Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 9
08.04.2014- 18:00

Traj ne kadar düşerse düşsün K. Okuyan'ın Sol gazetesinden ayrılmasına üzüldüm. Umut ederim gazetedeki yazılarına devam eder. Onun yazılarına alışmıştık.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 10
08.04.2014- 19:00

dayanışma arkadaşın verdiği rakamlar önemli. Az buz değil yarı yarıya düşüş var trajda. Belki kan değişikliği gazetenin tekrar traj kazanmasına yol açar. Kemal okuyan'ın ise sol'da yazmaması düşünülemez. Her gün yazmasa da SOL'a mutlaka yazı yazacaktır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 11
11.04.2014- 13:42

SOL gazetesinin güncel siyaset konularında daha fazla yorumların yer alması gerekiyor. Ve bu yorumlar sadece orada köşe yazan yazarlarla da sınırlı kalmamalı. Bence bu konuda SOL'un önemli bir eksikliği var. Örnekse BDP'nin kutlu doğum haftası ile ilgili düzenleyeceği etkinlikle ilgili solun hemen her kesiminin görüşlerine başvurabilir ve bütün bu görüşler bir tam sayfada yer alarak ilgi çekici bir hale getirilebilir. Atıyorum, sosyalist solun seçim değerlendirmesi konusundaki görüşleri de yine tam bir sayfada yer alabilmeli ve okurun karşılıklı değerlendirebilme yapabilmesine fırsatlar yaratabilmeliydi. SOL'da bu tür bir çalışma hemen hemen hiç olmadı. Kısaca gazete bu konuda merak uyandırıcı ve bilgilendirici bir tutum içine çok az girebildi. Aynı şekilde sosyalist solun belirli konulardaki tartışmaları biraraya getirebilecek çalışmalara da pek girmedi.En azından belki haftanın bir veya iki günü sosyalizme ilişkin bilgilendirme içeren sayfa düzenlemeleri de yapılabilirdi.

Dün gece uçaktaydım. İstanbul'a dönüyordum. Hem birgün ve hem de SOL gazetesi aldım ve bir karşılaştırma yapmaya çalıştım. Özellikle iç sayfalarda Birgün daha ''kolay'' okunabilir bir özellik gösteriyor. SOL'da ise haber çok fazla ve bir yerden sonra okumadan geçmek zorunda kalıyorsunuz.   Kemal Okuyan gazetenin ilk zamanlarında haberin fazla olacağını söylemişti. Gazete tanımını böyle yapmıştı. Buna da uydu. Ama SOL bir gazete olarak traj arttırılacak ve daha fazla kitleye ulaşılacaksa bence bu saptama yeterli değildi. Çünkü haber konusunda Cumhuriyet başta olmak üzere pek çok yayın SOL'dan çok daha fazla olanaklara sahiptir. SOL başka bir fark ortaya koyabilmeliydi.

Aydemir Güler Kemal Okuyan'ın yerine geldi. Alper Birdal da gazetede önemli bir sorumluluğu sahip. Ama bence bu konuda bir değişim içine girilmeli ve gazete için radikal kararlar alınmalı. Çünkü SOL gazetesi bu haliyle her gün alınsa bile sadece ''göz gezdirilen'' bir gazete haline geldi.

ilkay  |  Cvp:
Cevap: 12
13.04.2014- 11:25

Veda yazısı
Mete Gönenç


Değerli okur ve dostlarım,

Gazetemiz yayın kurulunun, yeni düzenlemeler gereği, yazılarıma yer verilemeyeceği hakkındaki kararı nedeniyle bu köşede artık buluşamayacağız.

Zamanlamasını çok doğru bulduğum, gazetemiz çıktığından beri, 68 kuşağı bir sosyalist ve eski bir bürokrat olarak, elimden geldiğince katkıda bulunmaya çalıştım ve okurlarımdan önemli destek aldım.

