Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

Oğuzhan Müftüoğlu: Tayyip Erdoğan miadını doldurdu
 

Solun önemli isimlerinden Oğuzhan Müftüoğlu, “Erdoğan uzatmaları oynuyor. AKP değilse bile Erdoğan’ın miadı doldu. Kullanacağı insanları kullanacak, iktidar gücünü kullanacaktır. Ama tarihsel olarak ortaya çıkan bu durumun sonucu değiştireceğini zannetmiyorum” dedi

Resim Ekleme
RABİA YILMAZ

Yerel seçim sonuçlarını gazetemize yorumlayan solun önemli isimlerinden, BirGün yazarı Oğuzhan Müftüoğlu, “Eğer halkı ikna edecek bir seçenek gösteremezseniz, inandırıcı bir şey ortaya çıkaramazsanız, ne kadar gerilerse gerilesin bu iktidar geriler ama, onun içinden, dışından, yanından bir takım yeni iktidar blokları geliştirilir, bu da egemen sınıflara hizmet eder” dedi.

»Seçim sonuçlarını AKP’nin zaferi olarak yorumlamak doğru mu?
Türkiye’de seçimlerin sağlıklı ve demokratik bir şekilde olmadığı ortada. Dünyanın hiçbir yerinde iktidar partisinin iktidar gücünü bu kadar açık ve tek yanlı olarak kullanıldığı demokratik bir ülke yoktur. Seçim süreci boyunca bir kısmı satın alınarak yandaşlaştırılmış, geri kalanları da iktidarın baskısıyla sindirilmiş bütün anaakım televizyonları adeta RTE televizyonu gibiydi.

Seçim boyunca Nazi Almanyası’ndaki gibi tek bir adamın bağırıp çağırmasıyla toplum adeta sağırlaştırıldı. Muhalefet büyük ölçüde sanal sınırlı bir toplumun, sınırlı bir kesimin, eğitilmiş internet kullanabilenlerin ulaşabileceği bir mecraya sıkıştırıldı. O da yasaklandı. 12 Eylül’den kalma siyasi partiler yasası, seçim sistemi, barajlar… Tüm bu nedenlerle seçimlerde halk iradesini yansıtan demokratik bir seçim olmadığını gösterir. Bu yüzden de ortaya çıkan durumu Tayyip Erdoğan’ın, AKP’nin önemli bir başarısı gibi görülemez. Zaten bu sonucun ortaya çıkacağı üç aşağı beş yukarı belliydi. Gece karartmaları oy satın almalar, sandıkların çalınması da çabası…Bu nedenlerle seçim sonuçlarını fazla ciddiye almamak gerektiğini düşünüyorum.

Kaldı ki bu seçim sonuçları bile Tayyip Erdoğan’ın vadesini doldurduğunu, AKP’nin artık sonunun geldiğini gösteriyor. BirGün’de Haziran Direnişi sonrası yaptığımız bir söyleşide AKP için sonunun başlangıcı demiştim. Tayyip Erdoğan’ın Türkiye siyasetindeki miadı tarihsel olarak dolmuştur. Şimdi uzatmaları oynuyor. AKP değilse bile Erdoğan’ın dolmuştur. Kullanacağı insanları kullanacak, iktidar gücünü kullanacaktır. Ama tarihsel olarak ortaya çıkan bu durumun sonucu değiştireceğini zannetmiyorum.
 

»Gezi ve 17 Aralık gibi iki büyük siyasi kriz yaşayan iktidar partisi neden önemli bir gerileme yaşamadı?
Gezi AKP’nin sonunun başlangıcı dediğimiz süreci, sokak muhalefetini gerçekleştirmesi bakımından ufuk açıcı olması itibariyle de çok önemli bir başlangıçtır. Yalnız 17 Aralık’tan çok büyük sonuçlar beklemek yanlıştır. Çünkü 17 Aralık halkın çoğunluğunca sadece büyük AKP yandaşı veya bastırılmış satın alınmış medyadan çarpıtılmış olarak izlendi içerik gösterilmedi.

