Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

29.03.2014- 23:23

30 Mart’ın sonrası-Mehmet Bedri Gültekin


30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler sonrasında Partilerin yaşayacağı muhtemel gelişmeler ile ilgili olarak bazı öngörülerde bulunabiliriz:

1. AKP açısından iktidar dönemi bitmiştir. Bu Parti’nin yüzde 40’ların altına düşeceği görülmüştür. Böyle bir sonuç, AKP iktidarının bitmiş olduğunun sandıkta tescil edilmesi anlamına gelecektir.

Bu durumda hiçbir kuvvet AKP’yi parçalanmaktan kurtaramaz. Tam tersine bugüne kadar AKP’ye hayat veren odaklar, bu Partinin parçalanması yolunda çabalarını daha da yoğunlaştıracaklardır.

AKP, 1980’lerin ANAP’ı gibi belli koşullar içinde hayat bulmuş, oynayacağı rolü oynamış ve siyaset sahnesinden çekileceği zaman gelmiştir.

AKP’nin önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin daha bugünden kaybeden Partisi olduğunu söyleyebiliriz.

2. Parçalanması kaçınılmaz olan ikinci Parti CHP’dir. Bu Partiye bugün, Neoliberal, Açılımcı ve Fethullahçı ittifakı yön veriyor. Kitlesinin ezici çoğunluğu ise Atatürkçüdür. Bu garabetin daha fazla devam etmesinin olanağı bulunmuyor.

Bir yandan Türkiye’de yükselmeye devam edecek olan halk hareketi, öte yandan Kürt sorunu ile Suriye’de yaşanacak gelişmeler, bütün temel sorunlarda birbirinin zıddı tavırlar içinde olan CHP içindeki taraflar arasında ayrışmayı ve çatışmayı derinleştirecektir.

Neoliberal-Fethullahçı ittifakı seçimlerde umduğunu bulamayacaktır. Seçim dolayısıyla sesini çıkarmayan çok sayıda Partili, seçimin hemen ertesinde Genel Merkez’e isyan bayrağı açacaktır.

3. PKK-BDP’nin yerel seçimlerden sonra özerklik inşasına geçeceklerini ilan etmeleri, Kandil’in savaş tehditleri, Öcalan’ın 500 bin kişinin ölebileceğini söylemesi toplumsal duyarlılığı artırdı. MHP, milliyetçi söylemiyle bu toplumsal duyarlılıktan en fazla yararlanan Partidir. Onun için 30 Mart seçimlerinden güçlenerek çıkacak Partiler arasında MHP’nin olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Bununla birlikte MHP’nin yurtsever tabanı ile Bahçeli yönetiminin AKP’ye payanda olma politikası arasında var olan çelişme daha da derinleşecektir.

4. AKP’nin açılım politikası PKK/BDP’ye yaradı. Gene AKP’nin Suriye politikası PKK’nın bu ülkede önemli mevziler elde etmesine yol açtı. Bütün bunlardan dolayı BDP’nin oy oranını ve belediye sayısını artırması beklenir.

PKK/BDP bilindiği üzere, AKP iktidarının ekonomik ve siyasi açıdan içinde bulunduğu çıkmazdan yararlanarak kendi lehine olabildiğince tavizler koparmak için kalkışmaya hazırlanmaktadır.

PKK’nın hazırlandığı kalkışma, ABD’nin bölgemize ve ülkemize ilişkin planları dahilindedir. Her durumda PKK kullanılan bir “enstrüman”dır. Efendilerin kaybettiği koşullarda “enstrümanlar”ın kazanması söz konusu olamaz.

Gelişmeler PKK’nın aleyhindedir. Irak, İran ve Suriye; antiemperyalizm cephesinde birleşmektedir. Türkiye’de ise halk içinde ayrılıkçılığa ve şiddetin yeniden başlamasına yönelik tepkiler büyümektedir.

Bu genel tablo, PKK/BDP’nin önümüzdeki dönemin kaybedenleri arasında olacağını gösteriyor.

5. İşçi Partisi 30 Mart yerel seçimlerinden gerek oy oranının yükselmesi, gerekse kimi yerlerde belediye başkanlıklarını kazanmasıyla birlikte çok kişiyi şaşırtacak sonuçlar alacaktır. 30 Mart sonrasında yeniden şekillenecek Türkiye siyasetinde, İşçi Partisi, tayin edici bir rol oynayacaktır.

Kamuoyu yoklamalarında yüzde 60’lara varan “yeni bir parti ve yeni bir lider arayışı” tespitinin, İşçi Partisi’nin alacağı sonuçlarla birlikte, “arayışın adresi neresi olacak?” sorusuna önemli oranda cevap olacağını da söyleyebiliriz.

30 Mart sonrası Türkiye siyasetinin en önemli gelişmesi, İşçi Partisi’nin geçmişle kıyaslanmayacak bir ağırlıkla Türkiye gündeminde yer alması olacaktır.

Ulusal kanal

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
30.03.2014- 12:11

Yarından itibaren ülkede hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını düşünüyorum. AKP ne kadar oy alırsa alsın, meşruiyetini yitirmiş olması ve uluslarası aktörler tarafından dışlanmış olması nedeniyle eski rahatlığını bulamayacaktır. AKP'nin cemaatin üzerine yürüyeceği belli oldu. Bu duruşunu değiştirmeyecek cemaat üzerindeki baskısını daha da yoğunlaştıracaktır. Bunu yaparken hem askere ve hem de bir kısım ulusalcılara dayanmaya çalışacaktır. Böyle bir duruş kürt sorunundaki sözde ''barış süreci''ni de sekteye uğratacaktır. BDP-HDP'nin seçimlerden daha güçlü çıkması ve söylediği gibi özerklik yolunda adımlar atması da kürt sorunundaki gerilimi de arttıracaktır. Bu konuda kürt hareketinden farklı bir siyasi yönelim ortaya çıkmazsa, gerilimin çatışmaya dönüşme ihtimali de vardır. AKP bu süreci parçalanmadan götürebilir mi? sorusu önemli. Ama kısa vadede böyle bir gelişmenin başlamasını da mümkün görmüyorum.

CHP'de bir parçalanma ise olmayacaktır.   Ama bu koşullarda bile belirli bir ''oy patlaması'' gerçekleşmezse Kılıçdaroğlu'nun liderliği tartışmalı bir hale gelebilir. Önemli olan ''gezi ruhu''nun bütün bu olası gelişmeler karşısındaki tavrıdır ki, burada sosyalistlerin iradesinin de belirleyici rol oynayacaktır.

Geçen yıl mayıs sonunda başlayan isyan oldukça sıcak ve oldukça güzel bir yaz geçirmemize neden olmuştu. Seçimlerden sonra benzer bir hareketliliğin gündeme gelebilme olasılığının   yüksek olduğunu düşünüyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]