Yayın kurulunun, hepimizin saygı duyması gereken bu kararı gereği, okurlarıma teşekkür edip, tüm iyiliklerin onların olmasını dilerim. Aynı şekilde SOL AİLESİNE bundan sonraki yayın hayatlarında başarılar dilerim.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 13
13.04.2014- 14:37

Kemal Okuyan'ın SOL'dan ayrılıp yerine Aydemir Güler'in gelmesi gazetede birtakım değişiklikler olacağının belirtisiydi. Ama olay sadece bir iki yazarın gazetede kalıp kalmamasıyla ilgili de değildir. SOL'da önemli bir değişim şart. SOL sol bir gazete olarak farkını ortaya koyabilmeli ve bu konuda ne yapılması gerekiyorsa zaman yitirilmeden gerçekleştirilmelidir.

şibusa  |  Cvp:
Cevap: 14
13.04.2014- 22:46


soL'dan okurlara çağrı: Darboğazdan birlikte çıkacağız

Resim Ekleme
soL gazetesi, son dönemde yaşadığı mali sorunları aşmak için okurlara dayanışma çağrısı yaptı.

Sevgili soL okurları,

Gazetemizin bir buçuk yılının, sadece basın dünyasını değil siyaset alanını da kuvvetle etkilediğini söylersek, kendimizi dev aynasında gördüğümüzü düşünmezsiniz, umarız.

Adından belli; bir misyon gazetesiyiz. Önce tekelleşen ve sermaye düzenine sıkışan, dışta kalan üyelerinin bu sıkışmaya büyük bir çoğunlukla teslim olduğu; sonra yandaşlaşan ve AKP rejimine hapsolan, dışta kalan üyelerinin bu rejimle aralarına net sınır çekmekte hep zorlandığı bir yayın dünyasına doğduk.

İstisnalar vardı ve soL gazetesinin samimi dostlarıydı onlar. Bu samimi dostlarımız da gördüler ki, kendi yararlı, dirençli çabalarının dışında soL başka bir kulvar açıyor. soL, sosyalistlerin sosyalizmi güçlendirmek için, kurutulmuş zannedilen bir alana adım atmaları anlamına geliyor.

Bir buçuk yılda soL medyada ve siyasette bir ölçüt haline geldi. Bulunduğu alanın solcu bombardımanına tutulduğunu, girdiği ters yolun solcu bir barikatla daraldığını görenler yollarını değiştirmek, lafı dolandırmak zorunda hissettiler kendilerini. Dostlar cesaretlendi...

Ancak soL, isterseniz deneyimsizlikten, isterseniz eksik hesaptan, isterseniz beceriksizlikten deyin, kendi hatalarından veya kurtlar sofrasına kendi ilkelerini dayatmaktan kaynaklanan bir dizi nedenle mali sorunlarını aşamadı.

Baskı ve satış arasındaki açı bir süredir dayanılmaz hale geldi.

Siyasi mevzilerimizden vazgeçecek değiliz. Ama satış sayılarını bir hamlede yükseltemeyeceğimizi de biliyoruz.

soL’un dostlarını, sevgili okurlarımızı soğukkanlı olmaya, telaş etmemeye, moral bozmamaya davet ediyoruz.

Gazetemizin baskı ve dolayısıyla dağıtım sayısını kontrollü biçimde aşağı çekmek durumundayız. Bu zorunluluğun bir miktar satışta düşüşe de yansıyacağını biliyor, ama bunu asgaride tutmaya özen gösteriyoruz. Mali kanamaya neden olan açıyı mümkün olduğunca daraltacağız.

Bu süre boyunca okuyucularımızın katkısına, dayanışmasına ihtiyacımız var. Sadık ve sabit okurlarımızı okuduğu nüshaya ek olarak, bir de okutmak için gazete almaya çağırıyoruz.

Dostlarımızı soL’a ilan sağlayarak katkıda bulunmaya davet ediyoruz.