Muhalif basın çok sınırlı derecede halka ulaşabilen güce sahip. Halk aslında 17 Aralık’ın gerçek yüzünü değil, aslında bir kumpas olduğunu, Türkiye’ye karşı dışarıdan bir komplo düzenlendiği, paralel yapının saldırısı olduğu gibi AKP taraftarlarının kendilerini savunmaya çekeceği bir şekilde izlendi. Kaldı ki son dönemlerde iyice muhafazakârlaştırılmış insanların sadece bir yolsuzluk iddiasıyla ikna edilmesi mümkün değildir. Yolsuzluk dediğimiz şey onlar için bir çeşit ticaret gibi algılanıyor. Erdoğan da tam da böyle savundu. Alan memnun veren memnun. Zaten bunu hayır için kullanacaklar… O yüzden yolsuzluk olayının ortaya çıkmasından büyük bir oy kaybı beklemek doğru bir şey değildi. Bu zaten tahmin edilen bir şeydi.

»Gezi’nin dinamizmi sandığa yansıdı mı?
Ben Gezi’den sonra ki ilk değerlendirmelerimde Gezi’yi bir sandık hesabına dönüştürmenin, düzen içi bir parlamenter mecraya aktarmaya çalışmanın doğru olmadığını söylemiştim. Gezi aslında Türkiye’de var olan bu düzene, sisteme köklü bir muhalefetin gelişmesi olarak, ortak bir muhalefet mecrasının gelişmesi olarak anlaşılmalı. Yoksa seçimlerde şu partiye, bu partiye yönlendirmeye çalışmanın yanlışını daha henüz Gezi’nin dumanı tüterken söylemiştim. Gezi bir devrimci muhalefet hareketinin geliştirilmesinin ihtiyacını da vurgulayan bir şeydir ve oradan gelişebilcektir.

»İktidar partisi nasıl geriler, sola ne gibi görevler düşüyor?
Bence iktidar partisi zaten geriliyor. Bu gerilemenin, Gezi’nin, diğer olayların etkileri yavaş yavaş ortaya çıkar. Ekonomik kriz, toplumun hayatını, canını acıtır bir duruma gelmeden, gündelik hayatta sıkıntılar yaşanmadan ahlaki şeylerle bizim toplumumuzun yön değiştireceğini düşünmek yanlıştır. Zaten ekonomik kriz devam ediyor, halkın canının yanması devam ediyor. Ve iktidar gerilemeye devam ediyor. Oradaki soru, bunun yerinin ne ile doldurulacağıdır. Eğer halkı ikna edecek bir seçenek gösteremezseniz, inandırıcı bir şey ortaya çıkaramazsanız, ne kadar gerilerse gerilesin bu iktidar geriler ama, onun içinden, dışından, yanından bir takım yeni iktidar blokları geliştirilir, bu da egemen sınıflara hizmet eder.

Yapılması gereken şey Gezi’nin ortaya çıkardığı muhalefet potansiyelinin, bütün toplumun geleceğine yönelik saldırılara karşı duran antiemperyalist, antikapitalist, eşitlikçi, özgürlükçü, bağımsızlıkçı, barışçı, ekolojist, bir ortak muhalefet hareketinin geliştirilmesinden ibarettir. Toplumu ikna edecek olan budur.

