Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

06.04.2014- 21:15

Sandık
 
Seçim yapmak demokrasinin yansıması olamayabileceği gibi; sandıkta aldığı(!) oya güvenip, her türlü zulmü yapma hakkını elde ettiğini ve asla yenilmeyeceğini, devrilmeyeceğini düşünen diktatörlerin sonu da ünü de pek iyi olmuyor

Resim Ekleme
BARIŞ ATAY

Sandık da sandık dedi başbakan, biz de dolayısıyla demokrasi istiyor sandık. Malum bizim başbakana göre demokrasinin olmazsa olmazı sandıktı. Bağırdı, çağırdı, kükredi. Birilerinin inlerine girdi çıktı, tehdit etti. Hızını alamadı, emriyle katledilenlerden en genci Berkin için bırakın başsağlığı dilemeyi, terörist ilan edip, annesini yuhalattı. Ardından öldürülen Burakcan’ın üzerinden insanları ayrıştırmaya çalıştı. Twitter’ı, Youtube’u yasakladı. Fakat demokrasiye inanıyordu(!) ve her şey sandıkta belli olacaktı. Cinayetleri, hırsızlıkları, baskıları, tehditleri, meşruiyeti, aklınıza gelebilecek her şeyin çözümü sandığa atılacak oylardı. Öyle de oldu. Muazzam bir katılımla seçim yapıldı. Herkes akşam sonuçlar için evinde heyecanla beklemeye başladı. Partiler, her sandıkta gözlemci bulundurdular, sivil inisiyatifler oylara sahip çıkılması konusunda çağrılar yaptılar. Olacak şey değildi(!) ama seçimde hile olmaması için herkes var gücüyle çalışıyordu. Sandıklar açılmaya başlandı. En çok merak edilen yerlerin başında; İstanbul, Ankara, Hatay, Urfa, Antalya geliyordu. Bazı kanallar Anadolu Ajansı’nın, bazı kanallar Cihan Haber Ajansı’nın verilerini gösteriyordu. Karmaşa başlamıştı. Veriler birbirini tutmuyor, önde olan parti bir anda geriye düşüyor, geride olan bir anda 15 puan öne geçiyordu. Ankara’da işler AKP adına kötü gitmeye başlamışken bir anda veri akışı kesildi, bir süre bekledikten sonra sandıkların neredeyse tamamının açılmış olduğunu gösteren bir tabloyla AKP 5 puan öne geçti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken İstanbul’da fark açılmaya başladı, Antalya’da başa baş giden yarış AKP’de kaldı. BDP’nin iyi başladığı Urfa yine AKP’deydi ama çok istediği Hatay CHP’nin, kalesi Ağrı BDP’nin olmuştu. Sonra elektrik kesintisi haberleri gelmeye başladı. Ülke genelinde 46 yerde elektrikler kesildi. Enerji bakanı ertesi gün, trafoya kedi girmiş dedi. Demokrat bir ülke olarak; kedilerin trafoya girme hakkı engellenemeyeceğinden saygıyla karşılandı durum. Seçim sonuçları daha resmen açıklanmamış, Ankara,İstanbul’da işler iktidar için kötü giderken, meşhur balkon konuşması başladı. Yaradılanı yaratandan ötürü seven, hepimizin başbakanının, nefretini kusmadığı bir iki yer de son konuşmada nasibini aldı, hatta Suriye’yle savaş halinde olduğumuz açıklandı. Seçimin ertesi günü ülkenin dört bir yanında hala sayılmayan, seçim kurullarına götürülmeyen, yakılan, çöpe atılan oylar olduğu, bir çok sandıkta, muhalif patilerin oylarının eksik yazıldığı ya da hiç yazılmadığı, iktidar partisinin, kayıtlı seçmen sayısından daha fazla oy aldığı tespit edildi. Ceylanpınar; El-Nusra hayranı AKP’li adaya kaldı, hakkını arayan BDP’li seçmenlere müdahale edildi, bir süre sonra vali tarafından her şey yasaklanarak OHAL uygulanmaya başlandı. Hatay’ı kaybetmeyi kendine yediremeyen Sadullah Ergin; %82 ile kaybettiği Defne, %80 ile kaybettiği Samandağ ve %64 ile kaybettiği Arsuz dahil bütün ilçelere itiraz edip, hepsi için ret kararı verilince, demokrat bir belediye başkan adayı olarak, “gerekirse sandıkların hepsini Ankara’ya götürüp sayarım” dedi. Yazıyı yazdığım saatlerde, Ağrı için yaptıkları 15. itirazdan sonra, sayım yapılırken yüzlerce asker ve polis şehrin girişlerine yerleştirilip, giriş-çıkışlar yasaklandı. Daha bir çok örneğin verilebileceği, bu müthiş seçimin üstünden neredeyse bir hafta geçmesine rağmen, ülkenin çoğu yerinde hala itirazlar ve sayımlar bitmedi. Geçmişten örnek vermeyi çok seven başbakana bir kaç demokratik(!) seçim sonucu vermekte yarar görüyorum. Örneğin; 1933 Almanya seçimlerinde Nazi Partisi ve Hitler; % 43.9 ile büyük bir başarı kazanmıştı ama Mussolini’nin Ulusal Faşist Parti’sinin 1924, 1929, 1934 seçimlerindeki % 61.3, % 98.3, % 99.8’lik olağanüstü demokratik sandık sonuçlarının eline su dökemezdi. Bu kadar geçmişe gitmeyelim derseniz şayet; Kuzey Kore’de % 100’lük sandık desteğiyle tekrar devlet başkanı seçilen Kim Jong-un’u örnek vermeyi bir borç bilirim.

Uzun lafın kısası; sevgili, çok sandık sever, demokrat hükümet ve her türlü hukuksuzluğuna, gözünü, kulağını kapatıp, çığlık çığlığa destek veren seçmenleri... Gördüğünüz gibi; seçim yapmak demokrasinin yansıması olamayabileceği gibi; sandıkta aldığı(!) oya güvenip, her türlü zulmü yapma hakkını elde ettiğini ve asla yenilmeyeceğini, devrilmeyeceğini düşünen diktatörlerin sonu da ünü de pek iyi olmuyor. Her başlangıcın bir bitişi, her çıkışın bir inişi olduğunu unutmamak da yarar var. Gerçi bizim ülkemizde bir diktatör yok. Eğer olsaydı, ben bu yazıyı yazamazdım değil mi?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]