Dağıtımdaki azalmanın “az gelip erken tükenen gazeteler” veya vazgeçilen bayiler gibi sonuçları olacak. Bu sonuçlara teslim olmayıp diğer satış noktalarını aramak, bunun için biraz emek harcamak, solda kalmaya, soldan bakmaya değmez mi? Halka yalan söyleyenleri, durup düşünmeye zorlamak için, yalanın yasak olduğu bir dünya yaratmaya başlamak için çok şey istediğimizi zannetmiyoruz...

Darboğazdan birlikte çıkacağız ve sonra yeni bir yükselişi adım adım planlayacağız. Yola devam ediyoruz.

Haydi, dayanışmaya...

soL Gazetesi Yayın Kurulu

ilkay  |  Cvp:
Cevap: 15
15.04.2014- 20:50

soL'un dayanışma çağrısına destek büyüyor

Resim Ekleme

soL Gazetesi'nin, yaşadığı mali sorunları çözmek için okurlarına yaptığı dayanışma çağrısına destek büyüyor. Her gün onlarca soL okuru, e-posta, sosyal medya ve telefon yoluyla gazeteye nasıl destek verebileceğini öğreniyor, anlatıyor ve tartışıyor.

(soL - Haber Merkezi) soL Gazetesi'nin, bir süredir yaşadığı mali sorunları aşmak için okurlarına yaptığı dayanışma çağrısına destek her geçen gün büyüyor.

Her gün onlarca okur elektronik posta, sosyal medya ve telefon aracılığıyla soL Gazetesi'nin darboğazı aşması için yapabileceklerini iletiyor.

[size=2]soL'dan okurlara çağrı: Darboğazdan birlikte çıkacağız


"soL, sosyalistlerin sosyalizmi güçlendirmek için, kurutulmuş zannedilen bir alana adım atmaları anlamına geliyor" diyen soL Gazetesi, desteklerini ve önerilerini ileten okurlarına teşekkür ederken, solun sesinin daha gür çıkması için, okurlarını dayanışmaya devam etmeye ve önerilerini paylaşmaya çağırıyor.

soL Gazetesi'ne abone olmak için tıklayınız.

soL Gazetesi ile iletişime geçmek için;
e-posta: gazete@sol.org.tr
sol@sol.org.tr

Twitter: @soLgazetesi
Facebook: facebook.com/SolGazetesi
[/size]

umut  |  Cvp:
Cevap: 16
17.04.2014- 11:13

Hiç vicdana kızılır mı?
Aydemir Güler


soL Haziran direnişine çok güzelleme yaptı. Yine yaparız. Ama ekledik: Evet, ama yetmez!

Eylül yaklaşırken ve direnişin yeniden patlaması beklenirken, umutlandık. Ne güzel olurdu, 2013 güzünün 2013 yazıyla yarışa girmesi! Ama ekledik: Yetmez...

Hatırlatmak gerekirse, aşağı yukarı şu noktalara işaret etmiştik: Köşelerden, haberlerin, manşetlerin satır aralarından demiş olduk ki, Haziran direnişinin tıpa tıp aynısının tekrarı memleketi ilerletmez. Ulaşılması gereken daha programlı, daha siyasi, daha sol, daha örgütlü bir Haziran'dır.

Üstelik Eylül'e umutları gereğinden fazla bağlamanın riski de vardır: Hayal kırıklığı.

Ve sonuncusu, AKP biriktiren, siyasileşen, örgütlenen bir direniş yerine, zamanlamasını kendisinin de provoke ettiği bir patlamayla enerjiyi tahliye etmeyi tercih ediyor olabilirdi. Provokasyon edebiyatının canı her zaman canı cehenneme. Canı cehenneme, çünkü provokasyonun panzehiri, susup oturmak değil, siyasi akıl ve örgütlenmedir.

soL okulların, statların AKP'ye kapıları kapamasını alkışladı. Ekimiz aynıydı.

