalet Partisi (16 Ekim 1981), Cumhuriyet Halk Partisi (16 Ekim 1981), Cumhuriyetçi Güven Partisi (16 Ekim 1981), Demokrat Parti (16 Ekim 1981), Hür Demokratlar Partisi (16 Ekim 1981), Hürriyetçi Millet Partisi (16 Ekim 1981), Millet Partisi (16 Ekim 1981), Milli Selamet Partisi (16 Ekim 1981), Milliyetçi Hareket Partisi (16 Ekim 1981), Sosyalist Parti (16 Ekim 1981), Sosyalist Vatan Partisi (16 Ekim 1981), Türkiye Birlik Partisi (16 Ekim 1981), Türkiye İşçi Partisi (16 Ekim 1981), Türkiye İşçi Köylü Partisi (16 Ekim 1981), Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (16 Ekim 1981), Türkiye Ulusal Kadınlar Partisi (16 Ekim 1981), Vatan Partisi (16 Ekim 1981), Büyük Türkiye Partisi (26 Temmuz 1983), Huzur Partisi (25 Ekim 1983), Türkiye Birleşik Komünist Partisi (16 Temmuz 1991), Halk Partisi (24 Eylül 1991), Sosyalist Parti (10 Temmuz 1992), Halkın Emek Partisi (14 Temmuz 1993), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (23 Kasım 1993), Sosyalist Türkiye Partisi (30 Kasım 1993), Yeşiller Partisi (10 Şubat 1994), Sosyalist Birlik Partisi (7 Haziran 1994), Demokrasi Partisi (16 Haziran 1994), Demokrat Parti (13 Eylül 1994), Demokrasi ve Değişim Partisi (19 Mart 1996), Emek Partisi (14 Şubat 1997), Diriliş Partisi (18 Şubat 1997), Refah Partisi (16 Ocak 1998), Demokratik Barış Hareketi (28 Aralık 1998), Demokratik Kitle Partisi (29 Şubat 1999), Fazilet Partisi (22 Haziran 2001), Halkın Demokrasi Partisi (13 Mart 2003), Demokratik Toplum Partisi (11 Aralık 2009).

Kaynaklar:

Erden Akbulut-Mete Tunçay, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul 2007

Füruzan H. Tökin, Türkiye’de Siyasi Partiler ve Siyasi Düşüncenin Gelişmesi, Elif Matbaası, İstanbul 1965

Feridun Kandemir, Atatürk’ün Kurdurduğu Komünist Parti ve Sonrası, Yakın Tarihimiz Yayınları, İstanbul 1966

Arı İnan, Tarihe Tanıklık Edenler, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1977

George Harris, Türkiye’de Komünizmin Kaynakları, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1979

M. V. Frunze, Türkiye Anıları Kasım 1921-Ocak 1922, Cem Yayınları, İstanbul 1978

Çerkes Ethem, Çerkes Ethem’in Hatıraları, Dünya Yayınları, İstanbul 1962

Mete Tunçay, Bilineceği Bilmek, Alan Yayıncılık, İstanbul 1983

Mete Tunçay, Mustafa Kemal- Arif Oruç Mektuplaşması, Toplumsal Tarih, Ocak 1999

Kerim Sadi, Türkiye’de Sosyalizmin Tarihine Katkı, İletişim Yayınları, İstanbul 1994

G. M. Ataç, Anadolu’da Yeni Gün’ün İlk Tefrikaları, Proleter Devrimci Aydınlık, Kasım 1970, Sayı 25

Gurko-Kriajin, Yeşil Elma, Tarih ve Toplum, Sayı 36, Yıl 1986

Hamit Erdem, 1920 Yılı ve Sol Muhalefet, Sel Yayıncılık, İstanbul 2010

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]