Birgün

tekyoldevrim  |  Cvp:
Cevap: 1
03.04.2014- 12:21

Oğuzhan Müftüoğlu gerçeği görmemekte diretiyor. AKP bu seçimlerden büyük bir yengiyle çıkmıştır. Haziran direnişi, 17 Aralık tapeleriyle ortaya çıktığı iddia edilen yolsuzluk olayları ve ondan sonra ortaya çıkanlara rağmen başbakan Erdoğan seçimlerden tek adam, AKP ise en büyük parti olarak çıkmışsa Müftüoğlu'nun sonun başlangıcı olarak yaptığı yorumlarla hiç bir ilgisinin bulunmadığını görebiliriz. Türkiye'deki ulusalcı solun en büyük zaafı da gerçekleri görememesi, hapsoldukları ulusalcılık batağında dünyanın gidişini görememesidir. Halk sosyalistlere oy vermiyorsa neyi yanlış yapıyoruz diye düşünmeliler.   Türkiye'nin sosyalistleri bunu yapacakları yerde kafalarını kuma gömüyorlar ve yaşanan gerçekler dünyasından kendilerini soyutluyorlar. Bu da yenilgilerden ders almamayı getiriyor ve başka yenilgilerin kapısını aralıyor.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 2
06.04.2014- 11:28

AKP'nin büyük yengiyle çıktığını söylemek doğru değildir. Oğuzhan Müftüoğlu'nun, seçimi almak için kullanılan devlet olanakları, ele geçirilmiş medya ve 12 Eylül ürünü siyasi parti ve seçim yasaları konusunda söyledikleri doğru. Kullanılan oylara bakıldığında, AKP karşıtı ciddi bir toparlanma var. Tabii yeterli değil. Ancak 17 Aralık'ta ortaya dökülen rezalet örtbas edildi. Bilinçsiz ve bilgisiz yığınlara ulaşmaması için herşey yapıldı. Müftüoğlu'nun dediği gibi, son aylardaki hırsızlıkları, yolsuzlukları izleyenler genelde internet kullanıcıları. Bunların çoğu da zaten AKP'ye oy vermiyordu. Verenler için de hırsızlığın, yolsuzluğun önemi yok, doğal karşılıyorlar, hatta kendileri aynı kafada ve aynı kefede.

Müftüoğlu'nun yorumunda katılmadığım tek şey Tayyip'in işinin bittiği, hatta AKP kalsa da onun gideceği. Bir kere AKP demek Tayyip demek. Tayyip giderse, AKP de biter. Çünkü bir diktatörlük düzeni var ortada ve AKP lider partisi. Bu seçim sonuçlarıyla da bir süre daha devam edecektir. Esas önemlisi devlet başkanlığına soyunup soyunmayacağı. Seçim sonuçlarından cesaret alıp, kendisi cumhurbakanı olup yerine bir kuklayı koyabilir de. Şimdi bunu önleme zamanı. Hatta yalnız bunu değil, Gül'ün veya Tayyip'in adamı başka bir AKP'linin seçilmesini önleme zamanı.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 3
06.04.2014- 19:36

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Oğuzhan Müftüoğlu gerçeği görmemekte diretiyor. AKP bu seçimlerden büyük bir yengiyle çıkmıştır. Haziran direnişi, 17 Aralık tapeleriyle ortaya çıktığı iddia edilen yolsuzluk olayları ve ondan sonra ortaya çıkanlara rağmen başbakan Erdoğan seçimlerden tek adam, AKP ise en büyük parti olarak çıkmışsa Müftüoğlu'nun sonun başlangıcı olarak yaptığı yorumlarla hiç bir ilgisinin bulunmadığını görebiliriz. Türkiye'deki ulusalcı solun en büyük zaafı da gerçekleri görememesi, hapsoldukları ulusalcılık batağında dünyanın gidişini görememesidir. Halk sosyalistlere oy vermiyorsa neyi yanlış yapıyoruz diye düşünmeliler.   Türkiye'nin sosyalistleri bunu yapacakları yerde kafalarını kuma gömüyorlar ve yaşanan gerçekler dünyasından kendilerini soyutluyorlar. Bu da yenilgilerden ders almamayı getiriyor ve başka yenilgilerin kapısını aralıyor.



Bu ulusalcı sol yakıştırması sizin dilinize yapışmış, bir türlü kurtulamıyorsunuz.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]