Çünkü bu kadarı Haziran'dan çok önce filiz vermeye başlamıştı. Galatasaray stadının açılışını nasıl unuturuz! Taa 2011'in Ocak ayıydı. Ya da 2012 Aralık'ının ODTÜ'sü... Öğrenciler diktatörle köprüleri atmaya çoktan başlamışlardı.

Eee, koskoca Haziran geçmiş; buna rağmen zaten yaşananlar tekrarlanacaksa, “yetmez” uyarısı değil miydi doğrusu?

soL okuru heyecanlanır. AKP öfkesidir, kaynağı.

soL ise görevinin, bu heyecanı paylaşmaktan fazla olduğu bilinciyle davranır.

Sonuç biraz can sıkmaktır!

Seçim düzlemine girildiğinde iş yakıcılaşır. Şaka değil oy kullanılacak!

SoL camiasının, olsa olsa “doğrultusu” olur. Parti tercihinde, bırakın okurları, yazarların bile konumu farklı. Bu satırların yazarı TKP'den adaydı örneğin. Suriye Notları'ndan Sevra da öyle. Başka iki köşede iki CHP milletvekili yazıyor... Sorun burada değil...

Aslında sorun yok. Bir durum var. Ve bu durumun maliyeti.

soL gazetesi salt AKP gitsin'ci kitleye, seçimlerde “evet ama yetmez” demeye devam etti. Bunu farklı siyasi partilerde konumlanıp soL'un doğrultusunda buluşan yazarlarımız birlikte yaptık! Tapeler, videolar çıktıkça sevinenlere, tamam bu adamlar ahlaksız, ama bunu öğrenmek için Cemaatin inisiyatif alması ve “bizim” ekran başına çakılmamız mı gerekiyordu, diye şerh koyduk, tuzağa işaret ettik.

AKP gitsin elbette. Peki faşizme karşı MHP'yle omuz omuza, ne demek oluyordu! Oy verirken gözümüzü ve burnumuzu sıkı sıkıya kapatmak, ölen çocuklarımıza haksızlık olmayacak mıydı?

Velhasıl can sıktık. AKP'yle uzlaşmak için, aydınlığın daha azına kanaat getirebileceği için değil, tam tersine, AKP'ye duyduğu öfke ve aydınlığa beslediği inanç ölçüsünde canı sıkıldı bir kesimin. Gazete okuru yanıt verir. Almaz olur biter.

Bize de o oldu. Ama ne gün halk hareketi zirve yapsa, soL da satış patlaması yapıyor. Cezamıza vicdan affı çıkıyor, sanki.

Çünkü hareket arınmadır. Herkesin içi dışı birdir. Hesapsız, temiz...

“Halka yalan söylemek suçtur” diyenin yıldızının o an parlaması şaşırtıcı değil.

Ama huylu huyundan vazgeçer mi! soL kalkar, mücadele anının bile tılsımını bozar: Yetmez, deriz. Eyleme tamam, ama o da yetmez! Çünkü bazı eylemler büyümeye, başkaları daralmaya dönüktür. Kimi eylem tencere tavayla, terlikle şortla sokağa çağırır insanı, kimisi evine saklanmaya iteler. Sırf aksiyon yetmez o yüzden.

Her neyse... soL'un birkaç gün önce açıkladığı “zor durum”un tamamı değil, ama politik arkaplanındaki öğelerden bazıları bunlar. soL, okurlarının bir bölümünün canını sıkmamak adına inanmadığı işler yapmadı. Sorunumuzun (sadece) bir kısmı budur.

Bugünlerde çalan telefonların, gelen mesajların bir bölümü, hakkımızda koşullu bir affın değil, tam bir aklama kararının yürürlüğe girdiğini gösteriyor. soL gazetesine “sana ihtiyacımız var” diyen cephe genişliyor. Ne kadar geniş olduğunu o mesajlar gösteriyor.

Doğrusu budur. İnsan vicdanına, ara sıra kızsa bile, küsemez ki...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]